16/05/2021 | Yazar: Kaos GL

Yaşlı LGBTİ+'lar ve Sosyal Politikalar Toplantısı’ndan notlar: “Yaşlılık deyince akla yalnızlık geliyor”, “Yaşlılık özneliğin elinden alınmasını da beraberinde getiriyor”, “Yaşlılık bir süreç olarak ele alınmalı”.

“Yaş da LGBTİ+ toplumunda ciddi bir hiyerarşi” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL ve 17 Mayıs Derneği 40+ Lubunya Çalışma Grubu 26 Kasım 2020’de çevrimiçi “Yaşlı LGBTİ+'lar ve Sosyal Politikalar Toplantısı” düzenledi.

Kaos GL Pandemi Buluşmaları kapsamında düzenlenen etkinlikte akademik çalışmalar, sosyolojik olarak yaşlılığın ele alınması, sosyal kimlik olarak yaş, ayrımcılık deneyimleri, literatür tarama sonuçları, sosyal politikalar ve sosyal hizmet ekseninde yurtdışından iyi örnekler, bu örnekleri Türkiye’ye uyarlamanın imkanları gibi konular tartışıldı.

Raporun son bölümünde etkinlik katılımcılarının görüşleri yer alıyor. 16 Mayıs Yaşlı LGBTİ+’lar Günü dolayısıyla o alıntıları derledik:

“Heterolardan daha mutlu bir yaşlılık bizi bekliyor olabilir”

“15 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz sorusu bizi 40+ lubunyaları kurmaya iten bir süreç. Yalnızlaşma ve bağ kopmalar söz konusu. Türkiye LGBTİ+ hareketi içerisinde genelde yaşlılık, yalnızlık ve yıpranma olarak ele alınıyor. 15 sene sonra olduğum yerde değil, daha rahat ve daha özgür kendimin rahat bir yaşlılık geçirebileceği bir hayat istiyorum. Lubunya kültürünün geceyle barla ilişkisi de zorlayıcı. Ciddi bir enerji gerektiriyor, 35’e kadar sorun değilken 35’ten sonra bunun kendisi bir sorun halini alıyor. Evden çıkmak, kaçta çıkmak, çıkmaya hal bulmak, gey kültürünün eğlence sektörüyle ilişkisi ve profil sitelerindeki eşikler mesela 30+ yazmasın diyorlar, ama 35’e kadar yazıyorsun; 40 yaş üstü olunca 30’un kapası kapanıyor. Öğretilmiş bir şekilde, 35’e gelince hayatın yarısı düşüncesi bir gençlik bunalımı halini alıyor. 40’ı devirmekle birlikte insan yine öğrenilmiş şeylerle karşılaşıyor, emeklilik ve sigortayı dert etmezken bu derde dönüşüyor. Doktorlarla ilişkide de bu ortaya çıkıyor, beden sağlık ilişkisi yaş ilerledikçe tıp açısından risklerin yüksek perdelere çıkmasına neden oluyor. 40+ olmak ve bedene tıbbi söylemler insanı sıkıyor. Genç lubunyaların abi amca demesi mesela hayli can sıkıcı hale geliyor… 40+’yı kurarken birlikte yaşlanmak isteyen kişiler olarak yan yana geldik ama süreç içerisinde bu çok gelişti. 17 Mayıs’ın çalışması konuyu LGBTİ+ gündemine sokuyor. Heterolara nazaran zor bir hayat yaşasak da, yaşlılıktan verim elde etme oranı L’lerin daha fazla. Yaşlandığımda bana ne olacak sorusunu heterolardan daha erken sorduğumuz için yanıtlar daha gerçek oluyor. Bu anlamda heterolardan daha mutlu bir yaşlılık bizi bekliyor olabilir”.

“Yaş da LGBTİ+ toplumunda ciddi bir hiyerarşidir. Gençken kendi yaşımı çok yaşlı olarak kodlayarak yaşıyordum. Her şeyin bizim çizdiğimiz kodlarla alakalı olduğunu düşünüyorum, kendimi yaşlı hissetmiyorum ama 20’li yaşlara göre tolerans azalabiliyor. Hangi dönemin 20 yaşını 50 yaşını yaşadığın da önemli. Biz 20’lerindeyken LGBTİ+ hareket yoktu, o yaşlar o kadar korkutucuydu ki… Dolayısıyla 20’lerin hengâmesinden sonra 40’dan sonra hayatı çok sevdim. Hayattan beklentiler de burada devreye giriyor. Tüm bunlar kod ve yazılım, gençlik güzellik vs. hepsi hiyerarşik olarak idealize edilen şeyler. Bu sıkıştırılmışlık buradan başlıyor biraz da… Heteroseksüellere de hayat cennet vaat etmiyor. Bir arada olmamız kuşak farklarını gevşetiyor, çabuk update oluyoruz, bu mesela heteroların bizim kadar kullanmadığı ayakta kalma mekanizmaları. LGBTİ+’ların temel hedefi her yaşı kaliteli yaşamak olmalı”.

