16/08/2023 | Yazar: Ece Özkaya

Ortaya ilginç bir fenomen çıkıyor: Gölgelerde faaliyet gösteren, ana akım piyasaların yanında duran ve özgürlük arayışını daha da dibe çeken gizli bir ekonomi.

Lübnan’da (kuir) ekonomik özgürleşmeyi serbest bırakmak Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Ece Özkaya, Hussein Cheaito’nun Al Rawiya dergisi için yazdığı makaleyi KaosGL.org için Türkçeleştirdi.

Karmaşık bir toplumsal yapı ve zengin kültürel çeşitliliği ile öne çıkan bir ülke olan Lübnan, neoliberalizm, piyasalaşma ve kuir kimliklerin ve bedenlerin karşılıklı etkileşimine tanık oluyor. Lübnan ceza kanunun 534. Maddesi gibi yasal metinlerle kendini gösteren yasal çerçeveler ve toplumsal tutumlar genellikle kuirlere karşı silah olarak kullanılıyor ve kuir toplum için zorluklar teşkil etmeye devam ediyor. Nihayetinde, ortaya ilginç bir fenomen çıkıyor – gölgelerde faaliyet gösteren, ana akım piyasaların yanında duran ve özgürlük arayışını daha da dibe çeken gizli bir ekonomi.

Bu makale, bu çok katmanlı dinamikleri olan gayri meşru kuir ekonominin içine dalıyor, neoliberalizmin ve pazar ekonomisinin Lübnan’daki kuirlerin ekonomik hayatlarını nasıl etkilediğini inceliyor. Lübnan’ın finansal-sosyal krizi, Lübnan’daki LGBTİ+’ları konu alan son zamanlardaki ahlaki panik (moral panics), ve neoliberalizm ve homokapitalizmin kuirler için yarattığı zorluklara odaklanarak kuir bir politik ekonomi okuması sunuyor.

Özgürlükleri boğmak: Lübnan’ın çoklu-krizlerinin LGBTİ+ toplulukları üzerindeki yıkıcı etkileri

Lübnan’daki ekonomik kriz, yükselen işsizlik oranlarına, geniş çapta yoksulluğa ve LGBTİ+ topluluğu da dahil olmak üzere birçok birey için temel hizmetlere ulaşımın sınırlı olmasına sebep oldu. Devam etmekte olan finansal, ekonomik ve sağlık krizleri, nüfusun %80’den fazlasının çok yönlü yoksulluk içinde yaşadığı alarm verici bir duruma yol açarak, ülkedeki sosyal dokuyu şiddetli bir şekilde değiştirdi. Üç haneli enflasyondan dolayı bugün ortalama bir vatandaş, önceki tüketim seviyesini korumak için 2019 yılına kıyasla 10 kat daha fazla paraya ihtiyaç duyuyor. Ayrıca, son veriler de 2018 ve 2019 yılları arasında yaklaşık %11 olan işsizlik oranının Ocak 2022 itibariyle %30’a yükseldiğini gösteriyor.  

Finansal istikrarsızlık ötekileştirilmiş toplumları orantısız bir şekilde etkiliyor, hatta mevcut durum içerisinde kuirlerin ekonomik bağımsızlığa ulaşmasını daha da zorlaştırıyor. Ayrıca kriz, sıkı ekonomik politikalar kamu hizmetlerini zorlamaya devam ettikçe translar ve mülteciler başta olmak üzere birçok kuirin sağlık ve eğitime erişimini de etkilemekte.

LGBTİ+ topluluğunun yüzleştiği bu zorluklar, ülke üzerinde hakim olan siyasi istikrarsızlık tarafından daha da şiddetleniyor. Güçlü ve kapsayıcı bir hükümetin yokluğu ayrımcılığı sürdürüyor ve LGBTİ+ hakları lehine politika eylemleri göz ardı ediliyor. Yasal korumaların yokluğunda, kuirler ayrımcılığa, şiddete ve verimli ekonomik fırsatlardan dışlanmaya karşı çok daha savunmasız.

Bunun yanı sıra, LGBTİ+’lara dair toplumsal tutumu etkileyen dini muhafazakarlık ve aile ideolojisi bu savunmasızlığı derinleştiriyor. Önyargı ve damgalama kuirlerin toplumun çeşitli sektörlerinde kabul görmesini ve bu sektörlere dahil edilmesini kısıtlayıp, ekonomik olarak gelişmelerine engel oluyor.

Böylece, ekonomik güvensizliğin, siyasi istikrarsızlığın ve toplumsal tutumun kesişmesi LGBTİ+’ları daha da ötekileştiriyor ve onların ekonomik imkanlardan dışlanmasını sürdürerek genel özgürlüklerinden alıkoyuyor.

