21/01/2021 | Yazar: Kaos GL
Kaos GL’nin 2020 Medya İzleme Raporu yayında: Nefret söylemi ve ayrımcı dil oranı yüzde 61, medyadaki LGBTİ+ düşmanlığı siyasetle el ele gidiyor, organize nefret kampanyaları yükselişte!
Kaos GL Derneği, LGBTİ+’ların gazetelerde nasıl yer aldığına ilişkin 2020 Medya İzleme Raporu’nu yayınladı. On üç yıldır medyada LGBTİ+ temsilini mercek altına alan derneğin 2020 yılı raporu için araştırmayı Ali Özbaş yürüttü. Raporu ise derneğin Medya ve İletişim Program Koordinatörü Yıldız Tar yazdı.
11 bölümden oluşan raporda bütün bir yıla dair anahtar bulgular ve nefret söylemi oranlarının yanı sıra; gazete bazlı incelemeler, yıllara göre karşılaştırmalı tablo, ayrımcılık ve nefret söylemi örnekleri, olumlu haber kupürleri, temel kavramlar, sıkça sorulan sorular ve Av. Kerem Dikmen’in hazırladığı ifade özgürlüğü üzerine bilgi notu da yer alıyor. Rapor sadece nefret söylemi ve ayrımcı dili izlemiyor, bir yandan da haber, söyleşi ya da köşe yazılarının gazetenin hangi sayfasında yayınlandığı, kimlerin görüşlerine başvurulduğunu da araştırarak yazılı basında LGBTİ+ temsilini gözler önüne seriyor.
TIKLAYIN – 2020 Medya İzleme Raporu
Yirmiden fazla değişken ile yazılı basını inceleyen araştırma kapsamında 2020 yılında yazılı basında yayınlanan 3476 metin incelendi. Bu metinlerin yaklaşık yüzde 54’ü (1882 metin) ulusal medyada yayınlanırken; yüzde 46’sı (1594 metin) yerel medyadaydı.
Nefret söylemi ve ayrımcı dil oranı yüzde 61!
Araştırma sonuçlarına göre yazılı basındaki metinlerin sadece yüzde 39’u (1366) hak haberciliği kapsamında değerlendirilebilir. Bütün metinlerin yarısından fazlasını (yüzde 61) oluşturan 2093 metin ise hak haberciliğine aykırı bulundu:
“Özetle; 2020 yılı yazılı basında LGBTİ+ kimlik ve varoluşunun “ahlaksızlık”, “hastalık”, “sapkınlık”, “suç” ve “günah” olarak gösterildiği bir yıl oldu. Yazılı basında ayrımcı dil çok sık bir biçimde kullanıldı. Metinlerin yarısından fazlası ayrımcıydı.”
Hak haberciliği kapsamında değerlendirilmeyen haberlerin yüzde 98’inde (2048); haber yoluyla cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli hak ihlaline yol açıldı. Haber, ayrımcı bir dille kuruldu ya da nefret söylemi ya da nefret suçu işlendi. Hak ihlali alt kategorilerinde ayrımcı dil, LGBTİ+ kimliklerin suç, hastalık, sapkınlık, ahlaksızlık ya da günah olarak gösterilmesi, nefret söylemi, nefret suçu ve ifade ve örgütlenme özgürlüğünün ihlal edilmesi öne çıkıyor.
2020 yılında 2028 haber, söyleşi ve köşe yazısında LGBTİ+’lar ayrımcı bir dille temsil edildi. Bu, LGBTİ+’ları konu edinen bütün içeriklerin yüzde 58’ini oluşturuyor. Bütün metinlerin yüzde 37’sine tekabül eden 1284 metinde nefret söylemi tespit edildi. 1073 metinde ise LGBTİ+ kişiler ya da dernek, kurum ve kuruluşları hedef gösterilerek nefret suçu işlendi. 1561 metinde (LGBTİ+’ları konu alan metinlerin yüzde 45’i) lezbiyen, gey, biseksüel, trans ya da interseks olmak “suç” gibi gösterildi. 1551 metinde (yaklaşık yüzde 45) LGBTİ+’lar “ahlaksız” olarak işaretlendi. Bu oranlar “sapkınlık”, “hastalık” ve “günah” olarak işaretlenmede ise şöyleydi:
“Sapkınlık”: 1529 metin, yüzde 44
“Hastalık”: 1297 metin, yüzde 37
“Günah”: 1437 metin, yüzde 41
“Medyadaki LGBTİ+ düşmanlığı tesadüf değil, planlı!”
