20/04/2025 | Yazar: Alican E
Nefrete kol kanat gereken yargı kararlarına, yeni kanunlara hatta anayasa değişikliklerine rağmen; nefrete inat var olmaya devam LGBTİ+’lar.

Tıklayın-Geçen hafta: Kaos haftalık gündem
LGBTİ+ karşıtı yasa teklifi, HÜDA PAR’ın çantasında Meclis’e girdi
Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda LGBTİ+ karşıtı düzenlemeler yapılmasını öngören kanun teklifi Meclis’e sunuldu. Kamusal alandaki LGBTİ+ görünürlüğünü cezalandırmayı teklif eden metinde, daha önce kamuoyuna yansımayan, yeni suçların uydurulduğu görülüyor: “Biyolojik cinsiyetini gizlemek suretiyle bir başkasıyla evlenme”
Teklif yasalaşırsa, heteroseksüel kadın-erkek birlikteliği dışında ilişkilerin olduğunu söyleyen herkes ve her faaliyet, hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir: “Aynı biyolojik cinsiyetten kişiler arasındaki cinsel ilişkiyi veya cinsel davranış sergileyen, teşvik eden, özendiren, herhangi bir şekilde bunu yayan ve propagandasının yapan kişilere ceza öngörülmektedir.”
Metinde “teşvik etme, özendirme” diye tanımlanan eylemler sebebiyle hapis cezası alabilecek kişiler, Onur Ayında piknik düzenleyenler de olabilir; içinde LGBTİ+ karakter barındıran kurgu diziyi yayınlayanlar da. Bu kapsamda, LGBTİ+ dernekleri de kapatılma ya da işlevsiz hale getirilme riski ile karşı karşıya.
HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, Batman Milletvekili Serkan Ramanlı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç’in imzasını taşıyan teklif, aynı zamanda yeni bir suç uyduruyor: “Biyolojik cinsiyetini gizlemek suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
Meclis’e sunulan kanun teklifine, LGBTİ+ öğrenci topluluklarından milletvekilerine kadar pek çok kesimden tepki yağdı.
İstanbul LGBTİ+ ve Trans+ Onur Haftası Komiteleri, “HÜDA-PAR isimli gerici yapı tarafından sunulan yasa teklifi doğrudan bir lubunya kırımı çağrısıdır! Teklifin gerekçesi, satır satır örgütlenmiş bir nefret manifestosudur” ifadesiyle teklife karşı çıkarken; ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması, Kuir Baykuş ve KuirMar gibi pek çok üniversiteli LGBTİ+ topluluğu, “Yasayla var olmadık, yasayla yok olmayız!” diyerek nefret siyasetine meydan okudu.
Örgütlenmenin suç olmadığını hatırlatan LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri Ağı da, kanunu teklifi gerekçesinde “cinsiyetsizleştirme” ve “cinsiyet iptali” diye damgalanan LGBTİ+ faaliyetlerine “hız kesmeden devam etmekte” kararlı olduklarını duyurdu. LGBTİ+ dernekleri de ortak imza ile yayınladıkları metinle, siyasi partileri, milletvekillerini, sivil toplumu birlikte mücadele etmeye çağırdı: “Ölüme de sıtmaya da razı gelmiyoruz, ayrımcı yasalarınıza karşı direniyoruz!”
Sosyal medyadan yaptığı açıklamada “Bu teklifle suç haline getirilmek istenen nedir?” diye soran Kadının İnsan Hakları Derneği (KİH), soruyu şöyle cevapladı: “Kimi sevdiğimiz, kiminle birlikte olduğumuz, birilerinin ‘ahlakına uygun’ bir hayat sürmememiz, bir arada durmamız, örgütlenmemiz ve bunların hakkımız olduğunda ısrar etmemiz, hayatlarımıza sahip çıkmamız.”
DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, X’te (Twitter) yayınladığı mesajda, “Bu teklif, bir yasa değil, açık bir nefret manifestosudur! LGBTİ+ hayatları ne suçtur ne sapkınlık!” ifadeleriyle kanun teklifine karşı çıktı. Türkiye İşçi Partisi LGBTİ+ Bürosu ise “henüz komisyon gündeminde olmayan bir yasa değişikliği teklifinin TİP milletvekillerimizle takipçisiyiz” diyerek, son duruma dair bilgi paylaştı.
