29/05/2013 | Yazar: Kaos GL

‘Mesele sadece Kürt Türk meselesi değil; toplumun her kesimi her kimlik birbiriyle kavgalı birbiriyle itişmeli kakışmalı.’

Murathan Mungan: Barış Kültürü Herkese İyi Gelecek Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
“Mesele sadece Kürt Türk meselesi değil; toplumun her kesimi her kimlik birbiriyle kavgalı birbiriyle itişmeli kakışmalı.”
 
Şair ve yazar Murathan Mungan, barış kültürünün herkese iyi geleceğini belirterek, "Şimdilik ihtiyacımız olan şey mutabakat. Ortak bir zemin üstünde durmak ve adım adım ilerlemek. Birlikte ortak değerler sözlüğü üretmek. Hikayelerimizi birbirimize anlatmak. Hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi unutmadan affetmeyi başarmak" dedi. 

Zamanın barış ve demokrasi tartışmalarına evrildiği, gündeme kaygılarla birlikte bütün iyi dileklerin damgasını vurduğu bu dönemi, şair ve yazar Murathan Mungan değerlendirdi. Mungan, barışın diline en büyük katkının kalbin aklın ve vicdanın şiiriyle olacağını belirterek, "Barışın dilini hep beraber arayacağız. Zor bir dil. Bunca şiddetle yoğrulmuş ve bunca yıldır çetin savaşlara mecbur edilmiş bir coğrafyada şimdi birdenbire barıştan sözetmek herkesi buna çağırmak o kadar kolay değil. Ama imkansız da değil" dedi. Birinci aşamanın herkesi şeffaf ve açık olmaya çağırmak olduğunu dile getiren Mungan, şunları söyledi: "Bütün o müzakere süreçlerinde olan bitenler kamuoyuyla paylaşılmalı. Barışın nasıl bir zorunluluk olduğu hissettirilmeli. Genelde evinden o kadar çok ölü vermiş var. Zaten yıllardır her aileden çocuklarını yitirmiş aileler barışın ne kadar büyük bir zorunluluk olduğunu biliyorlar. Ya da diyelim ki, hani barışı istemiyorlarsa arkalarında başka hesaplar var. Bu iki tane odağı ki, ben bunu doğuda yaşayanlar için söylüyorum. Doğuda yaşayanların hafızası ile batıda yaşayanların hafızası birbirinden farklıdır. Aynı değildir. Otuz senedir yaşadıkları farklıdır. Hatıraları farklıdır. Yaşamdan hatırladıkları farklıdır." 
 
Hikayelerimizi anlatmalıyız
Yapılması gerekenin bu hafızanın örtüsünü açmak, bunları bir gözden geçirmek, hiçbirisinin üzerinden atlamamak, mutlaka hatırlamak olduğunu dile getiren Mungan, "Birbirimize hikayelerimizi anlatmak önemlidir. Yabancıya düşmanlık hissetmek kolaydır. Tanıdıkça o yabancı sizin için yerlileşir. Hikayeleriyle yerlileşir. Anılarıyla yerlileşir. Ben Bir Dersim Hikayesi Antolojisi’ni hazırlarken yayınlarken de bunu çok gördüm. Bir çok insan, Türkiye’de bir çok kesim Dersim hikayesini benim antolojimle öğrendi, bildi. Demek ki, eskisinden daha çok açık olmalıyız. Hikayelerimizi anlatmalıyız. Barışın nasıl bir zorunluluk olduğunu özellikle Batı bölgesinde yaşayan insanlara hissettirmeliyiz" diye belirtti. 

