19/08/2021 | Yazar: Yıldız Tar
Kurgu ve gerçek arasındaki gerilimden beslenen Birk Thomassen’in bedenler, sınırlar ve şehvete dair davetkâr fotoğraflarıyla tanışmaya ne dersiniz?
“Queer bir topluluk olarak “güvenli alanları” nasıl kullandığımıza ve anladığımıza çok dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum, böylece onu daha fazla tecrit ve mesafe için bir araç olarak kullanmayalım.”
Bu ifadeler, fotoğrafçı Birk Thomassen’in Container Love’a verdiği röportajından. Birk Thomassen, özgürlük ve kimlik kavramlarıyla çalışan Danimarkalı bir görsel sanatçı.
Bedenler, sınırlar ve şehvet, eserlerinde sıklıkla iç içe geçen meseleler. Birk, kamerayı “dijital çağda her yerde yaygın olan ve herkes tarafından erişilebilir olan kameranın artık gerçeğin nesnel bir yorumcusu olarak kabul edilemeyeceği post-fotoğrafik çağdaş bağlamda bir araç” olarak görüyor:
“Bu, benim için fotoğrafçılığın en çekici yönü olan kurgu ve gerçeklik arasında ilginç bir gerilim alanı yaratıyor. Fotoğrafla çalışan bir sanatçı olarak, kameranın gerçeklik ile görüntü arasında bir aracı olduğu mitini engelleyerek gerçekliğin kurgulanmış bir versiyonunu izleyiciye geri yansıtabiliyorum.”
Thomassen, röportajda “güvenli alan” kavramıyla derdini şöyle açıklıyor:
“Eh, “güvenli alan” 2020'de biraz moda oldu sanırım. Bence herkes için farklı bir anlam ifade ettiğini hatırlamak önemli. Aynı zamanda bağlama da bağlı – örneğin queer partilerle ilgili olarak “güvenli alan”dan çokça bahsedildiğini görüyorum. Dürüst olmak gerekirse, bu tür partilerde kendimi hiç güvende hissetmedim. Uyuşturucular, insanlar ve yüksek sesli, kızgın müzik. Bu daha çok kişisel kabusum gibi, güvenli alanım değil. Bana göre “güvenli alan” denilince aklıma ilk gelen plansız bir gün oluyor. Arkadaşlarla akşam yemeği ya da ormanda yalnız olmak, küvetimde ya da bahçemde çalışmak. Güvenli alanlar günümüz dünyasında kesinlikle önemli ama bence herhangi bir yer ve her yer gerçekten güvenli bir alan olmalı. Bazen bir anlığına huzur bulmanın neden gerekli olduğunu anlıyorum ama queer bir topluluk olarak “güvenli alanları” nasıl kullandığımıza ve anladığımıza çok dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum, böylece onu daha fazla tecrit ve mesafe için bir araç olarak kullanmayalım. görüşlerimizi paylaşmayan insanlardan. Bana göre güvenli bir alan davetkar olmalı, dışlayıcı değil.”
Etiketler: kültür sanat, yaşam, cinsellik, gezi/mekan, dünyadan
