16/07/2017 | Yazar: Kaos GL

Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu mezunlarının buluşmasında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık tartışıldı.

Avrupa Siyaset Okulu mezunları LGBTİ’lere ayrımcılığı tartıştı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu mezunlarının buluşmasında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık tartışıldı.

Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu 2017 kış dönemi mezunları Ankara’da iki günlük bir programda bir araya geldi.

Sivil toplum ve siyasi parti çalışmalarında engeller, olanaklar ve çözüm arayışlarının tartışıldığı buluşma dün (15 Temmuz) “Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği” oturumuyla başladı.

“Ayrımcılıkla mücadele hepimizi özgürleştirir”

KaosGL.org editörlerinden Yıldız Tar’ın sunum yaptığı oturumda homofobi, transfobi, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, nefret suçları gibi temel kavramlar tartışıldı. Tar şöyle konuştu:

“Homofobi eşcinsellerin; transfobi transların değil bir bütün olarak toplumun meselesidir. Toplumsal barışı tehdit eden, heteroseksüel ilişkinin tek meşru, makbul ve normal ilişki biçimi olduğunu dayatan ayrımcılık ideolojisi heteroseksizmle mücadele; hepimizi özgürleştirecektir.”

Ayrımcılığın gündelik hayatın her alanında var olduğunu hatırlatan Tar, “hastalık, suç ve günah” söylemlerinin tarihsel arka planını aktardı, “Özgürlük ve eşitlik dediğimiz meselenin karşısında duran tüm ideolojiler bir şekilde birbiriyle ilişkilidir. Böylesi bir birliğe karşı hiyerarşi karşıtı beraberliklerin yolunu aramak hepimizi özgürleştirebilir” ifadelerini kullandı.

Görmezden gelme, farklı muamele

Ayrımcılığın toplumsal adaleti zedelediğini hatırlatan Tar, “Ayrımcılık bazen görmezden gelme bazen de farklı muamele ile kendini gösterir. Her iki biçimde de ayrımcılığa uğrayan kişinin toplumsal hayatın bütününe katılımını zedeler, imkansız kılar en iyi ihtimalle görünmezliğe hapseder” şeklinde konuştu.

“Nefret hepimizin sorunu”

Nefret söyleminin hem nefret saldırılarını meşrulaştırdığını hem de hedefindeki gruba mensup kişilerde ciddi yıkımlara yol açtığını da ifade eden Tar, “Ancak nefret suçunun hedefinde olmak için illa o gruba mensup olmanız gerekmiyor. Uzun saçlı heteroseksüel bir erkeğin eşcinsel olduğu kalıp yargısı ve varsayımı üzerinden nefret söylemi ve hatta saldırılarına maruz kalabileceğini de deneyimliyoruz. Nefret; sadece LGBTİ’lerin sorunu değil; toplumsal barışı tehdit ettiği için herkesin sorunudur” diye belirtti.

Susturma isteğine karşı görünürlük mücadelesi: Medyada biz

Yıldız Tar konuşmasının ikinci bölümünde medyada LGBTİ’lerin nasıl yer aldığından bahsetti. Çeşitli gazetelerdeki haber örneklerini tartışmaya açan Tar, yıllar içerisinde medyanın dilinde değişim olmasına rağmen nefret söyleminin hâlâ güncel bir sorun olduğunu söyledi.

Türkiye’de medyayı homofobik ve transfobik nefret söylemi açısından ana hatlarıyla üç döneme ayıran Tar, “ucube” ve “terör” anahtar kavramları üzerinden medyada nefret söyleminin seyrini aktardı.

“Nefret söylemi bir susturma isteğidir”

Nefret söyleminin bir egemenlik ve iktidar ilişkisiyle de yakından alakalı olduğunu hatırlatan Tar sözlerine şöyle devam etti:

“Nefret söylemi ve yine nefret suçunu yapısal hiyerarşilerden ve güç ilişkilerinden ayrı düşündüğümüzde yanılırız. Nefret, güçlü olandan toplumsal olarak güçsüzleştirilen kesimlere dönük kuvvetli bir saldırı ve susturma eylemidir. Nefret söylemi bir susturma isteğidir. Hedef gösterdiği grubu susturup etkisizleştirmek ister.”

Medyada nasıl yer alıyoruz?

Sessizleştirme eylemine karşı kendi hikayeni anlatmanın önemini de vurgulayan Tar, KaosGL.org’un yayıncılık ve medya izleme faaliyetlerini aktardı.

Haberleri nefret söylemi, kalıp yargı – sterotipleştirme ve görsel sunuş başlıkları altında değerlendirdiklerini belirten Tar şöyle devam etti:

“Nesneleştirme, marjinalleştirme, genellemeler, yanlış bilgiler, önyargıların yaygınlaştırılması, ‘farklılığın ve farkın’ olumsuz biçimde medya aracılığıyla yaygınlaştırılması gibi alt başlıklara sahip stereotipleştirme meselesi en az nefret söylemi kadar önem taşıyor. Özellikle son üç yılda stererotiplere hapsetmenin medyada yaygın bir trende dönüştüğünü gözlemliyoruz.”

Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu nedir?

Avrupa Siyaset Okulu 2014 yılında Anadolu Kültür ile Avrupa Konseyi arasında imzalanan bir ortaklık antlaşması uyarınca kuruldu. Okul, Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi ile imzalanan protokol neticesinde çalışmalarını Boğaziçi Üniversitesi ile işbirliği içinde yürütüyor. Okul, aynı zamanda Avrupa Konseyi’nce kurulan Siyasi Çalışmalar Okulları Ağı’nın da bir parçası.

Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu düzenli olarak organize ettiği eğitimler ile geleceğin siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik liderlerini yetiştirmeye katkı sunmayı amaçlıyor. Okul bu eğitimler ile, farklı siyasi görüşe sahip olan ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen 25-35 yaş arası gençlere Avrupa norm ve kurumlarını tanıtmayı, onlarla farklı siyasa alternatiflerini tartışmayı ve onlara ileriki siyasi hayatlarında yardımcı olacak temel becerileri kazandırmayı hedefliyor.


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam