10/05/2022 | Yazar: Yunus Emre Demir

Moderasyonunu Hafıza Merkezi’nden Banu Tuna’nın yaptığı oturumda Marmaris Kent Konseyi’nden Halime Şaman, Tarlabaşı Toplum Merkezi’nden Selmin Cansu Demir, Gezi Davası avukatlarından Tora Pekin konuşmacı olarak yer aldı.

Hafıza Merkezi’nden “Sessiz Kalma” paneli: Hak savunucularının hedef gösterilmesinde medyanın rolü büyük Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Hafıza Merkezi tarafından düzenlenen “Sessiz Kalma - Hak Savunucularına Yönelik Yıldırma Politikaları Paneli 10 Mayıs günü Postane İstanbul’da gerçekleşti. YouTube’dan da canlı olarak yayımlanan panelin üçüncü ve son oturumunda sivil topluma yönelik karalama kampanyaları ve hedef göstermeler konuşuldu.

Moderasyonunu Hafıza Merkezi’nden Banu Tuna’nın yaptığı oturumda Marmaris Kent Konseyi’nden Halime Şaman, Tarlabaşı Toplum Merkezi’nden Selmin Cansu Demir, Gezi Davası avukatlarından Tora Pekin konuşmacı olarak yer aldı.

“2021 Haziran’dan beri çok yoğun denetim ve gözetim altındayız”

Tarlabaşı Toplum Merkezi’nden Selmin Cansu Demir konuşmasında, TMM’nin kapatılma davasına giden süreçte yaşanan hedef göstermeleri anlattı. Havuz medyasının çok yoğun saldırısıyla başlayan hedef gösterme sürecinde ilk hedef olan konu, 2021 Onur Haftası’nda TTM’nin yapmayı planladığı etkinlik oldu.

2021 Haziran’dan beri çok yoğun bir denetim, gözetim halinde olduklarını söyleyen Demir, “özellikle 2 arkadaşımızı hedef göstererek sistematik bir şekilde “eşcinsellik eğitimi” verdiklerini söylediler. Bunun ardından örgüt üyeliği iddiaları devreye girdi” dedi.

Demir TTM’nin mücadele ettiği hedef gösterme ve hukuksuzluk süreçlerini şu sözlerle anlattı: “Bir fotoğraf gösteriyorlar diyorlar ki “çocuklar travesti yapılıyor” halbuki o fotoğraf çocukların kral ve şövalye oldukları bir etkinlikten. … Böyle bir şeyle mücadele etmek çok zor tabii ki. İstanbul Valiliği, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, bakanların bizzat kendi hesapları sürekli etiketlendiği için sürecin geleceği belliydi. Gerçekten de Temmuz ayı itibariyle bu denetim çeşitli kollardan başlamış oldu.”

Temmuz ayında başlayan süreçte derneğe Aile Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı geldi. İçişleri Bakanlığı denetim için bizzat dernek ofisinde 1 aylık bir denetim gerçekleştirdi. Bu süreçte dernek başkanı hakkında “müstehcenlik” iddiasıyla soruşturma başlatıldı ve takipsizlikle sonuçlandı. Bu sırada derneğe idari para cezaları da gelmeye başladı.

Demir’in anlatımına göre TTM’yi yıldırmak için soruşturma baskısının yanında başka yöntemler de denendi. Kendini polis olarak tanıtan birileri sürekli mahallede dolaşıp dernek hakkında bilgi toplamaya, hatta “bunlar örgüt propagandası yapıyor siz bunu bilmiyor musunuz” diyerek insanları kışkırtmaya başladı.

TTM’ye açılan davalardan birinde yöneltilen suçlamalardan biri “toplumda LGBTİ olarak bilinen kişilerin eğilimlerini normalleştirmek niyetiyle çocukların psikolojilerini olumsuz etkilemek” olarak yer aldı.

Biz onların en acıyan yanlarına, cüzdanlarına dokunuyoruz.

Marmaris Kent Konseyi’nden Halime Şaman, diğer pek çok hedef göstermelerden farklı olarak sadece basın ve iktidar tarafından değil, Marmaris’te doğa talanı yapma hazırlığında olan SİMPAŞ tarafından da hedef gösterildi. “Bunlar sizi işsiz bırakacak” denilerek işçilere hedef gösterilen Marmaris Kent Konseyi üyeleri, inşaat şirketinin İstanbul’da açtığı dava sebebiyle Marmaris’ten İstanbul’a gelmek zorunda kalıyorlar.

Şirket tarafından hedef gösterildikleri için Marmaris’te çeşitli problemler yaşadıklarını belirten Şaman, firmaya karşı yılmadıklarını ancak her yeni yöntem geliştirdiklerinde önlerinde “onu vurma beni vur” diyen CHP’li belediyeyle karşılaştıklarını söylüyor.

Şaman faaliyet yürüttükleri alanlarda milyon dolarlar söz konusu olduğu için bu kadar güçlü bir tepkiyle karşılaştıklarını söylüyor:

“Biz onların en acıyan yanlarına, cüzdanlarına dokunuyoruz. Onlar milyonlar kazanırken biz dava açmak için fotokopi parasını cebimizden harcıyoruz. Ama bu da bizi çok temiz dostlarla bir araya getiriyor.”

“Adliyede kurulmuş bir suç örgütü var”

Günün ve oturumun son konuşmacısı ise Gezi Davası avukatlarından Tora Pekin oldu. Pekin, Gezi Davası’ndan hareketle medya ve hakimler/savcılar tarafından kurulan sistemi haber örnekleriyle anlattı.

Siyasi iktidarın dosyanın savcı ve hakimlerine çıkmasını istedikleri kararları açıktan, yaptıkları konuşmalar üzerinden ilettiğini söyleyen Pekin, medyanın bu işte üstlendiği rolü de vurguladı:

“Pekin’e göre bu yapılanın karşılığı aslında Türk Ceza Kanunu’nda var. Soruşturmanın gizliliğini ihlal ederseniz bunun hapis cezası var. Ancak gördüğümüz şey, adliyede bu suçları işlemek için kurulmuş bir suç örgütü var. Savcı, belki birkaç memur ve savcının gazetecileri bütün siyasi dosyalardan bu haberleri çıkartıp yayınlıyorlar ve soruşturmanın gizliliğini ihlal ediyorlar. HSK da buna ilişkin başvuruları görmezden geliyor.”

 


Etiketler: insan hakları
İstihdam