23/03/2017 | Yazar: Seçin Tuncel
Britanya İmparatorluğu’nun Şeref Rütbesi üyeliğini reddeden siyah, lezbiyen aktivist Opoku-Gyimah sorularımızı yanıtladı
Britanya İmparatorluğu’nun Şeref Rütbesi üyeliğini reddeden siyah, lezbiyen aktivist Opoku-Gyimah sorularımızı yanıtladı: Gelin birlikte olalım ve bütün sorunlarımızı birlikte çözelim.
Kaos GL Sendikal Çalışmalar Grubu ve Eğitim-Sen LGBTİ komisyonlarından temsilciler Avrupa Onur Haftası EuroPride kapsamında Amsterdam’da 3 Ağustos tarihinde Pink Network (Pembe Ağ) toplantısına 4-5 Ağustos tarihlerinde ise Freedom At Work (İş Yerinde Özgürlük) konferansına katıldı.
Uluslararası katılımlı konferansta birçok farklı ülkeden sendika temsilcileri bir araya geldi. Sendikalar arası iş birliği ve bilgi alışverişi vasıtasıyla, sendikalar arasındaki bağı güçlendirmek, sendikalar içerisinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği politikalarını geliştirmek ve Küresel Sendika Federasyonları vasıtasıyla toplantı çıktılarını yaymak hedeflendi.
Bu toplantıların katılımcıların biri de Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren Black Pride/Siyah Onur Başkanı ve Kurucu Üyesi, Kamusal & Ticari Hizmetler Sendikası Kampanya Sorumlusu siyah lezbiyen aktivist Phyll Opoku-Gyimah’tı.
Kaos GL’nin düzenlediği 2014 yılı Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum’da da konuşan, Britanya şövalyelik rütbelerinin içinde bir derece olan, Britanya İmparatorluğu’nun Şeref Rütbesi üyeliğini reddeden Opoku-Gyimah sorularımızı yanıtladı.
Birleşik Krallık’ta ırkçılık karşıtı hareket ile LGBTİ hareketi dayanışma gösterdi mi?
Öncelikle benle röportaj yaptığınız için teşekkür ediyorum. Benim için büyük bir onur. İngiltere’de ayrımcılığa karşı hareket eden örgütler ve ağlar var. Ayrımcılık Karşıtı Hareket örgütü de bunlardan biri. Bu örgüt aynı zamanda ırkçılık ve İslam karşıtlığına karşı da mücadele ediyor. LGBTİ örgütleri de bu ayrımcılığa karşı mücadelenin bir parçası diyebilirim. LGBTİ örgütleri Ayrımcılığa Karşı Hareket ile ne yapabileceklerine baktılar. Ve ondan sonra birlikte hareket ederek birlikte ayrımcılığa karşı gerekli yürüyüşlere katılıp seslerini duyurdular.
Kraliçenin ödülünü çok ilham verici bir açıklamayla reddettiniz. Reddetme gerekçenizi okurlarımızla da paylaşır mısınız?
Bu soru bana sıkça soruluyor, benim için bu reddi yapmak hiç de zor değildi. Ben zaten bunu duyar duymaz reddedeceğimi biliyordum. Ancak aldığım bu karar annemle babam için zordu. Çünkü onlar bir yandan kraliçeyi sözüm ona severken öte yandan da benim de böyle “onur verici” bir ödülü reddetmiş olmamı bir yandan üzüntüyle karşıladılar.
Bu ödül her ne kadar kraliçeden geliyorsa da her ne kadar onurlandırıcı olsa da benim özgürlük ve haklar namına söylediklerim ve yaptıklarımı destekleyici olmaması açısından reddetmem en doğal hareketti. Elbette bu ödülü reddetmemin bir sebebi de kraliyet kelimesinin bu ödüle bağlı olmasıydı. Kraliyet kelimesi benim için doğrudan emperyalizmi ve sömürgeciliği temsil ediyor.
Her türlü ırkı baskı altında tutan, onları sömüren ve bütün bu olumsuz enerjiyi taşıyan zehirli bir tabir olduğu için ben bu zehirleyici tabiri içeren ödülü kabul etmedim.
Benim kraliçeden kraliyet namına ödül kabul etmem için öncelikle kraliçenin ve kraliyetin bizim ülkemizde zamanında o sömürgeci emperyalist ülkenin başkanı olarak bize yaptıklarının özrünü dilemeleri gerekiyor. Bizde yarattıkları, bize getirdikleri günümüzde hâlâ geçerli olan kanunlarda eşcinsellerin evlenmeleri ya da birlikte olmaları yasak. Bu yasalar kaldırılmadığı sürece, insanların özgürlüğünü baskı altına alan bir başkanın veya kraliyet ailesinin veya emperyalist bir ülkenin ödülünü kabul etmem mümkün değil.
Türkiye’de LGBTİ hareketi zor bir süreçten geçiyor. Bir yanda IŞİD tehdidi diğer yanda yürüyüşlerin yasaklanması ve polis şiddeti… Türkiye’deki LGBTİ’lere ve okurlarımıza iletmek istediğiniz mesaj var mı?
Bizler LGBTİ toplumu olarak hep birlikte hareket edersek, hep birlikte güç olursak bu ilkeyle sesimizi daha çok yükseltmiş oluruz. Aynı zamanda birlikte olmamızdan kaynaklı kendi kendine içten çökertilmeyiz ve hepimiz tek bir yolda ilerleriz.
Ben özellikle size bir örnek vermek istiyorum siyah insanların toplumun şu anda oluşturmuş olduğu birtakım hareketler sayesinde ister Birleşik Krallık’ta ister ABD’de olsun karşılaştıkları haksızlıklara polis şiddetine, poliste olan rüşvet alımlarına, polisin yapmış olduğu haksız, yersiz yasadışı öldürmelerin katliamların karşılığında yapmış olduğumuz hareketler var. Bunları da Türkiye’deki LGBTİ toplumu örnek alabilir ve hep birlikte daha güçlü olabilirler. Bizler burada sizler için her zaman varız, Sizin yapmanız gereken sağlam güvenilir ve güçlü müttefikler oluşturmak. Size ayrıyeten vereceğim diğer tavsiye yurtdışında sizi temsil etmesini isteyeceğiniz kişilerin sizin adınıza konuşmaları değil, kendinizin konuşacağı ve onların dayanışacağı organizasyonlar yaratmak.
Birbirimize yabancı kalmayalım, birbirimizin kardeşi olalım. Sizin bir sorununuz varsa bu bizim de sorunumuz olmalı, sizin bir çözümünüz varsa bu bizim de çözümümüz olmalı. O yüzden gelin birlikte olalım ve bütün sorunlarımızı birlikte çözelim.
*Bu söyleşi ilk olarak Kaos GL dergisinin 150. sayısında yayınlanmıştır. Kaos GL'ye basılı ya da internet üzerinden erişmek için abone olabilir ya da bu bağlantıda bulacağınız kitabevlerini ziyaret edebilirsiniz.
Etiketler: yaşam