12/05/2023 | Yazar: Yıldız Tar

İktidarın LGBTİ+ düşmanlığı muhalefetin mültecileri “geri gönderme” politikasıyla birleşince ne oluyor? Kaos GL Mülteci Hakları Programı’ndan Selin Altay anlatıyor.

“Seçimin sonucu ne olursa olsun LGBTİ+ mültecilere reva görülen şey güvensizlik” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın, deprem bölgesindeki mültecilerin "yağma" ve "hırsızlık" yaptıkları iddiaları bir bir asılsız çıktı. Ama depremde yarattığı mülteci düşmanı siyasi söylem, başka partileri etkilemeye devam ediyor.

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu da geri gönderme diyor, ittifak bileşeni İYİ Parti de. Kılıçdaroğlu, daha uzun erimli ve insancıl bir plan sunarken; İYİ Parti programında insanları toplayıp, tecrit edip, sonra topluca yollamaktan tutun, sınırlara duvarlar örüp, Yunanistan'ın yaptığı gibi yeni gelmek isteyenlere “geri itme” politikası uygulanmasına kadar bir dizi “vaat” yer alıyor.

Seçimlerde Cumhur İttifakı’nın meydanlarda diline doladığı LGBTİ+’lar, iktidarın ve muhalefetin gizli ortaklığı mülteciler bir araya geldiğinde, yani söz konusu LGBTİ+ mülteciler olduğunda neler oluyor?

Kaos GL Mülteci Hakları Programı’ndan Selin Altay anlattı.

“Mültecilerin kaderi seçim malzemesine dönüştürüldü”

Seçimlerde farklı siyasi partilerin göçmenleri geri göndermeyi bir vaat olarak sunması LGBTİ+ mültecileri nasıl etkiliyor?

LGBTİ+ mültecilerin Türkiye’de varoluşları yalnızca LGBTİ+ olduklarından ya da yalnızca mülteci olduklarından dolayı tehlikede değil, Türkiye’de bir LGBTİ+ mülteci olmanın getirdiği katmanlı bir tehlike var. Bu tehlike tabii ki beraberinde büyük bir korku ve endişe getiriyor.

Seçim vaatlerinde hem mültecilerin hem de LGBTİ+’ların ülkenin ekonomik, sosyal, demografik en büyük sorunu olarak dile getirilmesi öznelerin halihazırda hissettiği güvensizliği perçinliyor. Mültecilerin kaderinin seçim vaatlerine malzeme haline getirilmesi bugüne kadar belirsizlik ve beraberinde gelen güvensizlik içerisinde yaşayan LGBTİ+ mülteciler açısından seçimin sonucu ne olursa olsun bu belirsizlik ve güvensizlik hissinin devam edeceği anlamına geliyor. Vatandaş olan bir LGBTİ+, hükümetin değişmesi durumunda bir ihtimal derin bir oh çekebilme olasılığına sahipken, aynı rahatlık LGBTİ+ mültecilere reva görülmüyor.  

“Mültecileri geri göndermek hak, hukuk, adaletten tamamen uzaklaşmak demek”

Uluslararası hukuk açısından bu vaatler ne anlama geliyor?

Her cumhurbaşkanı adayının söyleminde ve seçim vaatlerinde, çoğu partinin milletvekili adaylarının söylemlerinde “geri göndereceğiz” vurgusu var. Bu vurgu temeli hukuka ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı bir vurgu.

“Geri göndermeme” başından beri uluslararası mülteci hukuku ve insan hakları hukukunun temelini oluşturan ve Cenevre Sözleşmesi’nde yer alan, altı çok net çizilen bir ilke.

Hükümetin değişmesi ve Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda yeni hükümetin “icraatlarından” birinin mültecileri geri göndermek olması, seçim esnasında altı çizilen “hak, hukuk, adaletten” tamamen uzaklaşılacağı anlamına gelir.

Yeni hükümetin insan haklarını öncelediği, uluslararası bir düzlemde “hukuk devleti” olarak anılmak istediği bir senaryoda geri göndermenin bahsinin dahi geçmemesi gerekir.

“Cenevre Sözleşmesi’ndeki coğrafi kısıtlama kaldırılmalı”

Artan göçmen düşmanlığına karşı siyasi partilerin ne yapması gerekiyor?

Artan göçmen düşmanlığına karşı siyasi partiler ilk olarak Cenevre Sözleşmesi’ne taraf olmada coğrafi kısıtlamanın kaldırılmasına uğraşmalıdır. Bu şekilde Türkiye’nin doğusundan gerçekleşen ilticada da mültecilerin hukuki statüsü tanınacak ve sözleşmelerde sağlanması planlanan hukuki koruma hayata geçirilebilecektir. Bu noktada mültecilerin geri dönüşleri, entegre olmaları veya üçüncü ülkeye yerleşme talepleri tamamen öznelerin ihtiyaçları üzerinden belirlenmelidir.

Bu süreç sağlanana kadar ortak amaç ayrımcılığa karşı güven ortamının tamamen tahsis edilmesi olmalıdır. Bu güven, uluslararası sözleşmelerin de ötesinde tabana çağrının yapıldığı, vatandaş ve mülteci arasında diyaloğa imkan sağlayan bir süreçle mümkün olabilir.


Etiketler: insan hakları, mülteci, nefret suçları, siyaset
İstihdam