21/10/2024 | Yazar: Kaos GL
Duruşma öncesi açıklama yapan hak savunucuları, “Bir kez daha yineliyoruz; Tarlabaşı Toplum Merkezi kapatılamaz, iyi ki varsın TTM” dedi.

LGBTİ+ haklarını savunduğu için hedef gösterildikten sonra Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği (bilinen adıyla Tarlabaşı Toplum Merkezi - TTM) hakkında açılan fesih davasının son duruşması İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Dernek hakkında “hukuka ve ahlaka aykırılık” iddiasıyla açılan davada yine karar çıkmadı.
Duruşmada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bir kez daha davanın kabulünü talep etti. Dava, eksik evrakların tamamlanması için 17 Mart 2025 saat 10’a ertelendi.
Duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması yapan hak savunucuları, “Türkiye’de günbegün artan yoksulluğun, nefret söyleminin, kadın-çocuk ve hayvan hakları ihlallerinin ve katliamlarının ortasında, umutla ve dirençle bir arada kalmaya çalışan bizleri, bu asılsız suçlamalar ve gayri-hukuki yaptırımlar durduramaz” dedi.
“Mücadelemiz de, emeğimiz de zamansızdır”
Açıklamanın tam metni şöyle:
“Bugün burada Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği -bilinen adıyla Tarlabaşı Toplum Merkezi'ne- “hukuka ve ahlaka aykırılık” gerekçeleriyle açılan “derneğin feshi” davasının 9uncu duruşması için, bir kez daha bir aradayız.
“Üç yıl önce, bir Haziran günü, ansızın hiçbir gerçekliği olmayan iddialarla çıkan haberler ve devamı gelen denetimlerle başlayan süreçte, dernek olarak gündelik pratiğimiz ve faaliyetlerimiz değişse de, yaşadıklarımızın gerçekliği değişmedi. Türkiye’de hepimiz, özellikle de kadınlar ve çocuklar, her geçen gün sistematik bir şekilde artan bir şiddet ortamında yaşam mücadelesi veriyoruz. Bizler ise hala, Tarlabaşı’nda, bu topraklarda ve tüm dünyada, başta çocuklar ve kadınlar için başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan hak savunucuları olarak her yerde tüm bu karanlığa karşı mücadelemize devam ediyoruz ve edeceğiz.
“Türkiye’de günbegün artan yoksulluğun, nefret söyleminin, kadın-çocuk ve hayvan hakları ihlallerinin ve katliamlarının ortasında, umutla ve dirençle bir arada kalmaya çalışan bizleri, bu asılsız suçlamalar ve gayri-hukuki yaptırımlar durduramaz.
“8 Ekim günü, ruhsatsız faaliyet gibi bir gerekçeyle, derneğin faaliyet yürüttüğü bina mühürlendi. Fakat daha önce de söylediğimiz gibi TTM sadece bir binadan, taş duvardan ibaret değildir. Hem fiziksel hem duygusal zorluklarına rağmen çalışanlarıyla, gönüllüleriyle, mahalledeki çocuk ve kadınlarla güvenli bir alan olarak tutmaya çalıştığımız, her köşesinde emek olan, dernek binası mühürlenmiş olabilir.
Buna rağmen, TTM’nin çocuklarla, kadınlarla ve bizlerle dolu cıvıl cıvıl sesi hala mahallededir. Bu yüzden bir kez daha yinelemek istiyoruz, tüm baskılara rağmen insan hakları ve çocuk hakları alanındaki mücadelemiz, hafızamız ve emeklerimiz, mühürlenen binayı aşmaktadır.
“TTM’ye yöneltilen asılsız iddialar ile açılan iki ayrı davadan biri olan “yokluğun tespiti” davası TTM'nin lehine olacak şekilde reddedildi. Bugün görülecek derneğin feshi davasının da derhal lehimize sonlanmasını talep ediyoruz. Bu davaların hiçbir hukuki dayanağı olmadığını biliyoruz.
“Üç yıldır devam eden sürecin daha ne kadar devam edeceğini bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki, mücadelemiz de, emeğimiz de zamansızdır.
“Bu uzun yolda bizi yalnız bırakmayan, desteğini ve dayanışmasını her zaman hissettiğimiz sizlere teşekkür ederiz.
“Bir kez daha yineliyoruz; Tarlabaşı Toplum Merkezi kapatılamaz, iyi ki varsın TTM!”