Raporda bu durum şöyle açıklanıyor:
“Medyadaki LGBTİ+ karşıtlığı ve düşmanlığı, tesadüfi değil. Gerek bu raporda gerekse de diğer izleme faaliyetlerimizde belli dönemlerde kamu otoritelerinin, bakanların, Cumhurbaşkanı’nın ve üst düzey kamu görevlilerinin LGBTİ+’ları hedef alan açıklamalarına paralel bir şekilde medyada çok hızlı bir şekilde düşmanlaştırma politikalarının devreye sokulduğunu fark ediyoruz. LGBTİ+’ları düşmanlaştırmak için en çok kullanılan stratejiler arasında itibarsızlaştırma, LGBTİ+ örgütlerini ve LGBTİ+’ları “marjinal”, “toplum dışı unsurlar” olarak gösterme, LGBTİ+’ları gündeme göre “Batı kaynaklı” olarak işaretleyip LGBTİ+ olmanın kendisini dışsal bir meseleye dönüştürme, LGBTİ+’ları bir kutuplaştırma aracına dönüştürme eğilimleri öne çıkıyor. Medyada tekelleşme, sansür ve gazetecilerin tutuklanması, yargılanması gibi gerçeklerle birlikte düşünüldüğünde; LGBTİ+ karşıtlığını yayın politikasına dönüştürmüş bir blok ile karşı karşıyayız. Bütün bu sorunlara ilaveten, özellikle son yıllarda “aile” ve “din” kavramları üzerinden soyut karşıtlıklar hem LGBTİ+ karşıtı blok medya hem de Hükümet tarafından farklı vesilelerle gündeme getiriliyor. LGBTİ+’lar ile din, eşyanın doğasına aykırı bir şekilde birbirine karşıt iki ayrı olgu gibi sunuluyor. Benzeri bir yaklaşım özellikle İstanbul Sözleşmesi etrafında şekillenen karalama kampanyalarında “aile” kavramı üzerinden karşımıza çıkıyor. LGBTİ+ karşıtlığını yayın politikasına dönüştüren medya kurumları, hem siyasetçilerin LGBTİ+ karşıtı açıklama ve uygulamalarını meşrulaştırmayı kendisine görev addediyor hem de siyasetçilere LGBTİ+ karşıtı açıklamalar yapmalarını tavsiye (!) ediyor.
“Toplumdaki LGBTİ+ algısını değiştirmek, LGBTİ+ düşmanlığını ve nefreti yaygınlaştırmak için kamu görevlilerinin açıklama ve uygulamalarının yanı sıra; Hükümet yanlısı medya kurumları da sistematik ve organize karalama kampanyaları düzenliyor. Adeta LGBTİ+’lara karşı ideolojik ve politik bir mücadele yürütülüyor. Bu haliyle, içinden geçtiğimiz süreçte LGBTİ+’ları hedef alan nefret söylemini salt konu hakkında bilgi sahibi olmama ya da hata yapma ile açıklayamayız. Gerek medya izleme çalışmaları gerek kamunun uygulamaları, LGBTİ+ karşıtlığının bilinçli, ideolojik bir tutumun gereği görerek sistematik bir yaklaşım olduğunu gösteriyor. LGBTİ+ karşıtlığı, bir yandan da toplumsal cinsiyet eşitliğine dönük baskıcı uygulamalar ile el ele ilerliyor. Bu durum, medyada da yansımasını buluyor. “LGBTİ+ aktivizmi ve feminizm” düşmanlaştırılarak; mücadeleler itibarsızlaştırmaya çalışılıyor. Ülke genelinde yayın yapan LGBTİ+ karşıtı medyanın haberleri katlanarak ve çoğalarak yerel medyaya da sirayet ediyor. Gazeteler; aynı gazetenin farklı isimlerine dönüşüyor. Pandemi devam ederken, Diyanet’in hutbesi ile güçlenen bu LGBTİ+ karşıtı iklim, olağanüstü halin LGBTİ+’lar açısından devam ettiğini gösteriyor.
