11/07/2011 | Yazar: KAOS GL

‘LGBT toplumu ve bu toplumun benim de arasında bulunduğum çok sayıdaki heteroseksüel dostu, yobazların ve homofobiklerin, bizlerin dinini, bizler ve dünyanın geri kalanı adına tayin etmesine müsaade etmeyecektir.’

Müslüman Devletler LGBT Haklarını Desteklemeli! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
“LGBT toplumu ve bu toplumun benim de arasında bulunduğum çok sayıdaki heteroseksüel dostu, yobazların ve homofobiklerin, bizlerin dinini, bizler ve dünyanın geri kalanı adına tayin etmesine müsaade etmeyecektir.”
 
“Müslümanlar olarak bizler, düşmanca ve ayrımcı olabilen bir dünyada yaşamanın ne demek olduğunu biliriz. O sebeple bizlerin bu gezegeni olabildiği kadar az düşmanlık ve ayrımcılığın olduğu bir yer yapma yükümlülüğü çok daha büyük.”
 
Melody Meozzi yazdı. Görkem Daşkan kaosgl.org için çevirdi
 
Birleşmiş Milletler (BM) geçtiğimiz ay oldukça gecikmeli bir tarihi hamle ile dünya üzerindeki gey, lezbiyen, travesti ve transseksüel bireylerin haklarını tanıyan bir karar tasarısını onayladı. Güney Afrika tarafından BM İnsan Hakları Konseyi’ne sunulan tasarı, 19 aleyhte ve 3 çekimser oya karşı lehte kullanılan 23 oyla kıl payı kabul edildi. Yeni beyannameye göre kimse cinsel yönelimi veya cinsiyet kimliği yüzünden ayrımcılık veya şiddet görmeyecek.
 
Lafı bile edilemeyecek, aklıselimin gereği bir şey bence bu, ama işte illa dile getirilmesi gerekiyor. Uluslararası Af Örgütü’nden edindiğimiz bilgiye göre dünya üzerinde 76 ülke kişinin kendi rızasıyla hemcinsiyle ilişkiye girmesini suç saymaya devam ediyor. Şurası kesin ki ister yasal sistemlerden kaynaklanan bir ayrımcılık, isterse nefret suçları ya da intihar sonucu olsun, dünyanın her yerinde gey, lezbiyen, travesti ve transseksüel bireyler kimlikleri yüzünden öldürülüyor, eziyet görüyor ve haksızlığa kurban gidiyor.
 
Eğer bu durum insan hakları ihlalinin mutlak bir tarifi değilse, geriye ne kalıyor bilemiyorum. LGBT toplulukları dünya çapında hemen hemen bütün toplumların en korunmasız ve en tecrit edilmiş kesimini oluşturuyor. İşte bu sebeple BM gibi uluslararası kuruluşların LGBT hakları yararına sesini yükseltmesi hayati bir önem arz ediyor. Aynı şekilde dindar bireylerin, dini grup ve örgütlerin de; din, LGBT bireylere yönelik saldırı, cinayet ve taciz vakalarını meşrulaştırmak adına sık sık istismar ve suiistimal edilen bir olgu olduğu için, LGBT toplumunu savunup desteklemesi çok önemli.
 
Şahsen bir Müslüman olarak herhangi bir adaletsizliğe şahit olduğumda sesimi çıkarmak ve haksızlığa uğrayan o kimsenin yanında olmak benim manevi borcum, eğer o bir grup insansa, hele hele savunmasız bırakılmış ve ötelenmiş bir topluluksa, yardımına koşmak benim ahlaki vazifemdir. Bu yüzden halklarının çoğu Müslüman olan ülkelerin ve İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) üyesi ülkelerin bu tarihi BM kararının aleyhinde oy kullandıklarını görmek benim açımdan özellikle üzüntü verici bir durum. Pakistan, Malezya, Ürdün, Senegal veya diğer İKÖ üyesi ülkelerin bu tasarıya karşı çıkışının ardında yatan, şayet şüphe ettiğim gibi sözüm ona İslam diniyle kurulan bir bağdaşım ise, İKÖ’ye uyarı ve nasihat mahiyetinde bir çift lafım olacak.
 
