21/06/2018 | Yazar: Kaos GL
Onur Haftası Komitesi, lezbiyen aktivistlerin komiteden ayrılmalarına ilişkin açıklama yayınladı.

Onur Haftası Komitesi, lezbiyen aktivistlerin komiteden ayrılmalarına ilişkin açıklama yayınladı.
26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, geçtiğimiz günlerde iki lezbiyen aktivistin komiteden ayrılması üzerine açıklama yayınladı.
Komitenin, lezbiyen aktivistlerin komite içerisindeki “kadın düşmanı tavırları” eleştirdiği metnine ilişkin açıklaması şöyle:
“İki lezbiyen aktivistin 26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi’nden ayrılmasına dair açıklamamızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.
“Onur Haftası Komitesi'nden 2 lezbiyen kadın ayrılma kararı almıştır, bu tüm lezbiyen kadınları kapsayan bir karar değildir. Öncelikle ayrılma metnini yazan aktivist arkadaşlar her ne kadar komitede tecrübe ettikleri lezbiyen kadın görünmezliğine dair bir metin yazmış olsalar da, bu konu sadece bu seneye ait olmayan LGBTİ+ hareketinin genel bir problemidir. Bunları tanıyoruz, biliyoruz. Bu görünmezlikle ve cis-erkeklerin çoğunluk oluşuyla ilgili Onur Haftası'nın kendini geliştirmesi gerektiğinin farkındayız. Bu konuda herkesten gelecek öneri ve işbirliğine açığız. Ancak metnin çıkışı spesifik bir tartışma gününe dayandığı için komite olarak o gün yaşanan tartışmayı aydınlatmak istiyoruz.
“Tartışma trans erkek bir arkadaşımızın maruz bırakıldığı transfobiyi ifade etmeye çalışmasıyla ve metni yazan lezbiyen aktivist arkadaşlardan birinin kendisine eril bir dil kullanmasıyla, iletişimin kilitlenmesiyle başlamıştır. Lezbiyen aktivist arkadaşımızın bu transfobiyi ısrarla kabul etmemesiyle de devam etmiştir. Başka bir genderqueer arkadaşımız da zaman zaman kendisine eşcinsel erkeklik atandığını hissettiğini ve feminist bir özne olarak kabul görmediğini söylemiştir. Yapıcı olmayı amaçlayan bu iki eleştiri de kabul görmemiş ve lezbiyen kadınların cisseksizm adı altında susturulmaya çalışılması olarak yorumlanmıştır. Toplantının sonuna doğru ayrılma metnini yazan arkadaşlardan birisi ayağa kalkarak iki arkadaşımızın suratına doğru bağırmaya başlamış sonrasında benzer bağırışlarla, diğer arkadaşı da ona eşlik etmiştir. Toplantı bu iki arkadaşın ayakta bağırmalarıyla ve aynı bağrışlarla toplantıyı terk etmeleriyle işlevsel açıdan bitmiştir.
“İki arkadaşımızın da sarf ettiği hiçbir kadın düşmanı veya lezfobik bir ifade bulunmamaktadır. İfade ettikleri sadece kendi görünmezliklerini açıklamaktır. Her şeyden önce komiteden ayrılma kararı alan iki aktivist arkadaşa ayağa kalkarak bir kişinin suratına bağırmalarının ve bu şekilde toplantıyı terk etmelerinin sözel bir şiddet biçimi olduğunu hatırlatmak isteriz ve kendilerinden bu şiddet biçimine dair kamusal bir özeleştiri vermelerini beklemekteyiz.
