25/04/2024 | Yazar: Oğulcan Özgenç

Yakın Temas dosyamızın bu bölümde 2018’den bu yana Ermenistan’da yükselen LGBTİ+ karşıtı hareketin seyrini derledik, Mamikon Hovsepyan’la ülkedeki güncel durumu konuştuk.

Rusya’dan ithal karşıtlık: “Ermenistan’da LGBTİ+ karşıtı hareketlerin ana hedefi hükümet ama sonuçta LGBTİ+’lar nefretin tek hedefi haline geliyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Küresel bir lobi olmakla suçlanan LGBTİ+ hareketi; tüm dünyada siyasi figürlerin, birtakım toplumsal grupların, devletlerin ve hükümetlerin hedef tahtasında. LGBTİ+’ları “milli ve manevi değerlere, ulusal kültüre, aileye ve devlete” yönelik bir tehdit olarak gören söz konusu küresel karşıtlığın, varlığını gösterdiği ülkelerden birisi de Ermenistan.

Ülkedeki LGBTİ+ karşıtlığını, Rusya yanlısı muhalefet partileri ve Ermeni Apostolik Kilisesi örgütlüyor. Söz konusu partiler ve Apostolik Kilisesi, Başbakan Nikol Paşinyan’ı 2018’den bu yana LGBTİ+’lar üzerinden hedef alarak, ülkedeki LGBTİ+ karşıtlığını körüklemeye devam ediyor.

Peki, 2018’den bu yana Paşinyan’a muhalif siyasi partiler ne iddia ediyor? Ülkedeki mevcut durum ne?

Ermenistan’da 2018’den bu yana yükselen LGBTİ+ karşıtlığının seyrini derledik. Ülkedeki güncel durumu, Pink Armenia’dan Mamikon Hovsepyan ile konuştuk.

LGBTİ+’lar “Kadife Devrim”in neresinde?

Ermenistan’daki LGBTİ+ karşıtlığını bugünkü noktaya getiren olaylar; “Kadife Devrim” olarak adlandırılan, 2018’de eski Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın başbakan seçilmesine yönelik protestoların başlamasına ve Ermenistan parlamentosunun, gerçekleşen eylemlerin ardından 8 Mayıs 2018’de protestolara önderlik eden Nikol Paşinyan’ı ülkeyi erken seçimlere götürecek geçici başbakan olarak görevlendirmesine uzanıyor.

9 Aralık 2018’de gerçekleşen erken seçimlere giderken Paşinyan; Rusya yanlısı rakibi Müreffeh Ermenistan Partisi başta olmak üzere kendisine muhalefet eden siyasetçiler tarafından LGBTİ+ hareketi ile ilişkilendirildi. Bu dönemde; LGBTİ+’lar, karşıt gruplar tarafından hedef gösterildi.

2018’in Kasım ayında Erivan’da gerçekleşmesi planlanan Hristiyan LGBTİ+ Forumu’na karşı protestolar yapıldı ve forum iptal edildi. Aynı dönemde, Paşinyan’a karşı seçim kampanyasında Erivan'ın her yerinde, "Eşcinseller Paşinyan'ı destekliyor" sloganıyla, Paşinyan'ın yüzünün yer aldığı gökkuşağı çıkartmaları görüldü. Bununla beraber; seçimler yaklaşırken Rusya yanlısı Cumhuriyetçi Parti, Paşinyan’ın danışma kurulunda iki LGBTİ+ hakları aktivistinin bulunduğu iddia etti. Kasım ayında; parlamentoya eşcinsel evlilikleri yasaklayacak bir Aile Yasası tasarısı sunulsa da tasarı onaylanmadı. Tüm bu tartışmalar sürerken; Paşinyan, rakiplerinin kendisini yıpratmak için “LGBTİ+ meselesini” kullandığını, LGBTİ+ haklarının hükümet için her zaman “baş ağrısı” ve “Ermeni aile modelinin en büyük değer” olduğunu söyledi.

9 Aralık 2018’de gerçekleşen seçimlerde Benim Adımım İttifakı yüzde 70 oy aldı ve Paşinyan, başbakan oldu.

İstanbul Sözleşmesi, Ermeni Apostolik Kilisesi’nin hedefinde

2019’da ise Ermenistan’da İstanbul Sözleşmesi tartışmaları gündemdeydi. 2018’de imzalanan ancak hala onaylanmayan sözleşmenin tartışıldığı süre boyunca LGBTİ+’lar hedef gösterildi. Sözleşmeye ve LGBTİ+’lara yönelik karşıtlığın başını, Ermeni Apostolik Kilisesi ve Avukatlar Odası çekti. Kilise, “sözleşmede milli ve manevi kimliğimiz ve güvenliğimiz açısından son derece endişe verici hususlar bulunmaktadır” diyerek sözleşmenin “kadın ve erkek dışında üçüncü bir cinsiyet tanımladığını” iddia etti.

