14/08/2021 | Yazar: Umut Güner

Bizim gençliğimizde önemli bir siyasi figür olan Erbakan’a AB’ye giriş ile ilgili soru sorulduğunda “Girip de ne yapacağız, homoseksüeller gelecek” demişti. Oysaki AB süreci kültürel bağlamda eşcinselliğin yaşandığı alanları da dönüştürdü. AB projeleri ile restore edilen hamamlardan ilk biz kovulduk.

Önceden yaşlı lubunyalar yok muydu? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Çizim: Elif Öner / KaosGL.org için stok görsel

Her dönem olduğu gibi benim gençliğimde de biz de lubunyalığı yaşlılara ya da yaş almışlara yakıştıramazdık. Kimi arzuladığın kimi arzulamadığın tabiki yargılanamaz ama “en diri olanı”, “en genç” olanı arzulamak da öğrenilen bir şey miydi bilemiyorum.

Bu arada benim kişisel olarak da kendimden yaşça büyük biriyle sohbet etmek, eşcinsellikle ilgili konuşmak konusunda hep bir önyargılı idim. Ali Erol ile Kaos GL Kültür Merkezi’nin kapısını açtığımızda yaş almış biri geldiğinde ben ilgilenmemeyi tercih ederdim. Ali de bana takılırdı “gelen manti değildi diye ilgilenmedin sanırım” diye.

Ama bi yandan lubunyalığını öğrenebildiğimiz kişiler de yaş almış lubunyalardı. Malum biliyorsunuz manti, nafta, balomoz gibi yaş aralıkları var. Ancak bu yaş aralıkları laçolar için değil lubunyalar için geçerli idi. Manti bir gacı olmazdı yani… madi koli atmak için “balomoz lubunya” derdik ama bunu da insanın yüzüne söylemezdik. Arkasından konuşurduk.

Bu arada ben yaş aldığım için algım bu alanda gelişmiş olabilir ama 40+ kişilerden hoşlanan gençler de hiç de azımsanmayacak kadar çok.

onceden-yasli-lubunyalar-yok-muydu-1

Parisli Amca, Osep Minasoğlu Kaos GL'nin 2003'teki sempozyumunda konuşuyor.

Hiç yaşlı lubunyalar yok muydu sorusu bana her zaman Parisli amcayı hatırlatıyor. Parisli amcanın homo erotik hikayeleri ile serpilmiş bir lubunyayım ve Parisli amcanın yaşlı olduğunu fark ettiğimde yaşlanacağım gerçeği ile de yüzleştim. Ve Parisli amcanın yaşlı haliyle aktif bir cinselliği oluyor olmasıyla yaşlanınca ne olacak mincom mu kapanacak sorusunu sonsuza kadar kapattım.

Bir de bazılarımız yaş aldıkça güzelleşiyor. Bakınız ben. Patates kafa gençtim ama 35inden sonra kendimle, bedenimle, yağlarımla daha bir güzel barıştım, kendimi daha çok sevdim. Kendimi sevince beni sevenler de çoğaldı.

Benim kızlığımda, Ankara lubunyalığı evlerde, hamamlarda, sinemalarda, parklarda, barlarda yaşanırdı. Ben Ankara’daki parkların son son dönemlerine denk geldim. Ama bu benim parkta seks yapmadığım, çorlanmadığım, gasp edilmediğim anlamına gelmiyor. Her genç lubunya gibi ben de kendimi korumayı böyle öğrendim.

Kaos GL Kültür Merkezi’nde, lubunyalara şöyle derdik: Barda öpüşebilirsin sevişemezsin, sinemada sevişebilirsin, koli kesemezsin, hamamda hepsini yapabilirsin ama Kaos GL Kültür Merkezi’nde hiçbirini yapamazsın. Aslında bu mekanların kendine has kültürleri vardı ve o kültür içinde sosyalleşme imkanın olurdu. Lubunyalığı öyle öğrenirdik. “Anne”ler, “kız öyle alıkma, bak burada böyle yapılır” derdi. Ama tabii biz gençken her birimiz Amerikayı yeniden keşfetme merakı ile annenin deneyimlerinin bir adım ötesine geçmeye çalışırdık, sonra burnumuz fena sürtünürdü.

