08/06/2007 | Yazar: Kaos GL

Yeni Şafak Gazetesi’nin abonelerine dağıttığı 'Aile ve Sağlık Ansiklopedisi'nde yer alan homofobik ve transfobik ifadeler kullanarak nefret söylemi yaydığını söyleyen Kaos GL Derneği konuyla ilgili basın açıklaması yayınladı.

Yeni Şafak Gazetesi Nefret Söylemi Yayıyor! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yeni Şafak Gazetesi’nin abonelerine dağıttığı 'Aile ve Sağlık Ansiklopedisi'nde yer alan homofobik ve transfobik ifadeler kullanarak nefret söylemi yaydığını söyleyen Kaos GL Derneği konuyla ilgili basın açıklaması yayınladı.

KAOS GL - 08/06/2007

Yeni Şafak Gazetesi, kültür yayını adı altında abonelerine dağıttığı ‘Aile ve Sağlık Ansiklopedisi’ ile nefretin üretilmesine ve yayılmasına aracılık yapıyor.

İnsan haklarına saygı ve demokrasi taraftarlığı ‘kendine demokratlığın’ çıkmaz sokağından öteye yol alamadığında geriye, kendinden farklı olanlara yönelik ayrımcılık, nefret, şiddet ve apaçık bir şekilde suça teşvik kalıyor. Yeni Şafak gazetesi yayınladığı ‘ansiklopedi’ ile tam da bunu yapıyor.

Cinsiyetçi ideoloji ile erkek egemen iktidarın tanımladığı kadınlık ve erkeklik sanki değişmez ve dönüşmezmiş gibi sunuluyor. Tüm bu rolleri yeniden üreten ve dayatan mevcut eğitim sistemindeki uygulamalar yeterli bulunmazken, söz konusu uygulamaların eşcinsel ve transeksüel gençlere yönelik bir zulüm ve asimilasyon politikasının sonucu olduğu gerçeğinin üstü örtülerek mevcut eğitim sistemi ile ortaklaşılıyor. Aynı zihniyetin bir süre önce, cinsel sağlık adı altında okullarda ‘eşcinsellik’ öğretiliyor diye çığırtkanlık yaparak homofobik tutum ve uygulamalar ile cinsel yönelim ayrımcılığının devam etmesi yönünde çağrıda bulunduğunu hatırlıyoruz.

Nefret söylemi suçtur!

Nefret söylemi üretimi, kendi söylemini ifade etmekle sınırlı kalmıyor, doğrudan ve apaçık bir şekilde ayrımcılığa, şiddete ve cinayete çağrıda bulunup teşvik ediyor. Transeksüellerin kendilerini ifade, örgütlenme ve eşitlik taleplerine karşı gelinmenin ötesinde şiddetle varlıklarının nasıl ortadan kaldırılması gerektiği de ifade edilip nefret cinayetleri için suç işlemeye yol gösteriliyor ve çağrıda bulunuluyor.

Hiç şüphesiz ki Yeni Şafak Gazetesi suç işlemeye teşvik ediyor. Kabul edilmesi asla mümkün görünmeyen bu zihniyetin ve nefret söyleminin hareket noktası ne olursa olsun, ‘şeriat’a işaret ederek rahatlatılacak vicdanlar, mevcut cinsiyetçi sistemin ayrımcı uygulamalarını gözden ırak tutmaya yetmeyecektir.

Mevcut sistemde de kadınlar, her türlü ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmıyorlar mı? Töreli ya da töresiz cinayete kurban gidip öldürülmüyorlar mı? Ekonomik ve politik olarak yoksullaştırılıp, kamusal alandan sürülmüyorlar mı?

Mevcut eğitim sisteminde de eşcinsel gençler homofobik zorbalığa maruz bırakılıp psikolojik ve fiziki şiddete uğramıyorlar mı? Zulüm ve asimilasyon politikaları ile eşcinsel gençlerin ruhsal ve cinsel gelişimleri sekteye uğratılmıyor mu? Asimilasyon politikalarının ayrımcı uygulamaları sonucunda başarısızlığa, dışlanmaya, damgalanmaya, şiddete maruz bırakılmıyorlar mı?

Travesti ve Transeksüeller insan yerine bile konulmayıp toplumsal hayattan dışlandıkları gibi bütünüyle varlıkları fiziken de ortadan kaldırılmak üzere sürekli şiddete ve cinayete maruz kalmıyorlar mı? ‘Ayrı bir statü’ değil sadece eşitlik ve adalet istedikleri halde adaletin kırıntısı bile esirgenip her koşulda suçlu konuma düşürülmüyorlar mı?
Homofobik ve Transfobik tutumlara, uygulamalara son verilmesini istiyoruz!
Eşcinsel ve Transeksüellere yönelik her türlü ayrımcılığın durdurulmasını istiyoruz!

