20/10/2020 | Yazar: Yıldız Tar

Kaos GL’nin 2010’dan bugüne medya izleme raporlarını incelemeye ne dersiniz?

Medyada LGBTİ+ temsilinin 10 yılı! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Derneği’nin internet sitesi kaosgldernegi.org yenilendi. Yeni internet sitesinde derneğin tüm yayınları E-Kütüphane bölümünde yer alıyor. Yayınlar türüne ve ilgili programa göre tasnif edildi.

Dernek sitesinin yenilenmesinin ardından Kaos GL’nin yayınlarından seçkileri KaosGL.org okurlarıyla paylaşıyoruz.

Bugün medya izleme raporlarındayız. 2010 yılından bugüne senelik, dönemlik ve tematik medya izleme raporlarından bir seçki ile karşınızdayız.

Zaman tünelinde bir yolculuğa hazır mısınız?

2010: Medyada homofobiye son!

Kaos GL’nin yayınladığı üçüncü medya izleme raporu olan 2010 medya izleme raporu, “Medyada homofobiye son!” başlığıyla çıktı. Raporun girişinde neden medyanın izlendiğine şöyle yanıt veriliyor:

“Biz, bize karşın üç maymunu oynayan yetkililerle sesimizi duyurmak ve eşcinsellik konusunda neler düşündüklerini öğrenmek içinde medyayı izliyoruz.”

Medya izleme verilerinin yanı sıra habercilik kılavuzunun da yer aldığı raporda son üç yıl şöyle özetleniyor:

“Homofobi ve Transfobi karşıtı hareketin yapıp ettikleriyle daha görünür olması, lezbiyen, gey, biseksüel trans (LGBT) bireylere yönelik insan haklarının izlenmesi, raporlanması ve bu ihlalleri görünür kılınması için yapılan eylemlerlerin son üç yılda medyada daha geniş yer bulduğunu görmekteyiz. Medya bir yandan LGBT örgütlenmelerin yapıp ettiklerine yer verirken bir yandan da halen eşcinsel sterotiplerini destekleyecek nitelikte haberler yapmaya devam ediyor. Halen LGBT bireylere yönelik şiddet 3. sayfanın magazinsel haberleri olarak karşımıza çıkıyor. Mağdurlar failleştiriliyor, failleri kendi ifadeleri doğrultusunda mağdurlaştırıyor.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2011 raporu

Dernek, ilerleyen yıllarda da medya izleme raporları ile medyada LGBTİ+ temsilini mercek altına aldı. 2011 raporunda da medyadaki haberler ayrımcılık ve nefret söylemi açısından incelendi

Rapora ulaşmak için tıklayın

2013: Gezideki LGBT görünürlüğü medyada kalıcı olmadı

2013 yılı raporunda Gezi direnişinin sağladığı görünürlüğün kalıcı olmaması eleştiriliyor. Haziran ayı boyunca olumlu bir temsil görülse de bu temsil sonraki aylara taşınmadı. Raporda en çok stereotipleştirmeye rastlandığı da vurgulanıyor.

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2014: İntiharlar

2014 yılı raporunda sayıların dışında, diğer yıllardan farklı olarak intiharlar öne çıkıyor. Bu durum raporda şöyle açıklanıyor:

“2014 yılını LGBT gündemi açısından önceki yıllardan farklı kılan nokta, kuşkusuz ki LGBT intiharları oldu. İntihar haberleri zaman zaman magazinel, zaman zaman da duygusal motifler taşısa da LGBT intiharlarının toplumsal yanını irdeleyen haberlerin sayıca azlığı büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor. Ayrımcılık ve nefretin psikolojik sorunlara yol açtığına dikkat çeken araştırmalar bir yana, kalkınmanın ekonomik parametreler dışında da değerlendirebileceği fikri Türkiye özelinde önemli bir hatırlatma.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2015: Düzenli nefret söylemi ve hedef gösterme

2015 yılı raporunda, Yeni Akit ve Vahdet gazetelerinin yanı sıra Milli Gazete ve Milat gazetelerinin de LGBTİ’leri düzenli olarak hedef gösteren gazeteler arasına girdiği belirtiliyor. Evrensel, BirGün ve Cumhuriyet gazetelerininse olumlu haber örnekleri sıralanıyor.