Kampüs protestolarında gökkuşağı bayrağına saldırı
İmamoğlu protestolarının itici gücü üniversite öğrencileri, sadece polis ve yargı sopasıyla değil; aynı zamanda üniversite yönetimleri ve kampüs çeteleri tarafından da susturulmak isteniyor. Bu hafta, gökkuşağı bayrakları da düşman siyasetinden nasibini aldı.
16 Nisan’da, İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin Edebiyat Fakültesi'nde gerçekleştirdiği “boykot pikniği” saldırıya uğradı. Üniversitenin Özel Güvenlik Birimlerinin (ÖGB) ve ülkücülerin hedefinde, üzerinde “Sınıfsız, sınırsız, cinsiyetsiz, vegan, özgür bir dünya için, BEYAZIT AYAKTA!” ifadesinin yer aldığı gökkuşağı bayrağı vardı. ÖGB’nin uyarılarının ardından, öğrenci olduğu şüpheli biri bayrağı alarak kaçtı. Ülkücüler, bayrağı yere atarak üzerine bastıkları bir fotoğrafı sosyal medyada paylaştı.
Bayrağı geri almak istediklerinde şiddete maruz kaldıklarını aktaran üniversitenin LGBTİ+ öğrenci örgütü Eşitlik Topluluğu, “Lubunyada bayrak tükenmez” diyerek gökkuşağı bayrağını yeniden havalandırdı ve kampüsü terk etmeyeceklerini açıkladı. Topluluk, İÜ Boykot Komitesi ile birlikte yaptığı açıklamada, saldırının gerçekleştiği kampüs koşullarına dair detaylı açıklama yayınladı:
“Üniversitelerin bileşenleri olan bizler, fakülteler arası geçiş yasakları yüzünden kendi okulumuza giremeyip öğrenci olduğumuzu ispat etmek için TC kimlik kartımızın sorulduğu baskılarla yüzleşmek zorunda kalırken; öğrenci bile olmayan, devlet destekli bu kişilerin, elini kolunu sallayarak güvenli alanımız olması gereken bahçemize nasıl girdiklerini ve bize saldırabilecek gücü nasıl bulduklarını görüyoruz!”
Kampüste gökkuşağı görünce çileden çıkanlar, sadece İstanbul Üniversitesi’nin özel güvenlik birimleri değildi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde, öğrencilerin açtığı bayrak da ÖGB’nin hedefi oldu. Gökkuşağı bayrağının, “toplumu rahatsız edici imge” olduğu iddia eden güvenlik görevlileri, öğrencilere saldırdı.
Üniversitenin LGBTİ+ topluluğu Kuir Yıldız, “Gökkuşağımızı indiremeyecekler” diyerek saldırının görüntülerini paylaştı, baskılara rağmen kampüsü terk etmediklerini duyurdu. Ayrıca, saldırıya dair detaylı açıklama yayınlayan topluluk, İmamoğlu protestolarının başlaması ile birlikte kampüsteki ÖGB şiddetinin arttığını hatırlattı. Kampüste düzenlenen protestolarda, Türk bayrağı dışındaki bayraklara müdahale edildiğini söyleyen öğrenciler, engellemelere direndikleri için saldırıya uğradıklarını ve bayraklarına el konduğunu aktardı:
“Arkadaşımıza atılan tekmeyi ve fiziksel saldırıları normalleştirmeyeceğiz. Açılan bayraklar üzerine, arkadaşlarımıza yapılan daha önceki saldırıları, kulüp tanıtımlarında yanımızda duran kulüplere yapılan tehditleri ve sözlü saldırıları hatırlatıyoruz. Sokakta yürüttüğümüz direnişi, okulumuzda da sürdürmeye devam edeceğiz!”.
İmamoğlu protestolarında tutuklanan LGBTİ+ hakları aktivistleri tahliye ediliyor
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestolarda, çoğu öğrenci 301 kişi tutuklanmıştı. Çok sayıda öğrenci tahliye edildi; ancak 40’tan fazlası hala hapiste.
Bu hafta tahliye edilenler arasında, Direnişin Renklerinden Oğuz ve Meryem ile Kuir Baykuş’tan Ayşıl ve Ayşegül de vardı. Bursa’da tutuklanan Deniz ve Yusuf da bu hafta özgürlüğüne kavuştu.