“Yaşlılık deyince akla yalnızlık geliyor”

Başka bir katılımcı ise yaşlı LGBTİ+ olmakla ilgili düşüncelerini yalnızlaşma ve sosyal izolasyon üzerinden şöyle aktardı:

“40 yaşındayım, benim için yaşlılık deyince akla yalnızlık geliyor. X gey erkekler üzerinden söyledi ama ben de yaş aldıkça enerjim ve hareketimi biyolojik nedenlerle ayak uyduramıyor olmam dışlanmaya gidiyor. Lubunya dünyasında sosyalleşme eğlence olunca, yaşlılar açısından dışlanma ve yalnızlığa itilmeye dönüşüyor. Sosyalleşme alanının daralması, kuşaklar arası kültürel farklar, sohbet ederken farklı gezegenlerden gelmiş gibi hissettirmesi gibi şeyler dışlanma noktasında beni en çok yaralayan şeyler. Partner varlığı da burada etkili, heteroseksizmin de etkisi burada söz konusu. Annem kötünün iyisi bari bir hayat arkadaşın olsun der, annem hep yalnız kalacağım depresyonunu yaşar mesela. Bu toplumsal baskı işte, X’in dediği gibi komün hayatlar düşünülüyor”.

Bir katılımcı ise yaşlılık konusunda mekânda yaşanan bir yaşçılık deneyimini aktardı:

“Fiziksel olarak yaşlı birini gören gençlerin yaftalamaları oluyor, dilde ayrımcılık üreterek mekanı kullanma hakkını söylemsel olarak engelleyen pratiğe sebep oluyor”.

Sunumun odak noktalarından biri olan sağlık hizmetleri ve CYBE konusunda ise bir katılımcı yaşlanma ile olan etkileşimi ve LGBTİ+ olmakla kesişimini anlattı:

“Menopozu gençler de deneyimleyebiliyor, yaşlılıkla ilgili deneyimler tam olarak yaşa ve kişiye göre de değişebiliyor. Hep yaşla ileriki bir tarihle ilgili ilişkileniyor, ancak Lubunyaların hayatlarında kanser, hastalık, intihar ya da engellilik durumları yaşlılıkla ilgili beklenen hizmetlerin yönünü değiştirebilir. Mesele sadece 60-70’den sonra ne olacağı değil. Bunu ve intiharı eklemek istedim, ruh sağlığı alanında çok ihtiyaç duyulan bir alan.”

“Yaşlılık özneliğin elinden alınmasını da beraberinde getiriyor”

Yaşlılığın yaş almakla ve muhtaçlıkla eş güdümlü görülmesine yönelik olarak bir katılımcı ise eleştirisini şöyle anlattı:

“Yaşlılığa yaklaşımda temel sorunlardan biri, yaşlılığın sadece bir kuşak meselesi gibi ele alınması ve iletişim problemi olarak ele alma ya da sosyal hizmet sorunu olarak ele alma ya da ikisini birleştirme. Bu üçü de yetersiz yaşlılığı ele alırken, yaşlılık bir yandan muhtaçlıkla eşgüdümlü görünce yaşlılıkla ilgili meseleleri yeniden üretiyoruz. Pozitif ele alma noktasında ise yaşlı LGBTİ+’ların ifade ve itibar hakları, ayrımcılıktan koruyan hamlelerle beraber düşünmekte fayda var. Uluslararası alanda da bu yaklaşımı sosyal hizmetten buralara kaydırmak gerekiyor. Yaşlılık özneliğin elinden alınmasını da beraberinde getiriyor, o bakımdan LGBTİ+’lar açısından da sosyo-kültürel alandan dışlanma pratikleri de buradan alakalı gibi geliyor”.