“Buna karşılık, LGBTİ+ haklarını ve eşitliğini gözeten mecralarda ise LGBTİ+’lar yayın politikasının bir parçası değil. Gündem kendini dayattığında haberleştirme eğilimi kuvvetli. Deyim yerindeyse; LGBTİ+’ları karalama kampanyaları artık bir blok haline gelmiş LGBTİ+ karşıtı medya tarafından ortaya atıldığında buna karşı cılız sesler çıkartmanın ötesine geçemeyen bir “alternatif medya” gerçeği de önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Gündemi belirlemek, kendi gündemini yaratmak konularında LGBTİ+ haklarını gözeten mecralar yetersiz kalıyor. Çoğu durumda belirlenen gündem doğrultusunda anlık, sıcak haberler ve değerlendirme yazıları ile kısıtlı bir yayıncılık pratiği izleniyor. LGBTİ+ hareketinin gündemleri, çalışmaları çoğu zaman ancak hedef gösterildiklerinde “alternatif medyada” yer alabiliyor. Cumhuriyet, BirGün, Gazete Pencere, Evrensel ve Yeni Yaşam gazetelerinde yayınlanan LGBTİ+’larla ilgili haber, köşe yazısı ve söyleşilerin sayısı nefret kampanyaları kapsamında üretilen içeriğin sayısıyla kıyaslandığında arada sayısal bir uçurum olduğu gözlemleniyor. Buna rağmen adı sayılan yayın organları LGBTİ+’ların medyada olumlu temsili ve hak haberciliği konusunda öne çıkıyor.”
Yaygın basında durum ne?
Yaygın medyada 2020 yılında LGBTİ+’ların yer aldığı 1882 haber, söyleşi ve köşe yazısı yayınlandı. Yayınladıkları haber, köşe yazısı ve söyleşilerin ayrımcılık, nefret söylemi, önyargı veya LGBTİ+’lara yönelik herhangi bir hak ihlali içerip içermediğine bakılmaksızın LGBTİ+’ları sayfalarına taşıyan ilk 11 gazete şöyleydi:
Yeni Akit, 270 metin, yaklaşık yüzde 14
Cumhuriyet, 140 metin, yaklaşık yüzde 7
BirGün, 129 metin, yaklaşık yüzde 7
Gazete Pencere, 105 metin, yaklaşık yüzde 6
Milli Gazete, 94 metin, yaklaşık yüzde 5
Hürriyet, 93 metin, yaklaşık yüzde 5
Evrensel, 78 metin, yaklaşık yüzde 4
Yeni Yaşam, 76 metin, yaklaşık yüzde 4
Doğru Haber, 73 metin, yaklaşık yüzde 4
Milat, 71 metin, yaklaşık yüzde 4
Aydınlık, 71 metin, yaklaşık yüzde 4
Rapora göre, Yeni Akit, Mili Gazete, Doğru Haber, Milat ve Aydınlık gazeteleri sene boyunca sürdürdükleri sistematik karalama ve nefret kampanyaları ile LGBTİ+’ları ve LGBTİ+ örgütlerini hedef haline getirdi. 2020’de bütün metinlerin neredeyse yarısında (1716 metin) LGBTİ+’ların düşünce ve örgütlenme özgürlüğünü ihlal etmeye çağrı vardı. “LGBTİ+ Dernekleri Kapatılsın” üstbaşlığıyla yıllardır sürdürülen karalama kampanyaları bu gazetelerin başını çektiği sistematik LGBTİ+ düşmanı yayıncılıkla güçlendi. 2020 yılında Diyanet’in LGBTİ+’ları hedef gösteren hutbesi, pandemi ve İstanbul Sözleşmesi gündemleriyle birleşerek hız kazandı. Yazılı basında LGBTİ+’larla ilgili metinlerin neredeyse yarısında LGBTİ+ örgütlenmeleri hedef gösterildi, LGBTİ+ derneklerinin kapatılması çağrısı yapıldı veya yaygınlaştırıldı, LGBTİ+’ların varolmaları dahi hedef gösterildi ve LGBTİ+’ların ifade özgürlüğüne saldırıldı. Bu durum, LGBTİ+ karşıtlığının artık medyada kemikleşmiş bir hal aldığını gösteriyor.