Şöyle bir hafta sonu düşünün: Askerler çarşı iznine çıkıyor. Sabah 10:00’da sinemaya gideceksin. En son iki sıra koltukta güzel bir yer bulacaksın. Saat 14:00’den 20:00’ye kadar kaos gl kültür merkezinde cafedesin. 20.00’de cafe kapanıyor. Ne yapacaksın, parka gideceksin, birkaç saat parkta takılacaksın, 10:30-11:00’a kadar takılacaksın yavaştan çark atarak gey bara gideceksin. Altlı üstlü gey bar ve trans bar. Gey barda kendini beğendirmeye çalışacaksın. Az dans edeceksin, ap gibi davranacaksın. Ama yanlış mesaj vermemek önemli, sonrasında mutsuz geyliğinle, alt katta lubunyalarla eğlenmeye iniyormuş gibi inip birkaç TK’ya köfte alıkacaksın, gidecek yerin yoksa ve laçoyu da hamama götüremeyeceksen eğer kendi başına ya da lubun kızkardeşlerinle yürümeye başlayacaksın, tarikatörlerden süpet alıktığın varsa seni eve bir süpete götürmek isteyen çıkarsa kızlara bye bye deyip Ankara’nın uzun sokaklarına yolculuk başlar. Yok bulamadın kimseyi, tatüye yani hamama gideceksin, hem senin gibi sinemadan, parktan, bardan mutsuz çıkmış bir sürü, gey, aktif gey, biseksüel erkek, evli erkek, digin, laço, tk ile hamamdasın. Orada da bir şey bulamazsan hoysa hoy.. Gullümü yeter diyeceksin. Azıcık güllümün kime ne zararı olabilir?

Tabii yukarıda saydıklarımın hepsini bir günde yaşamak yerine haftaya yayabilirsin, aya yayabilirsin. Ya da bunlardan sadece birinde kendini var edebilirsin. Bu arada dijital platformlar bu kadar yaygın olmasa da vardı. İnternet caffelerin bir kısmı hem bizim dijital dünyaya erişmemizi sağlıyordu hem de aynı zamanda cafelerin kendisi homososyal mekanlara dönüşüyordu. Bu mekanların kendine has müdavimleri vardı. Bu mekanlar gittiğinde aslında ben de bu mekanların müdavimleri nereye gitti sorusunu sormaya başladım. Aslında “eşcinsel dünya” ile bağlantısı sadece bu insanların bu mekanlardı.

onceden-yasli-lubunyalar-yok-muydu-2

Çok ilginç, hamamlar, parklar AB projeleri ile restore edildi. Örnek şehir, kardeş şehir vs. diye.. Bizim gençliğimizde önemli bir siyasi figür olan Erbakan’a AB’ye giriş ile ilgili soru sorulduğunda “Girip de ne yapacağız, homoseksüeller gelecek” demişti. Oysaki AB süreci kültürel bağlamda eşcinselliğin yaşandığı alanları da dönüştürdü. AB projeleri ile restore edilen hamamlardan ilk biz kovulduk. Örneğin parklar kadınlar içinler aydınlatılıyor güya. Ama o parklara lubunyaların girişi engelleniyor ya da birbirleriyle tanışmaları. Ya da güvenlik nedeniyle parklara kapatılıyor…

Bir de sözlü tarih çalışmalarımızdan aşina olmuşsunuzdur. Aslında herkesin kendine has hikayesi, mekanı, lubunyalığı var. bu lubunyalığı birbiri ile paylaştığı mekanların olması onu bir kültüre dönüştürüyor. Sözlü tarih çalışması kapsamında yaptığımız queer kent turu da bir hafıza aktarımını sağlıyor.

Bu arada hafıza demişken, ulusta bir kahve, bir meyhane vardı mesela.. İnsanların sosyalleştiği ama “gey” ya da “lgbti aktivist” olarak baktığınızda bugünden orası kesinlikle gey bir mekan değildi ya da “lgbti dostu” bir mekan değildi. Ancak orada insanlar güvenli kodlarla birbirleriyle ileitşim kurup, okey’e dördüncü ararken tanışıyorlardı birbirleriyle ve uzun süren dostluklara yelken açıyorlardı.

Tanışma demişken, parkta, kolunuzda saat varken saat sormak, sigara içer gibi yapıp ama çakmağınızın olması tanışmalara vesile olan şeylerdi.

17 Mayıs Derneği yaşlılık çalışmaları benim anılarımı yeniden çağırıyor.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam, cinsellik, gezi/mekan
nefret