07/12/2007 | Yazar: Nil Sorgun

Nil Sorgun. Biraz melankolik ama umut dolu… Şaşkın ama kendini, insanları tanımaya çalışan… Bazen aşkları harcayan, bazen aşkları harcanan… Yirmi yaşında, Ankara’da tek başına yaşayan üniversite öğrencisi, lezbiyenliğiyle barışıyor, güncesinin her sayfasında ve yepyeni bir dünyayla tanışıyor. Nil, korkularından arınabilmek, açılabilmek için yazdığı hayatının iki sayfasını cuma günleri size veriyor.

Nil'in Güncesi – XII Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Nil Sorgun. Biraz melankolik ama umut dolu… Şaşkın ama kendini, insanları tanımaya çalışan… Bazen aşkları harcayan, bazen aşkları harcanan… Yirmi yaşında, Ankara’da tek başına yaşayan üniversite öğrencisi, lezbiyenliğiyle barışıyor, güncesinin her sayfasında ve yepyeni bir dünyayla tanışıyor. Nil, korkularından arınabilmek, açılabilmek için yazdığı hayatının iki sayfasını cuma günleri size veriyor.

KAOS GL - 07/12/2007

Nil Sorgun - Ankara

GÜNCE - Sayfa 22

Zaman geç-i-y-o-r-du ve sen gidiyordun. Ben kal-a-k-a-l-ı-y-o-r-dum.

Yokluğunun toparlamaları düzenin bir parçası oluyor artık. Görünen ama aslında hiçbir zaman var olmamış kibirine zarar vermek istemiyorum. Bu heyecanımı ve üstünlüğünü yok etmeme izin verme.

Birini görürsün ve elbise dikersin ona. Elbise üstüne hiç oturmaz, içinde kaybolur gider ve sen bunu fark ettiğinde yaptığı her şey sinirine dokunur, bazen elbisenin içine bile giremez ve sevgili egon uzaklaştırır seni ondan, bazen de elbise tam oturur bedenine ama zamanla fark edersin ki; senin ona adadığın elbiseyle aynı renk değil, ton farkları seni yorar, atlanmış dikiş yerleri seni günden güne gerer ve sonunda delik deşik olur tüm elbise.

İlk defa elbise dikmeden beklemeyi başardım. Gördüğümse çırılçıplak bir sendin. Elbisemi çıkarmaya hazırlanırken yok oldun. Geç kaldım biliyorum elbiseyi çıkarmak için ama yalnız ve çıplak olmak yorucu. Bir daha bakabilir misin bana, gerçekten?

GÜNCE - Sayfa 23

Küçükken…

Kırmızı elma şekerlerini hep çok sevdim. Tadını sevmem ama onu elimde tutuyor olmak, güzelliğine bakmak hoşuma giderdi. Sen benim için öyle değilsin işte.

Geceleri uyuyamadığımda koyun saymaya çalışırdım. Koyun sayma fikri hoşuma giderdi ama uykum hiç gelmezdi bunu yaptığımda. Genellemelerden kendime farklılık çıkartma bencilliğini yapmadım ben seninle.

Dolmuşta herkesin suratını izlerdim, kekremsi ve gergin ifadeleri üzerdi beni. Para uzatmayı reddedenlerin, durak kavgası yapanların, telefondaki konuşmasını herkesin dinlediği gençlerin gözlerinin içine bakar gülümserdim. Onların gerginliklerini kırmaya çalışırdım. Sana ‘sen mutlu ol’ diye değil, ‘olayım’, ‘ol’, ‘olalım’ diye gülümsedim. Düşünmeden ben seni, gülümsettin; sonra olalım diye gülümsediğimi anladım. Ne benci ne senci oldum.

Ablamın arkadaşları geldiğinde eve, onların yanında olmak için ağlardım, istemezdi ablam, boğazım düğümlenirdi. Sonra içlerinden biri beni severdi; düğüm gider, ben amacıma ulaşmış olurdum. Seni bu kadar çok istememin sebebi ne beni kapıda bırakman ne de senin sayende beni seveceklerin olacak olması.

Seni bu kadar çok istiyorum çünkü ilk defa elbise dikmedim birine, o karşımda öylece durdu. Duruluğunu, zihnini, cümlelerini istiyorum.





*Nil’in Günlüğü’ndeki diğer sayfalar:

[[Nil'in Güncesi - I]]

[[Nil'in Güncesi – II]]

[[Nil'in Güncesi – III]]

[[Nil'in Güncesi – IV]]

[[Nil'in Güncesi – V]]

[[Nil'in Güncesi – VI]]

[[Nil'in Güncesi – VII]]

[[Nil'in Güncesi – VIII]]

[[Nil'in Güncesi – IX]]

[[Nil'in Güncesi – X]]

[[Nil'in Güncesi – XI]]




Etiketler: yaşam
İstihdam