Zincirlere vurulmuş: Lübnan’ın kuir ekonomik özgürleşme üzerindeki mezhepçi tutumu

Lübnan’ın mezhepleşmiş siyasi sistemi sadece kuir özgürleşmeyi engellemekle kalmıyor, ayrıca kuir ekonomik hayatı engelleyen bir müştericilik sistemini ve ahbap-çavuş kapitalizmini de idame ettiriyor.

Bir himaye ve kayırma sistemi olan müştericilik, Lübnan’ın siyasi ve ekonomik düzeninde kayda değer bir rol oynuyor. Kökü, siyasi liderlerin ve partilerin sadakat ve siyasi destek karşılığında kendi mezheplerine ve destekçilerine kaynak, hizmet ve fırsat sağladığı mezhepçi bir siyasi düzene dayanmakta. Kaynaklar liyakat veya ihtiyaçtan ziyade mezhepsel bağlılıklara göre eşit olmayan bir şekilde dağıtıldığı için bu sistem, eşitsizlikleri ve dışlanmayı pekiştiriyor. Lübnan’da bu tür politikalar ekonomik kaynaklar üzerindeki güç ve kontrollerini sağlamlaştırmak için siyasi elitler tarafından etkili bir araç olarak kullanılıyor.

“Kuir” bir ekonomi kapsamında müştericilik, LGBTİ+’ların ekonomiye tamamen katılma olanaklarını engelliyor. Bu nedenle, kuirler cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimliklerinden dolayı sermayeye sınırlı erişim, ayrımcı istihdam uygulamaları ve kazançlı sektörlerden dışlanma gibi önemli ekonomik zorluklarla karşılaşıyor. Kuir girişimciler ve işletmeler, gerekli siyasi veya mezhepsel bağlılıkları yoksa eğer çoğu zaman ekonomik kaynaklara ulaşamıyor. Ekonomik gücün belli bir azınlığın elinde toplanması eşitsizliği devamlı hale getirip kuir ekonomik katkıların gelişme potansiyelini kısıtlıyor. Bunun sonucunda, LGBTİ+’lar, özellikle ekonomik açıdan imtiyazsız olanlar, translar ve kuir mülteciler çoğunlukla kalkınma için çok az istikrar ya da fırsat sunan güvencesiz ve enformel sektörlere itiliyor.

Fakat bu durum şaşırtıcı değil. Kriz öncesi yıllardır süregelen müştericilik, ahbap-çavuş kapitalizmi ve ekonomik dışlamanın kesişimi, siyasi ve finansal elitlerin toplumun en kırılgan kısmının üzerinden bir servet elde etmelerinin önünü açtı. Ülkenin merkez bankası, ticari bankaları ve Lübnan hükümetinden oluşan oligarşisi toplumun en savunmasız üyelerinin iyiliğini ihmal edip önceliği kendileri için bir servet toplamaya verdi. Kapsayıcı bir sosyal koruma programına yatırım yapmaktan ziyade, Lübnan hükümeti 1993-2017 yılları arasında toplam harcamalarının yarısından fazlasını borç ödeme, personel giderleri, kamu sektörü istihdamı ve yozlaşmış elektrik sektörüne ayırdı.

Uçurumun kenarındaki kuir hayatlar: Lübnan’daki ahlaki paniklerin LGBTİ+’ların ekonomik özgürlüğü üzerindeki yıkıcı etkisi

Ülkedeki mezhepsel ve finansal düzenin bir diğer anlık sonucu olan ahlaki panik, bir insanın veya bir şeyin toplumun değerlerini, çıkarlarını, ya da iyiliğini tehdit eden yaygın korku hissi anlamına geliyor. Bu sistem, muhafazakar ideolojiler ve medya sansasyonelizmi tarafından körüklenip dinsel muhafazakarlık, kültürel normlar ve toplumsal korku dahil olmak üzere farklı faktörler tarafından kaynaklanmakta. Bu da Lübnan toplumu içerisindeki LGBTİ+’lara karşı ayrımcılık ve dışlanmayı sürdürerek onların siyasi günah keçisi olarak görülmesine neden oluyor. Bu panikler ekonomik fırsatları ve toplumsal hareketliliği etkileyerek genellikle heteronormatif değerlerin güçlenmesi ve kuir kimliklerin damgalanması ile sonuçlanıyor.

Lübnan’da ahlaki panikler, eşcinsel ilişkilerin suç sayılmasını sağlayarak kuirlerin kendileri gibi yaşamalarına engel oluyor ve ekonomik beklentilerinin önüne taş koyuyor. Ahlaki panikler tarafından yayılan bu korku ve önyargı ayrıca istihdamda dışlanmaya yol açıp, kuirlerin iş fırsatlarına ve ekonomik istikrara ulaşımını kısıtlıyor.

