13/03/2016 | Yazar: Yıldız Tar

Feminist Forum; cinsiyetçiliği, homofobiyi ve transfobiyi topa tutan Atletik Dildoa, Sportif Lezbon ve Mor Barikat’ı bir araya getirdi.

Feminist Forum; cinsiyetçiliği, homofobiyi ve transfobiyi topa tutan Atletik Dildoa, Sportif Lezbon ve Amedspor Mor Barikat’ı bir araya getirdi.

Kaos GL Derneği’nin bu yıl beşincisini düzenlediği Uluslararası Feminist Forum “Cinsiyetçiliği Topa Tutanlar” oturumuyla sona erdi. Atletik Dildoa, Sportif Lezbon ve Mor Barikat’tan futbolcu ve taraftarlar futbolda cinsiyetçilik, transfobi ve homofobiye karşı deneyimlerini paylaştı.

“Eril baskı futboldan uzak durmama yol açıyordu”

Şevval Kılıç: Birçok lubunya çocuk gibi ben de futbol fobisine sahiptim. Hetero baskın, eril beden dili benim futboldan uzak durmama yol açıyordu. Sonrasında Tatavla’da yaşayan arkadaşlarımın önderliğinde ben de futbol maçlarına gitmeye başladım. Zamanla kaleciliğe geçtim. Kalede durup bir yandan sigara içiyorum tabi. Hetero baskın, eril baskı ortadan kalktığında futbolun inanılmaz eğlenceli olduğunu keşfettim.

Bazen futbolu öyle bir yerde oynarsınız ki “Yaşa Amedspor” demek bile öldürülmenize yol açabilir. Hem eril baskı hem de devlet baskısını aynı anda yaşamak zorunda kalabilirsiniz.

“Mahallede maça devam!”

Nazlı Cabadağ, İstanbul Atletik Dildoa: Atletik Dildoa’yı kurduğumuzda Öteki Lig’e girmek istedik. Bize bir isim bulup katılmamızı istediler. Sportif Lezbon’dan da ilham alarak en hoşumuza giden isim Atletik Dildoa oldu. Lige ismi bildirdikten sonra bir hafta cevap alamadık. Bazı takımların çekinceleri olduğu söylendi. Ardından birtakım grupların dildoyu cinsiyetçi, kapitalist ve militarist bulduklarını açıkladılar. Bir sürü hetero adam bize bunları söylüyordu. Bazı takımlar ligten ayrıldı. Özür metni yazacaklardı ancak yazmadılar. Süreç bayağı uzadı. Bir şekilde 2 ay boyunca hiç futbol oynayamazken birden gündem olduk. Neticede lig bir şekilde kapandı. Biz mahallede maç yapmaya devam ediyoruz.

Regl kanı ve futbol…

Fulden Arisan, İstanbul Atletik Dildoa: Yaklaşık 3 aydır düzenli oynuyorum. Her Salı akşamı Feriköy’de oynuyoruz. Benim futbolla hikayem biraz acılı bir süreç. Futbol oynarken regl kanımı gördükten sonra futbol oynayamaz hale geldim. Atletik Dildoa ile birlikte sokaklarda koşturmayı ne kadar özlediğimi fark ettim. Kuralsızlığımızı, özgürlüğü, istediğim gibi top koşturmayı çok seviyorum.

Işık Dağı’ndan Sportif Lezbon’a

Hande Altıntaş, Ankara Sportif Lezbon: Kaos GL’nin geleneksel Işık Dağı pikniklerinden birinde boyumuz kadar otların arasında top oynarken çok eğlendiğimizi fark ettik. Halısahada da oynamaya karar verdik. O sene iki takım kurduk. Strapon ve Elle diye iki takımla oynadık. Diğer sene daha çok kadına ulaşarak birlikte oynamak için çağrı yaptık. Yaklaşık 40 kadının oluşturduğu 4 takımla turnuva yaptık.

Bu maçların üzerinden iki sene geçtikten sonra Özgür Lig ile iletişime geçtik ve ‘Biz neden takım çıkarmayalım’ dedik ve Sportif Lezbon açığa çıktı. Lige bütün takımlarda en az bir kadın oyuncunun yer alması kuralını getirdik. ‘Bizim kadın arkadaşımız yok’ deyip erkek erkeğe muhabbetlerine devam etmek istiyorlardı ama süreç içinde çok dönüşüm yaşandı.

“Önemli günlerde maç yapıyoruz”

Özgül, Ankara Sportif Lezbon: 19 Şubat’ta Futbolda Homofobi Karşıtı Gün, 6 Mart’ta ise Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla maç yaptık. Olabildiğince önemli günleri takip etmeye çalışıyoruz. Bir yandan gündeme müdahil olmaya çalışıyoruz. En son Amedspor’un yaşadıklarına ilişkin bir açıklama yayınladık. Özgür Lig’i de Sportif Lezbon’u da çok anlamlı buluyorum.

“Keşke o golü atmasaydım…”

Dilek Demir, Mor Barikat: Daha önce Amedspor’un karma taraftar gruplarında yer alıyorduk. Yakın zamanda Mor Barikat kadın taraftar grubunu kurduk. Yaklaşık 26 senedir futbolun içerisindeyim. Hem sahada hem tribünde yer aldım. 88’de futbola başladım ve o dönemler kadın futbolu amatör olarak bile görülmüyordu. Uzaylı gibi davranılıyordu bize.

Daha öncesinde çocukken bile futbol oynamak çok zordu. Mahallede gol attım bir kez. Takım arkadaşları gidip kaleciyle dalga geçtiler. “Oğlum kızdan gol yedin” dediler. Kaleci çocuk ağlamaya başladı. Ben de yanına gidip teselli etmeye çalışırken ağladım. O ağlıyor ben ağlıyordum. Neden? Çünkü bir kız çocuğu, kadın gol atmıştı. ‘Keşke o golü atmasaydım’ diye düşündüm.

Mor Barikat olarak Amedspor’un maçlarına taraftar olarak katılıyoruz ama son yaşananlardan sonra 2 aydır deplasmana gidemiyoruz. Tribüncüler bilir ki bir otobüs toplanırsın, maça gidersin ve hep beraber eğlenirsin. Bizim “İnadına Barış” pankartımıza bile 190 bin lira ceza kesildi. Bütçesi küçük bir kulüp için bu çok yüksek bir rakamdı. Taraftarlar gözaltına alındık, ters kelepçeyle günlerde alıkonulduk. Başakşehir maçında sahaya girerken bile bize neredeyse çıplak arama yaptılar.

Bir diğer tartışma konusu ise İstiklal Marşı meselesi. İstiklal Marşı’nda her taraftar grubu kendi işaretini yapar. Beşiktaşlılar kartal, ülkücüler bozkurt, başka kesimler Rabia ya da başka işaretler yapar. Bu durum asla marşa saygısızlık olarak görülmez ama biz büyük bir baskı ve gözlem altındayız. Sürekli ‘Acaba marşta napacaklar’ diyorlar. Zafer işareti yapan arkadaşlarımız gözaltına alınıyor.

Tribün kültüründe ve futbolda öğrendiğim bir şey var. Rakibini yok edersen sen de yok olursun. Rakibine saygı duymalısın. Aynı şekilde birlikte yaşadığın halkları yok edersen sen de bir gün yok olursun.


Etiketler: yaşam, spor
İstihdam