10/09/2012 | Yazar: Umut Güner

"Pek çok insan bugün aramızda değil ve bundan sonra da olamayacaklar, çünkü pek çok LGBT birey intihara sürüklendi ve öldürüldü.

"Pek çok insan bugün aramızda değil" Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
"Bir İntiharın İzinde" isimli güncesiyle tanıdığımız Tezer Özlü’nün sanırım zihinlerimize çivi gibi kazınmış cümlelerinden biri: “Burası bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi”. İntihara zorlanmayı çok güzel tarifliyor. Bugün Dünya İntiharla Mücadele Günü.
 
Türkiye’de LGBT bireyler intihara zorlanıyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre 15-19 yaş aralığında intihar vakaları çok fazla. Genç LGBT’lerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini kurma sürecinde maruz kaldıkları ayrımcılık, damgalamaya ve aşağılamalarla intihara sürükleniyor. Tabii ki bu veriler Dünya Sağlık Örgütü'nün verileri. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli intiharlara ilişkin özel bir veri bulmak neredeyse imkansız. Ancak türkiye’nin toplumsal yapısından kaynaklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli intiharların sadece 15-19 yaş aralığında olduğunu söyleyemeyiz. 
 
Dünya İntiharla Mücadele Gününde Ege Tanyürek ve İdo’yu bir kez daha anıyoruz. 
 
“Şaka” olsun diye kendini tavana asmış”
Kaos GL’in ikinci muhabir eğitimine Adıyaman'dan katılan Ege Tanrıyürek, 2008 yılının Nisan ayında intihar etti. Bu intiharı kaosgl.org’a Salih Canova şöyle aktardı: “Geçtiğimiz yıl Kaos GL’nin düzenlediği Yerel Muhabir Ağı eğitimine birlikte katıldığımız ve hem eğitim boyunca her söz aldığında hem de eğitim sonrasında gönderebildiği birkaç haberde eşcinsellerin özgürleşmesine dair hevesini, inancını, umudunu yansıtan Ege, bu eğitimden yaklaşık iki ay sonra Adıyaman’da bulunan evinin tavanına astı kendini. Ailesinin bu intihar-cinayetle ilgili polise verdiği ifade bir çocuğun bile inanmayacağı türdendi. Ege internette biriyle sohbet ederken “şaka” olsun diye kendini tavana asmış ancak ipten kurtulamadığı için boğulmuştu. Gürültüler üzerine odasına koşan kardeşinin tüm çabasına rağmen boynu kırılmıştı Ege’nin... Kaldırıldığı hastanede birkaç ay yaşama tutunmayı başarabilmiş olsa da, biz böylesine hevesli birinin bir daha Kaos GL’ye neden yazmadığını merak ederken Ege’nin Haziran ayının ortalarında öldüğünden habersizdik. Ta ki bir gün bir arkadaşı Kaos GL’yi arayarak öldüğünü söyleyene dek...”
 
Bahtiyar Sertan, Adıyaman’dan Ege’nin intiharını yazdı:
Ege gibi birçok arkadaşımız intihar veya cinayetle aramızdan sessizce ayrılıyor. Neden? Acısıyla bizi ağlatıyor, üstelik evli ve bir çocuk babası olduğu halde. İntihar etmiş olabilir mi, ettiyse bile intihara sürükleyen sebebi nedir? Tek sebebi Türkiye’de doğmak mı, daha da kötüsü Adıyaman gibi basık bir yerde, evli bir eşcinsel olmak mı yoksa insanlarımızın eşcinsellik hakkındaki cehaleti mi? 

