01/02/2025 | Yazar: Ayçe İdil Ağca

Antep’te doğup büyüyen ve şimdilerde Hatay’da yaşayan Narkissos anlatıyor: “O zorbalığa uğrayan arkadaşlarımın yanında ben de olsaydım, belki başka biri daha olurdu. Sonra başka biri, biri daha… Belki daha görünür olurduk.”

Lubunya Hikayeler: Narkissos’un kimlik ve dayanışma hikayesi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yunan mitolojisinde Narkissos, su perisinin aşık olduğu ama kendi yansımasına hayran kalan avcı bir kahraman. Hikayemizin kahramanı olan Narkissos, bu ismi yalnızca mitolojik bir karakterden değil, eşcinsel bir sembol olarak da seçtiğini söylüyor:

“Narkissos’un bir narsisizm boyutu var belki ama ben daha çok eşcinsel bir atıf olarak aldım.”

Hatay’da yaşayan Narkissos, Antep’te doğup büyümüş. Üniversite için Ege’de küçük bir şehre gidiyor. Mühendislik mezunu olmasına rağmen mühendislik yapmamış çizim alanında kendini geliştirip bungalov, tiny house gibi mimari tasarımlar çiziyormuş. Şu an serbest zamanlı olarak Hatay’da çalışıyor. Ancak bu hikayede mesleki kimliğinden çok, yaşadığı coğrafyada var olma mücadelesi, toplumun dışlayıcılığı ve lubunya olmak var.

“Çocukken biliyordum, ama kabul etmem lisede oldu”

Narkissos’un gey kimliğini gerçekten kabullenmesi lise yıllarında olmuş:

“Aslında hep biliyordum ama bunu lisede kabullenmeye başladım. Ailem ve akran zorbalığı sebebiyle gizliyordum. Çevremdekiler zorbalık yapacak kadar bilmiyordu beni. Daha açık yaşayan bir arkadaşım çok ciddi zorbalığa maruz kalıyordu; mesela müdür yardımcısı okula giriş öncesi “uygun olmayan” öğrencileri kenara çekerdi. Arkadaşım dört dörtlük hazır olsa da her seferinde kenara çekilirdi.”

Aynı arkadaşıyla politik bir dernekte birlikte yer aldıklarını ve orada da dışlandığını anlatıyor. Açık bir şekilde eşcinsel olmak, yalnızca okulda değil, örgütlü mücadelede bile dışlanmaya sebep oluyordu. O yıllarda açık bir deneyim yaşamanın kendisi için çok uzak ve endişe verici olduğunu söylüyor:

“Antep gibi muhafazakâr bir yerde bunlar kolay değil. Okulda yaşanan bir şey ailelere yansır. Erkek çocuğun soyun devamını sağlaması gerekir. Erkeklik atamalarını taşımak zorundasın.”

TIKLAYIN- Lubunya Hikayeler: “Oysa sadece çalışarak para kazanmaya çalışıyordum”

“Lubunya olmak söz konusu bile değildi”

Liseyi 2010’lu yıllarda okuyan Narkissos, o dönem için Antep’te lubunya varlığının neredeyse imkansız olduğunu söylüyor:

“Bir kavgada bile dövüşmek zorundasın, kaçamazsın. Hetero erkek de olsan, istenilen kalıplara uymuyorsan yine sorun. Bazı arkadaşlarım bu yüzden aileleri tarafından evden atıldı ya da evden kaçmak zorunda kaldı. Çok ciddi bir psikolojik ve fiziksel şiddet vardı. Keşke o zaman cesur olabilseydim. O zorbalığa uğrayan arkadaşlarımın yanında ben de olsaydım, belki başka biri daha olurdu. Sonra başka biri, biri daha… Belki daha görünür olurduk.”

Bugün bile Antep’te yaşayan lubunyaların sosyo-kültürel açıdan çok zorlandığını söylüyor. Çocuklara erkeklik atamalarının sistematik şekilde yapıldığını anlatıyor:

“Aileler, erkek çocuklarına nasıl bir kızla evlenmek istersin diye soruyor. “Bilinçlendirme” adı altında sürekli eril normlar aşılanıyor. “Çocuk boş bırakılırsa eşcinsel olur” diye düşünüyorlar. Altı yaşındaki çocuğa babası ben yokken “Evin erkeği sensin” diyebiliyor.”

“Feminensen vebalı gibi kaçılıyor senden”

Narkissos, yaşadığı şehirlerde açık bir lubunya sosyal hayatının mümkün olmadığını; Hornet, Tinder gibi uygulamalardan tanışıldığını ancak çoğu zaman profillerin gizli olduğunu, sosyalleşmek için değil de fantezi unsuru olarak kullanıldığını söylüyor ve ekliyor:

“Geyler bile geylerle sosyalleşmek istemiyor. Heteronormatif bir hayat kurup gey sevgilisi olabiliyor insanların burada. Çünkü bunu doğru olarak tanımlıyor; dışarıda asla kendini belli etmeyeceksin. Kimliğini daha açık yaşıyorsan, erilliği geyler arasında da görebiliyorsun. Toplumda geyliği ayırt edemiyorum. Bu kadar eril gey topluluk görmedim hiç. Feminensen vebalı gibi kaçılıyor senden.”

