14/02/2023 | Yazar: Yıldız Tar

“O anda cinsel kimliğini mi düşünecekler demeyin, maalesef düşünüyorlar. İnsanlar öfkelendiğinde, çaresiz kaldığında ilk hedefleri sen oluyorsun. Sana güçleri yetiyor.”

Maraşlı trans kadın depremzede Ece: Sana güçleri yetiyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Deprem sonrası Maraş

Depremin üzerinden sekiz gün geçti. On ili etkileyen afetin yaralarını halk kendi kendine sarmaya devam ediyor. Devletin çok geç müdahale etmesi, enkaz çalışmalarının yetersizliği, devletin görevlerini sivil toplumun üstlenmeye çalışması derken depremzedeler kendi kaderlerine terk edilmiş durumda.

Kaderine terk edilenler arasında hiçbir yere sığdırılamayan LGBTİ+ depremzedeler de var. Deprem bölgesinde yaşayan LGBTİ+’lar afet içinde afet yaşıyor. Depremzede LGBTİ+’larla dayanışmak için kurulan Ankara LGBTİ+ Deprem Dayanışması’na her gün yeni bir ayrımcılık haberi geliyor. Trans kadın olduğu için yemek ve suya erişemeyenden toplu kalınan yerlerde barınamayana…

Ece de, depremde evi yıkılanlardan. 19 yaşındaki trans kadın Ece, Maraş’ta yaşıyordu. Depremden birkaç gün önce beraber yaşadığı babaannesini kaybetmiş, onun acısıyla boğuşurken bir de üstüne deprem geldi.

17 yaşındayken ailesinin terk ettiği, bir yıl çocuk esirgeme kurumunda kaldıktan sonra babaannesi ile yaşamaya başlayan Ece şu an Ankara’da. Ankara LGBTİ+ Deprem Dayanışması’ndan gönüllüler evini açtı. Bir yandan kendi yaralarını sarıyor, iş arıyor diğer yandan başka depremzedelerle dayanışmak için uğraşıyor.

“İnsanlar öfkelendiğinde, çaresiz kaldığında ilk hedefleri sen oluyorsun”

Ece ile depremde yaşadıklarını konuştuk. Ece’nin KaosGL.org’a anlattıkları, ayrımcılığın ve nefretin doğal afet dinlemediğini ortaya koyuyor.

Ece, deprem gecesi kendi evinde kalacaktı ama bir arkadaşı çağırınca ona gitti. Sabaha doğru sarsıntıyla uyandılar:

“Öyle bir sarsıntı oldu ki yattığımız yerden bizi çalkaladı. Tek katlı bir evdi, dışarıya attık kendimizi. Yolun ortasında depremin geçmesini bekledik. Tekrar eve girdik, battaniye aldık. Ben kendi yaşadığım evi merak edip yürüyerek oraya gittim. Yaşadığım ev, o cadde komple tuzla buzdu. Yollarda çocuklar vardı, yanımıza aldığımız fazladan battaniyeleri çocuklara verdik. Asla unutamayacağım, kan gölü vardı ortalıkta.”

Ayrı yaşamak zorunda kaldığı kardeşlerinin yanına gitmek istedi ama yol çatladığı için ulaşamadı. Yanındaki arkadaşını bir tanıdığı güvenli bir alana götürdü. Ece tek kaldığını anlatıyor. Ona göre sebebi cinsiyet kimliği.

Ardından tek başına kalabileceği bir konteynır buldu. Üç günü bu konteynırda geçirdi:

“İnsanlara gidip bir şey söyleyemiyorum. Normal hayat akışımda görünür bir transım. Ama o durumda gidemiyordum çünkü sutyenim bile yoktu. Tepkileri üzerime çekmekten korktum. Depodayken tekrar deprem oldu. Dışarı çıktım, yolda beklemeye başladım. Bu sefer elektrik direkleri yıkılmaya başladı. Üçüncü gün artık açlık ve susuzluktan bayılacak hale gelince dışarı çıktım. Ayağımda ayakkabım yok, çıplak ayağım. Yemek ve su dağıtılan bir yere gittiğimde insanların yüzündeki öfkeden korktum. Bana bakıyorlardı. Başıma bir iş gelmesin diye ancak yarım şişe su alıp geri döndüm. O anda cinsel kimliğini mi düşünecekler demeyin, maalesef düşünüyorlar. İnsanlar öfkelendiğinde, çaresiz kaldığında ilk hedefleri sen oluyorsun. Sana güçleri yetiyor.”

Deprem bölgesinde geçirdiği üç gün boyunca ne AFAD ne de polis ve asker dışında bir devlet yetkilisini görmediğini söyleyen Ece, Maraş’ın tamamen sessizliğe gömüldüğünü de aktardı.

Ece’nin Maraş’tan çıkışı yolda bulduğu ayakkabıyı ayağına geçirerek havalimanına yürümesiyle oluyor. Bir saat yürüdükten sonra, çalıştığı fizyoterapi merkezinde annesine yardımcı olduğu bir polis yardım ediyor Ece’ye bu sefer.

“LGBTİ+’lar her zaman ezilsinler, öldürülsünler, hakarete uğrasınlar istiyorlar”

Lisedeki rehberlik öğretmeni üzerinden LGBTİ+ aktivistlerine ulaşan Ece, depremin dördüncü gününde Ankara’ya geldi.

“Bizi korkuya sürükleyen insanlar, bize yardım etmeye çalışanlara da laf ediyorlar. Buna hakları yok. Bizim kimseye ulaşma gibi bir imkanımız yok. Ailemiz yok, kimimiz kimsemiz yok. Ben buraya ulaşmasaydım kim bilir ne olurdum? Şu an ağzım burnum kırılmış olurdu. Maraş’ta LGBTİ+ diye bir şey yok, toplar ibneler var. Her düştüğümde, dayak yediğimde yılmadım. Benim mücadele etmekten başka şansım yoktu. Şimdi de yok. Maraş’ın dağlarında geyler öldürüldü. Bu yansımıyor çünkü Maraş AKP’nin kalesi. Böyle bir yerde istenilen gösterilir, istenilmeyen gösterilmez. Bir arada olmak, güçlü olmaktır. LGBTİ+’lar her zaman ezilsinler, öldürülsünler, hakarete uğrasınlar istiyorlar. Depremzedeyim. Ankara’ya geleli dört beş günüm olmuş ama kendimi zayıf hissetmiyorum. Daha çok mücadele edeceğim.”


Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, kent hakkı, barınma
nefret