31/03/2014 | Yazar: Ömer Akpınar

kaosGL.org olarak Uluslararası Trans Görünürlüğü Günü’nde görünürlüğün transların hayatlarına olan yansımalarını sorduk.

Trans Görünürlüğü Gününüz Kutlu Olsun! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Bugün, Uluslararası Trans Görünürlüğü Günü, nam-ı diğer dönme bayramı. Transların varlığını kutlamak ve yaşadıkları ayrımcılığa dikkat çekmek için 2009 yılında Rachel Crandall tarafından önerilmiş bir bayram bu.
 
kaosGL.org olarak Uluslararası Trans Görünürlüğü Günü’nde görünürlüğün transların hayatlarına olan yansımalarını sorduk.
 
Ela:
Ben bugünün trans görünürlüğünü kutlayan bir gün olduğunu bilmiyordum açıkçası. Aslında buna gerek de duymuyorum çünkü neredeyse her gün evde, sokakta, işte bir görünme haline sahibiz. Dönüşümüm başlamadan önce hiçbir trans ile tanışmamıştım, aslında bir bakıma istemiyordum. Bunun nedenlerinden bir tanesi ise “kendim olabilmekti”. Hormonlar ve oturan vücut hatlarımdan sonra birçok trans kadın ve trans erkek arkadaşım ile her yerde var oldum. Birbirimize destek olduk her konuda. Bir birlik ve beraberliğin içindeydik. Bazen güzel, bazen ise çok yorucu olduğunu düşünüyorum bu durumun. Eskiden çok transfobik olan ben zaman içerisinde bu camianın da içine girerek adeta bir kahraman haline geldim “trans bebekler” için.
 
Oya:
Translar olarak birbirimizle enerji paylaşımı yaparak hayatımızı sürdürüyoruz. Bu enerji hayatın her alanında bize mücadele ruhumuza katkı olarak geri dönüyor. Test edilip kanıtlanmıştır, zorlukların üstesinden gelmenin tek yolu bu. İş, eğitim, sokak, sosyal yaşam gibi konumlarda ve mekânlarda farklı farklı karakterlerdeki trans bireylerle görünümümüz artıyor. Toplumun kendini steril bir dünyaya hapsetme adı altında kodladığı “biz normaliz” sahteliği ve trans bireyleri iteklediği “ötekileşmeye mâhkumiyet” sahası gün be gün birbirimizle temas etmeye olanak vermemizle çözülüyor.
 
Ulaş:
Böyle bir günün olduğunu bile bilmiyordum. Aklım hep olumsuza kötüye yatkınmış. Sanki güzel bir günümüz, güzel anılarımız olamazmış gibi. Bir de güzel düşünmek gerek dedim :)) Tanıdığım ilk trans arkadaşım, değişime başladığı günlerde bir geceye süslenip gelmişti. Çok güzel bir elbise vardı üstünde. Sevinçten ağladığımızı hatırlıyorum. Sarılıp sarılıp ağlamıştık... O gece çok sarhoş olduk hepimiz ve bir çorbacıda “ona bir şey olursa” kimin ne yapacağını konuşmuştuk. Çok değişik bir geceydi. O olmasaydı ben de olmazdım. Görünür olmak sandığımızdan daha güçlü, daha başka bir destek veriyor çevremize. Ölmediğimiz, öldürülmediğimiz, daha çok görünür olduğumuz günlere, dayanışmayla....
 
Zeynep:
Öncelikle görünürlüğümüzü ve var oluşumuzu kabul edip saygı duyan bütün insanlara sonsuz teşekkürü bir borç bilirim böyle bir dünyada, böyle bir ülkede... Böyle bir ülke diyorum çünkü bugün bizim varlığımızı kutlayan bir gün olduğu halde eminim ki (üzülerek söylüyorum) yine birçok trans zorunlu olarak yollara çıkacak ve birçok problem yaşayacak, kimisi sokakta aşağılanacak, kimisi okulda dışlanacak ya da belki nefret cinayetlerine kurban verecek bedenini... Ne denir ki?
 
Evrim:
Translar çevrenin önyargılarına daha fazla maruz kalıyor. Aşk cinsiyetsizdir, özgürlük herkesin hakkı. Translara diyeceğim tek şey kimsenin ön yargılarına aldırmadan vazgeçmeyin herkesin yanlış gördüğü doğrularınızdan! 
Irmak:
Trans deyince akla ilk gelen trans kadınlar, şimdi şimdi trans erkekler. Oysa ki translık sadece kadına ya da erkeğe olmak zorunda değil. Beden inşamızı cinsiyetsizliğe yapmak da mümkün. Kuir teoriden bağımsız olarak, sadece atanmış cinsiyetlerinden kurtulmak isteyen translar da var. Ve cinsiyetsiz translar, ne trans kadınlardan ne de trans erkeklerden daha az translar. Üstelik de o ameliyatlardan, süreçlerden korktukları için bu şekilde kaçıyor değiller, sadece “böyle” hissediyorlar. İkili cinsiyet sisteminin dayatmacı beden politikaları, sesleniş tahakkümleri olmaksızın yaşayabileceğimiz bir dünya kurabilmek ümidiyle, buradayız: ne kadın, ne erkek, sadece kendimiz olarak var olabilmek için! Sevgi asla eksik olmasın kalbimizden ve çevremizden…

Etiketler: yaşam
nefret