Eşcinsel ve Transeksüel bireylere yönelik şiddet çağrısının önüne geçilmesini istiyoruz!

Ve tabii ki Yeni Şafak Gazetesinin söz konusu ‘ansiklopedi’ yayınını derhal durdurup, eşcinsel ve transeksüel vatandaşlardan özür dilemesini bekliyoruz.

Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği


*Meraklısına:

Kız Çocukların Eğitimi

Hiç kuşkusuz insan türü, dişi ve erkek olarak, farklı yaratılışlara sahiptir. Erkek ve kız çocuklar da farklı fiziksel ve duygusal özelliklerin mensubudurlar. İnsan tünün erkek ve dişi mensupları, farklı fiziki özelliklere sahip oldukları gibi, farklı yeteneklerinde sahipleri olduğu gerçeğini hemen herkes bilir. Üç ila oniki yaşında bir erkek çocuk, oyuncaklarını kendi tercihiyle seçerken, genellikle, araba, tren, tabanca, kılıç, sağlık mesleğine ait alet adavetten seçerken, aynı yaş grubu kız çocukları ise, oyuncaklarını, barbi bebek, bebek arabası, biberon, bahçeli bir ev legosu, ağlayan bebek ve sair, anneliğe dönük objelerden seçmektedir.
Kız ve erkek çocuklarının oyun eğlence, hareket ve davranış biçimleri doğası gereği, tamamen farklı formasyonlara tabidir.

Kız ve erkek çocukların, anlayış kavrayış, idrak ve öğrenme kabiliyetleriyle, öğrendiklerini anımsama, pratik olarak kullanma, öğretileni teoriden pratiğe tahvil etme yetenekleri farklı farklıdır.
Kız çocukları genellikle, lisan ve matematik derslerini, aynı yaş ve zeka seviyesindeki erkek çocuktan daha çabuk öğrenebilirken, öğrendiklerini pratikte uygulama sıkıntısı çektikleri görülür. Kız çocuğu, yabancı dil gramer dersini erkek öğrenciden daha yüksek bir dereceyle teslim ederken, verdiği bu dersten öğrendiğini bir erkek öğrenci kadar, verimli ve pratik olarak, uygulamaya geçirmemektedir.
Erkek çocukların da ders çalışma yeteneği, kız çocuktan geridir. Aynı şekilde mesuliyet duyguları da kız çocuklardan birkaç derece geride durmaktadır.

Burada konuyla ilgili yüzlerce örnek ortaya koymak mümkündür. Bizim öz olarak vurgulamak istediğimiz ise açık ve seçiktir. İnsan türünün, erkek ve dişisi farklı yetenek ve kabiliyetlerle donatılı olarak yaratılmışlardır. Bu farklı türlerin, farklı usul ve yöntemlerle eğitilmeleri de şarttır.
Son yüz yılın ortalarında, Avrupa’yı saran, karma eğitim hevesi çok kısa bir zaman içinde, ülkemize de sirayet etmiş, Avrupa ülkelerinin çoğundan daha hızlı bir biçimde, ülkemiz karma eğitime geçmiştir. Avrupa ülkeleri, halen bile tam olarak karma eğitim e geçmediği halde, ülkemizde mesleki özellikteki okullar bile tamamen karma eğitimin içindedir.

Son yıllarda eğitim kalitesi, ülkemizle birlikte, dünyan hemen her yerinde düşmüştür. Karma eğitimin standardını ve pratiğini yükletmeye, herhangi bir faydası da olmamıştır.
Farklı unsurların aynı muameleye tabi tutulmasının hiçbir mantığı olamaz. Eğitim ayrı öğretim de ayrıdır. Ülkemizin eğitim müfredatının esasını eğitim ve öğretim teşkil eder. Kız ve erkek öğrenciye aynı öğrenimi vermek ve bunlardan da eşit sonuçları beklemek, eşitlik ilkesine aykırıdır. Aynı zamanda kız ve erkek çocuklara aynı eğitimi verip, farklı davranışlar beklemek de eşitlik ilkesinin dışındadır. İngilizlerin dediği; ‘Unisex’ cinselliği değişken bir eğitim ve öğretimin hiçbir mantığı yoktur.

