12/07/2012 | Yazar: Kaos GL

Sosyalist erkekler, bir ilki gerçekleştirdi ve erkekliklerine ayna tuttukları "Bilinen Sır" adlı bir kitap yayınladı. 18 kişinin yazılarından oluşan kitapta, "erkekliği öldürme"nin ilk adımları var.

’Bilinen Sır’ erkekliğe ayna tutuyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Sosyalist erkekler, bir ilki gerçekleştirdi ve erkekliklerine ayna tuttukları "Bilinen Sır" adlı bir kitap yayınladı. 18 kişinin yazılarından oluşan kitapta, "erkekliği öldürme"nin ilk adımları var. 

Sosyalist erkeklerin ’erk’ekliklerini tartıştıkları "Bilinen Sır" Akademi Yayın’dan çıktı. Bu tür tartışmalar dar da olsa bazı çevreler tarafından yapılıyor ancak sosyalistlerin yürüttükleri erkeklik tartışmalarını kitaplaştırmaları, Türkiye’de bir ilk.
"Bilinen Sır- Erkeklik ve Sosyalist Erkekler" adlı kitap, cezaevinde bulunan sosyalist erkeklerin yazılarından oluşuyor. Politik tutuklu Mesut Çeki tarafından derlenen kitaptaki yazılar, sosyalist erkeklerin ’erk’ durumlarıyla yüzleşme-sorgulamalarının başlangıcı niteliğinde.
 
ARKASI GELMELİ
Yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, kitabın önsözünde, sosyalist kadınların cins bilinci sorgulama ve kadın devrimi fikirlerinin, sosyalist erkekleri de harekete geçirdiğini belirtiyor. Çelik, "Erkek sosyalistler yanı başlarında olup biteni kendi cephelerinden değerlendirmeye girişti. Ve zaten bu yeni kavşakta kadın devrimcilerin geçip geldiği ’kendinden başlamak’ çağrısının asıl muhatabı onlar olmalıydı. Elinizdeki kitap böyle bir muhataplığın ifadesi sayılır" diyor. Çelik’e göre, ilk devrimci girişim olarak kabul edilebilecek bu yazılar, arkasının gelmesi gereken uzun soluklu mücadelenin başlangıcı.
 
BİLİNÇ DÜZEYLERİ FARKLI
Yazılardan, sosyalist erkeklerin kendilerini sorgulama/yüzleşme sürecinin, bazı yayınlar aracılığıyla, erkeklik atölyeleriyle ya da kendi aralarında sistemli olmayan tartışmalarla başladığı anlaşılıyor. Erkekliğini sorgulama/yüzleşmenin, sosyalist erkekler arasında farklılıklar gösterdiği görülüyor. Bazı erkekler daha derin tartışmalar yürütürken, bazıları bildik söylemlerin ötesine geçemiyor. Bazıları da hiç kendi erkekliğine dokunmadan geçiyor ya da sorunu sisteme havale ederek kendisini bu sürecin dışında tutuyor.
 
Erkekler arasındaki bu bilinç farklılığının nedeni, Mesut Çeki’nin yazısındaki satır aralarından anlaşılıyor: "...En büyük güvencem ise verdiğim sözleri takip edip tutarsızlıklarımı yüzüme vuracak, hesap soracak kişilerin ve kurumların olmadığını bilmek; henüz böylesi sosyal ve örgütsel ilişkilere sahip olmadığımızı görmektir."
 
İŞLERİNE BÖYLESİ GELİYOR
Erkeklerin çoğu, sorgulamaktan kaçındıklarını itiraf ediyor. "Eh ne de olsa işimize geliyor" tarzı cümleleri hemen her yazıda görmek mümkün.
 
ERKEK SORUNUNA DUYARLI ERKEKLERE İHTİYAÇ VAR
Çoğunun zorlandığı konulardan birisi de "kadın sorunu" değil, "erkek sorunu" olduğunu kabullenmek. Bunu itiraf edenlerden birisi "Sorunlu olmayı yediremiyoruz kendimize" diyor. Bir başka erkek ise çoğu sosyalist kadının da yanılgıya düştüğü bir konuya dikkat çekiyor: "Kadın sorununa duyarlı erkek değil, erkek sorununa duyarlı erkeklere ihtiyacımız var."
Yazarlar arasında öğretilmiş erkekliklerinin tam olarak farkında olmadıkları özeleştirisinde bulunanlar da var. Yani mücadele etmek için önce ’erk’lik hallerini görmeleri gerekiyor.
 