Yerel basında durum ne?
LGBTİ+ içerikli haber ve köşe yazıları en çok İstanbul’da yayınlanan yerel medya organlarında kendisine yer bulabildi. İstanbul’u Bursa ve Konya takip etti. LGBTİ+’ları sayfalarına taşıyan yerel gazetelerin en çok yayınlandığı 8 il sırasıyla İstanbul, Bursa, Konya, İzmir, Trabzon, Aydın, Ankara ve Sakarya’ydı. Yerel medyada yayınlanan metinlerin sayı ve yüzdeleri şöyle:
İstanbul, 147 metin, yaklaşık yüzde 9
Bursa, 121 metin, yaklaşık yüzde 8
Konya, 107 metin, yaklaşık yüzde 7
İzmir, 88 metin, yaklaşık yüzde 5
Trabzon, 62 metin, yaklaşık yüzde 4
Aydın, 58 metin, yaklaşık yüzde 4
Ankara, 51 metin, yaklaşık yüzde 3
Sakarya, 48 metin, yaklaşık yüzde 3
Yerel basında en çok içeriğin yayınlandığı iller detaylıca incelendiğinde birçok şehirdeki haberlerin çoğunda LGBTİ+’ların olumsuz bir şekilde tespit edildiği görülüyor. Yerel medyada en çok haberin çıktığı şehir olan İstanbul’daki haberlerin dağılımı incelendiğinde şehirde 2020’de yayınlanan konusu LGBTİ+’lar olan haberlerin çok büyük bir çoğunluğunun ya LGBTİ+’lara yönelik hak ihlali içerdiği ya da önyargıyı yaygınlaştırdığı açığa çıkıyor. Şehirde yayınlanan haber, köşe yazısı ya da söyleşilerin yalnızca yüzde 29’u (42) hak temelli haber örneği olarak değerlendirildi. LGBTİ+’ların olumsuz temsil edildiği metinler, şehirde yayınlanan yerel gazetelerdeki metinlerin yüzde 71’ine tekabül ediyor. İzmir’deki haberlerin dağılımı incelendiğinde İzmir’deki yerel gazetelerin, yerel basındaki olumsuz LGBTİ+ temsiline karşı önemli bir örnek oluşturduğu görülüyor. Yayınlanan LGBTİ+ bağlantılı haberlerin yüzde 81’inde (71 metin) LGBTİ+ haklarının gözetildiğini, yüzde 19’unda (17 metin) ise LGBTİ+’ların olumsuz temsil edildiğini gözlemledik. 2020 yılında İzmir’de LGBTİ+ haklarını gündemleştirme konusunda İz Gazete öne çıkarken; İzmir’de işlenen Hande Buse Şeker cinayetinin davası da yerel basında sıklıkla haber oldu. Ankara’da haberlerin dağılımı incelendiğinde ise şehirde 2020’de yayınlanan konusu LGBTİ+’lar olan haberlerin önemli bir çoğunluğunda LGBTİ+ haklarına saygılı, olumlu bir temsil gözlemleniyor. Haberlerin yüzde 73’ünde (37 metin) LGBTİ+ hakları gözetildi. Ankara’da özellikle LGBTİ+ derneklerinin çalışmaları ve Çankaya Belediyesi’nin Eşitlik ve Farkındalık Ayı etkinlikleri yerel basında kendisine yer buldu.
