10/12/2020 | Yazar: Kaos GL

Medyadan çalışma hayatına LGBTİ+’lar pandemide neler yaşıyor? Kaos GL’nin yayınladığı 8 rapor pandemide LGBTİ+’ların insan haklarına dikkat çekiyor.

10 Aralık: Pandemide LGBTİ+’ların insan hakları Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Çizim: Gizem, Kaos GL Karikatür Okulu ödevi

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin kabul edildiği gün olan 10 Aralık 1948'den bu yana 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanıyor.

Bu sene 10 Aralık’a pandemi koşullarında girdik. LGBTİ+’lar içinse pandeminin yanı sıra yoğun hak ihlallerinin de devam ediyor.

Kaos GL’nin bu hak ihlallerini konuşmak için düzenlediği Pandemi Buluşmaları’nın raporları yaşananlara ışık tutuyor.

Olağanüstü Hal LGBTİ+’lar İçin Devam Ediyor!

“Medyadaki LGBTİ+ karşıtlığı ve düşmanlığı, tesadüfi ya da rastlantısal değil. Gerek bu raporda gerekse de diğer izleme faaliyetlerimizde belli dönemlerde kamu otoritelerinin, bakanların, Cumhurbaşkanı’nın ve üst düzey kamu görevlilerinin LGBTİ+’ları hedef alan açıklamalarına paralel bir şekilde medyada çok hızlı bir şekilde düşmanlaştırma politikalarının devreye sokulduğunu fark ediyoruz.

“LGBTİ+’ları düşmanlaştırmak için en çok kullanılan stratejiler arasında itibarsızlaştırma, LGBTİ+ örgütlerini ve LGBTİ+’ları “marjinal”, “toplum dışı unsurlar” olarak gösterme, LGBTİ+’ları gündeme göre “Batı kaynaklı” olarak işaretleyip LGBTİ+ olmanın kendisini dışsal bir meseleye dönüştürme, LGBTİ+’ları bir kutuplaştırma aracına dönüştürme eğilimleri öne çıkıyor. Medyada tekelleşme, sansür ve gazetecilerin tutuklanması, yargılanması gibi gerçeklerle birlikte düşünüldüğünde; LGBTİ+ karşıtlığını yayın politikasına dönüştürmüş bir blok ile karşı karşıyayız. Buna karşılık, LGBTİ+ haklarını ve eşitliğini gözeten mecralarda ise LGBTİ+’lar yayın politikasının bir parçası değil. Gündem kendini dayattığında haberleştirme eğilimi kuvvetli. Deyim yerindeyse; LGBTİ+’ları karalama kampanyaları artık bir blok haline gelmiş LGBTİ+ karşıtı medya tarafından ortaya atıldığında buna karşı cılız sesler çıkartmanın ötesine geçemeyen bir “alternatif medya” gerçeği de önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Gündemi belirlemek, kendi gündemini yaratmak konularında LGBTİ+ haklarını gözeten mecralar yetersiz kalıyor. Çoğu durumda belirlenen gündem doğrultusunda anlık, sıcak haberler ve değerlendirme yazıları ile kısıtlı bir yayıncılık pratiği izleniyor. LGBTİ+ hareketinin gündemleri, çalışmaları çoğu zaman ancak hedef gösterildiklerinde “alternatif medyada” yer alabiliyor.”

Olağanlaştırılan OHAL’den Çıkış Dayanışmayla Mümkün!

