06/02/2024 | Yazar: Kaos GL
SPoD: 6 Şubat depremlerinin birinci yılında başta, yoldaşımız Suna olmak üzere hayatını kaybeden ve gerçek sayısını bilmediğimiz on binlerce insanı saygıyla anıyoruz.
TIKLAYIN - Bir Yılda Neler Oldu?: LGBTİ+’lar kurulan yerleşim alanlarına kabul edilmediler
Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümünde açıklama yayınlayarak “Rant için değil haklar için siyaset yapanlar, dostlarımız, yoldaşlarımız bugün kentlerini ayağa kaldırmak için çabalıyor. İyi ki varlar!” dedi:
“Bugün on binlerce insanın öldüğü 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümü. Kâr hırsının, kanunsuzluğun ve güç sevdasının arsızca sergilendiği, göz göre göre ölüme terk edildiğimiz koca bir yılı geride bıraktık. Yukarıdaki sözler ise 400 kişinin yaşamını yitirdiği Ebrar Sitesinde iki kızı ve eşini kaybeden bir yurttaşa ait!
Yukarıda üç satıra sığıyormuş gibi görünen bu feryadın, geçen bir yılı en saf haliyle özetlediğini biliyoruz. Depremin ilk üç gününde yurttaşlarını enkaz altından dahi çıkaramayan iktidar ve kamu kuruluşları; hala orada kalanların barınma, sağlık, eğitim gibi en temel haklarına erişimlerini de sağlayabilmiş değil! Daha açık ifade edecek olursak; bugün hala deprem bölgesindeki çadırlarda ve daracık konteynırlarda kalıp ne derece temiz olduğu bilinmeyen suları içmek zorunda kalan, tuvalet gibi temel ihtiyaçların bile zor karşılandığı, enkazlardan çıkan asbesti soluyarak yaşayan ve hayata tutunmak için direnen insanlar var!
Diğer yandan binlerce insanın ölümünün arkasında yatan gerçek sebepleri bulmak, failleri ve sorumluları cezalandırmak için açılan davalarda, sayısızca yönetmeliğe aykırı hâl bulan bilirkişi raporlarına rağmen hala hiçbir sanığa ceza verilmedi! Dahası, bu kağıttan binaların yapılmasına izin veren, onları denetlemeyen, bu katliama göz yuman kamu kuruluşları ve kamu görevlileri ise bu davalarda yargılanmıyor bile! Aksine, dönemin Hatay Belediye Başkanı ve dönemin Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, ödüllendirilircesine belediye seçimlerinde aday gösterildi.
Dünya Bankasının verilerine göre dünyada en çok kamu ihalesi alan 10 firmadan 5’i Türkiye’den. Türkiye’de devletin tepesindekilerle inşaat firmalarının kurduğu yakın ilişki bir sır değil! Kentleri bir arada ve insanca yaşamanın mekanı olarak görmek yerine imar aflarıyla, soylulaştırma politikalarıyla, plansızlıkla tarumar eden ve insanların ölüleri üstünden yükselen bu rantçılığın ipuçları tam da bu apaçık ama bir o kadar kirli ilişkilerde yatıyor! Şehirler dolusu binanın yıkıldığı depremin ardından kimlerin o enkazlara ellerini ovuşturarak baktığını tahmin etmek güç değil! Yurttaşların cenazeleri hala altındayken alelacele hafriyat firmalarıyla enkazların kaldırılması, bunun en açık kanıtlarından biri.
Bütünlüklü bir çürümüşlüğün, çürümüş bir düzenin içindeyiz. Siyaset çürüyor. Medya çürüyor. Bürokrasi çürüyor. Ekonomi çürüyor. Rant siyaseti ve nefret siyaseti el ele yürüyor. Bu çürümüşlüğün mimarları; kadınları, LGBTİ+’ları, Kürtleri, gençleri, göçmenleri, çocukları, hayvanları ve kendisi gibi olmayan herkesi, her şeyi hedef alıyor ya da katlediyor. Sokakta gezerken öldürüyor, iş yerinde öldürüyor, evinde otururken öldürüyor, bazen de bundan bir yıl önce olduğu gibi kocaman kolonların altında kimsesiz bırakıyor. Enkazdan çıkanlar ise günlerce, aylarca ve hatta bugün bile kadın, LGBTİ+, alevi, kürt, göçmen, sakat olduğu için ayrımcılığa maruz kalmaya devam edebiliyor! Bu çürümüşlüğün içerisinde ölüm bile insanları eşitlemiyor. Kanımız satılıyor, yuvamız satılıyor, ihtiyaç duyduğumuz çadırlar satılıyor!
Bize umut olan şey ise her şeye rağmen mücadeleye sarılanlar, kentlerini terk etmeyenler oluyor. Çocukken oyun oynadıkları sokaklar yeniden ayağa kalksın, ekmek yedikleri dükkanlar yeniden açılsın, el ele gezdikleri caddeler yeniden kurulsun diye mücadele edenler sayesinde hala öfkemiz, umudumuz, azmimiz canlı kalıyor. Rant için değil haklar için siyaset yapanlar, dostlarımız, yoldaşlarımız bugün kentlerini ayağa kaldırmak için çabalıyor. İyi ki varlar!
6 Şubat depremlerinin birinci yılında başta, yoldaşımız Suna olmak üzere hayatını kaybeden ve gerçek sayısını bilmediğimiz on binlerce insanı saygıyla anıyoruz. Kentlerimizi ve hak ettiğimiz yaşamı kurabilmek için mücadelemizi sürdüreceğiz. Üzgünüz, öfkeliyiz, unutmadık! Ve dayanışmamızdan umutluyuz!”
Etiketler: yaşam, kent hakkı, barınma, sağlık, siyaset