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2016: Stereotipler

2016 yılında olumsuz haberlerin büyük bir çoğunluğunun stereotipleştirmeden kaynaklandığı belirtiliyor. Özellikle Mayıs ve Haziran aylarında hem olumlu hem de olumsuz haber sayısında artış olduğu vurgulanıyor. Raporda, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından medyada LGBTİ temsilinin ciddi oranda düştüğü de söyleniyor.

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2017: LGBTİ kimlik ve varoluşu “suç” olarak gösteriliyor

Kaos GL Derneği, 2017 itibariyle medya izleme sistemini değiştirdi. 2017 ve sonraki yılların raporlarında haberler olumlu ya da olumsuz olarak ayrılmak yerine; her bir haber nefret söylemi, ayrımcılık, kalıp yargılar, klişeler, magazinleştirme gibi ayrı kategorilerde değerlendiriliyor:

“Özetle; 2017 yılı yazılı basında LGBTİ kimlik ve varoluşunun “suç” olarak gösterildiği bir yıl oldu. Yazılı basında ayrımcı dil çok sık bir biçimde kullanıldı. Nefret söylemi LGBTİ’lerin konusu olduğu bütün metinlerin yüzde 28’inde yer alarak LGBTİ’lerin medyada eşit temsilini hedef aldı. Yine LGBTİ’lerin konu edildiği metinlerin yüzde 16’sına tekabül eden 373 metinde LGBTİ’lerin düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü hedef alındı.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2018: Mikrofon LGBTİ+’larda değil!

“2018’de LGBTİ+’ların konu edildiği haberlerin büyük bir çoğunluğunda LGBTİ+ kişilerden ya da örgütlerinden çok uzman ve akademisyenlerin görüşlerine başvuruldu. Metinlerin büyük bir çoğunluğunda kaynak yoktu ya da köşe yazarı sadece kendi fikirlerinden bahsetti.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

2019: LGBTİ+’ları sistematik hedef gösterme yaygınlaştı

Kaos GL’nin 2019 Medya İzleme Raporu’na göre LGBTİ+’ları ve haklarını hedef gösteren gazete sayısı arttı, yazılı basında yayınlanan tüm metinlerin yüzde 56’sı ayrımcıydı ya da nefret söylemi içerdi ve LGBTİ+ örgütlerine çok az mikrofon uzatıldı:

“2019 yılında 2018’den farklı olarak çok fazla metinde LGBTİ+’ların ifade ve örgütlenme özgürlüğü ihlal edildi. 2018’de sadece 341 metinde bu ihlal yaşanırken; 2019’da 1077 metinde yaşandı. Sistematik olarak LGBTİ+ etkinliklerinin hedef gösterilmesi, etkinliklerin yasaklanması için basın yoluyla çağrı yapılması, etkinlik yasaklarının meşrulaştırılması bu artışın sebebi olarak görülebilir. Ülke genelinde birçok şehirde Onur Haftası ve Onur Yürüyüşleri’nin yasaklanmasında basının yasakları olumlayan ve bu şekilde LGBTİ+’ların örgütlenme özgürlüğünü ihlal eden bir yaklaşım sergilediği gözlemlendi.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

Özel rapor: Diyanet’in hutbesi medyaya nasıl yansıdı?

Kaos GL, 2020 yılına ait raporu 2021 yılında yayınlanacak. Ancak dernek sene devam ederken Diyanet’in nefret hutbesinin medyaya nasıl yansıdığına ilişkin özel bir rapor da yayınladı:

“Yazıların geneline baktığımızda konunun ağırlıklı olarak, dayanaksız, temelsiz cümlelerle tartışıldığını görüyoruz. Yaratılan bir “düşman” etrafında, ona ve onunla bağlantılı olan ya da olduğu iddia edilen herkese, her şeye yönelik komplo teorileri rahatlıkla dolaşıma sokulabiliyor. Akılcılıktan ziyade anlık, olumsuz, güçlü duygular yaratma amacında bir yayıncılık yapıldığını görüyoruz.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: medya
İstihdam