24/01/2011 | Yazar: İdil Engindeniz

“Tunus’ta özgürlük talepleri çok güçlü.

Tunus Devrimi LGBT’leri de Özgürleştirecek mi? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
“Tunus’ta özgürlük talepleri çok güçlü. Eşcinsel haklarının da, Tunus movida hareketi içinde bunun peşinden geleceğini tasavvur edebiliriz. Ben temkinli bir şekilde iyimserim.”
Tunuslu yönetmen Mehdi Ben Attia anlatıyor
 
 
23 yıllık diktatörlüğün ardından, “Yasemin devrimi” ve devlet başkanı Ben Ali’nin gidişi, Tunus’ta bir özgürlük rüzgârı umudu doğuruyor. Peki ya LGBT’ler? Tunuslu yönetmen Mehdi Ben Attia görüşlerini aktarıyor.
Arap ülkelerinin çoğunda olduğu gibi, Tunus’ta da eşcinsellik yasak. Gerçekte, eşcinsel topluluk görece bir özgürlükten yararlansa da, 1913 yılından beri, Tunus ceza yasası “yetişkinler arasında karşılıklı rızaya dayalı anal ilişkiyi”yi üç yıllık bir hapis cezasıyla cezalandırıyor. Devrimden sonra durumun daha iyiye gitmesi mümkün mü?
Fransa’da yayınlanan LGBT dergisi TÊTU, Tunuslu yönetmen Mehdi Ben Attia’ya, bu özgürlük rüzgârından Tunuslu gey ve lezbiyenlerin de yararlanıp yararlanmayacağı hakkındaki düşüncelerini sordu.
 
TÊTU: Mayıs 2010’da gösterime giren filminiz Le Fil’de (Akış), mutlu bir eşcinsellik göstermek istediniz. Diğer Arap ya da Müslüman ülkelere kıyasla, Tunus’ta eşcinselliğin daha iyi bir şekilde kabul edildiğini mi düşünüyorsunuz?
Mehdi Ben Attia: Evet, göreceli olarak daha görünür olan ve daha olumlu yaklaşılan bir toplumsal gerçek bu Tunus’ta. Bununla birlikte, yasal metinler var. Bu metinlere çok nadir başvuruluyor, ama yine de orada duruyorlar. Muhafazakâr olan, özellikle de toplumun kendisi. Benim izlenimim, yedi ya da sekiz yıldan beri bir eşcinsel alanın ortaya çıktığı yönünde. Öncelikle kültür ve sanat çevreleriyle, bazı şehirler başta olmak üzere, bazı hoşgörü sığınakları mevcut. Ama toplumun geri kalanı için, bunlar tasvip edilmeyen eylemler.
 
O zaman hoşgörü gösterilen ne, tasvip edilmeyen ne?
Fas’ta olduğu gibi Tunus’ta da sorun söz almakla, söz söylemekle ilgili. “Ne istiyorsanız onu yapın ama bizi rahat bırakın!” deniyor bir türlü. Asıl yasaklanan, eşcinsel eylemlerde bulunmak değil, eşcinsel olduğunu söylemek (kendini eşcinsel olarak tanımlamak). Bu geleneklere o kadar işlemiş bir şey ki, burunlarının dibindeki eşcinselleri görmüyorlar. Birlikte yaşayan iki erkek kimseyi şaşırtmıyor. Ama hiçbir şey talep etmemeleri gerek. Sadece susmalılar! Bu çok tuhaf tabi.
 
Yasemin devriminin, en nihayetinde Tunuslu eşcinseller için daha fazla hak getireceğini düşünüyor musunuz?
Her şey çok taze olduğu için, temkinli davranmak isterim. Şu anda yaşanan olayları göreceğime, Tunus halkının ayaklanacağına asla inanamazdım. Eğer böyle bir şey olacaksa da bunun İslamcılar tarafından gerçekleştirileceğini düşünürdüm. Dolayısıyla, umut konusunda biraz düşük profile sahibim. Yine de bugün daha iyimserim. Gösteriler sırasında, ana slogan “Allah-u Ekber!” veya “Ekmek!” değil “İş, özgürlük ve ulusal onur!”du. Bu çok siyasi bir şey. Yine de kendini kandırmamak gerek, kimse eşcinsel haklarından bahsetmiyor. Ama sansüre karşı, çok güçlü bir özgürlük, bir nefes alma talebi var. Uygun bir iklim. Örneğin, benim filmim Tunus’ta yasaklanmıştı, ama yakın zamanda gösterileceğine dair güçlü bir umudum var. Belki değişime dair olumlu bir ipucu olabilir bu.

Toplumun bir kesiminin çok muhafazakâr olduğunu söylemiştiniz. Aynı zamanda, siyaset sahnesine dönmesi beklenen İslamcı bir parti de söz konusu. Geriye gitme tehlikesi de yok mu sizce?
Tüm hayatım boyunca, Tunus özgürlüklerin olmadığı bir ülkeydi. Öne sürülen gerekçe de İslamcı tehlikeydi. Bunun bir bahane olduğunun farkına vardık. Dolayısıyla hayır! Bu ideolojiden iğreniyorum, ama beni korkutmuyorlar. İster bile isteye, ister bilinçsiz bir şekilde olsun, Tunusluların büyük bir kesimi homofobik, ama eşcinsel hakları için daha uygun, daha batılılaşmış yenilikçi bir şeyin ortaya çıktığını görmeye başlıyoruz. Tunusluların onda birinin Avrupa’da yaşadığını unutmamak gerekir. Orada özgürlüğe dair edindiğimiz alışkanlıkları, ülkeye girerken de valizimizde getiriyoruz.
Bir yolu ya da diğerini seçebileceğimiz, tarihi bir anı yaşıyoruz. Tunus’ta özgürlük talepleri çok güçlü. Eşcinsel haklarının da, Tunus movida hareketi içinde bunun peşinden geleceğini tasavvur edebiliriz. Ama, güçlü bir lider bulma isteğiyle birlikte, istikrarsızlığa yönelik bir güvensizlik de ortaya çıkabilir. Her durumda, asla Ben Ali’ninki gibi bir rejime dönüş olmayacak. Son yıllarda içimizde biriken tüm korku, cesarete dönüştü. Dolayısıyla ben temkinli bir şekilde iyimserim.
 
Çeviren: İdil Engindeniz Şahan, Fransızca’dan kaosgl.org için çevirdi.
Fotoğraf : AFP
Tetu / Sébastien Letard
23 Ocak 2011
 


Etiketler: yaşam, dünyadan
nefret