21/10/2020 | Yazar: Yıldız Tar

7. İzmir Onur Yürüyüşü’ne katıldığı iddiasıyla gözaltına alınan ve dava açılan üç çocuk beraat etti. Avukatlar, “Çocuklara hukuka aykırı şekilde ters kelepçe takıldı. Bu davanın açılması dahi ihlal” diyor. Yetişkinlerin duruşması ise 22 Aralık’ta görülecek.

“Önce ‘gidin’ dediler, sonra ‘niye gittiniz’ diye çocuklara dava açtılar” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, yasak öncesi son etkinliği olan duvar boyamada “Her yürüyüşüm, Onur Yürüyüşü!” demişti.

7. İzmir LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne katıldıkları iddiasıyla haklarında 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten dava açılan üç çocuk beraat etti.

İzmir 4. Çocuk Mahkemesi’nde yargılanan çocuklar hakkında “Dağılın” ihtarına uymadıklarına dair herhangi bir delil bulunamadığı için beraat kararı verildi.

7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi çağrısıyla 22 Haziran 2019’da bir araya gelen İzmirli LGBTİ+’lara polis saldırdı. 7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, basın açıklaması için çağrı yapmıştı. Polis, Komite’nin çağrı yaptığı yeri kapatarak etrafındaki mekânlara insanların oturmasını engelledi; Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinde bir araya gelen İzmirli LGBTİ+’ları, iki taraftan sıkıştırdı. Basın açıklamasının okunmasına başta izin vermeyen polis, avukat görüşmelerinin ardından “Açıklamanızı okuyun ve dağılın” uyarısı yaptı. Basın metninin okunması ardından polis, Kordon’da oturanlara saldırdı ve 16 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan 16 kişiden üçü 18 yaşından küçüktü.Gözaltına alınanlara davalar açıldı.

Haklarında beraat kararı verilen davada çocukların vekilliğini Av. Can Kurtulan, Av. Kerem Dikmen ve Av. Mahmut Şeren üstlendi. Dava sürecini ve beraat kararını avukatlar KaosGL.org’a değerlendirdi.

“Çocuklara hukuka aykırı bir şekilde ters kelepçe takıldı”

Av. Can Kurtulan, en başından itibaren Onur Yürüyüşü’nün hukuka aykırı addedilmesini ve usule aykırı şekilde gözaltı uygulaması yapılmasını eleştirdi. Av. Kurtulan, çocukların da ters kelepçe ile gözaltına alındığını belirterek şöyle dedi:

“Çocuklara ilişkin kelepçe uygulaması hukuken yapılamazken çocuklara ters kelepçe takıldı ve o şekilde gözaltına alındılar. Çocukların ifadesi alınması sürecinde de hukuka aykırılıklar vardı. Gözaltı işlemi uygulanırken çocukların farklı araçla götürülmesi gerekirken yetişkinlerle aynı araçla götürüldüler. Ardından çocuklar uzun bir süre karakolda yetişkinlerle aynı yerde bekletildiler. Çocuklara özgü adalet sistemi varken, tamamen hukuka aykırı bir şekilde yetişkinlere özgü adalet sistemi uygulandı.”

Av. Kurtulan müvekkilinin Kordon’da deyim yerindeyse “çekirdek çitleyip, kola içerken” gözaltına alındığını da hatırlatarak şöyle devam etti:

“Yürüyüş hukuka aykırı değil, hukuka uygundu. Basın açıklaması yapılmak istendi. İnsanlar eğlenmek için dağıldığında, ortada bir suçüstü hali yokken gözaltı işlemleri yapıldı. Yargılamada biz de bunu belirttik ve mahkeme de buna uygun karar verdi. Ancak mahkeme en başta dosyayı birleştirmeye kalktı ve çocukları yetişkinlerle birlikte yargılamak istedi. Ancak bu hatadan dönüldü ve çocuk mahkemesi de beraat kararı verdi.”

“Haksız yere yasak, haksız müdahale, haksız gözaltı”

Av. Mahmut Şeren, en başta dava açılmasının sorun olduğunu, Onur Yürüyüşü’nü yasaklamanın ve ardından insanları gözaltına almanın haksızlık olduğunu şöyle belirtti:

“İlk kez 18 yaşından küçüklere yani çocuklara Onur Yürüyüşü’ne katıldıkları iddiasıyla bir dava açıldığına şahit olduk. Yargılama sonunda elbette çocuklar açılan bir davadan aklanmış oldular ve haklarındaki bir suçlama sona ermiş oldu ancak adalet yerini bulmuş gibi hissetmiyorum. Bu davanın açılmış olması dahi ihlaldi. Onur Yürüyüşü’ne haksız bir yasaklama kararı verildi, haksız bir müdahale gerçekleşti ve insanlar haksız yere gözaltına alındı.”

Dava açılan yetişkinler de beraat etmeli!

