27/06/2017 | Yazar: Yıldız Tar

Polisin ‘LGBTİ+ testini’ geçenler, geçemeyenler, sınıfta kalanlar, yaz okulundan ders alacaklar yaşadıklarını KaosGL.org’a anlattı.

Onur Yürüyüşü’nde polisten alıktırma (!) testi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yan çanta, rozet, renkli gömlek, küpe, bandana, yer yer tişört, zaman zaman şort, bazen de sadece tip yeterli! Polisin ‘LGBTİ+ testini’ geçenler, geçemeyenler, sınıfta kalanlar, yaz okulundan ders alacaklar yaşadıklarını KaosGL.org’a anlattı.

                                           Foto: Şener Yılmaz Aslan / MOKU

Ülkemiz dünyada bir ilke imza attı ve LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne katılmak isteyenler “alıktırmama” (ne demekse) yarışına girmek zorunda kaldı!

Polisin yürüyüş günü her yeri abluka altına alması ve İstiklal Caddesi’ne girmek isteyenleri “tipine göre” seçmesi gün boyunca evlere şenlik diyaloglara sahne oldu. Polisin üzerinde gökkuşağı deseni olan bir kişiyi soyunmaya zorlamasından, “normal insanlar geçebilir” demesine neler neler…

Çıplak olsan ayrı dert, giyinsen ayrı dert diyerek o gün alanda olanlara neler yaşadıklarını, alana alınmadılarsa polisin gerekçelerini, alana girebilenlerin neler çektiğini sorduk.

“Sırt çantamı önüme alıp geçebildim”

Cüneyt, polis kontrolünden geçebilen şanslı azınlıktan. Nasıl geçebildiği ise günün özeti:

“Polis, tişörtümdeki gökkuşağını görüp telsizin anteniyle taciz edip ‘tişörtünden okunuyor destek veriyorsun’ dedi. Ben de sırt çantamı önüme alıp geçtim.”

Polis kontrolünden geçmek için bir diğer taktik ise “kızlı-oğlanlı” durmak. Polislerin biseksüellikten, çeşitli cinsellik ve cinsiyet ihtimallerinden ve dahası bu yürüyüşe katılanların heteroseksüel de olabileceğinden haberi olmamasından gerek Gülay, kolaylıkla geçebilmiş kontrolden:

“Biz Barbaros’la el ele geçtik. Onlar da, ‘bunlar biseksüeldir belki, yürüyüşe gelmişlerdir” demedi. Böylece elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdik.”

“Hetero çift gibi gözükmeye çalıştık”

Elif de aynı yöntemi uygulayanlardan:

“Ben zaten sabahtan girdiğim için polis gelip kordon oluşturup artık kafasına göre alıp almamaya başladığında zaten içerideydim. Ancak tüm günümü raporlama yapabilmek adına lubunya bir arkadaş ile hetero çift gibi gözükmeye çalışıp, kendini ‘çok alıktıran’ hareketten arkadaşları tanımazdan gelerek geçirdik. Bu sayede polis şiddetini ve gözaltıların bir kısmını yakından çekme şansım oldu. Veya polis tarafından alınmayan lubunya bir arkadaşı benim partnerimmiş gibi ‘gel aşkım’ diyerek İstiklal den içeri alabildim.”

Renkli gömlek bile sorun!

Kontrolden geçebilmenin yöntemleri sınırsız. Renkli gömleğin bile sorun yarattığı bir günde Lütfiye gökkuşağını biraz eğip bükerek arkadaşı Bedreddin ile alana girebilmiş:

“İstiklalin girişinde 3 kişi polis tarafından durdurulduk. Bedreddin renkli gömlek giydiği için. Evet tam olarak geçerli sebepleri buydu. Renk hassasiyeti var istiklale giremezsiniz dedi. Neyse bir takım politik savunmalardan sonra baktım anlamıyor. Sadece şunu söyledim: "Ya ne alakası var gökkuşağında yeşil olmaz." Ve polis koridoru açıldı.”

“Tutsana şunları!”

Giremeyenlerin durumları ise daha vahim. Hakan, arkadaşı Arda ile girememe hikayelerini şöyle anlatıyor:

“İstiklal başında bir mekanda bir süre oturduk. Sonra önümüzden tanıdığımız bir arkadaş girdi. Biz de onun arkasından girmeye çalışırken Polis bir başkasına ‘Tutsana şunları’ diyerek engelledi. Üzerimde gri tişört, küpelerim ve turuncu çantam vardı. Biz de Cihangir’den dolaşıp Galatasaray’dan girdik caddeye.”