Başka bir katılımcı ise yaşlılığa yönelik sistemin heteronormatif boyutunu dile getirdi:

“Yaşlıların deneyimlediği meseleler değil de bu şekilde kurulan sistemin kimleri etkilediğini ele almak politika üretme sürecine de etki eder. Pandemi döneminde de gördük, 750 lira kriteri, sistem seni tek yaşamamaya, hetero bi aile kurmaya itiyor. Birçok engelli, birçok genç de olsa sosyal hizmete ihtiyaç duyan LGBTİ+’ların da deneyimlediği görülüyor. Sistemin dışında kalan herkes bununla karşı karşıya…”

“Yaşlılık bir süreç olarak ele alınmalı”

Ayrıca bakım verenler, seçilmiş aileler ve sosyal hizmet/politikalar kesişimselliği konusunda da katılımcılar kendi düşüncelerini belirtti:

“Yaşlılık ileri bir evre değil, bir süreç olarak ele alınmalı. Her gün tekrardan yol yürünen bir süreç. Kimlik odaklı sosyal hizmet politikaları kimliği donduruyor. Yaşlılık söz konusuyken mesela, bu yaşlanma denilen süreç daha gerilerden başlayabiliyor. Erken yaşlardan bu ihtiyaç ortaya çıkabiliyor. Evlilik hakkı bulunmayan LGBTİ+’lar açısından evde bakım veren olma rolü de eklenebiliyor. Gençler ve yaşlıları buluşturma, kuşaklararası gibi tariflenen şeyler suyun üstündeki ufak bir dalga gibiyken mesele, derinlere inerken birbirinin faili ve mağduru olan bir döngü görülüyor. LGBTİ+’lar açısından yaşlılık hetero toplumdaki algının tersi bir dinamikle işliyor”.

“Özellikle trans kadın kültüründe anne kız ilişkisi ve birlikte yaşam pratikleri. Kültürel olarak trans toplumun yarattığı, zaman zaman eleştirsek de, kız anne ilişkisindeki o durum bir dayanışma pratiği haline geliyor. Trans kadın seks işçileri açısından ise, genç bedenler üzerinden giden bir sektör gibi görünse de tersi örneklere de rastlanabiliyor”.

Son olarak, toplantı bağlamında yaşlı LGBTİ+ göçmenler konusunda dile getirilmeme olduğu ifade edildi ve iki katılımcı buna yönelik görüşlerini şu şekilde ifade ettiler:

“Aklımdan gelip geçen, mültecilerin hayatlarıydı. Çok karşılaşmamış olsak da, genel olarak gelen, sosyalleşme pratiklerinden ya da ilişkilenme pratiklerinden bahsedildi. Yaşça büyük-küçük mülteciler arasında karşılaştırma yapacak olursak, yaşlılar açısından bu daha belirsiz hale geliyor. Benim Türkiye’de yaşantım bitiyor, gençliğim geçti, yaşlandıkça ne olacak gibi kaygılar görülüyor. Bir sosyal hizmet uzmanı olarak, yaşlanmaktan korkmak mülteciler açısından daha göze çarpar, geçen her yıl belirsiz statü de geçen bir yıl oluyor ve daha yaşlı olmadan erişilemeyen hizmetler söz konusu oluyor”.

“Yaşam olanakları ve göçmenlik sürecinde yaşanan ayrımcılıkları yaşamın kalanında da belirleyici olabiliyor. Hayatın geri kalanında mutlu yaşama isteği mesela, devletler mülteci kişilerin aktivist vs. olmasını bekliyor”

Rapora ulaşmak için tıklayın.

Kaos GL Pandemi buluşmaları hakkında

Kaos GL, pandeminin LGBTİ+ haklarına etkilerini gündemleştirmek ve raporlaştırmak için 2020 yılında bir dizi etkinlik düzenledi. Çeşitli kurumlarla ortaklaşarak düzenlenen etkinliklerin ardından mini raporlar yayınladı. 

Bütün raporlara linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz.

1.    Olağanüstü Hal LGBTİ+’lar İçin Devam Ediyor!

2.    Olağanlaştırılan OHAL’den Çıkış Dayanışmayla Mümkün!

3.    Pandemi Ankara’daki LGBTİ+ Derneklerini Nasıl Etkiledi?

4.    LGBTİ+’ları Şiddete Karşı Koruyacak Mekanizmalar İnşa Edilmeli

5.    Çankayalı LGBTİ+’ların Dünyasına Yolculuk

6.    1 Aralık’a Doğru: Ayrımcılık ve Damgalamaya Son!

7.    LGBTİ+ Hakları Sendikal Haklardır

8.    Mevzuattaki Boşluklar HIV ile Yaşayanlar Aleyhine Dolduruluyor

9.    Pandemi, LGBTİ+ Öğrencileri Nasıl Etkiledi?

10.  Yaşlı LGBTİ+’lar İçin Sosyal Hizmet ve Sosyal Politikalar

11.  Heteronormatif Olmayan Bir Sosyal Hizmet İçin Neler Yapılabilir?

12.  Dayanışma Sınır Tanımaz

13.  “Ötekiden Korkulduğu Kadar Koronadan Korkulmuyor”

14.  Pandemi LGBTİ+’ları Nasıl Etkiledi?


Etiketler: insan hakları, sosyal hizmet
nefret