25/02/2019 | Yazar: Aslı Alpar
Metis Yayınevi, queer kitaplarını ve Türkiye’de queer yayıncılığı kaosGL.org okurlarına anlattı: “Cinsiyet kimlikleri, cinsel tercihleri, eğilimleri yüzünden baskı altına alınanları birleştiren hatları çizmeye çalışmak…”
Metis Yayınevi, queer kitaplarını ve Türkiye’de queer yayıncılığı kaosGL.org okurlarına anlattı: “Cinsiyet kimlikleri, cinsel tercihleri, eğilimleri yüzünden baskı altına alınanları birleştiren hatları çizmeye çalışmak…”
Görsel illüstrasyonu: Sapna Satyanarayana
Yayıncılığa queer bir yaklaşım getirmek, iktidar olanı ve normativiteyi tartıştıran yayınları okuyucu ile buluşturmak, queer teori ve pratiğin olmazsa olmazlarından. Bu heyecanla yayıncılık hayatını sürdüren Türkiye’den queer yayıncılık örneklerini KaosGL.org okuru için derledik.
Bu mini derlemenin bir benzerini farklı ülkelerden queer yayıncıları bir arada topladığımız başka bir yazı dizisinde bir araya getirmiştik. Bu defa Türkiye’den yayıncılarla görüştük ve bu seriyi hazırladık.
Pazartesi günleri yayımlanacak bu dizi ile yeni yayınlarla tanışmanın yanı sıra ilham alarak mücadeleyi ortaklaştırmanın imkânlarını yeniden gözden geçirmeyi umuyoruz. Yazı dizimizin bu hafta konuğu Metis Yayınları.
Queer teori ile haşır neşir olan belki hemen herkesin başucu kitabı Butler’ın Cinsiyet Belası’nı Türkçe’ye kazandıran yayınevi, queer yayıncılığı “birlikte mücadelenin imkânlarına dair ipuçları aramak” olarak tanımlıyor. Söz Metis Yayınları’nda…
“Queer” nasıl ilginizi çekti?
Metis Yayınlarında özellikle bir queer dizimiz yok, daha ziyade ‘Kadın Araştırmaları’, ‘Siyah Beyaz/Güncel’, ‘Tarih Toplum Felsefe’ gibi dizilerimizin içinde bu kapsamda sayılabilecek kitaplar mevcut: Judith Butler'ın ‘Cinsiyet Belası’, Vanessa Baird'in ‘Cinsel Çeşitlilik: Yönelimler, Politikalar, İhlaller’, Berfu Şeker'in (haz.) ‘Başkaldıran Bedenler: Türkiye’de Transgender, Aktivizm ve Altkültürel Pratikler’, Selin Berghan'ın (haz.) ‘Lubunya: Transseksüel Kimlik ve Beden’, Cüneyt Çakırlar ve Serkan Delice'nin (haz.) ‘Cinsellik Muamması: Türkiye'de Queer Kültür ve Muhalefet’ kitapları gibi; belki edebiyatta Marguerite Yourcenar'ın ‘Alexis’i, Kate Millett'ın ‘Tımarhane Yolculuğu’ vb. de bu bağlamda düşünülebilir. Bunun yanı sıra çeşitli kitaplarımızda konuya değiniliyor: ‘Kültür Fragmanları: Türkiye’de Gündelik Hayat’ (haz. D. Kandiyoti, A. Saktanber) kitabında Deniz Kandiyoti'nin ‘Pembe Kimlik Sancıları: Cinsiyetlerin Yol Ayrımında Sorun ve Çatışma’ yazısı gibi.
Kitaplarınızın okuyucudaki etkisi için ne söylersiniz?
Kitapların satışları ve etkililiği farklı farklı. Butler'ın 2008 yılında ilk baskısını yaptığımız ‘Cinsiyet Belası’ 6. basıma ulaştı ve yaygın biçimde tartışıldı, çeşitli çalışma ve araştırmalarda dikkate alındı. Buna karşılık Türkiye'de 2000'li yıllardan günümüze queer kuramının ve politikalarının geçirdiği aşamaları özgün bir literatür taramasıyla anlatan müthiş değerli bir çalışma olan ‘Cinsellik Muamması: Türkiye'de Queer Kültür ve Muhalefet’ ne yazık ki tek baskıda kaldı ve bence hak ettiği ölçüde tartışılmadı.
“Kendini ‘normal’ olarak dayatan iktidar...”
Queer temalı kitaplarınızı yayıma nasıl seçtiniz?
Queer kitapları seçerken muradımız, genel Metis listesine kitap seçerkenkinden farklı değil: İster cinsel, ister etnik, sınıfsal, dinsel olsun tahakküm, kendini ‘normal’ olarak dayatan iktidarın dışında kalanları ‘adlandırması’yla başladığı için, buna yol açan her türlü süreci mercek altına almaya çalıştık yayıncılığımız boyunca. Irkçılık, milliyetçilik, otoritaryanizmin yanı sıra heteroseksizm ve patriyarkayı da konu edindik. ‘Normal’in nasıl şiddetle kurulmuş, inşa edilmiş olduğunu göstererek değişim imkânına/umuduna işaret etmek; patriyarkanın, heteroseksizmin, nefret suçlarına yol açan ayrımcılığın kuruluş izlerini sürmek; kurumların kadını, ,’farklı’ cinsel yönelimleri baskı altına almak için kullanılışını incelemek; cinsiyet kimlikleri, cinsel tercihleri, eğilimleri yüzünden baskı altına alınanları birleştiren hatları çizmeye çalışmak; küçük farklar narsisizmine kapılmak yerine birlikte mücadelenin imkânlarına dair ipuçları aramak gibi hedeflerimiz oldu.
Feminist çalışmalar nasıl kendi dışlarındaki alanlar üzerinde açık, belirgin ve dönüştürücü bir etkide bulunmuşsa, bugün queer çalışmaların da önemli katkıları olabileceğini, farkında olmadığımız kimi tahakkümcü, türcü, vb. yaklaşımlarımızı gözden geçirmek için bize imkânlar sağladığını düşünüyoruz.
İlgili haberler:
Türkiye’de queer yayıncılık: NotaBene ve Kaos GL’nin “Queer Seri”si nasıl başladı?
Türkiye’de queer yayıncılık: Sel Yayıncılık anlatıyor
Türkiye’de queer yayıncılık: Dipnot Yayınevi anlatıyor
Etiketler: kültür sanat