Bir yandan da, İmamoğlu protestolarında anayasal hakkını kullandığı için gözaltına alınanların duruşmaları görülmeye başladı. İstanbul Saraçhane ve Beyazıt’ta protestolara katıldıkları gerekçesiyle evleri basılarak gözaltına alınan 90 genç hakkında açılan davanın ilk duruşması, 18 Nisan’da görüldü. Dava, 8 Temmuz’a ertelendi. Arkadaşlarına destek olmak için Çağlayan Adliyesi önünde toplanan öğrenci direnişine, gökkuşağı bayrakları eşlik etti.
İmamoğlu protestolarına yönelik davalar, önümüzdeki hafta da sürecek. İstanbul Trans+ Onur Haftası, LGBTİ+ aktivistleri Yusuf ve Zarife’nin yargılandığı davanın 25 Nisan’da görüleceğini duyurarak, insan hakları savunucularını duruşmaya davet etti.
Macaristan’da LGBTİ+ düşmanlığı, artık anayasa ile “güvence altında”
Macaristan, 2021’de “çocukları koruma” kisvesi altında başlattığı LGBTİ+’lardan suçlu yaratma teşebbüslerine tam gaz devam ediyor. Geçtiğimiz ay apar topar Onur Yürüyüşü yasağını Meclis’ten geçiren Macaristan, şimdi de sırtını anayasaya dayayarak LGBTİ+’ların kamusal alandaki varlığını yok etmeye çalışıyor.
LGBTİ+’ların toplanma ve örgütlenme hakkına darbe vurmayı hedefleyen anayasa değişikliği oylamasından bir gün önce, başkent Budapeşte’de bir araya gelen protestocular “aynı olmanın neye benzediği” göstermek için Gri Onur Yürüyüşü düzenledi. Başta Onur Yürüyüşleri olmak üzere, kamusal alandaki LGBTİ+ görünürlüğünü cezalandıran yasaya karşı bir araya gelen katılımcılar, gri giyinerek tepkilerini ortaya koydu.
Anayasa değişikliği için son adım olan, pazartesi günkü oylama öncesinde muhalif siyasetçilerin ve protestocuların, parlamentoya girişleri engellemek için otopark önünde yine eylemi vardı. Polis, kendilerini birbirlerine bağlayan protestocuları, yerlerde sürükleyerek eylemi sonlandırdı.
Kamuya açık LGBTİ+ etkinliklerinin yasaklanmasını mümkün kılan anayasa değişikliği, 140 “evet” ve 21 “hayır” oyuyla parlamentodan geçti. Oylamanın sonuçları açıklanırken, muhalefet partisi milletvekilleri korna çalarak kararı protesto etti ve “Bize yasak koyabilirsiniz ancak gerçeğe asla!” pankartı açtı.
Anayasa değişikliği, sadece LGBTİ+ etkinlikleri hedef almıyor. Karar aynı zamanda, Macaristan’da cinsiyetin yalnızca “kadın” ve “erkek” olarak sınırlandırılması da içeriyor. Başka bir ifadeyle, ikili cinsiyet rejiminin normlarına uymayan vatandaşlar, cezalandırılabilecek ya da görmezden gelinecek.
Söz konusu anayasa değişikliği, Macaristan’da 2026'da seçimleri yaklaşırken partisi anketlerde birinci çıkmayan Orbán'ın “iktidarda kalmak elinden gelen her şeyi yapacağına” yönelik tahminin en son kanıtı olarak görülüyor.
Tasarıyı sunan Victor Orbán'ın Fidesz Partisi, bu adımın "sahte STK'ları, satın alınan politikacıları ve sözde bağımsız medyayı" yurt dışından finanse edenleri hedef aldığını öne sürüyor. Çünkü anayasa değişikliğinde yer alan bir diğer düzenleme, kamu düzeni, kamu güvenliği ve ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğu düşünülen kişilerin Macaristan vatandaşlıklarının geçici olarak askıya alınmasını öngörüyor. Gürcistan ve Türkiye gibi pek çok ülkede gündeme gelen Etki Ajanlığı Yasası'na benzeyen düzenleme ile yabancı fonlarla desteklenen sivil toplum kuruluşları ve bağımsız medya hedef alınıyor.