“Son yıllarda Valilik ve Kaymakamlıkların yasak kararlarının yanı sıra, üst düzey kamu görevlilerinin LGBTİ+’ları hedef gösteren açıklama ve uygulamaları sistematikleşti. Koronavirüs pandemisinin ilk günlerinde Milli Eğitim Müdürlerinin talimatıyla okul müdürleri karantina günlerinde online eğitimi sürdürmek için kurulan WhatsApp gruplarında LGBTİ+’ları hedef gösteren mesajlar paylaşılması, Netflix’te olmayan bir eşcinsel karakter üzerinden sosyal medyada nefret kampanyaları ve RTÜK Başkanı’nın ayrımcı açıklaması ve Diyanet’in nefret hutbesi ve ardından çok sayıda bakanın nefrete sahip çıkması ile başlayan süreç Onur Haftası’na da sıçradı. #onurhaftası TT listesindeyken #YallahHollandaya ve #LGBTFaaliyetleriDurdurulsun etiketleri piyasaya sürüldü. Koronavirüs pandemisinin ilk günlerinde de TT listesine giren #YallahHollandaya ve LGBTİ+ etkinliklerinin yasaklanması, LGBTİ+ derneklerinin kapatılması çağrısı yapan kampanyaların son ayağı olan #LGBTFaaliyetleriDurdurulsun etiketleri uzunca süre TT listesinde kaldı. Bu etiketlerle birlikte LGBTİ+ haklarını destekleyen firmalara boykot çağrıları da yaygınlaştı. Nefret kampanyasına katılan hesaplar arasında Twitter tarafından onaylı ve etki gücü yüksek hesaplar da vardı. Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) artık olağanlaşan nefretini sürdürdü. İhvan’ın İstanbul’daki TV kanalından “eşcinselleri öldürün” çağrısı yapıldı. Bütün bunlar pandemi sürerken LGBTİ+’lara nefretin sadece küçük bir bölümü…”

Pandemi Ankara’daki LGBTİ+ Derneklerini Nasıl Etkiledi?

“Ankara Yasakları döneminde kapalı alanlarda faaliyetler yürütebilen LGBTİ+ örgütleri, pandemiyle beraber bu alanları da yitirmekle karşı karşıyalar. Pandemi yasaklarının, LGBTİ+ karşıtı politikaların etkisiyle özel olarak LGBTİ+’lara yönelen yeni yasakları getirip getirmeyeceği hususunda da ciddi bir belirsizlik söz konusu.

“Zorlu bir tabloyla karşı karşıya olan örgütler hem pandeminin artan şiddeti hem de artan LGBTİ+ karşıtı politik atmosferde alternatif eylemlilikleri bulmak ve bunları güvenli bir biçimde uygulamak zorunluluğuyla karşı karşıya kalıyor.

“Toplumda artan Covid-19 bıkkınlığı ve bu bıkkınlığın demoralize ettiği kitleler örgütlenme ve faaliyetlere katılım noktasında ciddi bir belirsizliği beraberinde getiriyor.

“Korona sırasında kamusal bir söyleme dönüşen LGBTİ+ karşıtlığının pandemi sonrası dönemde neye evirileceği de belirsizliğini koruyan konular arasında. Pandemi sonrası dönemde LGBTİ+ karşıtı politikaların artacağı ve hedef göstermelerin yaygınlaşacağı öngörülüyor.”

LGBTİ+’ları Şiddete Karşı Koruyacak Mekanizmalar İnşa Edilmeli

“Haziran 2020 tarihi ile “yeni normal” olarak adlandırılan sürece geçildi. Bu süreç görece sokağa çıkma, seyahat gibi yasakları hafifletse de salgın nezdinde iyileştirici bir etki yaratmadı. Aksine Covid-19 salgını halen güncel şiddetini koruyarak küresel çapta ve Türkiye’de devam ediyor. Salgınla beraber LGBTİ+’lara yönelik siber alanda, ev içinde artan şiddet de devam ediyor ve LGBTİ+’lar sağ popülist hükumetler ile temsilcilerin hedefi haline geliyor. Sosyalleşme alanlarının kısıtlanması LGBTİ+’ların üzerindeki kaygıyı ve stresi arttırıyor. LGBTİ+’lara yönelik şiddet vakaları devam ediyor. Şiddetin biçimi değişiyor ve şiddet bu süreçte daha az görünür hale geliyor. Yardım mekanizmalarına ulaşılamıyor ve özellikle ev içi şiddete karşı adalete başvuruda kısıtlanıyor.

“Yaşanan bu durumlar karşısında LGBTİ+’lar şiddete karşı koruyan mekanizmalar talep ediyor. Sığınma evi ve acil yardım hattı bu anlamda hayati önem taşıyor. Ayrıca istihdamda LGBTİ+’ların ve derneklerin de güçlendirilmesi gerekiyor. Küresel çapta LGBTİ+ örgütlerinin yaptığı benzer tespit çalışmaları büyük oranda birbirleri ile örtüşüyor. Covid-19 Pandemisinin eşliğinde gelen kışın ise mevcut zararları arttıracağı düşünülüyor.”