Aklın derin ve serin sularına ihtiyacımız var
"Barış" sözcüğünün kendi başına boş bir sözcük olduğunu dile getiren Mungan, şunları ifade etti: "Barış boş bir söz. Herkesin dilinde ortak bir sakız değil de içi doldurulmuş bir gelecek tasavvuruyla, bir yarın anlayışıyla bir gelecek vizyonuyla böyle açıkçası siyasetle doldurulmuş dolgu maddesi sağlam bir şey olduğu zaman anlam kazanacaktır. Bir arada yaşamanın barışın dili aynı dildir. Red ve inkar siyasetinden geçmiş bütün kültürlerde toplumlarda kabullenmelere, özür dilemelere, hatırlamalara, gözden geçirmelere, yüzleşmelere ihtiyacımız var. Geçmişi bu kadar anımsamaya ihtiyacımız var derken, intikam yemini içer gibi geçmişi hatırlamak kan hesabı yapılmasını kastetmiyorum. Bunların aşılması için bilmek gerekiyor. O yüzden de aklın selimliğine ihtiyacı var. Karl Marks’ın çok güzel bir sözü var. Kapitalizmi ’Bencil hesapların buzlu suları’ diye tarif eder. Bence içinde bulunduğumuz şu meselede aklın derin ve serin sularına ihtiyacımız var. Bütün bu sıcak ve kanlı çatışmaların tarihinde aklın serin sularında süzülmüş kavramlar üretebilirsek barışın önünü açacağız." 

Birlikte ortak değerler sözlüğü üretme zorunluluğumuz var
Meselenin sadece Kürt Türk meselesi olarak ele alınmaması gerektiğinin altını çizen Mungan, "Toplumun her kesimi her kimlik birbiriyle kavgalı birbiriyle itişmeli kakışmalı. Yani bir arada yaşama kültürü, birlikte ortak değerler sözlüğü üretme zorunluluğu getirmekte. İhtiyacımız olan şeylerden biri de budur. Yoksa herkesin aynı şeye inanması değil" dedi. Mungan, "Şunu kabul etmek gerekiyor. Türkiye’de hiçbir zaman herkes sünni olmayacak, herkes kadın olmayacak, herkes Fenerbahçeli olmayacak. Dolayısıyla başka kimlikler, başka varlıklar, başka kişilere gösterdiğimiz saygı eşit yurttaşlık temelinde onun yaşama hakkını, varolma hakkını tanımak önümüzü açacaktır" dedi. Bunları söyleme nedenini de açıklayan Mungan, şunları dile getirdi: "Çünkü sessizlikte sinsice biriktirilen her türlü bilgi insanın ruhunu karartır. Kalbinin çeperlerini kinle sıvar. Affetmek insanın kendisini hafifletmektir. Bundan oraya geçişin yolu hiçbir şeyi unutmadan ama her şeyin hesabını soran, her şeyi dökerek, ama bunların bizim aklımızı, fikrimizi ruhumuzu kirletmesine izin vermeden açıklığa kavuşturacağız" diye konuştu. 

Barışın dilini hep birlikte bulacağız
Barışın dilini bilmediğini ve hep birlikte bulacaklarını söyleyen Mungan, "Barışın dili nedir. Bunu hepimiz hep birlikte bulacağız. Ki mutluluğu hapishanemiz olmaktan çıkarmalıyız. Müslümanı, Hristiyanı, Ermenisi, Alevisi, varolma, inanma ve ibadet etme hakkını tanıdığımız kadar inanmayanların da hakkını tanımalıyız. Toplumsal örgütlenme herkese nefes alma payı tanıdığı sürece o toplumun merkezinde herkesin huzur içinde yaşadığı bayılmasa bile birarada yaşamaktan utanç sıkıntı duymayacağı bir toplumsal barış ortamı sağlamaktır" ifadesini kullandı. 

’Dünyanın her yeri bizim iç sorunumuz’
Kapitalizmin en büyük meselesinin kriz olduğunu dile getiren Mungan, şunları dile getirdi: "Aslında tabii çağımız sıkıntı içindedir. Kapitalizmin en büyük meselesi krizdir. Krizlerde çoğu kez kimlikler ve aidiyetler üzerinden yürütülür. Ona karşı da dikkatli olmalıyız. Savaşlar barış sadece Türkiye meselesi değil. Artık Türkiye bu iç sorunu diyebileceğimiz bir sorunu yok. Suriye’de artık bizim iç sorunumuz. Irak da bizim iç sorunumuz. Dünyanın her yeri bizim iç sorunumuz. Bu çevre kirliliğinden tutun, yeşilin katledilmesine varana kadar, ’Ya bana ne kardeşim benim topraklarımda değil ki’ diyemiyorsun. Çünkü üstümüzü örten gökyüzü herkesindir. Sadece vatan ve yurtla değil bir coğrafya kardeşliğiyle anlamlandırmamız gerekiyor, hem de yaşadığımız dünyayı daha yaşanılır kılmak için bütün toprak parçaları için yaratmamız gerektiğini düşünüyorum." 

