21/03/2018 | Yazar: Yıldız Tar

AYM’nin cinsiyet geçiş sürecine ilişkin iki kararını Av. Hun ve Av. Şahin değerlendirdi.

AYM kararları: Yeni hukuki gelişmeler için umut var! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

AYM’nin cinsiyet geçiş sürecine ilişkin iki kararını Av. Hun ve Av. Şahin değerlendirdi: “LGBTİ derneklerinin faaliyetleri etkili oluyor. Uygulamayı izlemek gerekir. Yeni gelişmeler için umut var.”

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) cinsiyet geçiş sürecini düzenleyen Medeni Kanun Madde 40’a ilişkin iki ayrı kararı Resmi Gazete’de yayınlandı. 29 Kasım’da verilen iki karar da cinsiyet geçiş sürecine ilişkin önemli düzenlemeleri içeriyor. Kararlara göre artık “cinsiyet değiştirme ameliyatı izni” için “üreme yeteneğinden yoksun kalma” şartı kalktı. Nüfus kayıtlarında değişiklik için “ameliyat şartında” ise değişme olmadı.

AYM’nin bu iki kararını da Av. Sinem Hun ve Pembe Hayat Derneği’nden Av. Emrah Şahin’e sorduk.

“Yeni hukuki aksiyonlar için umut var”

“Ameliyat şartına” ilişkin başvuruyu da yapan Av. Hun, “Ameliyat şartıyla ilgili AYM kararı elbette üzücü. Tüm karşı oyları okuduktan sonra keşke daha farklı sonuçlansaydı diye düşündüm” dedi. Hun, AYM Başkanvekili Engin Yıldırım’ın karşı oyuna da değinerek şöyle devam etti:

“Engin Yıldırım’ın karşı oyunda belirttiği her şeye imzamı atıyorum. Sayın Yıldırım söyleyecek fazla bir şey bırakmamış. Sevindirici olan AYM’de şu an bu konuda zihinsel dönüşüm geçirmiş 6 hakimin olması. Bu önemli bir güvence. İlerleyen yıllarda eğer yürütme yargıya bu hızda müdahale etmeye devam etmezse, alınacak yeni hukuki aksiyonlar için bir umut var.”

“Sn. Yıldırım, Kaos GL yayınıyla konuya ilgisinin başladığını söylemişti”

Av. Hun, LGBTİ derneklerinin mücadelesinin ne kadar etkili olabildiğini bu kararla gördüğünü de şöyle aktardı:

“Sayın Engin Yıldırım uzun yıllar önce katıldığı bir Kaos GL etkinliğinde konuya ilgisinin okuduğu bir Kaos GL yayınıyla başladığını anlatmıştı. Dolayısıyla üretmeye, başat yayınları tercüme etmeye, bağ kurmaya ve hukuk insanları nezdinde lobiciliğe mutlaka devam edilmeli. Etkisi büyük oluyor.”

Avrupa'daki pozitif değişimlerin Türkiye’yi de etkilediğini vurgulayan Hun, “Özellikle uluslararası, bölgesel veya ulusüstü örgütlerin konuya dair tavsiye kararları, raporları, ilke kararlarının artarak devam etmesi çok önemli. Hatta BM'nin LGBTİ haklarının korunmasına dair yeni bir uluslararası sözleşme hazırlama ve imzaya açma niyeti son yıllarda ağırlık kazanıyor. Belki o zaman daha farklı bir konjonktüre sahip olabiliriz. AB üyesi devletlerdeki anayasal ve yasal değişimler bizleri de etkiliyor. AB’deki değişimin daha da görünür kılınması ve anaakımlaştırılması için çalışmaya devam etmeyi önemli buluyorum” dedi.