Henüz işin başında olanlar ne yapacaklarını bilemiyor ve "İç hesaplaşmalarımı yazıya dökmek bana cehennem ızdırabı gibi geliyordu. Bu satırları yazarken içim rahatlamış değil, ızdırap hala sürüyor. Nereden başlamalı bilemiyorum" diyor.
Yazarlardan birisi de henüz başlangıç aşamasında olan sorgulama sürecini "Şu an yazıyı yazarken arkeolog gibi görüyorum kendimi. Toplumsal erkekliğin üzerimizdeki etkilerini çözümlemek için bilim insanı edasıyla vuruyorum kazmayı" diye tarif ediyor.
 
Sosyalist erkeklerin, olaylar üzerinden anlatımları, bugün geldikleri aşamayı da gösteriyor. Yazarlardan birisi, yaklaşık 10 yıl önce, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü nedeniyle düzenlenen bir etkinlikte, kadın bir arkadaşının sosyalist bir erkeğin kendisine şiddet uyguladığını açıklamasından duyduğu rahatsızlığı anlatıyor. Tepkisinin; şiddet uygulayan erkeğe değil, şiddeti açıklayan kadına yönelik olmasını, yıllar sonra "’Kol kırılır yen içinde kalır’ diye mi düşünüyordum? Aslında gerçekliğimizi yüzümüze çarpan, üstelik bunu kamuoyu önünde yapan bu çıkışı neden hazmedemedim? Yüzleşmekten korktuğum için olabilir mi?" gibi sorular üzerinden tartıştığını belirtiyor.
 
YA İNCELTİLMİŞ ERKEKLİK İLE ÇIRPINMAK YA DA CİNS İNTİHARI
Sosyalist kadınların "kadın sorununa daha duyarlı erkekleri" anlatmak için kullandığı "inceltilmiş erkeklik" kavramı da pek çok yazıda geçiyor. Yazılardan birisinde, "inceltilmiş erkekliğin" övünülecek bir durum olmadığı belirtiliyor: "Ya inceltilmiş erkeklik simidine sarılıp çırpınacağız ya da toplumsal erkeklik kimliğinden soyunup cins intiharı yapacağız. Üçüncü yol yok!"
Başka bir yazar da "Bir erkek çıkıp da kendisini ’inceltmiş erkek’ olarak tanımladığında, kendimdem biliyorum ya, hemen ’tabi aslanım tabii’ diyorum. İçimden ’zaten bir sen öylesin, bir de ben’" diyor.
 
ERK’İ YOK ETME ÇABASI
Pek çok erkeğin temennisi ya da mücadele edeceğine dair verdiği söz; erkekliği öldürme. Bunu kimisi "Çabam ’erk’i etkisiz hale getirme, terbiye etme çabası değil. ’Yok etme’ çabasıdır" diye ifade ederken, kimisi "Bu dünyadan erkek olarak ayrılmak istemiyorum. Erkekliği öldürmek ve özgürleşmek istiyorum" diye dile getiriyor.
 
Bir erkeğin, kendi ifadesiyle "erkek aklıyla yaptığı yüzleşme ve hesaplaşmada" yardım istemesi ise dikkat çekiyor: "Kendi belirlediğim ve istediğim erkekliği değil, kadınların ve farklı cinsel kimliklerin istemediği erkekliği tartışmalıyım. Eskisi gibi bir erkek olmak, ataerkil kapitalist sisteme suç ortaklığı yapmak istemiyorum. Ancak yeni cinsel kimliği kafamda tam olarak canlandıramıyorum. Erkekliğimle yüzleşmek, hesaplaşmak ve cins intiharı için yardımınıza ihtiyacım var." (ETHA) 

Etiketler: yaşam
2024