15/11/2023 | Yazar: Yıldız Tar

Mahkeme, Ankara Onur Yürüyüşü davasında KaosGL.org muhabiri Aslı Alpar ve gazeteci Emel Vural’ı tanık olarak dinledi. Gazeteciler, hem eylemcilere hem kendilerine polis şiddetini anlattı.

Ankara Onur Yürüyüşü’nün gazeteci tanığı Vural: “Hastanelik etmeselerdi karşınızda tanık değil sanık olarak yer alacaktım” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

5 Temmuz 2022’de yapılan 2. Ankara Onur Yürüyüşü’nde darp edilerek gözaltına alınan 42 kişinin yargılandığı davanın dördüncü duruşması, bugün (15 Kasım) Ankara 52. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.

Adliyedeki büyük salonda yapılan duruşmayı Kaos GL, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, 17 Mayıs, Pembe Hayat, ÜniKuir dernekleri ve İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi takip etti.

Duruşmada sanıklar ifade verdi, KaosGL.org muhabiri Aslı Alpar ve gazeteci Emel Vural tanık olarak dinlendi, sanık avukatları savunma yaptı. Gazeteci tanıklar gün boyu devam eden polis şiddetinin hem eylemcileri hem de kendilerini hedef aldığını söyledi. Sanık avukatları ise, Onur Yürüyüşü düzenlemenin anayasal bir hak olduğunu, yürüyüş günü LGBTİ+'lara saldırmak için buluşan grupları koruyan polisin LGBTİ+'lara saldırdığını belirtti, sanıkların beraatini talep etti.

Dava, 31 Ocak 2024 saat 14.00'e ertelendi.

KaosGL.org muhabiri tanık olarak konuştu

Duruşma, henüz ifade vermemiş sanıkların ifadeleri ile başladı. Sanıklar, anayasal haklarını kullandıklarını, darp edilerek gözaltına alındıklarını söyleyerek beraat talep etti. Sanıkların ifadelerinin ardından Av. İlayda Doğa Karaman, tanıklarının dinlenmesi ve olay anına ilişkin görüntülerin duruşma salonunda izlenmesini talep etti. Hakim, tanıkların dinlenmesi talebini kabul ederken, olay anına ilişkin görüntülerin bu celsede salonda izlenmesi talebini reddetti.

İlk tanık, KaosGL.org muhabiri Aslı Alpar, yürüyüş günü yaşananları aktardı. Kendisinin de gazeteci olmasına ve haber takibi yapmasına rağmen polis saldırısında bacağından yaralandığını belirten Alpar, Onur Yürüyüşü’nde şahit olduklarını şöyle özetledi:

“Gazeteciyim, gazetecilik yapıyorum. 5 Temmuz 2022 tarihinde saat 16 sularında Kuğulupark’taydım. Gözlem yapmak için erken gitmiştim. Hiç aktivist yoktu, iki yüze yakın polis vardı. Polisler, parkta çocuklarını oynatan ebeveynleri çok sert bir şekilde alandan uzaklaştırıyordu. Kuğulupark’ta aynı zamanda daha sonra LGBTİ+’lara hakaret ettiklerini göreceğim, sivil giyimli birkaç kişinin sık sık polisin yanına gidip polisle konuştuklarını gördüm. O sırada polisin daha eylem başlamadan, bir kişiyi üzerindeki kıyafetten dolayı LGBTİ+ varsayarak onu alandan uzaklaştırdıklarını gördüm.

