30/10/2024 | Yazar: Yusuf Çelik
Türkiye’nin geri gönderdiği 11 Suriyeli LGBTİ+ ile görüşmelere dayanan bir rapora göre, geri gönderme merkezlerinde şiddet yaygın. KaosGL.org’a konuşan Suriyeli bir gazeteci, “Kişiler, uzun hapis cezası tehdidiyle geri dönüş belgelerini imzalamaya zorlanıyorlar” dedi.
Suriyeli mültecilerin Türkiye’den sınır dışı edildiğine ilişkin haberler medyaya yansıyor. HIV statüsü medya tarafından rızası dışında paylaşılan, ardından tutuklanarak çok hızlı bir şekilde sınır dışı edilen Suriyeli trans kadın M.E., son örneklerden biriydi. M.E.’nin Suriye’ye gönderildikten sonra öldürüldüğü iddiaları da basında yer aldı.
İstanbul’da başka bir Suriyeli LGBTİ+ kişinin de HIV statüsü bahane edilerek geri gönderme merkezinde tutulduğu ve sağlık hizmetlerine erişiminin engellendiği haberleri gündeme geldi.
“Suriyelilerin sınır dışı edilme ihtimali LGBTİ+ olduklarında artıyor”
Suriyeli LGBTİ+’lar nasıl ve neden sınır dışı ediliyor? Suriyeli LGBTİ+ örgütü olan Eşitlik Muhafızları Hareketi’nin (GEM - Guardians of Equality Movement) son raporu, Türkiye’nin zorla “gönüllü geri dönüş formu” imzalatarak Suriye’ye gönderdiği 11 LGBTİ+ kişinin tanıklıkları üzerinden yaşananları özetliyor.
Raporda tanıklıklarına başvurulan tüm LGBTİ+’lar, Türk yetkililerin sözlü şiddet ve tacizine maruz bırakıldıklarını anlattı. “Gönüllü geri dönüş formunun” zorla imzalatıldığını aktaran Suriyeli LGBTİ+’lar, Suriye’ye geri gönderildiklerinde Heyet Tahrir el-Şam (eski adıyla el Nusra) tarafından gözaltına alındı.
Rapora göre, Suriyelilerin sınır dışı edilme ihtimali LGBTİ+ olduklarında artıyor, geri gönderme merkezlerinde fiziksel ve sözlü şiddet yaygın olarak yaşanıyor. Raporda ayrıca güvenlik görevlilerinin ayrımcı ve düşmanca davranışlar içinde oldukları vurgulanıyor.
“Mülteci LGBTİ+’lara taciz, şiddet ve işkence yaygın ve sistematik bir hal aldı”
Türkiye’de yaşayan LGBTİ+’ların sınır dışı edilme süreçlerini takip eden, Fransa’da yaşayan Suriyeli gazeteci A.E.T., sınır dışı edilen LGBTİ+’ların bir kısmının geri gönderildikten sonra Suriye’de idam edildiğini söyledi.
Güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen A.E.T., gözlem ve izlenimlerini KaosGL.org’a anlattı:
“Kişisel olarak altı vakadan haberdarım. 2019’dan bu yana sınır dışı edildiler. Hepsi translardı ve tüm izleri kayboldu. Bazılarının gerçekten idam edildiği bilgisi verildi. Diğerlerinin kaderi ise henüz bilinmiyor. Ayrıca dört yıl boyunca Türkiye’de bulunan ve resmi ikamet belgesine sahip 34 LGBTİ+ Suriyeli mültecinin sınır dışı edildiğine şahit oldum. LGBTİ+’lara sınır dışı edildikleri esnada işkence de uygulandı.”
Mülteci LGBTİ+’lara yönelik şiddet, taciz ve işkencenin yaygın ve sistematik bir hal aldığını söyleyen A.E.T., “LGBTİ+’lar, geri gönderme merkezlerinde ve kamplarda sistematik şiddetle karşı karşıya kalıyor. Sözlü ve fiziksel şiddet, bu merkezlerdeki günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş durumda. LGBTİ+’lar yalnızca merkezdeki diğer kişilerden değil, aynı zamanda kamp çalışanlarından da tehdit görüyorlar. Uygun koruma sağlanmıyor, mahremiyetleri, güvenlikleri ve insan onuruna saygı görmeleri önemsenmiyor. Sınır dışı süreçlerinde, kişiler uzun yıllar hapis cezası tehdidiyle geri dönüş belgelerini imzalamaya zorlanıyorlar. Bu süreçte ne yasal ne de insani bir destek sunuluyor. Bütün bunlar, LGBTİ+ bireylerin yaşadığı zulmün boyutunu daha da derinleştiriyor ve onların güvenli bir yaşam sürdürebilmeleri için gereken temel haklardan mahrum bırakıldığını gösteriyor” diye konuştu.
A.E.T, bu tür ihlallerin önlenmesi için, sınır dışı merkezlerinin ve kampların yerel ve uluslararası denetimlere tabi tutulması gerektiğini belirtti. Denetimsizliğin LGBTİ+’ları bu tür vakalara açık hale getirdiğini belirten A.E.T’ye göre, yalnızca denetim değil, aynı zamanda hesap verebilirlik mekanizmalarının da devreye sokulması, bu tür ihlallerin tekrarlanmaması için hayati öneme sahip.
“İsmi konmayan bu savaş, özellikle Suriyeli LGBTİ+ mülteciler için daha da tehlikeli”
A.E.T., LGBTİ+’ların sadece toplumsal önyargılar ve homofobiyle değil, aynı zamanda devletin yetersiz ve düşmanca tutumlarıyla mücadele etmek zorunda kaldığını belirtti. Bu durumun en temel hak olan yaşam hakkını ihlal ettiğini belirten A.E.T. “İsmi konmayan bu savaş, özellikle Suriyeli LGBTİ+ mülteciler için daha da tehlikeli. Bu bireyler, yaşadıkları ülkelerden kaçarken ölümden kaçtıklarını düşünürken, geldikleri yeni ülkede hayatta kalma mücadelesi vermeye devam ediyorlar. Türkiye’deki mevcut politik ve toplumsal ortam, onların kimliklerinden ötürü daha da savunmasız hale gelmelerine neden oluyor. Devletin yeterli korumayı sağlayamaması veya sağlamak istememesi, bu insanları görünmez kılmaya çalışan bir savaşın parçası haline getiriyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Etiketler: insan hakları, mülteci, özel haber