25/02/2020 | Yazar: Deniz Gedizlioğlu
Üç şemsiye terim; “Non-binary,” “Genderkuir,” ve “Gender Non-Conforming” hakkında bir derleme…
Görsel: Melm Magazine
Deniz Gedizlioğlu, KaosGL.org için Verywellmind.com ve Vice.com’dan derledi:
Non-binary cinsiyet kimliği, salt kadın ya da salt erkek olarak tanımlanamayacak, kimisine göre ikisinin arasında, kimisine göreyse ikisinin de dışında bir cinsiyet kimliğini deneyimleyen insanları tariflemek için kullanılan terimlerden yalnızca biridir. Non-binary bireyler, cinsiyet kimliklerini gender fluid (cinsiyet kimliği akışkan) ya da agender (cinsiyetsiz) gibi başka terimlerle, üçüncü bir cinsiyet olarak ya da tamamen başka bir şekilde de tanımlayabilir.
Non-binary insanlar, zaman zaman daha geniş bir trans kategorisinin içinde değerlendirilmektedir. Bu önemli bir dönüşüme işaret eder, çünkü trans cinsiyet kimliği tarihsel olarak çoğunlukla ikili cinsiyet sistemi içinde bir taraftan diğerine geçiş olarak düşünülmüştür. Trans bireylerin erkek ya da kadın cinsiyetine doğru yönelmesi gerektiği düşüncesi, özellikle tıp camiasında son derece güçlü ve bir o kadar sorunludur.
Cinsiyet kimliği nedir?
Bir insanın cinsiyet kimliği, kendisini erkek, kadın ya da bir başka cinsiyette gördüğü içsel benlik algısıyla belirlenir. Sahip oldukları cinsiyet kimliği, doğumdan hemen sonra beden fizyolojisine bakılarak kendilerine atanan cinsiyetle örtüşen insanlara “cis” [“sis” şeklinde okunur] denilmektedir. Tersinden, “trans” ise APA’nın (Amerikan Psikoloji Birliği) ruh sağlığı çalışanları için hazırladığı rehberde ifade edildiği şekliyle, “cinsiyet kimliği kendilerine doğumda atanan cinsiyetle örtüşmeyen insanların tümü”nü tarif etmek için kullanılmaktadır.
Cinsiyet kimliği; cinsiyet rolü ve cinsiyet ifadesinden ayrı, farklı bir olgudur. Cinsiyet kimliği, içsel ve yerleşik bir benlik algısına karşılık gelirken, cinsiyet ifadesi kişinin cinsiyet kimliğini dünyaya nasıl sergilediğiyle, yani dışsal olarak nasıl ifade ettiğiyle ilgilidir. Cinsiyet ifadesi kişinin kendini sunuş şeklidir ve cinsiyet kimliğiyle her zaman örtüşmeyebilir. Cinsiyet rolü ise, yine APA’nın yayınladığı bir cinsiyet kimliği raporuna göre, toplumun kültürel ve tarihsel olarak belli bir cinsiyetle ilişkilendirdiği davranış, tavır ve kişilik özelliklerinin bütünüdür. Şu var ki, erkek ve kadınların en temelde birbirinden farklı olduğu ve buna uygun olarak belli şekillerde hareket etmesi gerektiği düşüncesi, aynı zamanda kimilerince cinsiyet özcülüğü olarak görülmektedir.
Cinsiyet, aynı zamanda bedensel cins ve cinsel yönelimden de ayrıdır. Burada bedensel cins olarak çevirdiğimiz “sex” kavramı, kişilerin biyolojik olarak –kromozomal, hormonal ve anatomik– sınıflandırılma yöntemidir. Cinsiyet ise (gender) toplumsal, kültürel ve çevresel olarak inşa edilen bir olgudur. Cinsel yönelim, kişinin hemcins, karşı –veya farklı– cins ya da birden çok cinsten insanlara çekim duyduğunu ya da hiçbirine duymadığını anlatmak için kullanılan bir terimdir.[1] Bunlar, birbirinden ayrı kavramlardır. Bir insan, biyolojik açıdan sınıflandırıldığı cinsten bağımsız olarak, herhangi bir cinsiyet kimliği ve cinsel yönelime sahip olabilir.
İkili cinsiyet nedir?
İkili cinsiyet, kadın ve erkek olmak üzere iki cinsiyet bulunduğunu ve her bireyin bunlardan biri olduğunu kabul eden sorunlu bir düşünce biçimidir.[2] Kimileri iki adet bedensel cins bulunduğuna göre, buradan hareketle iki cinsiyet olması gerektiğini savunsa da bu argüman oldukça hatalıdır.
Yeni doğan bebeklerin bedensel cinsi genellikle dişi ya da erkek olarak sınıflandırılsa da hem cins hem de cinsiyet spektrumu bundan çok daha geniştir. “Sex” denilen cinsin biyolojisi son derece karmaşıktır. Pek çok insan XX ya da XY kromozomlarına sahip olmakla birlikte, kimilerinde XXY ve XO sistemi de görülmektedir. Üstelik, cinsel anatomimizi belirleyen tek şey kromozomlar değildir. Örneğin XY kromozomunu bulunduran kadınlar vardır. Kimi insanlarsa kromozomal, anatomik ya da hormonal açıdan dişi ve erkek yapılarının arasında kalan bir bedene sahiptir.