“Bacağıma on dikiş atıldı”

“Yaklaşık bir saat sonra ses duydum, sesin geldiği yöne doğru, Tunalı Caddesi’ne gittim. Sivil giyimli kişilerin yine genç LGBTİ+’lara saldırdığını, ‘ülkemde ibne istemiyorum’ dediklerini gördüm. Büklüm Sokak’ta ise ilk polis müdahalesini gördüm. On kişilik grubun etrafını elli polis sarmış, biber gazı sıkıyordu. Basın olarak buradan sonra Kennedy Caddesi’ne doğru yürümeye başladık. Net anlamda işkenceye tanık oldum. Yirmi kişilik bir grubun etrafını saran polis görüntü almamıza izin vermedi. Bizi sürekli ittirdi. Basın kartımızı gösterdiğimiz halde bizi alandan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Bu sırada Kennedy Caddesi’nde yoğun trafik akışı vardı. Bizi trafiğe doğru ittikleri için araba çarptı bana ve başka bir muhabir arkadaşımıza. Polis halkası içinde kalan kişiler ise halkadan çıkıp dağılmak istiyordu ancak polis, hem hakaret ediyor hem de alandan çıkmasını engelliyordu. Biber gazı da sıkılınca ben biraz geri çekildim, o sırada yoldan geçen birisi ‘bacağınız kanıyor’ dedi. Beni ittikleri sırada bacağımdan yaralanmışım. O günün akşamı hastaneye gittiğimde on dikiş atıldı o yaraya.

Polisten eylemciye: “Seni böyle yere yatırmayı çok sevdim”

“Tekrar alana yaklaştığımda ise sivil giyimli bir grubun küfür ve hakaret ederek LGBTİ+’lara saldırmaya çalıştığını, onları engellemeye çalışan kolluk kuvveti olmadığını gördüm. Biz gazeteciler bir kez daha iteklendik. Polisin insanları ters kelepçe yapıp yere yatırdığını gördük. Bir yandan da dizleriyle ve ayaklarıyla insanların sırtına, boynuna bastırıyorlardı. Bir polisin, ‘Seni böyle yere yatırmayı çok sevdim’ dediğini duydum. Bir yandan başka bir gazeteci arkadaşım Emel Vural’ın yüzüne biber gazı sıkıldığını, nefes alamayıp yerde yattığını gördüm. Onun yanına gidip ambulans çağırdık ancak ambulans gelmedi. Arkadaşları, kendi imkanlarıyla onu hastaneye götürdüler. Benim bacağımdaki kanama artınca hastaneye gitmek için alandan ayrıldım.”

“Akan trafiğe atılan insanlar gördüm”

Gazeteci Emel Vural da tanık olarak dinlendi. Vural, “Anayasal hakkını kullanmak için bir araya gelmek isteyen kişiler daha toplanamadan polis müdahalesi ile karşılaştı” dedi. Polis engellemeleri nedeniyle eylemin gerçekleşemediğini belirten Vural, gün boyu şahit olduklarını aktardı:

“Akan trafiğe atılan insanlar gördüm. İnsanların kıyafetleri üzerinden polisin saldırdığına şahit oldum. Görüntü almamız engellendi. Çekmek için ısrarcı oldum. Mesleki görevim o anları kayıt altına almaktı. İnsani olarak da gördüğümüz manzara çok korkunçtu. Gencecik insanların yüzüne biber gazı sıkıldığını, ters kelepçeyle yerlerde sürüklendiğini gördüm. Çekim yapmak istediğimde doğrudan yüzüme biber gazı sıkıldı. Bir saate yakın nefes darlığı yaşayıp hastanelik oldum. Muhtemelen bu yüzden şu an karşınızda sanık değil tanık olarak yer alıyorum. Eğer hastanelik etmeselerdi, beni de gözaltına alacaklardı. Gazeteci arkadaşım Aslı Alpar yardımcı olarak hastaneye gitmemi sağladı. Aslı’nın da yaralandığını fark etmemişim bile. Çok kötü bir durum vardı. Günün özeti gazetecilerin şiddete uğraması değil ama işkence vardı ve onu göstermek istediğimiz için şiddete uğradık.”

