18/11/2008 | Yazar: KAOS GL

Shepard Cinayeti Neden Farklıydı? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı



12 Ekim 2008 gece 1.00’dan hemen önce Matthew Shepard’ın ölümünün üzerinden 10 yıl geçmiş? oldu. Homofobik nefretin uluslararası sembolüne dönüş?en bu Wyoming’li gencin vahş?ice dövülerek öldürülmesinin ayrıntılarını çok fazla tekrarlamaya gerek yok. Ancak bu korkunç ölümünden 10 yıl sonra Matthew Shepard’ın hayatının ve ölümünün Amerikan kültürü, toplumu ve geniş? politik ortamlarda yarattığ?ı sürekli etkiye bakmak bir anlam ifade ediyor.

Bahislerin olabildiğ?ine büyük olduğ?u bir baş?kanlık seçiminden çıkmış?ken hareketimizin ş?u anki konumunu daha iyi anlatan bir hikaye olamaz.

Bunu yapmak için de bir eş?cinsel cinayetine verilmiş? benzersiz ve tekrarlanmayacak olan medya ve toplum tepkisine göz gezdirmek gerek. Ayrıca LGBT kimselere karş?ı sürekli iş?lenen nefret suçları salgını kapsamında bizim verdiğ?imiz tepkiyi de incelemeliyiz.

Analiz yapmak çok kolay. Cinsel yönelim ve cinsel kimliğ?i de içine alan herhangi federal bir kanunu onaylatamamış? durumdayız. Wyoming’deyse henüz eyalet bazında dahi bir nefret suçları yönetmeliğ?i yok. Harekete dahil olan insanlar her gün çeş?itli yerlerde nefret suçlarına kurban giden insanlarla ilgili tiksindirici haberler duyuyor: Lawrence King, Sean Kennedy, Sakia Gunn, F. C. Martinez ve Amancio Corrales son dönemlerde bu listeye giren isimler.

Olaylar listemize, döndükleri zaman evlerini alevler içinde ve merdivenlere “Geber İbne” yazılmış? olarak bulan Orlandolu bir çift; ve lezbiyen bir annesi olduğ?u için sınıf arkadaş?ları tarafından alay konusu olan sekiz yaş?ında bir kız da dahil.

“Öteki” hissine sahip olmak çoğ?umuz için hala değ?iş?mez bir vasıf, mümkün olduğ?unca asimile olan ve herkes gibi sıradan birer vatandaş? olduğ?unu söyleyenler için bile.

Daha iyimser bir analizse 1990’ların sonunda ve 2000’lerin baş?ında tanık olduğ?umuz kültürel görünürlük dalgasının eş?siz bir değ?iş?im getirdiğ?i yönünde olacaktır.

Dünya kim olduğ?umuzu daha önce hiç görmediğ?i kadar dayanıklı bir tavır içerisinde görüyorsa da LGBT topluluğ?unun çeş?itliliğ?i yeteri kadar fark edilmiyor. Her ne kadar federal kazançlardaki eksiklikler üstesinden gelinmesi yıllar alacak büyük bir sorun teş?kil ediyor olsa da California ve Massachusetts’te artık evlilikler gerçekleş?tirebiliyoruz.

2008’i göz önünde bulundurmadan önce 1998’e ve LGBT politika ve kültürünün bugünkü durumuna bir göz atmak gerekir. 1998’de ülke hala, James Byrid’in Temmuz’daki sürüklenerek öldürülmesinin ş?okunu yaş?ıyordu. Ayrıca 1998’de Matthew’un ailesine telefon edip baş?sağ?lığ?ı dileyen bir baş?kana sahiptik. Son dönemlerde yaş?anan bir olayın kurbanı olan Lawrence King’in ailesi ise ş?u anki Amerika baş?kanından böyle bir telefon almanın hayalini bile kuramaz.




Gerçekten de son 7 küsur yıldır Beyaz Saray’dan bu tür bir telefon edildiğ?ine tanık olunmadı.

The Laramie Project’in yazarı ve yönetmeni Moisés Kaufman Clinton’la geçirilen altı senenin ve artan toplum görünürlüğ?ünün ardından 1998’de ülkenin nihayet bizim sorunlarımızı konuş?abilecek düzeye geldiğ?ini belirtiyor. Bu, Matthew Shepard’ın ölümü üzerine en ş?iddetli/güçlü sanat eserini yaratmış? olan birisinden gelen kendi değ?erlerine sahip bir iddia. Siz buna “kıvılcım anı” da diyebilirsiniz.

