15/10/2015 | Yazar: Yıldız Tar

Prof. Dr. Selçuk Candansayar: Her kültür, her üretim sistemi üremenin ve hazzın nasıl ve hangi koşullarda ve kimler arasında olmasını düzenlemeye çalışıyor.

Her kültür hazzı düzenlemeye çalışıyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Prof. Dr. Selçuk Candansayar: Her kültür, her üretim sistemi üremenin ve hazzın nasıl ve hangi koşullarda ve kimler arasında olmasını düzenlemeye çalışıyor.

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı ile Kaos GL’nin yürüttüğü “Heteroseksizm Eleştirisi ve Alternatif Politikalar” dersinde bu hafta “Sağlık, Psikiyatri ve Tıbbın İdeolojisi” tartışılacak.

Yarın (16 Ekim), saat 14.00’de Siyasal Bilgiler Fakültesi 124 numaralı derslikte yapılacak derste Prof. Dr. Selçuk Candansayar sunum yapacak.

Candansayar ders öncesinde, cinsellik ve iktidarın tarihi üzerine sorularımızı yanıtladı:

Cinsellik üzerine konuşulması zor bir konu olarak görülüyor. Peki, tersinden düşünürsek neden cinsellik hakkında konuşmak durumunda kalıyoruz?

İki boyutu var; ilkin aslında insan faaliyetlerinin tümü üzerinde hep konuşuyoruz, yeme içme, giyinme, konuşma üzerine ne kadar konuşuyorsak cinsellik üzerine de o kadar konuşuyoruz. İkinci olarak ise cinsellik diğer insan faaliyetleri arasında en çok denetim altına alınmak, norm inşa etmek ve düzenlemek ihtiyacı duyulan alan. Neden öyle? Çünkü cinsellik üreme ve hazla ilişkili. Her kültür, her üretim sistemi üremenin ve hazzın nasıl ve hangi koşullarda ve kimler arasında olmasını düzenlemeye çalışıyor. Üremenin düzenlenmesi mülkiyet ilişkileriyle bağlantılı. Hazzın denetim altında inşa edilmesi ise insan kavramının ne olduğuna dair oluşturulan yargılarla. Haz nedir ve nasıl alınır sorusuna verilen yanıtların da bir tarihi var. Bu tarih bir analoji yaparsak tıpkı sınıflararası çatışmaların tarihi gibi hep ezen ve ezilenler arasındaki çatışmanın da tarihi. Ezen ezilen derken kastım erkek egemenliği değil. Cinsel kimliklerin/ yönelimlerin tümünün ezildiği bir tarih. Heteroseksizm ideolojisinin neden olduğu bir çatışma tarihi.

İnsanın doğası olmadığı tarihi olduğunu söylüyorsunuz. Cinsellik üzerine baskı rejimlerinin tarihini düşünürsek şu an içinden geçtiğimiz süreci nasıl tanımlarsınız?

Tek bir yanıtı yok. Birbiriyle iç içe geçmiş, farklılıkları zengin ama karşıtlıkları da o derece keskinleşmiş bir cinsellik alanı var. Cinsel özgürleşme gibi görünen birçok şey cinselliğin tüketim nesnesi olarak pazarlanması da olabiliyor. Tersine bir bakıma muhafazakarlık olarak tanımlanabilecek, tek eşli uzun süreli ilişki belli bağlamlarda özgürleşme olabiliyor. mesele ana baba çocuk üçlüsü denilen yapının ne olacağı ve nereye evrileceği. Bu yapı değiştiğinde cinsellikle ilgili normların da değişeceğini söylemek gerekli.

Eşcinsellik neden psikiyatri biliminin ilk dönemlerinde hastalık olarak tanımlandı? O günden bugüne ne değişti?

Eşcinselliğin hastalık olarak tanımlanması cinsellik ve üremenin tıbbi denetimin altına girmesiyle ilişkilidir. Dinsel ve yasal yaptırımların gücü azaldığında tıp, bu iki alanın norm koyucusu rolünü üstlendi. 'Tanrının sevgili kulu' 'yasalara bağlı yurttaş' ve 'sağlıklı birey' birbirinin yerine geçebilecek kavramlardır.

Eşcinselliği başlangıçta hastalık olarak tanımlayanlar özel olarak psikiyatrlar değil. Ama eşcinselliğin hastalık olmadığını 'kanıtlayanlar' psikiyatrlar. Burada bir nüans var. psikiyatri, ayrı bir disiplin olarak rüştünü ispatladıktan sonra eşcinselliği hastalık olarak görmemeye başlamıştır.

İlgili haber:

Alev Özkazanç: Normları alt üst etme şansına sahibiz

“Cinsel yönelimi değiştireceğini iddia etmek bilimsel değil”

Heteroseksizm Eleştirisi ve Alternatif Politikalar dersi devam ediyor


Etiketler: yaşam, cinsellik
İstihdam