“Hacı Bayram’da LGBTİ+ karşıtları toplanırken, Kuğulu’da polis LGBTİ+’lara saldırdı”

Tanık beyanlarının ardından Av. İlayda Doğa Karaman, LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü hedef alan sosyal medya paylaşımlarını mahkemeye sunarak “Onur Yürüyüşü’nün yapılacağından haberdar olan bir grup ‘insan fıtratı’ diyerek bir çağrıda buluştu. Herkesi Hacı Bayram Camii’nde toplanmaya davet etti. Yeniden Refah Partisi Gençlik Kolları Başkanı Melih Güner ise LGBTİ+’ları hedef alarak Kuğulupark’a çağırdı. Fezleke içerisinde LGBTİ+’lara ilişkin çok fazla görüntü varken, LGBTİ+’ları tehdit eden İslamcı gruplardan hiç bahsedilmemesini anlayamadık” dedi.

Av. Karaman, aynı gün aynı saatte LGBTİ+’ları hedef gösteren, nefret söyleminde bulunan, tehdit eden yürüyüşler polis koruması altında yapılırken LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne polisin saldırmasını eleştirdi ve ekledi:

“İşkence, gözaltı sonrası hastaneye giderken de hastaneden dönüşte de devam etti. Polisler, biz avukatların beyanda bulunmasını da engelledi ve adil yargılanma hakkı ihlal edildi. Anayasa ve AİHM kapsamında ifade özgürlüğü engellendi.”

“Polis fezlekesinden kopyala yapıştır iddianame”

Av. Nergiz Görnas ise iddianameyi eleştirdi, “Hukuki bir metin olmaktan çok uzak bir iddianame görüyoruz. Polis fezlekesinden kopyala yapıştır yapıp, başlığına iddianame yazmışlar. Objektiflikten uzak, hangi eylemin hangi sebeple suç olduğu tariflenmeyen bir metin” dedi.

Av. Görnas, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kolluğun keyfine göre sınırlanamayacağını da belirterek şöyle devam etti:

“İddianamede Onur Yürüyüşü’nü doğrudan hedef gösteren, Kuğulupark’ta toplanan Cihatçı grubun toplanmasına ‘tepki’ denilirken; sanıkların lehine olabilecek herhangi bir delile yer verilmedi. Adil bir soruşturma sürecinin yürütülmediğini iddianameye bakarak anlayabiliyoruz. Tüm sanıkların derhal beraat etmesini talep ediyorum.”

“Bu şehirde LGBTİ+’lar senelerce yürüdü, yasa değişmedi, ne değişti de saldırılar başladı?”

Av. Abdullah İkbal Arslanbaş, Ankara’da uzunca yıllar barışçıl şekilde Homofobi Karşıtı Yürüyüş’ün Kolej’den Sakarya’ya yapıldığını anlatarak, “Yasa değişmedi, ne değişti? Bu şehirde binlerce kişi gökkuşağı bayraklarıyla yürüdü. Birden idare keyfi olarak engellemeye başladı” dedi.

Av. Arslanbaş, LGBTİ+ Onur Yürüyüşü ve etkinliklerine yasakların tarihini aktararak LGBTİ+ Onur Yürüyüşleri’ne ilişkin sivil toplum örgütlerinin raporlarını anlattı, mahkeme heyetine seslenerek, “Sizin vereceğiniz karar da bu raporlarda ya insan hakları açısından olumlu bir gelişme olarak ya da ihlaller zincirine eklenen bir karar olarak yer alacak” ifadelerini kullandı.

Son olarak söz alan Av. Barış Barışık ise, “Kolluk kuvvetlerinin Onur Yürüyüşü’nü engellemesi sadece toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlüğünün engellenmesi anlamına gelmiyor. LGBTİ+ dediğimiz şey bir ideoloji değildir, örgüt değildir, insanlardır. İhlal edilen de insanların haklarıdır. Onur Yürüyüşü’ne katılan insanlar öldürülmemek için oradadır. Bu, bir yaşam hakkı mücadelesidir” dedi.

Dava, 31 Ocak 2024 saat 14.00'e ertelendi.

