06/01/2014 | Yazar: Yıldız Tar

Bursa’da 2010 yılında transfobik nefret cinayetine kurban giden İrem Okan’ın annesi Melek Okan ile konuştuk.

Bursa’da 2010 yılında transfobik nefret cinayetine kurban giden İrem Okan’ın annesi Melek Okan ile konuştuk: “Diğer kızlarla hâlâ görüşüyorum. Bir kızımız geçende ameliyat oldu. Kızlarımıza iş vermeyenleri nefretle kınıyorum. Sadece İrem’i değil, ondan bir yıl önce öldürülen Ecem’i de hatırlayın olur mu?”
 
“Benim Çocuğum” filminin Bursa’daki gösterimine, 2010 yılında Bursa’da transfobik bir nefret cinayeti sonucu hayatını kaybeden İrem Okan’ın annesi Melek Okan da katıldı. İrem için sarf ettiği, “Koskoca dünyaya benim çocuğumu sığdıramadılar” sözleriyle belgesele de ismini veren Melek Okan ile yaşadıkları üzerine söyleştik.
 
Belgeseli çok beğendiğini söyledi ilk önce. İrem’i hatırladı ve ekledi: “Harika bir şey bu film. Benim de çocuğum olsaydı da görseydim diye düşündüm. Ama öbür kızlar adına çok sevindim.”
 
“Katilin benim çocuğumun yaşadıklarını yaşamasını isterim”
Dava sürecinin çok güzel ilerlediğini belirten Melek Okan, yine de umduğunu bulamamış. Acısı hâlâ çok taze. Konuşma boyunca sürekli kızının acılar içerisinde öldüğünü hatırlatıyor: “Ama o katil hâlâ nefes alıyor. Benim çocuğumun yaşadıklarını yaşamasını isterim onun da.”
 
Okan, İrem’in öldürülmesinin ardından gelişen süreçte LİSTAG’lı annelerin hep yanında olduğunu vurguluyor ısrarla ve ekliyor: “Diğer kızlar de hep yanımdaydı. Bana destek oldular. Evlerinde ağırladılar. Her şeyi benimle paylaştılar.”
 
“Diğer kızlarla görüşüyorum, bir kızımız bana kostüm dikiyor”
Melek Okan, İrem’in arkadaşlarıyla hâlâ görüştüklerini söylüyor. Yakın zamanda bir arkadaşının cinsiyet düzeltme operasyonuna girdiğini hatırlatıyor: “Bir tane kızımız ameliyat oldu. Onun yanında kaldım. Aldım onu Bandırma’ya getirdim. Umre’ye gitti. Ona para topladım Umre’ye gitmesi için. O kızı altın günlerim oluyor, oraya soktum. Dikiş kursuna gidiyor. Ona müşteriler götürüyorum. Bana da kostümler dikiyor. Öbür kızlarla da görüşüyorum. Buraya da gelmelerini çok istedim 3 tane kızımın ama... Deşifre olmak istemediler.”
 
Sohbetimiz devam ederken bu sefer bana soruyor Melek anne: “Yıldızcım senin annenle aran nasıl? Görüşüyorsun değil mi? Anneler her zaman sever evladını. Arada seni kırar üzerse de unutma bunu e mi çocuğum?”
 
Okan güncel duruma ilişkin soruya ise, “Harika bir yere gelindi şimdiye kadar, daha da iyi bir yere gideceğimizi düşünüyorum. İmkânım olsa ben de mücadeleye katılmak isterdim. Ama maddi manevi durumum yok. Olmuş olsa servetimi dökerim bu yola. Kızların hepsine ev alırım” şeklinde cevap veriyor.
 
“Kızlarımıza iş vermeyenleri nefretle kınıyorum”
Transların istihdam sorununu konuşuyoruz. Melek Okan çok öfkeli. “Nefretle kınıyor” translara iş vermeyenleri. İrem’in bir başka arkadaşı Dilara’nın hikâyesini hatırlatıyor: “Çocuğum bir çeyiz atölyesine girmiş kendi çabasıyla ama bir çocuğa ceza verir gibi herkesten uzak, arkası dönük bir şekilde, soğuk bir yerde çalıştı yavrum. Günde o kadar fazla süs yapıyordu ki. Ama 20 gün çalışabildi. Başkası onun yarısı kadar çalışamadığı halde patronu onu tercih etti. Ben ona çok üzüldüm. Başka da iş bulamadı çocuk. O halde çalışmaya razıydı. Aldığı para da haftada 100 lira para. Sigorta, yemek filan istemiyor.”
 
“Ecem de öldürüldü, unutmayın”
“Benim Çocuğum” belgeselinin başlangıç ve bitişinde kendi sözleri olduğunu hatırlatıyorum Melek Okan’a. Çok hoşuna gittiğini söylüyor. Ama bir yandan içi buruk: “Cümleleri görünce çok hoşuma gitti unutmadıkları için. Ecem de vardı. Ecem’i de katlettiler. Ondan bir yıl önce. Ama onun ailesi durmadığı için arkasında öyle yok olup gitti. Ama benim çocuğum her zaman anılarda yaşayacak. Ece’yi de hatırla olur mu Yıldızcım? Küçük bir not düşsen de yeter.”
 
“Çocuğumu rüyalarımda travesti haliyle görüyorum hep”
Ses kayıt cihazını kapatıyoruz. Acısını yeniden yaşatmak istemediğimi söylüyorum. Gözyaşlarını silerek, “Ben her gün yeniden yaşıyorum acımı zaten aç kayıt cihazını bir şey daha söyleyeceğim” diyor.
 
Melek Okan’ın son sözleri İrem’i rüyasında gördüğü oluyor. İrem’i bedensel dönüşüm sonrası görüntüsüyle rüyalarında gördüğünü söylüyor: “Gelmeyecektim ben buraya acımı yaşamamak için. İki akşam art arda rüyamda gördüm. İstanbul’da gördüm. ’Annem ben ölmedim. Uzaklaştım’ dedi. Travesti haliyle gördüm. O haliyle görüyorum rüyalarımda hep.”

Etiketler: insan hakları, aile
nefret