Avukatlar Odası Başkanı Ara Zohrabyan ise sözleşmenin kuirlere ve translara atıfta bulunduğunu iddia ederek "Çocukları biyolojik cinsiyetler dışındaki cinsiyetlerle ilgili ekstra bilgilerle erken yaşta bağlamak kesinlikle kafa karışıklığına neden olabilir" ifadelerini kullandı.

Tartışmalar sürerken Adalet Bakanlığı, yaptığı açıklamada “Sözleşme hiçbir şekilde Anayasa'da yer alan aile veya cinsiyet kavramıyla çelişmemekte, aile hayatını veya aile yapısını düzenlememektedir. Hiçbir devlet, aileye ilişkin geleneksel vizyonunu değiştirmek zorunda değildir” dedi.

Rusya yanlısı muhalefet, 2021 seçimlerinde “yabancı ajan” yasası çıkarmayı vaat etti

Ermenistan’ın 2020 gündemi ise İkinci Dağlık Karabağ Savaşı oldu. Savaş ve Şubat 2021’de Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin Paşinyan hükümetini istifaya çağıran muhtırası sonucunda ülkede oluşan siyasi kriz, Ermenistan’ı 2021’de yeni bir erken seçime götürdü. Bu kez, Paşinyan’ın rakibi, Rusya yanlısı Ermenistan İttifakı adayı Robert Koçaryan oldu. Koçaryan’ın seçim kampanyası boyunca sunduğu vaatlerin arasında, Rusya’daki gibi LGBTİ+ örgütlerini hedef alan ve fon alan sivil toplum kuruluşlarının “yabancı ajan” olarak tanımlanmasının önünü açacak bir yasa çıkarmak yer aldı.

“Nefret söylemi üretenler, İstanbul Sözleşmesi ve ayrımcılık karşıtı mevzuat gündemini itibarsızlaştırıyor”

Ermenistan’ın gündemi şu anda her ne kadar 2023’te tekrar eden Dağlık Karabağ Savaşı ve sonuçları olsa da muhalefet, Rusya’dan ithal ettiği söylemlerle LGBTİ+’ları hedef almaya devam ediyor. Paşinyan hükümeti ise, 2018’den bu yana yaşananlarda olduğu gibi söz konusu karşıtlığa yönelik bir siyasi irade gösterebilmiş değil.

Pink Armenia’dan Mamikon Hovsepyan, Ermenistan’da LGBTİ+ karşıtlığına ilişkin güncel durumu KaosGL.org’a anlattı.

Hovsepyan, geçtiğimiz yıl boyunca LGBTİ+ karşıtı hareketin ülkede herhangi bir gündeme öncülük edemediğini belirtti. Bu durumun, ülkedeki güvenlik riski ve siyasi gündemin LGBTİ+ haklarıyla ilgili herhangi bir yasama ve politika konusundan yoksun olmasıyla ilişkili olduğuna dikkat çeken Hovsepyan şunları söyledi:

LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve nefret suçu vakaları büyük bir nefret söylemi dalgasına neden oluyor, bu söylemleri üretenler hem nefret eylemlerini meşrulaştırıyor, hem şiddete çağırıyor hem de İstanbul Sözleşmesi gündemini ve ayrımcılık karşıtı mevzuatın kabul edilmesini itibarsızlaştırmak için kamuoyunu manipüle ediyor.”

“Yetkililer kamuoyunun akışına ters düşmekten korkuyor”

Mevcut durumda; ülkedeki muhalefet partilerinin hükümeti itibarsızlaştırmak için LGBTİ+ haklarını koruma gündemini manipüle ettiğini ifade eden Hovsepyan, Hükümeti, ‘ahlaksız’ ve ‘ulus karşıtı’ değerlerle ilişkilendiriyorlar. Dolayısıyla, LGBTİ+ karşıtı hareketin ana hedefi, kendisini demokrasinin taşıyıcısı olarak ilan eden ve insan haklarını koruma projeleri yürütmek zorunda olan hükümet. Ancak sonuçta LGBTİ+’lar, nefret ve hoşgörüsüzlüğün tek hedefi haline geliyor. Toplumun geneli, bir yandan komplo teorilerine inanmaya ve LGBTİ+'lara yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığı haklı görmeye başlarken, diğer yandan da azınlıklara koruma sağlamayı amaçlayan yasal düzenlemelerin gerekliliğini sorgulamaya başlıyor” dedi.