Röportajlar çok az, gündem oldukça haber yapma eğilimi yüksek
2020 yılında LGBTİ+’ları konu edinen içeriklerin yüzde 56’sını (1473) haberler oluşturdu. LGBTİ+’lar 1037 köşe yazısında (yüzde 40) yer alırken söyleşi ve röportajlar için bu oran 82 ile yüzde 3’te kaldı. Köşe yazısı ve haberin aksine öznelerin seslerini daha fazla duyurabilmesini sağlayan söyleşi ve röportajlarda LGBTİ+’lar çok az yer alabildi. LGBTİ+’ları konu edinen haber, söyleşi ve köşe yazıları en çok gazetelerin güncel/gündem sayfalarında (1848 içerik ile yüzde 53) yayınlandı. LGBTİ+’lar gazetelerin politika/siyaset sayfalarında 346 haber ile yüzde 10 oranında yer alırken; gazetelerin eklerinde 202 metin (yüzde 6) yer aldı. Haberlerin yüzde 6’sı dış haberler sayfalarında yayınlandı. Bu durum raporda şöyle aktarılıyor:
“LGBTİ+’ların en çok güncel/gündem sayfalarında haber olması, gazetelerin LGBTİ+ haklarını olumlu ya da olumsuz fark etmeksizin güncel konularla ilintili olarak ele aldığını, kapsamlı bir habercilik pratiğinin gelişmediğini gösteriyor.”
Araştırma yöntemi
Ajanspress tarafından günlük olarak süzülen haberler, oluşturulan ölçeğe göre tasnif edildi. Ölçeklendirmede metinler; başlık, yayınlandığı gazete, yayınlandığı sayfa, metnin konusu, metnin türü (haber, söyleşi ya da köşe yazısı) gibi teknik özelliklerin yanı sıra LGBTİ+ odaklı habercilik ve hak haberciliği kapsamında değerlendirildi.
Araştırma yöntemine göre bir metnin hak haberciliği kapsamında değerlendirilebilmesi için aşağıda sıralanan niteliklerden en az birisini taşıması gerekiyor:
*LGBTİ+’ların insan haklarına saygılı haber yapılmış
*LGBTİ+ örgütlerinin LGBTİ+ haklarına ilişkin görüşlerine yer verilmiş
*LGBTİ+ örgütlerinin diğer hak alanlarına ilişkin görüşlerine yer verilmiş
*Kaos GL’nin LGBTİ+ haklarına ilişkin görüşlerine yer verilmiş (Dernek ya da dernek adına konuşan bir kişinin görüşleri haberde çarpıtmadan yer almış)
*Kaos GL’nin diğer hak alanlarına ilişkin görüşlerine yer verilmiş (Dernek ya da dernek adına konuşan bir kişinin görüşleri haberde çarpıtmadan yer almış)
*LGBTİ+’ların yaşadığı ayrımcılık, nefret saldırısı gibi hak ihlallerini hak temelli habercilik ilkeleri çerçevesinde görünür kılmış
*Başarı hikayesi doğru biçimde aktarılmış
*LGBTİ+ örgütlerinin düzenlediği etkinlikler doğru bir biçimde görünür kılınmış
*LGBTİ+’lara yönelik insan hakları ihlallerine karşı mücadele yöntemlerinden bahsedilmiş
Hak haberciliği kapsamında değerlendirilmeyen metinler ise 3 ayrı başlıkta incelendi. Bu başlıklar sırasıyla şöyle: “Bu metin, konu edindiği LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlüklerini ihlal ediyor mu?”, “Bu metin LGBTİ+’lara yönelik önyargıları besleyen içerikte mi”, “Görsel temsil”.
Bir metinde homofobik, bifobik ya da transfobik nefret söyleminin olması; LGBTİ+ kimlik ve varoluşların “hastalık”, “suç”, “günah”, “ahlaksızlık”, “sapkınlık” olarak tanımlanması; metnin dilinde ayrımcılık olması o metinde hak ihlalini tespit ederken kullanılan alt başlıklardan birkaçı.
Önyargı başlığında ise LGBTİ+’ların stereotipler üzerinden temsil edilip edilmediğine bakıldı. Bu başlık karikatürleştirme, marjinalleştirme gibi yöntemleri tespit edip görünür kılmayı amaçlıyor.
Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları