15/11/2021 | Yazar: Aslı Alpar
Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nin Medya ve İletişim Program Koordinatörü Alican Eralp unikuir.org’u anlatıyor: LGBTİ+ gündemi, kuir araştırmalar, podcastler…
Sonbaharın en güzel haberlerinden biri Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği’nin (ÜniKuir) medyası olsa gerek.
Şubat 2020’de kurulan ve üniversitelerde LGBTİ+ alanında ayrımcılık, şiddet, nefretle mücadele etmeyi; bütün üniversiteliler için özgür ve güvenli alanlar kurmayı amaçlayan derneğin haber portalı yalnızca üniversite haberlerine değil Türkiye ve dünyadan tüm LGBTİ+ haberlerine açık. Site aynı zamanda herkesin yazı gönderebileceği bir adres.
Bu güzel gelişmeyi ÜniKuir Medya ve İletişim Program Koordinatörü Alican Eralp’le konuştuk. Alican merak ettiklerimizi kaosGL.org okurları için yanıtladı.
Uzatmadan Alican’a ve ÜniKuir’e kulak verelim:
“Türkiye’de şu an LGBTİ+ aktivizminin en önemli bileşenlerinden biri üniversite aktivizmi”
Yola nasıl çıktınız?
Adından da anlaşılacağı üzere ÜniKuir, üniversiteleri odağa alan bir dernek. Zaten kökleri kampüs içindeki LGBTİ+ aktivizmine dayanıyor. Üniversite merkezli oluşu sadece kampüs aktivizmini kapsamıyor; aynı zamanda uzun vadede akademiyle de güçlü ilişkiler kurmayı, kuir araştırmaların bir parçası olmayı planlıyor. O yüzden buradaki çizginin ÜniKuir’in medyasında da bir karşılığı var. Sitenin oluşma nedenlerinden biri -çatı kuruluş olma iddiasıyla değil- üniversiteli LGBTİ+ öğrenci topluluklarına dijitalde bir alan açarak, onların elinden çıkacak üretimlerin görünürlüğüne destek olmaktı. Bence Türkiye’de şu an LGBTİ+ aktivizminin en önemli bileşenlerinden biri üniversite aktivizmi. Ancak bir yandan da kaynakların kısıtlılığı ya da dönemler arasındaki bilgi ve deneyim aktarımının zorluğu göz önünde bulundurulduğunda sürdürülebilirlik engeliyle de çok fazla karşı karşıya kalabilen bir grup.
Yaklaşık iki aydır aktif site. Yakın zamanda Türkiye’nin her yerinden üniversiteli LGBTİ+ topluluklar sitede üretimlerine başlayabilecek. Her topluluğun kendi sayfasının, kampüs içi haberlerini, etkinliklerini, köşe yazılarını paylaştığı bir yer olmasını arzu ediyoruz. Site buna göre tasarlandı zaten. Aynı zamanda ana sayfada da tüm toplulukların etkinlikleri en yakın tarihten başlamak üzere etkinlik takviminde görülebilecek. Fakat ÜniKuir’in ve medyasının sadece üniversite aktivizmiyle ilgilendiğini de söyleyemem. Böyle de olabilirdi bu arada. Dayanışma içinde olmakla birlikte, yeterli gelseydi hepimiz aktivizm sahasının başka bir köşesini de tutabilirdik. Medyayı da buna katıyorum, aktivizm yürüttüğümüz yer Türkiye olunca hepimizin, nerede bir ihtiyaç varsa oraya destek atmaya çalıştığını düşünüyorum. O yüzden Türkiye’deki lubunyaların gündeminde ne varsa elbette ÜniKuir medyasının da gündemi o. Daha kişisel bir yorum getireyim: Ben bir hadiseyi haberleştirmeye karar verirken “Bu çok duyulmadı mı sanki” gibi bir motivasyonla hareket ediyorum.
“ÜniKuir’in ilk hedefi birlikte üretmek”
ÜniKuir.org neler yapacak?
Geçenlerde örgütlü bir arkadaşımla konuşurken “yazdığım bir şeyi lubunya mecralarda yayınlatabileceğimi çok yakın bir zamana kadar bilmiyordum” gibi bir şey söyledi. Konu medya olunca özne ile kurum arasındaki mesafe artıyor gibi geliyor bana. Sivil toplum örgütleri için de aynı şey geçerli. Örgütlerin varlığının özneler için olduğunu bazen dışarıdaki bazen de içerideki özneler unutabiliyor.
O yüzden ÜniKuir’in ilk hedefi, bu alanı birlikte inşa etmek ve birlikte üretmek. O yüzden şunu hatırlatmakta fayda var belki: ÜniKuir olarak öznelere açık kimlik dayatmıyoruz. Bize yazarken, bizimle birlikte üretirken yer almasını istemedikleri kişisel bilgilere dair kaygı duymamalarını temenni ediyoruz, aynı zamanda buna güvence verdiğimiz bir alan unikuir.org.