Beni asıl düş?ündüren, o anı dış?lanmış? ve az görünür olan toplumumuz için faydalı bir ş?ekilde kullanma fırsatını değ?erlendirmemiş? olmamız. 1998’de Laramie’ye yaptığ?ım ilk geziden 1 hafta sonra kendimi Baltimore’da çapraş?ık bir cinayete kurban giden genç bir transseksüel kadın için çıkmaz bir sokakta nöbet tutarken buldum. Sadece bir düzine insan ve birkaç kameraydı Laramie’ye gelenler, inanılmaz kalabalık bir insan ya da medya güruhu değ?ildi.

Son 10 yıldır, 9 Ekim 1998’de Aile Araş?tırma Kurulu basın konferansından Washington’a döndüğ?üm zaman olası bir nefret suçu olarak tanımlanan olayda barbarca dayak atılmış? ve yaş?am mücadelesi veren Wyoming’li bu genç çocuk hakkında gelen e-mail ve telefon bombardımanını anlatıyorum. O zamanlar GLAAD için çalış?ıyordum ve bu olay kaleme aldığ?ım ne ilk ne son nefret suçuydu.

Fakat kesinlikle bütün o yıllar boyunca gördüğ?üm en ş?iddetli toplum tepkisi çeken olaydı.

Birkaç saat sonra LGBT kampus grubu öğ?rencilerinin emriyle Laramie uçağ?ına binmiş?tim ve medya karş?ısına çıkmak, duruş?maları ve topluluk organizasyonlarını kaleme almak, ve bu olayın yarattığ?ı duygusal dalgalanmayı görmek için bu gidiş?-dönüş?leri birçok defa tekrarladım.

Hayatım boyunca beni en derinden etkileyen ş?ey mahkeme salonunun kapısında medyaya Aaron McKinney’nin gözü dönmüş? / çaresiz avukatlarının uzattıkça uzattıkları “gey paniğ?i/gey korkusu” savunmasından bahsetmekti.

“Eğ?er laf attılar diye her heterokseksüel kadın o çocukların Matthew’a yaptıklarını heteroseksüel erkeklere yapsaydı dünyada çok çok az heteroseksüel erkek olurdu” dediğ?imi hatırlıyorum.
Böyle bir damga – gerçekten on yıllık bir dönem olabilir mi? – bizlere ş?imdiye kadar nelerin değ?iş?tiğ?ini nelerinse aynı kaldığ?ı yansıtma ş?ansı tanısa da Matthew ve ailesinin neler yaş?adığ?ını hiç aklımdan çıkaramıyorum.

Son dönemlerde gerçekleş?en Lawrence King ve Simmie Williams Jr. cinayetleri o hayal kırıklığ?ı hissini tekrar yaş?amama ve bu kiş?ilerin hayatlarının neye benzediğ?ine, ailelerinin ve arkadaş?larının ş?u an neler hissetmesi gerektiğ?ine, bu olayların yan etkilerinin neler olacağ?ına dair düş?ünmeme sebep oldu.

Gerçek ş?u ki toplumumuz nefret suçlarına dikkat çekme konusunda daha iyi bir noktaya ulaş?mış? durumda ki nadiren olması gerektiğ?i ş?ekilde hakkını vererek ele alsa da medyanın olaylara yer vermesi de söz konusu.

Mathew cinayetinin neden çok fazla dikkat çektiğ?i biraz karmaş?ık bir soru olsa da ilginç olan, bu olaydan dolayı belli bir mesafe kat etmiş? olmamız.

1999 GLAAD Ödül töreninde ilk defa karş?ılaş?tığ?ımızda Matthew’un annesi Judy Shepard “Bu tür olaylar bu kadar yaygınken neden Matthew’ın cinayete kurban gitmesi bu kadar çok dikkat çekti?” diye sormuş?tu.

O zamanlar Judy, LGBT kimseler için yaş?am boyu süren bir haçlı seferine dönüş?müş? olan ş?eyin ilk aş?amasındaydı. Oğ?lunun cinayetiyle ilgili GLAAD’ın yaptığ?ı ş?eylerden, özellikle de medyada yer almasından dolayı bize teş?ekkür ettikten sonra LGBT topluluklarıyla ilgili çok az ş?ey bildiğ?ini söyledi ve ardından da çok sayıda akıllıca soru sıraladı.

Oğ?lunun olayının neden özel olduğ?una dair olan bu soru benim için en zor olan soru olsa da elimden gelen en iyi cevabı vermeye çalış?tım. Bana göre Matthew, medyanın – ve bizim topluluğ?umuzun – tehditkarlıktan uzak, hatta kırılgan bulduğ?u, etkileyici fakat aş?ırı cinsel nitelik taş?ımayan “altın çocuk” arketipiydi.

Cinsiyet değ?iş?tirme unsurunu içeren birçok nefret suçu kurbanının aksine Matthew, “öteki” değ?il, bizden birisiydi.

