31/08/2021 | Yazar: Kaos GL

“Cinsel yönelimin, kanun önünde eşitlik ve ayrımcılık yasağının koruma alanında olduğu kuşkusuzdur”

“Eşcinselliğe yönelik dini literatürün hukuki referans kullanılması laiklik ilkesi ile bağdaştırılamaz” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Boğaziçi sergi davası 1. duruşma öncesi basın açıklaması, 17 Mart 2021, Yıldız Tar / Kaos GL

Adalet Bakanlığı’nın homofobik savunmasına gelen eleştirilerin ardından bakanlık açıklama yayınladı. Bakanlık, AYM’ye bildirdiği görüşteki ifadelerin iddianameden alındığını söyleyerek kopyala-yapıştır homofobisini kabul ederken, suçu iddianameye attı.

Daha önce de açıklama yayınlayan Ankara 78’liler Meclisi, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Düşünce Suçu (!?)na Karşı Girişim, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği ve Yurttaş Girişimi, “İddianamede yer verilen dini gerekçeler bakanlık tarafından da uygun ve “hukuki” görülmektedir ki, “iddianamede de olgusal temelleriyle ortaya konulmuştur” deniliyor” dedi.

Örgütler açıklamasında şöyle dedi:

“Bu nedenle bir kez daha belirtmek isteriz ki, iddianamede yer verilip bakanlıkça Anayasa Mahkemesine gönderilen cevapta da aynen benimsendiği anlaşılan eşcinselliğe yönelik dini literatürün hukuki bir konuda referans olarak kullanılması laiklik ilkesi ile bağdaştırılamaz ve reddedilmesi zorunludur.

“Cinsel yönelimin, kanun önünde eşitlik ve ayrımcılık yasağının koruma alanında olduğu kuşkusuzdur. Bu konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına karşın cinsel yönelim temelli ayrımcılığın -dini referanslarla- haklı ve meşru olduğu iddia edilemez.

“Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı’nı adına yaraşan bir davranış ve tutum almaya ve dini referanslarla oluşturulan insan hakları ihlali niteliğindeki bir hukuk metnine sahip çıkmak yerine, kuruluş kararnamesinde görevleri arasında sayılan “…insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar” yapmaya davet ediyoruz.”

Ne olmuştu?

Adalet Bakanlığı, Boğaziçi Üniversitesi sergi davasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) cevap verdi. 30 Ocak'ta tutuklanan ve 17 Mart’ta ilk duruşmada tahliye edilen Selahattin Can Uğuzeş, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle avukatları Levent Pişkin ve Deniz Yıldız aracılığıyla AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanı Dr. Hacı Ali Açıkgül, başvuruya ilişkin AYM’ye yanıt verdi. Bakanlık, iddianameden kopyala-yapıştır yöntemiyle verdiği yanıtta bir kez daha homofobiye başvurdu. Savcılığın iddianamede kullandığı “İslam dini literatüründe yasak ve haram olarak kabul edilen eşcinsellik ve benzeri cinsel yönelimlere dair imgeler”, “LGBTİ+ olarak anılan bir sosyal kesim ve Türk toplumunun büyük bir çoğunluğunu oluşturan Müslüman vatandaşlar açısından halkın sosyal sınıf bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik edici nitelikte olduğu” ifadelerini yineledi. Bakanlık yanıtında ayrıca, tutuklamaların haklı olduğunu yine iddianameden kopyala yapıştır yaptığı ifadelerle öne sürdü.

İddianamede neler yer alıyor?

Savcılık, 2'si tutuklu 7 öğrenci hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlaması ile 1'er yıldan 3'er yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenledi.

İçişleri Bakanı, İstanbul Valiliği, Diyanet İşleri Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve CHP Parti Sözcüsü’nün hedef gösterdiği öğrencilere ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede suçlama olarak "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" yer aldı.

Soruşturma, "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" iddiasıyla açılmışken, iki öğrenci "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" iddiasıyla tutuklanmıştı.

İddianamede Yeni Şafak gazetesinin “haberi” üzerine soruşturma başlatıldığı ve yine bu soruşturma kapsamında Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün polis tarafından arandığı da yer alıyor.

Savcılık iddianamede ayrıca, “İslam dini literatüründe yasak ve haram olarak kabul edilen eşcinsellik ve benzeri cinsel yönelimlere dair imgeler”, “LGBTİ+ olarak anılan bir sosyal kesim ve Türk toplumunun büyük bir çoğunluğunu oluşturan Müslüman vatandaşlar açısından halkın sosyal sınıf bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik edici nitelikte olduğu” ifadelerine yer verdi.


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, eğitim
İstihdam