Diğer planlara gelince… Amaçlardan bahsederken adını geçirmiştim. Bugünden yarına olacak bir şey olmadığını biliyoruz; ancak kuir araştırmalar için bir üretim mecrası olmak medya portalının uzun vadeli hedeflerinden biri. Medya gönüllüleri buluşmasında da söylemiştim, illa hakemli dergi çıkarmak için yıllarca beklemek gerektiğini düşünmüyorum bu hedef için. Örneğin benim yüksek lisansda da doktorada da bir yayına dönüştüremediğim, bunun için zaman bulamadığım; ancak yazarken çok emek verdiğim bir sürü final ödevim var. Bu metinler daha az profesyonel olabilir; ancak daha az değerli değil. O yüzden, editöryal bir ekip kurulabildiğinde kuir metinlere sitede bir yer açmak benim çok arzu ettiğim bir şey.
Aynı şekilde kuir literatürdeki bazı metinleri Türkçe’ye kazandırmak da başka bir hedef. Üniversite yaşamına dair şehir şehir podcast serisi yapmayı planlıyoruz, kültür/sanat üretimleri olacak gibi böyle madde madde şeyler saymak istemiyorum; ama tüm bu üretimlere dair şöyle bir destek çağrısıyla bitirebilirim bu soruyu. ÜniKuir’in medyası Özgür’ün (Gür) desteği dışında şu an sadece benden oluşuyor.
Bu çağrının derneğin işini, üretim yapacaklara/gönüllülere yıkmak gibi anlaşılmasını asla istemem. Zaten gönüllülerin belli bir saatten fazla çalışamayacağı politika belgemizde yer alıyor aksi takdirde gönüllü koordinatörümüz canıma okur. Ancak ÜniKuir’in medya portalını, ben tek başıma sınırlı Canva bilgimle devam ettiremem (gülüyor). ÜniKuir medya portalının kapanıp kapanmaması da mesele değil; ama zaten kaç tane mecrayız şunun şurasında. Ürettiklerimizi yayınlatabileceğimiz yerlerin hayatına devam edebilmesi için birbirimize ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
O yüzden medyada bir şeyler yapmak isteyen lubunyalar varsa, bu sitenin onlar için olduğunu hatırlatmak istiyorum.
ÜniKuir medya gönüllülerinin ilk buluşması, Kasım 2021
“Lubunya dostu görünen hatta özörgütlü mecraların elinden çıkmış…”
Medyada LGBTİ+ temsilinde neler değişmeli?
Buraya kadar amaç ve hedeflerden bahsettiğimiz için ÜniKuir adına konuşmam, en azından ÜniKuir’in planlarını aktarmam mümkündü. Ancak bu soruyu Alican olarak cevaplıyorum. Çünkü neyin yanlış olduğunun tespiti, neyin doğru olduğunu da biliyoruz gibi çınlıyor. Ve medya üreticisi bir kurumun LGBTİ+’lara dair “doğru” temsilin ne olduğunu biliyor olması, alanın neredeyse her gün değişen yapısını göz önünde bulundurduğumuzda biraz kaygı uyandırıcı bir şey olur.
Akademide de böyle olduğunu düşünüyorum: Temsil deyince, hep bir “inşa” eleştirisi görüyoruz. Sanki “inşa” olmayan bir temsil varmış gibi. En takdir edilen medya içeriklerini de üretsek o içerikteki söylem yine senin ya da kurumunun “inşa ettiği” bir şey olacak. Bir şeyi dahil ederken, bir şeyi dışarıda bırakmış olacağız. Doğru bulduğumuz bir kelimeyi seçerken, başka bir doğru kelimeyi tercih etmemiş olacağız.
Lafı bu kadar uzatmamın nedeni… Ben, temsillerin değişeceği yönün karar verilebilecek değil öğrenilebilecek bir şey olduğunu düşünüyorum. Sürekli öznelerden geri dönüşler aldığımız; temsillerin sahadaki karşılıklarından bizi haberdar edebilecek araştırmacılarla, akademisyenlerle dirsek temasında olduğumuz; alanda çalışan STK’ların ve aktivistlerin de tartışmayı ve deneyim aktarımını bırakmadığı bir sürecin sonunda ortaya çıkacak şey aklıma geliyor benim “temsiller nasıl değişmeli sorusuna” cevap olarak. Ama illa ne değişsin bir örnek ver dersen (gülüyor). Lubunya dostu görünen hatta özörgütlü mecraların elinden çıkmış varlıklı-sağlam-beyaz-cis-gey temsiline biraz ara verilse hiç fena olmaz (gülüyor).
Etiketler: insan hakları, medya