18/04/2013 | Yazar: Kaos GL
Ünlü feminist tarihçi Joan Wallach Scott, dün Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Kurtuluş ve Eşitlik: Eleştirel Bir Soykütük Denemesi’ başlıklı konuşmasıyla dinleyicilerle buluştu.
.jpg)
Princeton Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan ünlü feminist tarihçi Joan Wallach Scott, dün Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Salonu’nda “Kurtuluş ve Eşitlik: Eleştirel Bir Soykütük Denemesi” başlıklı konuşmasıyla dinleyicilerle buluştu. Geçtiğimiz aylarda Kültür ve Sanatta Feminist Yaklaşımlar Dergisi tarafından hazırlanan ve bgst Yayınları tarafından yayımlanan Feminist Tarihin Peşinde kitabı için İstanbul’a gelen Scott, Türkiyeli okuyucuların Toplumsal Cinsiyet: Faydalı Bir Tarihsel Analiz Kategorisi ve Örtünmenin Siyaseti adlı kitaplarıyla yakından tanıdığı bir isim.
Konuşmasına bu gelişinin İstanbul’a yaptığı ikinci ziyaret olduğunu ve burada kendini evinde hissettiğini belirterek başlayan Scott, kitaplarını çeviren çevirmen kadrosuna ve etkinliği düzenleyen Kültür ve Sanatta Feminist Yaklaşımlar Dergisi’ne ve Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’ne teşekkür etti.
Özgürlük Hareketi Sona Ermiş Değil
Hollanda, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri’nden örneklerle beslenen konuşmanın ana eksenini kurtuluş ve eşitlik terimleri arasındaki ilişkinin soykütüksel bir yöntemle sorunsallaştırılması oluşturuyordu. Scott, kadınların özgürleşme hareketinde önemli bir kazanım olan seçme/seçilme hakkının elde edilmiş olmasının, sosyal ya da ekonomik eşitsizlikleri ortadan kaldırmadığı gerçeğinin altını çizdi. Etkili, eşitlikçi ve özgürlükçü bir feminist kuram ve pratiğin, istihdam, kadına yönelik şiddet, eğitim, konut, sağlık hakları ile ilişkili toplumsal sorunları belirsizleştiren, üzerini örten politikalara karşı dikkatli olması gerektiğini vurguladı.

Scott, ayrımcılığın ve eşitsizliğin yapısal formlarıyla, baskı ve tahakkümün her türlü biçimiyle mücadele eden toplumsal hareketlerin ürettiği söylemlerin ve politikaların Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’de muhafazakâr kesimler tarafından İslam karşıtlığını körüklemek için kullanılmasını keskin bir şekilde eleştirdi. Bu toplumlarda, eşcinselliğe karşı takınılan hoşgörülü tavrın İslam’a karşı hoşgörüsüzlüğü tetiklemek ve milliyetçi politikaları meşrulaştırmak için araçsallaştırıldığını dile getiren Scott, Müslümanlara karşı ayrımcılığı tetikleyen bu söylemlerin kadın ve erkekler arasındaki eşitsizlikleri de yeniden ürettiğini belirtti.
Tek Bir Feminizm Yok
Batı’da küresel kapitalizmin hizmetine sunulmuş demokrasi mefhumunun bir yandan cinsel özgürlük ve toplumsal eşitlik dilini konuşurken, öte yandan Batı’da kadınların halen erkeklerden daha düşük ücretlere çalıştığını, aile içi erkek şiddetinin yaygın bir toplumsal sorun olduğunu, cinsel ilişkilerde asimetrik güç ilişkilerinin varlığını sürdürdüğünü ve homofobinin arttığını unutmamamız gerektiğini vurguladı. Scott, tüm bu sorunlarla mücadele etmek için liberal politik kuramın soyut bireyini ekonomik ve sosyal bir varlığa dönüştürmenin feminist analiz için gerekliliğinin altını çizdi.
Soru cevap bölümünde dinleyicilerden birinin “Sizce Fransa bağlamında Fransız feminizmi ve Müslüman kadınlar arasındaki ayrışma kaçınılmaz mıydı” sorusuna, tek bir feminizmden bahsetmenin mümkün olmadığı yanıtını veren Scott, aynı zamanda bir tarihçi olarak hiçbir şeyi kaçınılmaz olarak görmediğini dile getirdi.

Joan Wallach Scott kimdir?
Joan Wallach Scott 1941 yılında Brooklyn’de dünyaya geldi. 1962 yılında Brandeis Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra doktora derecesini 1969’da Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden aldı. Fransa tarihi üzerine çalışan Scott uzun akademik hayatı boyunca birçok seçkin üniversitenin akademik kadrosunda görev yaptı. Brown Üniversitesi’ndki Pembroke Kadın Eğitim ve Araştırma Merkezi’nin kurucusu olan Scott, 1985’ten bu yana Princeton Üniversitesi’nde İleri Araştırmalar Enstitüsü’nde Harold F. Linder profesörü olarak görev yapıyor.
Etiketler: kadın