Bir eğitim formasyonu düşünün ki, bu formasyona kadın tabi kılınırsa, erkekçe öğrenim görmüş olur. Böyle sihirli bir müfredatı insanlık bilgi ve tecrübesi üretip, tanzim etmeye yeterli değildir.
Son jenerasyonlar içinde dikkatimizi çeken bazı çarpıklılıklar hemen herkesin dikkatini çekmiştir. Erişkin hanımlar kızların, davranışlarında, o nazenin kadınımsı davranışlar artık eskisi gibi görülmüyor. Kadın giyimiyle, kuşamıyla, davranış, hal ve gidişatıyla, kadına ait özelliklerinden, bir bir sıyrılmış, bacağına geçirdiği bir pantolon, sırtına geçirdiği bir penye t-shirt ayağına taktığı bir bez ayakkabıyla ‘ki bu ayakkabı kış günlerinde asker postalı da olabiliyor’ ile herhangi bir rahatsızlık duymadığı gibi kendisini asri bir bayan olarak da kabul edebiliyor. Ve daha da garip olanı, insanımız bu ucube paçozluğu tabi karşılayabiliyor. Şu, Avrupalılar bir de bizim demokrasimizi beğenmiyorlar! Hoşgörü ve toleransta bazen herkesi sinyalsiz solladığımızın biz bile farkında değil miyiz ne?
Şu son yirmi seneye kadar, ‘dönme’ denince, gayri Müslim ekalliyetten bazı yurttaşlarımızın İslamlığa girmiş olanlarını anlıyorduk. Bugün ise bu kavramın içinde başka mana konulmuş, bunun da farkında değiliz. Bugünkü manasıyla ‘dönme’ transseksüel yani (cinselliğini taşımış) cinselliğini erkeklikten, bayanlığa tahvil etmiş kimse olarak tanımlanmakta, bunlar toplumda kendilerin ayrı bir statü verilmesi için de, mücadele veriyorlarmış. Dahası, kendilerine özgü bir fuhuş sektörünün de mensupları oluvermişler. Çok fazla değil, otuz sene önce, böyle bir ucube ara cinsiyet es kaza, toplumumuzun içine karışacak olsa, alim Allah bir iki günde, bilmem hangi derede, neye benzediği teşhis edilmeyen, kokuşmuş et pelteleri olarak bulunurdu. Toplumun bugünkü tekâmül! ettiği durumu kimse göremiyor mu?

Karma eğitimin bu oluşumlara katkısını araştırabilecek bir babayiğit de çıkıp, bunu doktora araştırması yapmayı her nedense düşünmüyor. İlim yuvalarında eğitim sosyolojisi diye bir bölüm yok mu acaba?

Bugün bakıldığında, karma eğitim herhangi bir ihtiyaçtan doğmadığı açıkça görülür. Yıllardır uygulanan bu ucube karmakarışıklık, sosyal yaşantı için, kaoslardan başka hiçbir somut hal üretememiştir.

Mantıksızlık bir toplumun yaşam tazı olmaya görülsün, orada hiçbir istem, davranış ve hal, doğru bir mizana ve şaşmaz bir mastara vurulamaz. Bu gün birtakım çevreler, başörtülü eğitim haklarının elinden alındığını ve bunun iadesi için aktiviteler düzenliyorlar. Şaşmamak mümkün değil, başörtülü eğitim hakkı tekrar alınsa ne çıkar? Alınmasa ne çıkar? Hükümetler, karma eğitim saçmalığından, farklı unsurlara, aynı muameleyi uygulama hevesinden vazgeçmedikçe, bu istemin dayanabileceği mantıklı bir isnat noktası da yoktur.
İşin özü şudur ki; erkekçe bir eğitim nasıl bir haksa, kadınca bir eğitim de o şekilde bir haktır. Beyin loplarına katarakt inmiş, aynı idrakten beslenen bazıları, olayları etraflı ve net bir şekilde idrak edebilmekten hakikaten nasıl da yoksun oluveriyorlar! İnancının gereği örtünmek isteyenlere, aynı inanç, acaba karma eğitimi nasıl mubah görüyor önce bu izah edilmelidir. Bu nokta izah edilmediği müddet, başörtülü eğitim talepleri, ideolojik bir talep olarak değerlendirilmekten geri kalınmaz.

*Aile ve Sağlık Ansiklopedisi, Sayfa:496-498

*Musâ Kâzım İren / Yeni Şafak Kültür Armağanı


Etiketler: yaşam
İstihdam