“Eşyalarımızı bir yere saklayıp öyle girebildik”

Caddeye girişlerde Tünel tarafında da çok sayıda kişi sorun yaşadı. Bu kişilerden biri de Deniz Buse’ydi:

“Kız arkadaşımla Karaköy’den nostaljik tünelden geldik. İstiklal’e alınmadık küpe, bandana ve rozetlerden dolayı. ‘Bayram günü biz de buradayız, uğraştırmayın’ dediler. Biz de vermiyoruz dedik. Dedim ki: Bunları burada versek İstiklal’deki birçok mağazada bunlardan var yine alırım ki. “O zaman da arkadaşlarımız sizi gözaltına alır olur biter”, dediler. Vermiyoruz dedik. ‘Almıyoruz biz de o zaman’ dediler. Dönüp Karaköy’e indik tekrar. Kız arkadaşımın gözlük kılıfına bütün almadıkları eşyalarımızı koyup bir inşaata bıraktık. Sakladık. O şekilde çıktık İstiklal’e. Sonunda dönüp eşyalarımızı aldık tekrar.”

“Sizin gibiler giremez”

Başak da ‘sizin gibiler giremez’ denerek reddedilen isimlerden. Polisle yaşanan pek anlamlı diyalog şöyle:

“-Siz giremezsiniz.

-Neden, sadece ben mi giremiyorum?

-Yok, siz ve arkadaşlarınız.

-Neden yani, anlamadım. Ne alaka?

-Sizin gibiler giremez!”

Yan çanta alınmama sebebi!

Bir de ısrarla geri çevrilenler var, Erdem gibi:

“Biz beş kişi İstiklal’e girdik. Kıyafetlerimiz çoğunlukla birbirine benziyordu. Hepimiz casual bir tişört ve casual bir şort giymiştik. Yalnızca benim ve bir arkadaşımın yan çantası vardı ve gruptan sadece ikimizi durdurdular. Ya yan çantadan ya zırıllıktan bilemem. Sonrasında ben tek başıma da birkaç kere yine geri çevrildim.”

“Onlar normal!”

Şevval’in yaşadıkları ise günün en zirve noktalarından:

“Beni durdurdular. ‘Neden geçemiyorum ben, bakın herkes geçiyor’ dedim. ‘Onlar normal’ dedi polis. Ben de piremses çizgimden çıkmadan bayağı bir carladım. En sonunda ‘buyrun’ dediler.”

“Bugün sokak size kapalı”

Fırat’ın kontrolden geçememe hikayesi de ibretlik!

“Beni de almadılar. Tam caddeye girecekken önümü kesip, ‘Bugün sokak size kapalı’ dediler. Biz kimiz diye sorduğumda ‘LGBTİ’, dediler. Anlamadım dediğimde de ‘Anlama hadi uzaklaş’ dediler.”

“Kimliğimde ibne olduğum yazmıyor”

Yürüyüş günü ‘barış/peace’ yazan broşlar da polis açısından sorundu! Ekin: “Bizim de "peace" yazan broşlarımız vardı. ‘Onları çıkarın, yoksa giremezsiniz’ dediler. Biz de ‘Sadece 'barış' yazıyor orada, çıkarmayacağız’ deyince kimliğimi istedi. Kimliğimde ibne olduğum yazmıyor, deyince ters ters bakıp yolu açtılar. Sloganlarla yürüdük. Demirören'in orada yakalandık. Ama gözaltı yapacaklarken kaçtık. 10 dakika sonra tekrar girebildik.”

Alıkmaya, alıktırmaya devam!

Bütün bunlar yürüyüş günü yaşananların sadece küçük bir kısmı. Buzdağının görünmeyen kısmında çok daha trajik hikayeler yer alıyor. Ne diyelim, kimsenin “acaba alıktırıyor muyum” diye düşünmeyeceği, LGBTİ+ kimliklerin beyan dışında hiçbir şekilde anlaşılamayacağının öğrenildiği, kılık kıyafetin herhangi bir yere girmekte sorun yaratmayacağı, herhangi bir sokağa girmek için ezilip büzülmeyeceğimiz günlere kadar alıkmaya, alıktırmaya devam!

 


Etiketler: insan hakları, kent hakkı
nefret