Birincisi, Müslümanlar olarak eminim sizler de biliyorsunuzdur ki adalet ve barışı sağlamanın peşinde olmak sizlerin dini görevidir ve dünyada bir insana zulüm etmek kadar büyük, başkaca bir günah daha yoktur. O halde kişisel ilahiyat anlayışınız ya da kutsal kitaptaki Lut ile ilgili yorumunuz her ne olursa olsun, zulme karşı olmak, herhangi bir yer ve zamanda gadre uğrayan her kim ise onu koruyup kollamak zorundasınız.
 
İkincisi, eğer bizler Müslümanlar olarak dünyadan haklarımıza saygı göstermesini bekliyorsak, o zaman bizler de diğer azınlık gruplarının haklarına saygı duymalıyız. Ve bu grupların arasında LGBT toplumu da var. Müslümanlar olarak bizler, düşmanca ve ayrımcı olabilen bir dünyada yaşamanın ne demek olduğunu biliriz. O sebeple bizlerin bu gezegeni olabildiği kadar az düşmanlık ve ayrımcılığın olduğu bir yer yapma yükümlülüğü çok daha büyük.
 
Sevgili İKÖ ülkeleri, hadi şu gerçekle yüzleşelim: dışarıda İslam’ın şeytanın ta kendisi olduğuna, biz Müslümanların dünyayı fethedip yok etmeye ant içtiğimize, İslam’ın hem “yanlış” hem de “ahlaksızca” olduğuna inanan, inandırılan korku verecek büyüklükte kitleler var. Bu insanların var olduğunu biliyorum çünkü bana e-posta yazmaya bayılıyorlar. Yazmaları bir tarafa, onlarla dehşetli münakaşalara tutuşuyorum. Tanrıya şükür Amerikan mahkemelerinde bu insanlarda var olan nefret ve tutuculuğun esamisi yok. Öyleyse hukuk denilen şeyde sizlerin anlayışsızlığınız ve homofobinizin, “mektup arkadaşlarımdan” herhangi birinin amansız İslamofobisi kadar bir yeri ve karşılığı da olmamalı.
 
Son olarak: LGBT toplumu ve bu toplumun benim de arasında bulunduğum çok sayıdaki heteroseksüel dostu, yobazların ve homofobiklerin, bizlerin dinini, bizler ve dünyanın geri kalanı adına tayin etmesine müsaade etmeyecektir. Bizlerin saflarında olan bilim ve din insanları var ve bizler; cinsel yönelimimiz, cinsiyet kimliğimiz ve bu gibi farklılıkları Tanrı-vergisi sayma tercihimiz yüzünden “daha az Müslüman” telakki edilmek istemiyoruz.
 
Nitekim BM’nin LGBT kararına karşı çıkmayı seçen İKÖ üyesi ülkeler bu tercihleriyle yeryüzündeki bütün Müslümanlar adına konuşmuş değildirler ve de bu satırların yazarının buna izin vermeye hiç niyeti yoktur.
 
 
Melody Moezzi, haber yazarı, avukat, konuşmacı, aktivist, Birleşmiş Milletler Küresel Uzmanı ve ödüllü yazar. Ayrıca kâr amaçsız bir dinler-arası diyalog kuruluşu olan 100 People of Faith yöneticisi. İlk kitabı “Hata ile Mücadele: Amerikalı Müslümanların Gerçek Öyküleri” (War on Error: Real Stories of American Muslims) ile Georgia Yılın Yazarı ödülünü ve Gustavus Myers Tutuculuk ve İnsan Hakları Merkezi mansiyon ödülünü kazanmıştır.

Etiketler: yaşam, din/inanç
İstihdam