Çankayalı LGBTİ+’ların Dünyasına Yolculuk

“Son yıllarda artan LGBTİ+ları hedef gösterme, ayrımcılık deneyimlerinin artması gibi durumların Çankaya’da yaşayan LGBTİ+ katılımcılar için zarar görme korkusunu ve huzursuzluk hissini gündeme getirdiği görülmektedir. Aynı zamanda, kentsel hizmetlerdeki eksikliğin bir yansıması olarak ortaya çıkan sitemli yurttaş profili bağlamında LGBTİ+ların kent politikası ve hizmetlerin geliştirilmesi süreçlerine dahil olmalarının önemi de hizmetlerde verdikleri önerilerde görülmektedir. Ayrıca, hizmetlerin geliştirilmesinde LGBTİ+ örgütleriyle ve akademi ile beraber yürütülecek çalışmaların değiştirici ve dönüştürücü olacağını da vurgulamak yerinde olacaktır. Bu noktada bu çalışmaların teşvik edilmesi LGBTİ+ların kent politikası geliştirilmesi hususunda önemli bir grubu teşkil ettiği söylenebilir. Sonuç olarak, imkansız, sitemli yurttaşlıktan eşit yurttaşlığa ilerleme sürecinde LGBTİ+ların hikayelerinin daha fazla göz önüne alınması ve yaygınlaştırılması gereklidir.”

1 Aralık’a Doğru: Ayrımcılık ve Damgalamaya Son!

“Bir HIV kurulunun, HIV konseyinin ya da HIV’e dair bir yasanın talebi çoklu ayrımcılık sebebiyle önem taşımaktadır. Örnek verilecek olursa; HIV’le yaşayan seks işçileri ifşa edilmekte, HIV’le yaşayan translar uyum süreçlerini ilerletememekte, HIV’le yaşayan engelliler sağlık kurumlarının fiziksel özelliklerinin yetersizliği sebebiyle bu kurumlara erişememekte, HIV’le yaşayan kadınlar jinekolog muayenesi sırasında ayrımcılığa maruz bırakılmakta, mahpuslar bu sebeple tecrit edilmekte, göçmenler ve mülteciler ise SGK’nın değişken genelgeleri sebebiyle ilaçlarına erişimde güçlük yaşamaktadırlar.”

LGBTİ+ Hakları Sendikal Haklardır

“Bir bütün olarak sendikal hareketin olmasa da, sendikaların bir bölümünün 2016 yılı öncesi LGBTİ+ politikalarına ve faaliyetlerine dair attığı adımlar herkesin malumudur. Sendikalar 2016 öncesinde çeşitli kapsayıcı açıklamalar yapmış, LGBTİ+ politikalarını benimsediklerini beyan etmiş, kutlama mesajları yayınlamış ve farkındalık faaliyetleri düzenlemiştir.

“2016 yılında başlayan ve etkisini hâlâ hissettiren yasakçı ve yıkıcı süreç sadece sendikalarda yürütülen LGBTİ+ çalışmalarını değil bizzat sendikaların kendisini de sarsmıştır. LGBTİ+’ların uğradığı hak ihlalleri insan hakları ihlalleridir ve sendikalar bu bağlamda LGBTİ+’ların çalışma hayatını kolaylaştırmalıdır. Sendikalara LGBTİ+’ların katılımının sağlanması sendikaları da dönüştürecek ve güçlendirecektir.”

Mevzuattaki Boşluklar HIV ile Yaşayanlar Aleyhine Dolduruluyor

“HIV ile yaşayanların hakları temel insan hakkıdır, yaklaşımının kurumsallaşması; HIV ile yaşayanların hak alanını genişletecek ve ihlalleri azaltacaktır. Buna ek olarak HIV ile yaşayanları güçlendirecek politikaların da hayata geçirilmesi, öznelerin yargıya olan güvenlerini arttıracak önemli adımlardan biridir. Tanı sonrası HIV ile yaşayanları güçlendirecek kapsamlı politikalar, hukuk alanında yaşanacak ayrımcılıkları da ortadan kaldıracak bir etkiye sahiptir.

“Hukukçuların hukuku doğru açıda tutması ve HIV ile yaşayanlardan yana taraf olması gerekmektedir. Tüm hukuk sisteminin ve uygulayıcılarının dönüştürülmesi ve ayrımcı tutumlardan arındırılması ancak böyle mümkündür.”


Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları, çalışma hayatı, kent hakkı, barınma, sosyal hizmet, sağlık
İstihdam