Bunun yanı sıra, ahlaki panikler kuir alanların kontrolleşmesine ve LGBTİ+ ifadelerin baskılanmasına sebep olabiliyor. Yaklaşık bir yıl önce, geçici içişleri bakanı Bassam Malawi güvenlik güçlerine “eşcinselliği teşvik edici tüm toplanmaların” acilen dağıtılması için bir direktif yayınladı. Bu, bakanlığa göre Lübnan’ın geleneklerini ve normlarını ihlal eden bu yılki Onur Ayı için planlanan etkinliklere bir yanıt olarak geldi. Bu karar, ülkedeki sosyal kurumlar ve ekonomik örgütlerin tamamen çöktüğü, yetkililerin artık üç yılı aşkın bir süredir krize gerçek bir ekonomik iyileşme planlamasıyla yanıt veremediği bir zamanda geldi.

2021’de Arap dünyasındaki ilk LGBTİ+ kuruluşu olan Helem, 2020’ye kıyasla %85’lik bir artışla, topluluğa karşı tutuklama ve şantaj gibi 4,000’den fazla istismar vakası belgeledi.

Bu durum kuir hayatın dijital hedeflenmesi ile birlikte geldi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, hükümetin dijital hedeflemesi keyfi tutuklamalarla, yargılamalarda uygunsuz şekilde elde edilen kişisel dijital verilere dayanılmasıyla ve LGBTİ+’lara, özellikle kuir mültecilere, şantaj yapılmasıyla sonuçlandı.

İstenmeyen sonuçlar: Neoliberalizm ve yasadışı bir kuir ekonomi

Neoliberal politikalar LGBTİ+’lar dahil olmak üzere marjinalleşmiş toplulukları derinden etkiliyor. Neoliberal kapsamda kuirliğin metalaşması, LGBTİ+ kimlikleri pazarlanabilir ürünlere indirgiyor, stereotipleri güçlendirip özgün temsiliyet ve ekonomik güçlenme potansiyelini kısıtlıyor. Bu durum kuir deneyimlerin homojenleşmesine ve LGBTİ+’ların içerisindeki çok çeşitli kimliklere ve ifadelere dair kıt bir anlayışa yol açıyor. Dahası, kuirliğin piyasa dostu temsiliyeti, mevcut güç yapısını pekiştirerek topluluk içindeki belli birey veya gruplara imtiyaz verebiliyor, yani toplumsal normlara ve piyasa beklentilerine daha çok uyumlu olanların ekonomik kaynaklara, fırsatlara ve sosyal kabullenmeye erişimi daha fazla olabiliyor. Bu durum, bazı bireylerin piyasa dostu temsiliyetten faydalanıp diğerlerinin marjinal hale gelmesi veya dışlanmasıyla birlikte kuir topluluğun kendisi içinde bir hiyerarşi yaratabilir.  

Uluslararası finansal kuruluşlar gibi (Dünya bankası ve IMF dahil) uluslararası aktörler, Lübnan’daki mevcut mali kriz nedeniyle ekonomik politikaları şekillendirme fırsatı buldu. Fakat bu aktörlerin homofobi ve LGBTİ+ haklarına dair kültürel söylemlere odaklanmaları, kuirlerin ötekileştirilmesine katkıda bulunan sistemik faktörleri genellikle göz ardı etmekte. Bu yaklaşım, cinsiyet, yönelim, sınıf ve diğer kimliklerin sistemik kesişimini görmezlikten gelirken aynı zamanda neoliberal ekonomik düzeni devam ettiriyor. Sistemik eşitsizlikleri daha da pekiştirerek politik müdahalelerin etkin olmasını engelliyor.

Buna ek olarak, neoliberalizm ve piyasalaşma Lübnan’da gayri meşru bir kuir ekonominin şekillenmesinde önemli bir rol oynayarak gizli kapaklı ve hilekar bir piyasanın gelişmesine neden oldu. Kuirlerin yasal ve sosyal zorluklarla karşılaşmaya devam ettiği Lübnan’da, kuir ekonomi gizli saklı bir nitelik kazandı. Tarihsel bağlamlara benzer olarak, barlar veya gece kulüpleri gibi kuirlere ait işletmeler, yasal sonuçlardan ve toplumsal tepkilerden kaçınmak için genellikle gizli çalışmakta. Müşteri bilgileri, kuir mekanların yerlerine ve hatta belli bir bölgedeki işletme sayısına dair bilgiler gizli veya belirsiz tutuluyor.

Lübnan’da kuir işletmelerin gizemli doğası fahiş fiyat ve haraç uygulamalarına elverişli bir ortam yaratıyor. Polis baskını ve haraç teşebbüsleri gibi legal ve illegal baskılara karşı hassas olan bar sahipleri korunma masraflarını karşılamak için içecek ve yiyeceklerin fiyatlarını şişirebiliyor. Fakat birçok riske rağmen kuir barlar, mal sahiplerine karlı bir iş fırsatı sunarak yüksek talep görmeye de devam ediyor.