Birleşik Krallık’ta kaygı verici karar: Trans kadınlar, kadın tanımına girmiyormuş
Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi, 2010’da kabul edilen Eşitlik Yasası’ndaki “kadın” ve “cinsiyet” ifadelerinin yalnızca biyolojik cinsiyeti ifade ettiğine hükmetti. Yüksek Mahkeme, “kadının yasal tanımının”, trans kadınları kapsamadığına karar verdi.
Karar, İskoçya Hükümeti’nin 2018 tarihli “Kamu Kuruluşlarındaki Cinsiyet Temsili Yasası” yasasına karşı, İskoçya Kadınları İçin adlı transfobik grubun açtığı davada çıktı. İskoçya söz konusu yasada, “kadın” tanımına trans kadınları da dahil etmişti. Ancak Yüksek Mahkeme, Eşitlik Yasasındaki tanımların, yalnızca biyolojik cinsiyeti kapsadığını belirterek, İskoçya Hükümeti’nin bu tanımı genişletme yetkisi olmadığına hükmetti.
Tüm vatandaşları etkileyen, en geniş kamusal ve anayasal öneme sahip davalara bakan Yüksek Mahkeme’den çıkan karar, Birleşik Krallık’ta yaşayan transların ve non-binarylerin geleceği için kaygı verici. TransActual UK isimli hak örgütünün direktörü Jane Fae, “Yıkılmış durumdayız ve gözyaşları içindeyiz” sözleriyle endişelerini dile getirdi: “Birleşik Krallık'taki hemen hemen her transın, her non-binary’nin hissettiği şey, ‘Bizi toplu şekilde, toplumun dışına itmek istiyorsunuz” oldu. Dolayısıyla, bugün kendimizi çok yalnız hissediyoruz.”
Öte yandan yasaya dair bir açıklık getirse de, kararın pratikteki karşılığının ne olacağı henüz belirsiz. Trans hakları savunucuları, bir sonraki adıma karar vermek üzere yargı kararını yakından inceleyeceklerini belirtiyor. Eşitlik Yasası'nın değiştirilmesi için hükümet üzerinde baskı kurmak, seçeneklerden biri.
Hafta sonu, trans karşıtı karara karşı Birleşik Krallık genelinde çok sayıda protesto düzenlenecek.
Yetmezmiş gibi: LGBTİ+ düşmanlığına dair dünyadan birkaç örnek daha...
Polonya’da, cumhurbaşkanı adaylarının katıldığı ve oldukça kaotik geçen televizyon tartışmalarında, LGBTİ+ hakları önemli bir gündem maddesi oldu. Sağcı Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) desteğini alan iddialı adaylardan Karol Nawrocki, iktidardaki Sivil Koalisyon’un desteklediği Rafał Trzaskowski’nin önüne LGBTİ+ bayrağı koyarak, kışkırtmaya çalıştı: “İşte bu sizin bayrağınız!”
Kendisi için, ülkesinin en önemli değer olduğunu; rakibinin ise “LGBT ideolojisine” öncelik verdiğini iddia eden Nawrocki, Trzaskowski’yi ikiyüzlülükle suçladı. Cumhurbaşkanı adayı, muhafazakar seçmenleri kaybetme korkusuyla rakibinin, LGBTİ+ hareketi ile yan yana gözükmek istemediğini savundu. Öte yandan, Trzaskowski’nin gökkuşağı bayrağını kürsünün altına saklamasına tepki gösteren, bir diğer aday Magdalena Biejat, “Ben gökkuşağı bayrağından utanmıyorum” diyerek bayrağı kendi masasına aldı.
Bu hafta ayrıca, LGBTİ+ karşıtlığı ile tanınan iki lider yan yana fotoğraf verdi. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, perşembe günü ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray'da bir araya geldi. Trump'ın 'Amerika'yı Yeniden Büyük Yap' sloganından esinlenen Meloni, 'Batı'yı yeniden büyük yapmak' istediğini söylerken, Trump ile birlikte “DEI (eşitlik, çeşitlilik, kapsayıcılık) ve woke ideolojisine” karşı ortak bir mücadele yürüttüklerini" savundu.
“Duyar kasmak” olarak damgalanan woke ve DEI politikaları, azınlıktaki etnik kimliklere, dezavantajlı sosyal gruplara ya da sistematik şekilde ayrımcılığa maruz kalan LGBTİ+’lara eşit fırsatlar sunulmasını ve kurumsal yapılar içinde kapsayıcı bir ortamın teşvik edilmesini savunuyor.
