21/06/2022 | Yazar: Yıldız Tar

Boğaziçi gökkuşağı davası bir kez daha ertelendi. Dosyadaki bilirkişi, klonlanmayı icat ederek bir kişinin aynı anda iki farklı yerde olduğunu iddia etti.

Boğaziçi gökkuşağı davasında bilirkişiye göre bir sanık aynı anda hem gözaltında hem sokakta! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Boğaziçi Üniversitesi’nde LGBTİ+ bayrakları taşıdıkları için polis saldırısına uğrayanların yargılandığı davanın altıncı duruşması bugün (21 Haziran) İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Yargılanan LGBTİ+ hak savunucularının Avukatlarından İrem Yener duruşmaya katıldı. Av. Yener, bilirkişi raporuna itiraz ederek müvekkilinin derhal beraatini talep etti. Av. Yener, bilirkişiden sanıkların görüntüde yer alıp almadığını tespit etmesinin istendiğini ancak bilirkişinin yetki sınırlarını aştığını söyledi:

“Bilirkişi, dosyanın konusu dahi olmayan konularla ilgili belirleme yapmıştır. Trafiğin engellenip engellenmediğinin veya sanıkların "görevli memura mukavemet" gibi dosyanın konusu olmayan başkaca suçlar işleyip işlemediğinin tespitini yapmak bilirkişinin yetki sınırları içerisinde değildir. Müvekkillerimizi hedef göstermeye ve hakim nezdinde olumsuz kanaat oluşturmaya yönelik bu bilirkişi raporu hukuka aykırıdır ve hükme esas alınmamalıdır.”

Bilirkişinin bilemedikleri

Av. Yener, bilirkişinin tek görevi ve yetkisinin dosyadaki görüntülerde sanıkların yer alıp almadığını tespit etmek olduğunu belirterek, “Bunu dahi doğru şekilde yapamamış, sanıklara ilişkin yanlış tespitler yapmıştır” dedi. Bilirkişi raporunda dosyada sanık olmayan kişilere ilişkin tespitlerin yer almasını da eleştirdi. Yetki sınırlarını aşmasına ilişkin şikayette bulunacaklarını söyledi.

Bilirkişi raporunda o saatlerde çoktan gözaltına alınmış bir kişinin, gözaltında olduğu sırada eş zamanlı olarak sokakta da olduğu iddia ediliyor. Bilirkişi raporunda ayrıca, kaldırımda yürümeyi suç olarak gösteriyor.

Mahkeme, dosyayı mütalaa için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Bir sonraki duruşma 20 Eylül saat 10.20’de görülecek.

Ne olmuştu?

“Boğaziçi Üniversitesi’nin LGBTİ+ bayrağı taşıyan bir öğrenciye soruşturma açmasını protesto eden öğrencilerin gözaltına alınmasını protesto eden öğrencilere gözaltıları protesto edenlerin de gözaltına alınmasını Çağlayan’da protesto edenler de gözaltına alındı.”

Bu cümleler 25-26 Mart 2021’de yaşananların özeti. 25 Mart’ta Boğaziçi Üniversitesi’nin de yer aldığı Hisarüstüstü Mahallesi’nde dört öğrenci “LGBTİ+ bayrağı taşıdıkları” gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. Aynı gün Boğaziçi Üniversitesi rektör atanmasını protesto eylemleri sırasında LGBTİ+ bayrağı taşıyan bir öğrenciye açılan disiplin soruşturması vardı ve öğrenciler arkadaşlarına destek olmak istiyordu. 1 Şubat’ta polisin saldırdığı protesto gösterileri sırasında gökkuşağı bayrağı açan N.D., hakkında disiplin soruşturması “yukarı çıkıp elindeki LGBTİ+ flamasını salladığınız” ifadeleriyle açıldı. N.D., 25 Mart’ta soruşturma kapsamında ifade verecekti.

Ardından polis saldırılar Kuzey Kampüs’te, üniversitenin Bebek kapısında ve 26 Mart’ta ise Çağlayan Adliyesi’nde devam etti. Kuzey Kampüs önünde gözaltına alınan 12 kişi hakkında “toplantı ve gösteri yürüyüşlerine muhalefet” suçlamasıyla dava açıldı.

Cumhuriyet Savcısı’nın öğrenciler hakkında hazırladığı iddianamede 1 Şubat’ta polisin saldırdığı protesto gösterileri sırasında gökkuşağı bayrağı açan N.D., hakkında disiplin soruşturması açıldığı yer alıyor. İddianamede polis şiddeti yer almazken, 25 Mart’ta öğrencilerin gökkuşağı bayrağı taşımaları şu ifadelerle kriminalize ediliyor:

“Kuzey kampüs önü dış kısım kaldırıma geldiğinde, LGBTİ flamalalarını açıp toplu bir şekilde yürürken kolluk güçlerince durduruldukları, kolluk amirlerince gurup ile müzakere edilerek ellerinde bulunan LGBTİ flamalarını kapatmaları…”


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, eğitim
İstihdam