“Toplantı sonrasında komitenin mail grubundaki başka bir transfobik söyleme dair de özeleştiri verilmesini talep etmekteyiz. Aynı trans erkek arkadaşımızın almış olduğu bir görevden neden çekildiğini açıkladığı, sürecin kendisi için ne kadar travmatik ve kırıcı bir deneyim olduğunu anlattığı ve cinsiyet kimliğinden ötürü vitrin olarak kullanıldığını hissettiğini ifade ettiği bir maile ayrılan lezbiyen aktivist arkadaşlarımızdan birisi şöyle bir cevap verilmiştir: ‘’Kim daha erkek tartışması ise bu, en erkek olan bence de çekilmeli.’’
“Trans erkeklerin erkeklikleri daha eksik veya daha fazla erkeklik değildir. Trans erkekler erkektir. Bir trans erkeğin ‘’en erkek’’ olduğuna dair imada bulunmak, onu daha az erkek gören transfobinin başka bir biçimidir. Trans erkeklerin erkekliğini onlara karşı cezalandırıcı veya ezici bir araç olarak kullanmak transfobidir ve Onur Haftası için kabul edilemez bir ifadedir.
“Metinde katıldığımız bir şey varsa o da lezbiyen kadınların yeteri kadar görülmediği ve seslerinin duyulmadığıdır. Bu eleştiri birçok LGBTİ+ oluşumu için geçerli olduğu gibi Onur Haftası için de geçerlidir. Evet, Onur Haftası kesinlikle birçok konuda olduğu gibi lezbiyen kadınların görünürlüğü açısından da hala kendini çok ama çok geliştirmesi gereken bir alandır. Her bireyin varoluşu ve tecrübeleri biriciktir ve paylaşmadan, konuşmadan birbirimizi anlamamız mümkün değil. Ancak bu lezbiyen görünmezliği kendi yok sayılmalarını anlatmak isteyen bir trans erkeğin ve bir genderqueerin özel olarak yaptığı bir şey değildir. Bir trans erkeğin ve bir genderqueerin bir kere çıkıp kendi dertlerinden, kimliklerine dair endişelerinden bahsetmeleri lezbiyen kadınların sürekli cisseksizm ile susturuldukları anlamına gelmez. Hayır, bahsi geçen trans erkek ve genderqueer arkadaşımız özelinde lezbiyen kadınlar sürekli cisseksizm ve transfobi eleştirisiyle karşılaşmamaktadırlar ve bu eleştiriyi iki arkadaşımızdan sadece bir kere duymuşlardır ve bunlar makul eleştirilerdir.
“Son olarak metinde toplumun trans ve queer bireylere atadığı cinsiyete dair ‘’konforları görüp kabullenmeleri gerekirdi’’ ifadesi kullanılmış ve bu konforun kabul edilmesi beklenmiştir. Translar ve Queerler kendilerine atanan cinsiyet yüzünden konfor yaşamak şöyle dursun, bu atamadan ötürü hayal bile edilemeyecek ruhsal acılar çekmektedirler. Sayısız transın ve queerin kendisine atanan ‘’erkeklik’’ yüzünden depresyona girdiği ve intihar ettiği bir ortamda konfordan bahsetmenin queerlerin ve transların iç dünyasına dair kocaman bir görmezden gelme olduğunu düşünüyoruz. İki lezbiyen aktivistin konfor gördüğü yerde biz toplum tarafından uygulanan psikolojik bir şiddet görüyoruz.
“Kadınlık" "erkeklik" muammaları, belirsizliklerin (türlü queerliklerin) cinsiyet politikalarını görünmezleştirme olasılıkları, politika yaparken, etkinlik organize ederken önemsediğimiz, son yıllarda daha da fazla tartıştığımız, ve yarattıkları tartışma zeminlerine yer açmaya çalıştığımız konulardır. Sonuç olarak maruz bırakıldıkları transfobiden ve queerfobiden bahseden arkadaşlarımızın herhangi bir ifadesinde herhangi bir ayrımcılık görmüyoruz ve yukarıda bahsettiğimiz alanlarda da komiteden ayrılan iki aktivist arkadaştan özeleştiri bekliyoruz.”
Etiketler: yaşam