Ahmet Yıldız davasında 41’inci duruşma: Adaletin A’sı bile ufukta görünmüyor
Eşcinsel olduğu için 2008’de, babası tarafından katledilen Ahmet Yıldız’ın davasının son duruşması perşembe günü görüldü. Duruşmada, anne ve kız kardeşlerin dinlenilmesi talebi yine reddedildi. Davanın avukatı Yağmur Birdal, “Ahmet Yıldız davası, Türkiye’de LGBTİ+’lara yönelik süregelen şiddetin ve bu şiddetin devlet tarafından nasıl yok sayıldığının açık bir örneği. Ailenin yüceltildiği ve ‘Aile Yılı’ ilan edilen bir süreçte, hükümetin bir LGBTİ+’nın ailesi tarafından katledilmesine karşı sergilediği suskunluk, bu davayla birlikte açıkça görülüyor” ifadeleriyle cezasızlığa dikkat çekti.
Demir Leblebi, “Ahmet'in kampüsünden, okuduğu sıralardan sesleniyoruz” diyerek Marmara Üniversitesi’nde sınıflara sticker yapıştırdı”, “Ahmet Yıldız için Adalet” istedi.
Eşcinsel olduğu için oğlunu öldüren baba Yahya Yıldız, "tasarlayarak alt soya karşı kasten insan öldürme", "ateşli silahlar kanununa muhalefet" ve "kasten yaralama" suçlarından yargılanıyor. 17’nci yılına giren davada onlarca hakim ve savcı değişmesine rağmen Ahmet Yıldız’ın katili ya da katilleri bulunamadı. Firari baba Yahya Yıldız, davanın soruşturma aşamasında Zaxo’da görüldü.
“1 Mayıs'ta LGBTİ+ların ne işi var?” diyenlere inat Lubunya Blok*
İzmir Onur Haftası Komitesi, “Lubunya Blok İnşa Ediyoruz” çağrısıyla LGBTİ+’ları 1 Mayıs alanında omuz omuza yürümeye davet etti:
“Kamu-özel çalışanları, üniversiteliler, seks işçileri; kapitalizme ve yarattığı LGBTİ+ fobiye karşı yürüyoruz. Özel sektörde çalışanlarımız lavanta tavan diye tanımlanan lubunyalara özel mobbing biçimine maruz kalıyor. Bütün LGBTİ+lar olarak 1 Mayıs'ta yaşamak için, lavanta tavanı yıkmak için Lubunya Blok'ta ses çıkarıyoruz.”
LGBTİ+’lar geçtiğimiz yıl, tüm engellere rağmen Denizli, İzmir, Mersin ve daha pek çok şehirde, 1 Mayıs alanını terk etmemişti. Ankara’da, Onur Haftası Korteji oluşturulmuş, LGBTİ+ ve trans bayrakları açılmış, “İşçiyim, İbneyim, Patrona Öfkeliyim” sesleriyle isyan edilmişti.
Mahpus gazeteci Yıldız Tar, bianet’e konuştu: “İktidar ne kadar çabalarsa çabalasın, bizlerden alamayacağı bir hakikat var: O da onur!”
21 Şubat’ta Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik operasyon kapsamında tutuklanan KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Tuğçe Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.
Yıldız, hem tutuklanmasını hem LGBTİ+ hareketi üzerinde artan baskıları değerlendirdi:
“Geldiler, aldılar, tutukladılar. Süreç bundan ibaret. Normal koşullar altında, insan hayatının bir değeri olduğu, hayatın bütün yönüyle anlam taşıdığının ve insan onuru kavramının içselleştirildiği bir ülkede yaşadıklarımız olağandışı olabilirdi. Ancak en fazla bir hafta gündem oldu, sonra yeni operasyonlar geldi. Onlar da birkaç hafta gündemde yer edindi. Bu döngü böylece sürdükçe, bu topraklarda yaşayan kimsenin anlamlı ve değerli bir hayat sürme imkânı kalmıyor. Bakın demokrasiden, insan haklarından filan bahsetmiyorum.”
Etiketler: insan hakları, kadın, medya, nefret suçları, eğitim, aile, siyaset, yıldız tar için gazetecilik için, kaoshaftalıkgündem