Dava sonuçlanmadan TTM mühürlendi
Öte yandan, daha dava sonuçlanmadan TTM mühürlendi. Dernek, 8 Ekim’deki mühürlemeye ilişkin şöyle demişti:
“Uzun zamandır faaliyetlerine uzaktan devam eden dernek çalışanları 8 Ekim günü dernek binasına girdikten kısa süre sonra, Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından görevlendirilmiş bir komisyon binaya geldi. Ziyaret sebepleri sorulduğunda yanıt vermeyip zorla girmeye çalışan komisyondan gerekçeli karar belgesi istendiğinde komisyon tarafından kolluk kuvvetleri çağırıldı. Gelen polis ekipleri ve zabıtalar tarafından kaymakamlık kararıyla dernek binası mühürlendi ve bu işlemin ruhsatsız faaliyet gerekçesiyle yapıldığı belirtildi.”
TIKLAYIN - Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği neden kapatılmak isteniyor?
Ne olmuştu?
25 Haziran 2021’den bu yana bazı medya organlarının karalama haberlerle hedef gösterdiği dernek, Haziran-Eylül 2021 döneminde çeşitli denetimlerden geçti. Denetimlerin ardından merkez hakkında iki ayrı dava açıldı.
İstanbul Valiliği tarafından İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde “Derneğin amacının gerçekleşmesinin olanaksız hale geldiği” gerekçesi ile derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespit edilmesi talepli bir dava açıldı. Mahkeme, 14 Mayıs’ta bu davanın reddine karar verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği iddianame ile İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde “hukuka ve ahlaka aykırılık” gerekçeleriyle derneğin feshi davası da açıldı. Bu davanın ilk duruşması da 18 Mayıs 2022 tarihinde görüldü. Dava kapsamında dernek hakkında verilen “faaliyetten alıkonulma” tedbir kararı ise 6 Nisan’da TTM’nin başvurusu üzerine kaldırıldı. Davanın bir sonraki duruşması 21 Ekim’de görülecek.
TTM, 27 Haziran 2021’de Kaos GL Derneği’nin “LGBTİ+ Öğrencileri Aile ve Okul Kıskacına Karşı Nasıl Korumalı?” kılavuzunun konuşulacağı bir gönüllü etkinliği planlamış, fakat etkinlik medyada hedef gösterilmişti. Nefret söylemi, hedef gösterme ve karalamalar 9 Şubat 2022’ye kadar sistematik olarak devam etmişti.
Medyadaki hedef göstermelerin hemen ardından 25 Haziran’da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Beyoğlu İlçe Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Birimi, derneği ziyaret etti. Bundan dört gün sonra İstanbul İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü denetimi başladı. Ne ziyaretle ne de denetimle ilgili derneğe herhangi bir sonuç ulaşmadı. Öte yandan 19 Temmuz’da Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü “müstehcenlik suçu” kapsamında Yönetim Kurulu Başkanının ifadesini aldı. Soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Dernek hakkında davalara sebep olan denetim ise 26 Temmuz-20 Ağustos 2021 tarihleri arasında İçişleri Bakanlığı Dernekler Denetçileri tarafından gerçekleştirildi.
TTM, denetleme sonuçlarına ilişkin bilgileri ancak kendilerine açılan “yokluğun tespiti” ve “derneğin feshi” dava dosyalarına sunulan rapor ve eklerden öğrenebildi. Dernek hakkında açılan ilk dava “yokluğun tespiti” davası.
Dernek, açılan ikinci davadan ise ancak medya yoluyla haberdar olabildi. 9 Şubat’ta tüm karalama sürecini başlatan Milat gazetesinin manşetinde yeni bir davadan bahsedilmesi üzerine dernek avukatları adliyeden bilgi aldı ve 10 Şubat’ta dernek hakkında bir de fesih davası açıldığını öğrendi. Davanın gerekçesi ise, derneğin “kanuna ve ahlaka aykırı” hale geldiğini öne sürerken davanamede sıralanan eylemlerin hiçbiri fesih sonucunu doğuracak yoğunlukta olmayıp, ancak idari para cezası yaptırımı doğurabilecek defter kayıtlarındaki eksikler ile eğitim faaliyetlerinde bulunulup izin alınmadığı, dernek yayınlarının cumhuriyet başsavcılığına bildirilmediği gibi hususlar. Ayrıca davaya temel oluşturan dernekler denetçilerinin raporunda derneğin LGBTİ+’larla ilgili ifadeleri hukuka aykırı ve ayrımcı bir şekilde “müstehcenlik” olarak yer alırken; LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlükleri de “toplumda kısaca LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, intersex) olarak bilinen kişilerin cinsel eğilimlerini normalleştirmek sureti ile çocukların cinsel kimliklerini etkilemeye çalışması” ifadeleriyle rapora ve davanameye girdi.
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, aile, siyaset, dava, özel haber