Ege’nin birinci dereceden akrabasının anlattığına göre gece saat 2’de msn’de konuşuyormuş ve kendisini formaliteden evin tavanına asmış ve formalitenin dozunu aşırmış. Astıktan sonra çırpınmasının sesine kardeşi gelmiş ve hemen abisinin ayaklarından kaldırmış sonra yardım çağırmak için abisini bırakmış. Ege’ye yardıma koşan ailesi hemen hastaneye götürmüş, oradan Malatya’ya sevk etmişler ve polis ne oldu diye ifade almaya geldiğinde kendisini astığını söylüyorlar. Polis, kendini asıyorsa ya bu boynundaki iz ne diye sorduğunda aileden polise gelen cevap ise küçük kardeşi kurtarmak için ayaklarından tutmuş kaldırmış sonra geri bırakmış ve kendisi de çok çırpınmış ve bu çırpınmanın sonucu o yaranın olduğunu söylemişler. Ege Malatya’da yoğun bakımda kalmış, sonra da aramızdan ayrılmış. 

Ablası, babası ve amcası onun varlığına bile tahammül edemiyordu.
Eylül ayının başında Kaosgl.org’a bir intihara zorlanan İdo’nun arkadaşı Selen Demirciler yazdı: İdo diye bir arkadaşım vardı, 1989 doğumlu, 23 yaşında. Hayat dolu bir çocuktu, Kürt ve eşcinsel idi. Adana gibi muhafazakâr bir şehirde yaşıyordu. Ankara’ya Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nden “Askerlik yapmaya elverişli değildir” raporu almaya gelmişti, kalacak yeri yoktu, benim evimde kalmıştı. Ailesine eşcinsel olduğunu söylemişti ve sadece annesi onu olduğu gibi kabul ediyordu, ona sahip çıkıyordu... Ablası, babası ve amcası onun varlığına bile tahammül edemiyordu.
 
Yakın bir dostumun sevgilisiydi, birlikte yaşıyorlardı. Adana’ya gittiğimde birlikte vakit geçirme fırsatım olmuştu onlarla. Adana gibi muhafazakâr bir şehirde, kendilerine küçük bir özgürlük adası yaratarak orada yaşamaya başlamışlardı. Etraftan gizlenmeleri gerekiyordu; çünkü duyulursa ev sahipleri onlara ev kiralamak istemezdi.
 
Sadece annesinin kabul ettiği genç bir eşcinsel, 23 yaşında intihar etti: Ailesi onu gece 3’te gizlice gömmüş. Selası bile okunmamış, cenaze namazı kılınmamış. Bir duayı çok görmüşler o çocukcağıza. Yaşarken değer vermemişler, öldüğünde de “Hemen kurtulalım, kimse görmesin” dercesine üstünü toprakla kapatıp kaçmışlar.
 
“Her eşcinsel intiharı bir cinayet olabilir”
Kaosgl.org yazarı Halil Kandok, Eşcinselleri öldürmek için kurşun gerekmeyebilir. Heteroseksist sistemin toplumsal baskısından daha büyük bir silah olabilir mi? O yüzden her eşcinsel intiharı bir cinayet olabilir. Eğer bir insanda güçsüzlüğünden dolayı yaşama karşı intihar etme zafiyeti varsa, bunun suçunu direkt homofobiye, heteroseksizme yükleyemeyebiliriz ama eşcinsellik insanın yapısı gereği doğal karşılansa, bir eşcinselin intihar etmeme ihtimali her zaman olabilir. 
 
"LGBT Bireyler İntihara Zorlanabiliyor!"
2003 yılında Lezbiyen ve Geylerin Sorunları ve Toplumsal Barış İçin Çözüm Arayışları Sempozyumunun Kaos GL adına açılış konuşması yapan Burcu Ersoy, "Pek çok insan bugün aramızda değil ve bundan sonra da olamayacaklar, çünkü pek çok eşcinsel erkek intihara sürüklendi ve öldürüldü. Pek çok eşcinsel ve biseksüel kadın zorla evlendirildi, tecavüze uğradı, intihara sürüklendi. Pek çok travesti ve transeksüel evlerinde, sokak aralarında, otabanlarda öldürüldüler." sözleriyle LGBT bireylerin intihara sürüklenmeleri ve zorlanmalarını toplumsal bir sorun olarak ele alınması gerektiğinin altını çizmişti. aynı konuşma metninde ailenin homofobik ve transfobik tavırlarının altını çizdi: "Pek çok bugün aramızda değil. Çünkü eşcinsel, biseksüel ve trans çocuklarını, tedaviye, evlenmeye, evi terk etmeye zorladılar. Fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladılar. Evlattıktan red ettiler ve intihara sürüklediler." 
 