“Uygulamayı izlemek gerekir”

Hun, “üreme yeteneğinden yoksun olma” şartının kaldırılmasına ilişkin ise uygulamanın nasıl olacağını izlemek gerektiğini söyledi ve ekledi:

“Üreme haklarının anayasal korunması demek, üremeye erişime dair sağlık haklarını ve bu konudaki ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını da talep etmek demek. Yani, transların yumurta ve sperm dondurma haklarına dair nasıl bir gelişme olacak? Tüp bebek ve taşıyıcı anneliğe dair sağlık hizmetlerine erişimleri olabilecek mi? Özellikle evli trans bireyler açısından, üreme ve çocuk sahibi olma yöntemlerini nasıl güncelleştirmeli ve bu konuda nasıl bir savunuculuk geliştirmeliyiz? Son olarak, bu karar bizleri, ayni İsveç’teki gibi, toplu veya bireysel tazminat davası açmaya da götürebilir. Şu an bunun üzerinde çalışıyoruz.”

“Geri dönüşü olmayan ölçüsüz bir şarttı”

Av. Emrah Şahin ise “üreme yeteneğinden yoksun olma” şartının kaldırılmasını şöyle yorumladı:

“Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı ile Medeni Kanunumuzun 40. maddesinde iptal edilen bu ibare cinsiyet geçiş sürecine ilişkin geri dönüşü olmayan ölçüsüz bir şarttı. Kaldırılan bu ibare yürürlükte olduğu müddetçe pek çok insanın mağdur olmasına sebebiyet verdi. Bu yönüyle kararı olumlu buluyorum. Ancak özellikle LGBTİ’ler söz konusu olunca AYM’nin verdiği bu gibi kararların ardından yasa koyucunun ders çıkarmayıp daha ağır bir hüküm getirerek boşluğu doldurmaya çalıştığına uygulamada şahit olduk.  Yasa koyucunun yine böyle bir refleks göstermesinden endişelendiğimi de belirtmek isterim.”

Engin Yıldırım karşı oyunda ne demişti?

“Ameliyat şartı” kararınaa karşı oy kullanan AYM Başkanvekili Engin Yıldırım; Birleşmiş Milletler’in işkence konusundaki özel raportörünün “cinsiyet kimliğiyle ilgili tıbbi müdahalelerin işkence ve aşağılayıcı muamele olarak nitelendirilebileceği” görüşünü hatırlatarak; uluslararası hukuk ve sözleşmeler açısından cinsiyet kimliğinin kendi kaderini tayin hakkı veya kendini belirleme hakkının en temel unsurlarından biri olduğunu söyledi.

Yıldırım, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin transların hukuk önünde tercih ettikleri cinsiyet ile tanınmaları için ön koşul olarak tıbbi süreçlerden geçme zorunluluğunu sona erdirme çağrısını da hatırlatarak şöyle devam etti:

“İncelediğimiz kural, cinsiyeti tamamen biyolojik bir temelden hareketle tanımlamakta ve bunun bir yansıması olarak transseksüel bireylerin kendileriyle özdeşleştirdikleri cinsiyetin hukuk düzeni tarafından kabul edilebilmesi için cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptırmalarını zorunlu tutmaktadır.

“Transseksüel kişilerin hissettikleri cinsiyete kavuşmak için cinsiyet değiştirme ameliyatına zorlanması onları temel hakları arasında seçim yapmaya mecbur bırakmaktadır. Transseksüel insan kamu düzeni adına kendisi açısından iki olumsuz durumdan birini tercih etmek durumunda kalmaktadır. Ya kendisinin hissettiği cinsiyetin hukuken tanınmamasına razı olacak ya da kendi fiziksel ve bedensel bütünlüğüne müdahaleye katlanacaktır.”

“Transseksüel kişinin kendini ait hissettiği cinsiyetin hukuk düzeni tarafından tanınması için ameliyat olmak zorunda bırakılması, ona bedensel ve ruhsal olarak fiziksel ve psikolojik bir yük getirmektedir.”

Yıldırım, vücut bütünlüğüne müdahaleyi gerektiren tıbbi uygulamalarda bireyin arzusunun temel alınması gerektiğini vurguladı. Transların “toplum veya devlet tarafından düzeltilmesi gereken ‘bozuk’ bedenlere ve ruhları sahip bir tür ‘acaib el-mahlukat ve garaib el-mevcudat” olmadığını hatırlattı. Çoğunluğun görüşüne katılmadığını belirtti.


Etiketler: insan hakları, sağlık
nefret