Şimdi ihtiyacımız olan tek şey mutabakat
Kendi başına barışı konuşmanın yetersiz olduğunu dile getiren Mungan, şu değerlendirmede bulundu: "Barış aynı zamanda bir siyasetin yedeğidir. Ben bu gelecek vizyonu derken gelecek tasavvuru derken aslında sol değerlerden bahsediyorum. Ben burada kimse adına konuşmuyorum. Benim arkamı yasladığım kimse yok. Tek başımayım. Bunun özgürlüğünü seviyorum. Bundan hiçbir şekilde ödün vermeyi düşünmüyorum. Öte yandan tabi ki, bir solcu olarak konuşuyorum. Benim aidiyetlerim kimliklerim var. Ben hâlâ sınıfsız topluma inanan insanlardan biriyim. Varılması gereken yerin gerçekten hiç kimsenin ait olduğu kimlik nedeniyle hiçbir şeyin dışında kalmadığı bir dünyadır. Bunun sınıfsız bir toplum ile olacağına inanıyorum. Buna çok boyutlu bakmak gerekiyor. Varacağımız yerde sosyalizmden, soldan, yeşillerden, feminizmden, ekolojik hareketlerden öğrendiklerimizle donanmış bir gelecek tasavvurundan bahsediyorum. Ama bu benim gelecek tasavvurum. Ama ortak nerede buluşulur diye sorarsanız barış demokrasi zemini yeterliyse her yerde buluşurum. Zaten bu mutabakat sözcüğü birbirinden farklı düşünen insanları ortak bir zeminde buluşturan bir kavramdır. Şimdilik ihtiyacımız olan şey mutabakat. Ortak bir zemin üstünde durmak ve adım adım ilerlemek." 

Deneyimlerimle kötümser irademle iyimserim
Süreçle ilgili beklenti ve kaygılarını da paylaşan Mungan, "Süreç konusunda ünlü bir filozofun sözü aklıma geliyor. ’Deneyimlerimle kötümser irademle iyimserim’ diyor. Ben de dengemi böyle kurdum. Tabi ki, iradesiyle bir insanın iyimser olması gelecek tasavvurundan ve hayallerinden vazgeçmemesi gerekiyor. Ben barış sürecinin sadece şimdi iktidarla sınırlı bir süreç olduğu kanaatinde değilim. Süreç kendini dayattı. Bugün kim iktidar olsaydı buraya gelinecekti. Şartlar buraya getirecekti. Bir de müzakerede iki taraf vardır. Bu sadece hükümet prodüksiyonu değil. Umarım başarılı olur" dedi. 

Barış kültürü herkese iyi gelecek
Bu coğrafyada uzlaşma kültürü olmadığına dikkat çeken Mungan, açıklamalarını şu cümlelerle bitirdi: "Bizim uzlaşma kültürümüz yok. Uzlaşma başka bir uygarlık eğrisi gerektiriyor. Bizim sosyal dokumuzda toplumsal dokumuzda bu yok. Biz kana kan, kısasa kısas kültüründen geçtik. Siyasetin incelikli oyunları müzakere ile alınan verilen ödünler siz ne derseniz deyin bunlar ince hesap ince ayarlar. Ama buradaki asıl sorun tarafların özelinin ne durduğundan ziyade her iki tarafın üstünde duracağı kamuoyu bilgisidir. Bu sadece Kürt Türk bilgisi dahilinde değil gündelik hayatın her alanına sinmiş olan şiddetin bilgisidir. Gündelik hayat şiddetle dolu. Barış kültürü dediğimiz şey her şeye iyi gelecek. Barış herkesi sağaltacak. İnsanlar fiziki anlamda sakatlanmadı. Ruhumuzun sağaltılması gerekiyor. Savaş aynı zamanda sınıfsal bir şeydir. Savaşın en büyük kurbanları her zaman olduğu gibi yoksulların kaybettiği yerdir. Bir tek mağlup vardır. O da her zaman yoksullardır. Onun için barışı her şeyden daha fazla istemekte haklıyız."(Nagihan Akarsel/Mehmet Şah Oruç-DİHA) 

Etiketler: yaşam
İstihdam