Dünya Sağlık Örgütünden Tavsiyeler
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verileri her gün ortalama üç bin kişinin intihar ettiğini gösteriyor. Her yıl intihar eden insan sayısı dünya ölçeğinde yaklaşık bir milyon. Bianetin aktardığı üzere Dünya Sağlık Örgütü Dünya İntihar Günü Nedeniyle yaptığı açıklama da neler yapılması gerektiğinin altını çizdi:
 
Birleşmiş Milletler’in (BM) 1996’da DSÖ ile birlikte "İntiharın Önlenmesi: Ulusal Stratejilerin Oluşturulması ve Uygulanması İçin Öneriler" başlıklı bir belge yayınlamasının ardından 15 yıl içinde 25’ten fazla ülke intiharı önlemek üzere ulusal stratejiler hazırladı. Örgütün BM’nin bu raporuna dayanarak hazırladığı metinde hükümetlere yardımcı olabilecek stratejiler şöyle sıralanıyor:
 
* İlgili tarafların belirlenmesi: Sağlık ve eğitim bakanlıklarından parlamenterlere, sağlık sektörü temsilcilerinden öğretmenler ve idarecilere, polis, yasa koyucular ve tabii sivil toplum kuruluşları, medya, kurtulanlar ve aileler, vs... Liste birçok alandan temsilciyi barındırıyor.
* Bir durum analizi yapılması: Bölge ve şehirlere, yıllık intihar oranına, kullanılan yöntemlere göre, nüfusa, sosyo-demografik, yapısal ve klinik etkenlere göre bir değerlendirme yapılması ve alınması gereken önlemlerin buna göre belirlenmesi.
* İhtiyaç ve kaynakların ulaşılabilirliğini değerlendirmek: Elde olan kaynaklarla sağlık ve eğitim alanında yapılacak harcamalar için bütçe belirlenmesi gerekiyor, sivil toplum kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve özel sektör desteğiyle oluşabilecek açığın kapatılması öngörülüyor.
* Siyasi yükümlülüğü yerine getirme: Konuyla ilgili kamusal politikalar üretilmesi, siyasi liderlerin farkındalığının arttırılması.
* Damgalamayı önlemek: Yakını intihar etmiş ya da geçmişte intihara teşebbüs etmiş kişilerin toplumda yaşadıkları damgalamayı engelleyecek çalışmalar yapılması.
* Farkındalığı arttırmak: Medyanın tarafları doğru bilgilendirmesi gerektiği vurgulanıyor.
Bu çalışmalar doğrultusunda, amaçları belirlemenin; umutsuzluk,  dini inançlar, işsiz kalmak, ekonomik sorunlar, travma gibi risklerin ve intihar araçlarına ulaşımın sınırlandırılması ya da intihara meyilli kişilere psiko-sosyal destek sağlanması gibi koruyucu etkenlerin tanımlanmasının önemi de vurgulanıyor.
 
Merkezi Oslo, Norveç’te bulunan, 10 Eylül 1960’ta kurulan Uluslararası İntiharı Önleme Derneği (International Association for Suicide Prevention- IASP), Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte iki yılda bir 10 Eylül’de dünyanın çeşitli yerlerinde konferanslar düzenliyor. Konferansın yirmi yedincisi 24-28 Eylül 2013’te Oslo’da düzenlenecek.
 

  


Etiketler: yaşam
İstihdam