Cinsel biyoloji gibi cinsiyet kimliklerinin de büyük bir çeşitlilik göstermesi şaşırtıcı değildir. Tarih boyunca dünyanın farklı yerlerinde pek çok kültür, dişi ve erkek dışında başka cinsiyetlerin varlığını tanımıştır. Şu an yaşamakta olduğumuz dönüşüm ise karşımızdaki bu cinsiyet kimliği spektrumunu tanımlamak için İngilizce ve başka dillerde bir terminoloji geliştirilmesidir.
Üç Şemsiye Terim: “Non-binary,” “Genderkuir,” ve “Gender Non-Conforming”
“Non-binary”
“Non-binary” sözcüğü, sözlükte “iki şeyden oluşmayan, iki şeye işaret etmeyen ve iki şey içermeyen” olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla, günümüzde daha çok bir cinsiyet kimliğini anlatmak için kullanılsa da pek çok şeye uyarlanabilir bir terim. Sözgelimi, “non-binary” ya da “cinsiyetsiz” giyim, bugün cis insanlar da dâhil pek çok kişinin takdir ettiği ve giderek büyümekte olan bir sektör.
Ancak en sık gördüğümüz kullanımı, kendisini geleneksel kadın ve erkek kategorilerinin içinde tanımlamayan insanların cinsiyet kimliğini tarif ediyor. Non-binary bir psikolog olan Himes’a göre, “‘Non-binary’ tabiri doğrudan ikili cinsiyet sistemini, yani cinsiyet deneyiminin yalnızca iki kategoriden oluştuğu düşüncesini hedef alıyor. Oysa non-binary bireyler bu toplumsal olarak kurgulanmış olgunun içinden düşünüp yaşamıyor.”
19 yaşında bir üniversite öğrenci olan Rui ise, “Kendimi non-binary olarak tanımlıyorum, çünkü iki cinsiyetle de kendimi özdeşleştirmiyorum,” şeklinde özetliyor.
“Genderkuir”
LGBTİ+’lara yönelik web platformu “them.” tarafından yayınlanan tarihçeye göre, “genderkuir” [İngilizce aslı genderqueer] 1990’larda aktivist çevrelerde ortaya çıkmış ve geçtiğimiz 30 yılda giderek yayılmış bir sözcük.
Trans ve non-binary cinsiyet kimlikleri üzerine uzmanlaşmış bir terapist olan Laura A. Jacobs, “Benim için bu bir cinsiyeti kuirleştirmek anlamına geliyor,” diyerek açıklıyor. “Cinsiyet olgusuyla kasıtlı ve son derece politik bir şekilde oynamak ve kültürümüzdeki cinsiyet kalıplarını göstermek için cinsiyet normlarına tahrik edici bir yaklaşım sergilemeyi içeriyor. Ben de kendimi genderkuir olarak tanımlıyorum.”
New York’ta yaşayan Cyrus Cohen, kendisini non-binary olarak tanımlarken, sahip olduğu kimliğin genderkuirliğin bir biçimi olduğunu düşünüyor: “Benim için ‘genderkuir,’ daha çok ‘cis olmayan’ anlamında kullandığım şemsiye bir terim.”
Ancak Rui aynı görüşte değil: “Ben ‘genderkuir’ tabirini tercih etmiyorum, çünkü bana daha çok cinsiyetler arasında gidip gelmeyi çağrıştırıyor.”
“Gender non-conforming”
Geniş anlamıyla “gender non-conforming,” cinsiyet ifadesi geleneksel cinsiyet normlarına uyum göstermeyen insanları tanımlar.[3] Tıpkı “non-binary” ve “genderkuir” gibi, “gender non-conforming” de çoğunlukla bir şemsiye terim olarak kullanılmakla birlikte, kimileri bu sözcüğü kendisini cis olarak tanımlayan, ancak giyim tarzı ya da başka çeşitli davranışlar yoluyla cinsiyet kalıplarına başkaldıran insanları anlatmak için kullanmaktadır.
Himes’a göre; “Bu terimin bize söylediği şey şu: ‘Benden şu kutunun içinde olmam bekleniyor ama olmayacağım, çünkü önden konulmuş beklentilere uymayacağım.’”
Cohen ise buna bir nüans katarak şöyle bir ayrım getiriyor: “[Genderkuir’in aksine,] gender non-conforming olmak benim kafamda daha çok başkaları tarafından nasıl algılandığınızla ilgili. Ayrıca daha çok cis alanlarda kullandığım bir sözcük, çünkü insanların anlaması daha kolay ve daha az soru soruluyor.”
“Non-binary,” “genderkuir” ve “gender non-conforming,” kendisini ikili cinsiyet sisteminin dışında tanımlayan insanların kullandığı pek çok terimden yalnızca üçü. Girişte de değindiğimiz gibi, “üçüncü cinsiyet,” “cinsiyet kimliği akışkan,” “iki ruhlu,” pangender (tümcinsiyetleri kapsayan) ya da agender (cinsiyetsiz) gibi daha pek çok terim bulunmakta ve bunların hepsi, kendi anlam ve ayrımlarını beraberinde getirmektedir.
Çevirenin notları:
[1] [Burada cins ve cinsiyet kavramlarının iç içe geçmiş olabileceğini düşünmek zor değil. –çevirmenin notu]
[2] [Bu düşünce etrafında şekillenen bütün bir toplumsal sistemi de buna eklemeliyiz. –çev.]
[3] [Türkçeye cinsiyet bozucu olarak çevirmeyi deneyebiliriz. –çev.]
Etiketler: yaşam