Küçük bir şehirde yaşarken lubunya kimliğinizle ilgili ne tür zorluklar yaşıyorsunuz diye sorduğumda ise cevabı şöyle oluyor:

“Eşcinsel bayrağımla dolaşmasam da kimliğimi görece açık yaşıyorum. Bazen insanların benden uzaklaşmaya çalıştığını gördüm. Voleybol oynuyoruz mesela soyunma odasında maça eşcinselleri çağırmayalım söylemleri oldu ben de eşcinselim diye çıkıştım. Başka eşcinseller de vardı ama herkes gizliyor bu yüzden daha feminen karakterler hep hedef oluyor. Bana sen farklısın diyorlar maskülen bir görüntüm olduğu için. Resmen geylik hiyerarşisi var; kişi güçlü durabiliyorsa seninle çok da savaşamıyorlar. Toplum bizi zaten yok sayıyor kendi içimizde de toplum gibi olma çabası sebebiyle böyle şeyler oluyor.”

“Üniversite hayatım özgürlüğü keşfetme sürecine dönüştü”

Ege’de küçük bir şehirde mühendislik okuyan Narkissos, üniversite hayatının özgürlüğü keşfetme sürecine dönüştüğünü söylüyor:

“Köyden indim şehre gibiydi. Antep’te sosyal hayatım baskılanmıştı, akşam 5’ten sonra dışarı çıkamazdım. Arkadaşlarımın doğum günlerine bile gidemedim. Üniversitede özgürlük beni bocalattı. Her şeyi yaşamak istedim ama bu ciddi hatalar yaptırdı. Çalışkan olmama rağmen okulu zamanında bitiremedim. İstanbul’a ilk kez gittiğimde arkadaşlarımın eşcinsel sevgilileriyle yaşaması gözlerimi açtı; gizlilik olmak zorunda değil. Kimliğimi açık yaşamıyorken heteroseksüel bir ev arkadaşıyla yaşamak da çok stres vericiydi, bunu yapmama gerek olmadığını gördüm.”

Mezun olduktan sonra 2 sene mühendislik yapan Narkissos, “Yapı denetim-belediye-müteahhit üçgeninde kaldım. Hayatımda emek sömürüsü ve erilliğin zirve yaptığı bir dönemdi buna çok dayanamadım” diyor. Şimdi çok sevdiği Hatay’dan proje çizimi yaptığını ve keyfinin de yerinde olduğunu belirtiyor.

Evlenme, çocuk sahibi olma ya da diğer geleneksel beklentiler üzerine konuştuğumuzda ise Antep’e geri döndüğünde çok sevdiği, marjinal arkadaşlarının evlenmiş ve altın günü yaptığına şahit olduğunu anlatıyor. Kimliğimi bilmeyenler her seferinde soruyor ne zaman evleniyorsun diye ve bana birilerini bulma, beni evlendirme amacı güdüyorlar.

“Bunu okuyan kişiyle arkadaş olmayı çok isterdim”

Küçük şehirdeki lubunya hakları için yapılan çalışmaları sorduğumda ise çok net bir sıfır cevabını alıyorum. Özellikle araştırıp bulamadığını söyleyen Narkissos Pride zamanı Onur Yürüyüşü organize etmeye çalıştığını ama 5 yıldır yapılamadığını, hak mücadelesi verilebilecek hiçbir alan olmadığını belirtiyor. Hemen sonrasında ise “Eşcinsel haklarını eşcinseller istiyor mu bunu sorguluyorum” diyorum.

Görüşmemizin sonuna gelirken “Bunu okuyan kişiyle arkadaş olmayı çok isterdim” diyen Narkissos, “Diyarbakır dışında Güneydoğu Anadolu’da toplum baskısı kabul edildi artık dışlanmak, öteki olmak, hatta kendi kitlende öteki olmak çok daha zor geliyor insana” diye de ekliyor.

Lubunya Hikayeler: Türkiye’deki LGBTİ+ deneyimlerine bir ışık tutmak

Bu hikaye dizisi, Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşayan LGBTİ+ların kişisel deneyimlerini ve yaşadıkları toplumsal koşulları görünür kılmayı amaçlıyor.

Farklı şehirlerden tamamen gönüllülük esasıyla çalışmaya dahil olan katılımcılarla gerçekleştirdiğim görüşmeler sonucunda hazırlayıp anonimleştirdiğim hikayeler ile Türkiye’de görünür olmayan LGBTİ+ olmak deneyimini aktarmayı amaçladım.

“Lubunya Hikayeler” başlığı altında yayınlanacak bu birkaç hikaye; yalnızca zorlukları ve ayrımcılığı değil, aynı zamanda LGBTİ+ların mücadele ve dayanışma pratiklerini de ele alıyor. Yayınlayacağımız her bir hikaye, biricik deneyimlerle dolu ve çok değerli. Bu seride okuyacağınız satırların, başkalarına yalnız olmadıklarını hissettirmesini, harekete geçmek isteyenler için ilham yaratması ve lubunya dayanışmasını büyütmesi umuduyla…

Keyifli okumalar…

Hikayelerin oluşması için benimle görüşmeyi kabul eden ve vakit ayıran tüm lubunyalara tekrar teşekkürler!


Etiketler: yaşam, eğitim, kent hakkı, cinsellik, özel haber, beda, yorum
2024