02/07/2013 | Yazar: Nevin Öztop

‘Yaşadığımız ayrımcılığı ahlakçı, geleneksel ve kültürel kodlar ile örtmeye ve nefret suçlarını, ifadelerini ve hatta cinayetlerini örtbas etmeye çalışanlara karşı durmanızı talep ediyoruz.’

“Yaşadığımız ayrımcılığı ahlakçı, geleneksel ve kültürel kodlar ile örtmeye ve nefret suçlarını, ifadelerini ve hatta cinayetlerini örtbas etmeye çalışanlara karşı durmanızı talep ediyoruz.”
 
Bu konuşma, AB üyesi ve aday konumundaki ülkelerin temsilcilerinin yer aldığı yıllık COSAC konferanslarının 49.’suna evsahipliği yapan İrlanda’da okunmuş ve 300 ülke temsilcisine dağıtılmıştır.
 
Dünyanın her bir yerindeki aktivistlerin yürüttüğü önemli çalışmanın altını çizdiği için, şu an burada olmaktan onur duyuyorum. Bugünün hayatlarımızı yoran tezahürdeki ayrımcılıklar dünyasında, kültür, aile değerleri ve gelenek adı altında çoğu kez meşru kılınan ayrımcılık türüne değinmek için buradayım: Homofobi ve transfobi.
 
Elbette Türkiye eşcinselliği doğrudan cezalandırmıyor; ancak ikincil yasalar, adli yaklaşımlar, sosyal alandaki muameleler, siyasi ve bürokratik aktörlerin söylemleri, LGBTİ toplumunu her gün cezalandırmakta. Elbette, Fransa’dan Rusya’ya, bir bütün olarak Avrupa’da da, LGBTİ’lere yönelik tutum, davranış ve uygulamalar güncelliğini koruyor. Zorbalığa ve ayrımcılığa maruz kaldığımızda, yanlış bedende olmak veya yanlış kişiyi sevmekle suçlandığımızda, ailelerimizin desteğini etrafımızda nadir görüyoruz. Öğretmenlerimiz ve okul yöneticileri, yaşadığımız acı veren ayrımcılık katmanlarını çoğu zaman görmüyor, hatta buna bizzat kendileri de ortak oluyor. Ve arkadaşlarımız, bizleri ve bizi biz eden kimliklerimizi savunamıyor, ellerinde bunu yapmak için yeterli araç olmadığından dolayı. Tüm bunlar yalnız kalmışlık hissinden başka bir şey hissedememeye, okulda başarılı olamamaya, okulu bırakmaya, ailelerimizde ve arkadaşlarımızla geçirdiğimiz zamanlarda mutsuz olmaya ve ruhsal sıkıntılar çekmeye itiyor bizleri. Birçok arkadaşımızın, bu süreçlerde hayatlarını kaybettiği kimse için sır değil. Bizler, 18 yaşında LGBTİ olmaya başlamıyoruz; o nedenle, sorunların tanınması da hayatlarımızın tüm aşamasında gerçekleştirilmek zorunda.
 
Biz, lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks toplum, yanımızda durmanızı ve hayatlarımızla oynayanların karşısında yer almanızı talep ediyoruz. Yaşadığımız ayrımcılığı ahlakçı, geleneksel ve kültürel kodlar ile örtmeye ve nefret suçlarını, ifadelerini ve hatta cinayetlerini örtbas etmeye çalışanlara karşı durmanızı talep ediyoruz. Türkiye’nin genç nüfusunun, kendi hayatı hakkında söz sahibi olup, özgürce yaşama talebi, hükümet tarafından biber gazı ve polis tarafından bastırılmaya çalışılıyor. Şiddette sınır tanımayan Türkiye hükümeti, tavrını, sırf duygu ve düşüncelerini sosyal medyada paylaşan gençleri gözaltına almaya kadar vardırdı. Sizleri, 3 haftadır tacizin, kavganın veya şiddetin olmadığı Taksim’deki hayatı dinlemeye davet ediyorum, hükümetin dezenformasyonunu değil. Burada Türkler, Kürtler, Aleviler, başörtülü kadınlar, LGBT’ler, 3 haftadır ortak bir hayat kurdular. Aşikâr ki hükümetin irrasyonel sınırları zorlayan söylem ve fiziki şiddeti, parkta kurulan bu hayata karşıdır.
 
Hükümetlerimiz, yaptıklarının gerçeğe dokunurluğundan, sivil topluma getirdikleri yardımlardan ve eğitimde homofobi ve transfobiye karşı duruşlarından sorumlu tutulmalılar. Her üye ülke, temsil ettikleri değerlere sürekli dönüp bakmalı, Avrupa’da ayrımcılığın sona erdirilmesinin mücadelesini vermeli, üye ve üye olmayan ülkelerle LGBT’lerin hayatları üzerine bir pazarlığa veya anlaşmaya girmemelidir.
 
Sayın Hannigan’a bu içten daveti; organizasyon ekibine bu duygusal an; ve Bakan Quinn’e, sayısız insan adına, hükümeti adına büyük bir rol üstlendiği ve zorbalığa karşı mevzuat girişimleri için teşekkür ederim. Gençlik ve eğitim alanlarındaki gayret ve özeni vesilesiyle UNESCO ve IDAHO 2012 çalışmalarını da buradan anmak isterim. Yolumuzda ilerleyişimiz, birçok değişim ile gerçekleşecek: İdarede ve siyasette, okul müfredatında, öğretmen eğitimlerinde, okulun güven vermesi beklenen alanında ve aile içinde toptan değişim. Burada yaptığımız, önümüzdeki adımların en önemlilerinden.  
 
Sizlerle bugün burada olmaktan onur duyuyorum.  

Etiketler: yaşam
nefret