Av. Şeren, LGBTİ+ Onur Yürüyüşleri’nin dava konusu olmasını da eleştirerek, aynı nedenle hakkında dava açılan yetişkinlerin de beraat etmesi gerektiğini söyledi:

“Dava sürecinde mahkeme adil bir yaklaşım sergilese de Onur Yürüyüşü’nün barışçıl yürüyüşler olduğu bütün dünya tarafından dahi bilinen bir gerçek ve mahkemeler LGBTİ+’ların adını dahi telaffuz edemezken, Onur Yürüyüşleri’ne ilişkin davaların açılması da haksızlık. Bu dava LGBTİ+ etkinliklerine dönük müdahalelerin bir parçasıydı. Beraatle sonuçlandı ancak maalesef ki engellemeler devam ediyor. Aynı nedenle ve aynı delillerle yetişkinlere de açılan bir dava var. 13 kişi yargılanıyor ve duruşması 22 Aralık’ta. Dolayısıyla onların da beraat etmesi gerekiyor.”

“Bu yasaklar politik, ülkede LGBTİ+’lar açısından ilan edilmemiş OHAL var”

Av. Kerem Dikmen ise, LGBTİ+ etkinlik ve yürüyüşlerine getirilen yasaklara dair şöyle dedi:

“Devlet hem vatandaşlarına en üst normatif düzenleme olan Anayasada izin almaksızın yürüyüş, toplantı yapabilirsin deyip ardından da insanların bu etkinliklere katıldığı bahanesiyle ceza davası açamaz.  Sonuç olarak bu insanlar cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri veya ifadeleri nedeniyle gözaltına alındılar, karakola çağrıldılar, mahkeme önünde savunma yapmaya zorlandılar. 18 yaşından küçük oldukları düşünüldüğünde; yetişkinlerin kapısından girdiklerinde psikolojilerini bozan adliyenin bu küçükler için yarattığı etkileri tahmin edebilirsiniz. Anayasada yer alan bir hakkın kullanımını gerekçe göstererek kişileri yargılamak, var olduğu öne sürülen "devlet ciddiyetiyle" bağdaşmıyor. Ancak bunun bir genel bir de özel anlamı var. Devletin üç ana erkinden biri olan yürütme anayasadaki hakların kullanımını engelliyor. Özel anlamı ise hakkın öznesi LGBTİ+'lar olduğunda, kamunun ihlal motivasyonu artıyor.

“Yasaklar hukuki değil ama hukuki değil demek yeterli değil. Bu yasaklar aynı zamanda politik. Politik olduğu için de yasaklamaların hukuka aykırılığını kayda geçirmek öznelerin hayatında hiçbir değişiklik yaratmıyor. Nefreti teşvik eden değil bizzat nefret söylemini üreten bir kamusal yaklaşımda hak mücadelesi çok zorlu. Yasak mı değil mi tartışmasının bir anlamı kalmadığını düşünüyorum. Ülkede LGBTİ+'lar açısından ilan edilmemiş bir OHAL var. Olağanüstü rejim standartları uygulanıyor ve LGBTİ+'lara dönük bireysel eylemler cezasız kaldığı gibi bir yandan da kamu eliyle ihlaller sürdürülüyor. bu da onlardan biri.”

“Önce gidin dediler, sonra niye oraya gittiniz deyip dava açtılar”

Av. Dikmen, Mahkeme’nin suça yetecek kadar delil olmadığı gerekçesiyle beraat kararı vermesini de şöyle değerlendirdi:

“Suça yetecek delil olmaması değil, savcılık tarafından suç olarak nitelenen eylemin aslında suç olmaması söz konusudur. Yasaklar hukuksuzdu, devletin temel hakka orantısız müdahalesiydi. Bir gün buna ilişkin bir yargı kararını elbette elde edip, bu hukuksuzluğu idare mahkemesi, Anayasa Mahkemesi veya İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi seviyesinde kayda geçireceğiz. Zaten yürüyüş günü gözlemlemek üzere olay yerinde gördüğüm şuydu. Birikmiş bir kalabalığın arkası ayrı, önü ayrı polis kordonuna alınmıştı, dağılın ihtarı yapıldı. Kitle ya sağındaki sokağa ya solundaki sokağa yönelecekti dağılabilmek için. Toplu hareket etmeyin dendiği için kitlenin yarısı bizzat polisin yönlendirmesi ile gar istikametine giden diğer yarısı ise sahil istikametine giden sokağa dağıldı. Ve güvenlik güçleri, herkes gibi gidip çimlerde oturan insanlara şiddet uygulayarak göz altına aldı. Önce "gidin" dediler, sonra da "niye o tarafa gittiniz" deyip dava açtılar.”

Onur Haftası yasağı da mahkemedeydi

Geçtiğimiz yıl 16-23 Haziran’da yapılması planlanan 7. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası etkinlikleri haftanın başlamasına üç gün kala İzmir Valiliği tarafından yasaklanmıştı. Genç LGBTİ+ Derneği’nin açtığı yürütmeyi durdurma davasında mahkeme, iki etkinlik ve 22 Haziran’da yapılması planlanan yürüyüş dışındaki etkinliklere getirilen yasağa ilişkin oy çokluğuyla yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Ayrıca İzmir Valiliği’nden iki etkinlik ve yürüyüşle ilgili savunma istemişti. Genç LGBTİ+ Derneği’nin dilekçesi ve İzmir Valiliği’nin savunmasını inceleyen mahkeme 7. LGBTİ+ Onur Yürüyüşü hakkındaki yasaklama kararının iptal edilmemesine, iki etkinlik hakkındaki yasaklama kararının iptal edilmesine karar verdi. Genç LGBTİ+ bu kararı bir üst mahkemeye taşıdı.


Etiketler: insan hakları
İstihdam