Judy ve Matthew’un babası Dennis, Matthew Shepard’ın medyaca ikonlaş?tırılmış? ama aslında kusursuz olmayan genç bir çocuk olduğ?unu kabul eden ilk kiş?ilerdi.

ğ°nanılmaz sayıda yanlış? bilgi etrafta dolaş?tı ama günün sonunda çok azımız ölümünün ne kadar barbarca da olsa yaygın bir vaka olduğ?undan bahsediyorduk. O zamanlar çarmıha germeyle kıyaslanan bu cinayetin o gereksiz ş?iddeti, barbarlığ?ı ve doğ?ası bu olayın eş?cinsellere karş?ı iş?lenen diğ?er nefret suçları arasından sıyrılmasına yol açmış?tı.

Bunu da söyledikten sonra umarım hala kendimize bazı zor soruları yöneltebiliriz.

Neden binlerce insan baş?ka hiç kimse için değ?il de Matthew için sokaklara döküldü? Bu, “ortalama” liderlerimizin nihayet kendilerine benzeyen bir kurban gördüğ?ü anlamına mı geliyordu?
Kendi toplumlarında bu tür nefret suçlarına tanıklık eden farklı ırklara mensup insanların, transseksüellerin ve diğ?erlerinin bu tür bir ilgi toplayamamanın acısını hissettiğ?ini inkar etmenin bir anlamı yok.

Neyse ki Matthew’un ailesi o dönemdeki eğ?itim potansiyelini keş?fetti ve ş?u an hayatlarını topluluğ?umuzun güvenliğ?i ve eş?itliğ?i için çalış?maya adamış? durumdalar.

Judy Shepard ülke çapında üniversitelerde bir milyondan fazla öğ?renciye ve diğ?er insanlara konuş?ma yaptı, nefret suçları kongresinden önce tanıklık yaptı ve LGBT kimselerin hakları ve federal nefret suçları kanunları altında korunan kategorilere cinsel yönelim ve cinsel kimlik kavramlarını da eklemek üzere çalış?an Matthew Shepard Hareketi’nin ilerleyiş?i için yorulmaksızın çalış?tı.

Matthew’un ailesi tarafından kurulan vakıf bir süre önce, her tür insanın yüzleş?tiğ?i ş?iddet ve önyargının kaynaklarına ış?ık tutmayı ve nefretin yerine “anlayış?, ş?efkat ve kabul ediş?i” yerleş?tirmeyi amaçlayan bir kampanya baş?lattığ?ını ilan etti (Dikkat edin, amaçları “tolerans” değ?il, ki hem Judy hem de ben bu kelimededen hoş?lanmıyoruz). Ana odak noktaları gençler ve Matthew’s Place adı verilen internet siteleri gençler için olduğ?u kadar kaynaklar için de güvenli bir yer.

Ekim’de Matthew’un ölümünün 10. yılını yâd ederken umarım salgın halinde toplumumuza karş?ı iş?lenen nefret suçlarını sona erdirebilmek için hala yapmamız gereken ş?eyleri yapıcı bir ş?ekilde yansıtabilir, Judy ve Dennis gibi bize destek olan kimselerle iletiş?ime geçebilir ve içinde herkesin gururlu ve güvenli hissedeceğ?i bir kültür yaratabilmek için ihtiyacımız olan medya desteğ?ini ve kanunları elde edebiliriz.

Bu sorun kesinlikle ortadan kalkmış? değ?il. Bir süre önce Sean Kennedy’nin katili sadece üç yıllık bir hapis cezası aldı ve bu da bölge savcılarının bu tür suçları cezalandırırken agresif bir tutum sergilememe eğ?ilimini tekrar gündeme getirdi. Kurban transseksüel olduğ?unda ise durum çok daha vahim çünkü polis en iyi ihtimalle daha az önemsiyor, ya da daha da kötüsü korkunç derecede hissiz/aldırmaz bir tutum sergiliyor.

Barack Obama’nın internet sitesinde nefret suçları kanunlarının kapsamını geniş?letmek üzerine bir bölüm var. şžöyle deniliyor: “Obama federal nefret suçları kanunlarını güçlendirecek, nefret suçlarına karş?ı koruma kapsamını geniş?letecek ve Adalet Bakanlığ?ı Ceza Departmanı’ndaki uygulamaları yeniden canlandıracak.”

1998 ve 2008’in önemini zihnimizde tarttığ?ımız zaman Matthew’un hayatını politika ve aktivizme adamış? olduğ?unu hatırlamak gerekir. Bu çabanın nereye varacağ?ını tahmin etmek imkansız olsa da ölümüyle Amerika için nefretin gücü ve anlayış?, ş?efkat ve kabul etme ihtiyacı konularında bir ders konusuna dönüş?tüğ?ü bir gerçektir.


Etiketler: yaşam, dünyadan
nefret