TIKLAYIN - “Ağzımız, yüzümüz kan içindeyken biber gazı sıktılar”

İddianameden: İBDA-C sloganı atanlar “vatandaş”, Onur Yürüyüşü ise “sözde”

42 kişinin 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefet, hakaret, basit yaralama, görevi yaptırmamak için direnme gibi bir dizi suçtan yargılandığı davanın iddianamesi önce reddedilse de, Savcılığın itirazı üzerine red kararı kaldırıldı ve dava açılmış oldu.

İddianamede, Ankara Onur Yürüyüşü hakkında “sözde” sıfatı kullanılırken, aynı gün LGBTİ+’lara saldırmak için bir araya gelen İslamcı gruplardan “vatandaş” diye bahsedildi. Gözaltına alınan LGBTİ+ aktivistleri için ise “Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans ve İnterseks (Lgbti+) yapılanmasına müzahir şahıslar tarafından gerçekleştirilen kanuna aykırı eylemler esnasında 42 şüpheli yakalanmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Savcı, polis şiddetiyle gözaltına alınan LGBTİ+’ların polise saldırdığını iddia ederken, bir polisin “299,99 TL’ye aldığı kot pantolonun yırtıldığını” da iddianameye ekledi. Kameralara da yansıyan yoğun polis şiddeti ise savcılık iddianamesinde yer almadı.

Öte yandan, Savcı Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan bir kişi hakkında “kanuna aykırı eylemlere katılmayı alışkanlık haline getirdiğinden ve buna bağlı olarak da adli tahkikatlara maruz kaldığından dolayı tanınan” ifadelerini kullanarak fişlemeyi de itiraf etmiş oldu.

İBDA-C yanlısı grupların Onur Yürüyüşü’ne karşı “Akıncılar burada, sapkınlığa geçit yok” sloganları da iddianameye “bazı vatandaşların sloganları” diye girdi.

Ankara Onur Yürüyüşü'nde ne oldu?

İslamcı grupların Hacı Bayram Camii ve Kuğulupark’taki linç ve nefret çağrılarına izin veren polis 5 Temmuz 2022’de 2. Ankara LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne saldırdı.

2. Ankara Onur Yürüyüşü'nün düzenleneceği Kuğulu Parkın etrafı yürüyüş öncesi polis araçlarıyla çevrelendi. Gazeteciler alandan zorla uzaklaştırıldı. "Şova izin vermeyeceğiz" diyerek parktaki LGBTİ+'ları dışarı çıkardı.

LGBTİ+'lar tüm engellemelere rağmen Onur Yürüyüşü’nü gerçekleştirdi. Tunalı Hilmi Caddesi’ne bağlanan sokaklardan, “Nefrete inat, yaşasın hayat” sloganları yükseldi.

Daha toplanma başlamadan bir LGBTİ+ aktivistini gözaltına alan polis, yoğun biber gazı kullanarak 42 kişiyi gözaltına aldı. Ters kelepçe işkencesi uyguladı. Gözaltına alınanlar Emniyet'teki ifadelerinin ardından 6 Temmuz sabah saatlerinde serbest bırakıldı.

Polis, Mezopotamya Ajansı'ndan gazeteci Emel Vural'ın yüzüne biber gazı sıktı ve KaosGL.org muhabiri Aslı Alpar'a da saldırarak bacağından yaraladı.

LGBTİ+’lar saldırılar öncesi Tunalı Hilmi Caddesi’nde birçok farklı grup halinde yürüdüler. Kennedy Caddesi ve Bestekar Sokak’ta polis darp ederek LGBTİ+’lara saldırdı. Ankara Onur Yürüyüşü basın açıklaması Tunalı Hilmi Caddesi'nde yürünerek okundu. Öte yandan, LGBTİ+ düşmanı İslamcı gruplar da LGBTİ+’lara saldırmaya kalkıştı.


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, onur yürüyüşü, dava
İstihdam