01/11/2018 | Yazar: Gözde Demirbilek

“Futbolda Cinsel Şiddet ve Cinsiyet Ayrımcılığı Sempozyumu” kitabı dijital ortamda yayınlandı.

“Tribün heteroseksüel ve maskülen erkek olmayan herkesi dışlıyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

“Futbolda Cinsel Şiddet ve Cinsiyet Ayrımcılığı Sempozyumu” kitabı dijital ortamda yayınlandı.

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Kadınlar için Spor ve Fiziksel Aktivite Derneği ve Kadir Has Üniversitesi Spor Çalışmaları Merkezi  ortaklığında 2017 Mayıs ayında gerçekleşen Futbolda Cinsel Şiddet ve Cinsiyet Ayrımcılığı Sempozyumu; açılış konuşmaları, oturumlardaki tartışmalar, konu uzmanlarının sunumlarını, atölye içerikleri ile sonuç raporları ve CŞMD’nin bu alanda yürüttüğü bazı davalar ve savunuculuk çalışmaları ile kitaplaştırıldı. Kitap, Açık Toplum Vakfı ve Heinrich Böll Stiftung Derneği desteğiyle basıldı.

Sempozyumda neler oldu?

Sempozyumda; spor ortamlarındaki kadınların, çocukların, engellilerin ve LGBTİ+ların maruz bırakıldıkları cinsel şiddet, cinsel istismar ve ayrımcılık gibi konulara farklı açılardan ışık tutuldu. Sporcu ve hakemlerin, spor alanında uzman gazeteci, hukukçu ve psikologların, sivil toplum temsilcilerinin, akademisyenlerin, kadın, LGBTİ+ ve engellilerin katılımı ve katkısı ile gerçekleşen sempozyum; futbol ve cinsel şiddet ilişkisini konu edinen ve kadın, LGBTİ+, engelli sporcuların yaşadıkları cinselleştirilmiş şiddet ve ayrımcılığa dikkat çeken Türkiye’deki ilk disiplinler arası organizasyonlardan biri olması açısından büyük ilgi gördü.

“Spor kulüpleri için LGBTİ+ dostu protokollerinin imzalanması ve yaygınlaştırılması gerekiyor”

Sempozyumun atölye oturumlarından kadın ve LGBTİ+’ların tribündeki temsili ve medya dili tartışıldı.

Atölyelerde kayda geçen sorunlardan birkaçı şöyle:

“Tribünün algısına göre; tribünler heteroseksüel erkeklere ait ama heteroseksüel erkeği de açmak gerekiyor: Burada kastedilen maskülen olan erkekler. Tribünlerde küfürlü, şiddet odaklı, ayrımcı ve dışlayıcı bir algı yaratılıyor. ‘Tribünün eğer bir cinsiyeti, bir yönelimi, bir karakteri veya davranış biçimi olsaydı; böyle olurdu.’ diyor arkadaşlarımız. Bu da bize hegemonik erkekliği işaret ediyor. Böylelikle tribün, erkekliğin üretildiği bir alan haline getiriliyor.”

“Tribün deneyimlerini toparladığımızda; tribünlerde maskülen olanların kabul edildiği ve daha rahat edebildiği; feminen olanlarınsa kendilerini ait hissetmediği, bununla doğru orantılı olarak korku, taciz, ayrım ve dışlanma yaşayabileceğine dair kaygılarının olduğunu görüyoruz. Yani erkek olmak, heteroseksüel olmak ya da natrans olmak da yetmiyor. Feminen bir heteroseksüel veya feminen bir na-trans erkekseniz de tribün sizi reddediyor. Çünkü toplum normlarının dışındasınız.”

“Tribünden dışlanan kimlikler: Kadınlar, LGBTi+’lar, engelliler, azınlık etnik gruplardır. LGBTİ+’ların tribündeki varoluşlarını kolaydan zora doğru şöyle sıralayabiliriz: Maskülen geyler – yani kimliği kapalı olarak tribüne giden ve yönelimini ifade etmeyen geyler, lezbiyenler – maskülen olan lezbiyenler, trans erkekler ve en zor olarak da trans kadınların tribünde yer aldığı düşünülüyor.”

“Kaybedenler hep kadın ve LGBTİ+lar olarak gösteriliyor, bu ‘zayıflık’ ya da ‘edilgenlik’ çağrışımıyla yapılıyor.”

Çözüm önerilerinden birkaçı ise şöyle:

“Kulüp yöneticileriyle cinsiyet eşitliği ve ayrımcılık konularında eğitim çalışmaları yapılması ve ayrımcılık karşıtı ortak bir asgari ilkeler bütünü oluşturularak, kulüpler arasında yaygınlaştırılmasının sağlanması.”

“Sporda cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığa yönelik yapılan suç duyuruları ve açılan davaları görünür kılmak ve daha geniş kitlelere duyurmak amacıyla, yargı süreçlerinin bireysel ve örgütsel düzeyde takip edilmesi ve cezasızlığa karşı kamuoyu baskısı oluşturulmasının sağlanması.”  

“LGBTİ+ Dostu protokollerinin imzalanması ve yaygınlaştırılması. Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli ayrımcılıkla mücadelenin kurumsallaştırılması ve ortaklaştırılması amacıyla, LGBTİ+ Dostu Spor Kulüpleri Protokolleri oluşturulması ve kulüpler arasında yaygınlaştırılmasının sağlanması.”  

“Sadece ceza ve yaptırıma odaklanan değil, olumlu ve dönüştürücü örnek ve söylemleri de vurgulayan içerikte kampanyaların yürütülmesi.”

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.


Etiketler: yaşam, spor
nefret