Bu tarz işletmeler, özellikle barlar, genellikle LGBTİ+’lar için görece güvenli yerler olarak hizmet verip, onları kuir dostu mekanlar dışında karşılaşabilecekleri fiziksel saldırı ve yakalamalardan koruyor. İşletme sahipleri gibi müşteriler de baskınlar, tutuklanma ve ardından ifşa olma riskleri nedeniyle gizliliğin korunması taraftarı. Sonuç olarak, kişisel bilgilerin ortaya çıkması potansiyel zararlara yol açabileceğinden, işletmeler ve müşteriler arasındaki iletişim büyük ölçüde kodlu veya gizli tutuluyor.

Ancak, kuir ekonomi içindeki gerekli görülen gizlilik esası, ekonomik piyasaların verimli şekilde işlemesi için gereken bilgi akışını sınırlıyor. Kuir tüketicilerin bar sahiplerine karşı yüksek fiyatlı içecek ve kuver masrafları, haraç ve aşağılamadan doğan güvensizliği, gayri meşru bir kuir ekonominin dinamiklerini daha da karmaşık hale getiriyor. Şeffaflık ve bilginin yetersiz olması işletmelerin müşterilerinin özel ihtiyaçlarını anlamasını ve karşılamasını zorlaştırarak pazar verimliliğini engelliyor.

Lübnan için “kuir” bir ekonomi inşa etmek

Sonuç olarak, Lübnan’da kökleri özgürleşmeye dayanan bir kuir ekonomi inşası, mezhepçi siyasi sisteme rest çeken, ekonomik düzene yerleşik mevcut yapı ve normlara meydan okuyan kapsamlı ve çok yönlü bir yaklaşım gerektiriyor.

Müştericilik ve ahbap-çavuş kapitalizmi özellikleri ile Lübnan’daki mezhepleşmiş siyasi sistem, kuir özgürleşmeyi kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda sosyo-ekonomik dışlanmayı sürdürüyor. Kuir özgürleşme, mezhepsel yapının egemenliğine meydan okumaya ve farklılıklara, herkes için eşit haklara değer veren kapsayıcı bir toplum yaratmaya bağlı. Bu bariyerleri yıkmak için mezhepsel ayrım gözetmeksizin şeffaflığı, denetime açıklığı ve ekonomik kaynaklara eşit erişimi teşvik eden ekonomik reformları savunmak elzem. Ek olarak, vatandaşlık, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi normatif kavramları çözümlemek, Lübnan’ı daha adil ve kucaklayıcı bir topluma sahip olmaya itebilir.      

Neoliberalizmin bir dalı olan homokapitalizm, özgürlüğü daha da kısıtlıyor ve kuir ekonomik katkıları sınırlandırıyor. Uluslararası finansal örgütler ve aktörler genellikle kâr ve bireysel başarıya öncelik veren neoliberal ekonomik ilişkileri güçlendirerek sistemik kesişimsel bakış açılarını görmezlikten gelen hetero-patriyarkal sistemi idame ettiriyor. Bu durum kuirlerin ekonomik güçlenmesini engellemekle kalmıyor, daha geniş sosyal ve yapısal değişikliklere olan ihtiyacı göz ardı ederek LGBTİ+ haklarına saygının yalnızca piyasa odaklı reformlarla sağlanabileceği fikrini de güçlendiriyor.

Böylece, kültürel söylemlere dayanan uluslararası ekonomik yönetimin üretimi sistemik kesişimsel yönleri göz ardı ederken Lübnan’daki “homokapitalizm” olgusuna katkı sağlıyor. Homofobinin kültürelci anlayışlarına dair bu dar görüş, uluslararası aktörlerin ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri sürdürme suçuna ortak olduklarını kabul etmek yerine, kendilerini sorunun dışına konumlandırmalarına olanak tanıyor. Bu söylemlere meydan okumak ve kesişimselliği merkeze alan, marjinalleşmiş kuir toplulukların karşılaştığı sistemik engelleri ele alan kapsayıcı bir kuir politik ekonomiyi savunmak çok önemli.  

Lübnan için kuir bir ekonomi düşünürken, ulus-devletin sınırlarını ve milliyetçiliğin tehlikelerini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Kuir bir dünya inşası projesi ulusal aidiyet sınırlarını aşmayı ve ataerkil siyasetten uzaklaşan, daha kesişimsel bir kuir dayanışmanın büyümesini amaçlamalı. Lübnan, vatandaşlık, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi normatif kavramlara meydan okuyarak çeşitlilik, kapsamlılık ve adaleti kucaklayan kuir bir politik ekonominin önünü açabilir.


Etiketler: yaşam, çalışma hayatı, gezi/mekan, dünyadan, medya okulu
İstihdam