Hovsepyan, bu koşullar altında İstanbul Sözleşmesi’ni ve LGBTİ+ haklarını korumaya yönelik politikaları savunmanın zorlaştığını vurgulayarak, Zira yetkililer genellikle kamuoyu duyarlılığının akışına ters düşmekten korkuyor. Devlet yetkilileri, tartışmaya açık olsalar bile, hem mevzuat hem de uygulama yoluyla doğrudan ve kapsamlı koruma sağlamak için siyasi iradeye sahip değiller” ifadelerini kullandı.

“Hükümet, LGBTİ+ karşıtı manipülasyonları gerektiği gibi ele almıyor”

Ermenistan’daki LGBTİ+ karşıtı hareketin ana liderlerinin Paşinyan öncesi hükümetin temsilcileri olduğunu söyleyen Hovsepyan, LGBTİ+ karşıtı faaliyetlerin aynı zamanda Ermeni Apostolik kilisesi temsilcileri tarafından da yürütüldüğünü ifade etti. Hovsepyan, Kilise temsilcilerinin siyasi partilerle işbirliği yaparak mevcut hükümete karşı mücadele ettiğini sözlerine ekledi.

Hovsepyan, bazı liberal partilerin LGBTİ+ karşıtlığı desteklemediğine ancak eleştirmediğine de dikkat çekerek, hükümetin de LGBTİ+ karşıtı hareket tarafından yayılan manipülasyonları gerektiği gibi ele almadığını, kamusal şiddet çağrılarına karşı mevzuatı uygulamadığını, yalan haberlere karşı insan hakları için kamuoyu önünde durmadığını ifade etti.   

Hovsepyan, Ermenistan’da LGBTİ+ haklarını savunmak için önlerindeki en büyük sorunun ne olduğuna ilişkin soruya şöyle yanıt verdi:

“LGBTİ+ hakları için verilen mücadeledeki en büyük zorluk; hem yetkilileri hem de sivil toplumu gerginlik içinde tutan ve genel olarak insan haklarının korunması ve özel olarak azınlık haklarının korunması gündemini ikinci plana iten sürekli aktif veya pasif savaş. Böyle bir durumda yetkililer bir yandan güvenlik sorunlarıyla meşgul olurken, diğer yandan siyasi manipülasyonların üstesinden gelme konusunda daha az yetenekli oluyor.”

“Uluslararası dayanışmanın dünyadaki mevcut zorluklarla yüzleşmek için önemli olduğuna inanıyorum”

Hovsepyan, Pink Armenia’nın Kadına Yönelik Şiddeti Durdurma Koalisyonu, Ayrımcılık Karşıtı ve Eşitlik Koalisyonu, Yerevan İnsan Hakları Evi gibi sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde olduğunu belirtti. Ancak bu durumun LGBTİ+ haklarını savunmak için bir ittifaka dönüşmediğini ifade eden Hovsepyan, şöyle konuştu:

“Diğer STK'larla işbirliği, her kuruluşun kendi alanındaki veri ve analizlerini kullanarak ortak sunumlar veya diğer belgeler hazırlamaktan ibaret. Dolayısıyla, işbirliğinin etkisi sadece LGBTİ+ ile ilgili değil, farklı türden endişeleri kapsıyor.”

Farklı ülkelerde benzer biçimlerde örgütlenen LGBTİ+ karşıtı hareketlerle mücadelede uluslararası deneyim alışverişinin önemli olduğunu vurgulayan Hovsepyan, “Farklı ülke bağlamlarında bile aynı veya benzer bir görünüme sahip olan ve aynı manipülatif tekniği kullanan LGBTİ+ karşıtı hareketle mücadele tedbirleri konusunda deneyim alışverişinde bulunmak her zaman faydalıdır. Dolayısıyla, uluslararası işbirliği ve dayanışmanın dünyadaki mevcut zorluklarla yüzleşmek için çok önemli olduğuna kuvvetle inanıyorum” dedi.

Hovsepyan, Türkiye’deki LGBTİ+ topluluğu ile şu mesajı paylaştı:

“İşbirliğine, fikir ve deneyim alışverişine her zaman açık olduğumuzu belirtmekte fayda var. Demokratik yönetim mekanizmalarının işlemediği ülkelerde çalışmanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyoruz ve Türkiye'deki queer aktivistlerin yakın gelecekte toplumu özgürleştirebileceğini umuyoruz. Hepimiz özgür olana kadar hiçbirimiz özgür değiliz."

“Yakın Temas: İtalya”- Salı günü yayında!


Etiketler: insan hakları, din/inanç, siyaset, dünyadan, özel haber
İstihdam