11/05/2025 | Yazar: Alican E
Alican E. hazırladı: “İyilerin erken gittiğini hatırlatan bir haftayı, hiçbir yere kaybolmayan örgütlü bir kötülükle tamamladık.”

Tıklayın-Geçen hafta: Kaos haftalık gündem
Sırrı Süreyya Önder'e veda
Kürt siyasetinin önemli isimlerinden, yönetmen ve yazar Sırrı Süreyya Önder, ömrünü barış yoluna feda ederek geçtiğimiz Pazar toprağa verildi. Siyasi hayatı boyunca, sesine ses kattığı pek çok kimlikten insan, Önder’i son yolculuğunda yalnız bırakmadı. Binlerce kişi, Taksim Meydanı’ndan taştı. Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) yapılan veda töreninin ardından, Önder’in naaşı cenaze namazı için Levent Barbaros Hayrettin Paşa Camii’ne götülürken Gezi Parkı’nın yanından geçirildi. Gezi direnişinin sembol isimlerinden Önder’in, parkın yanından uğurlanması sebebiyle “Gezi’de düşene dövüşüne bin selam!” sloganları atıldı.
LGBTİ+’lar “Canımız Sırrı Süreyya’yı uğurluyoruz” diyerek cenazeye katıldı, Önder’i uğurlamak için çiçek getirdi. Ancak cami bahçesine İstanbul Onur Haftası ve Trans Onur Haftası adına bırakılan çelenge müdahale edildi, üstündeki yazı kaldırıldı.
Bianet’ten Evrim Gündüz, “Yoldaşının cenazesine çelenk yollayamamak: Kamusal yas kimin hakkı?” başlıklı yazısında, saldırının yalnızca bir yazının sökülmesi olmadığını; bir topluluğun “yas tutma hakkının ve hafızadaki yerinin görmezden gelinmesi” anlamına geldiğini vurguladı.
Bakanlık, resmi temaslarda toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim ve LGBT kavramlarını kullanmayı yasakladı
Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı genel müdürlüklere ve 81 ilin müdürlüğüne “Toplumsal cinsiyet ve bazı kavramların kullanımı hk." konulu bir yazı göndererek LGBTİ+’ları hedef aldı.
KaosGL’den Oğulcan Özgenç’in haberine göre Müdürlük, gönderdiği genelgede ulusal ve uluslararası kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlarla birlikte bakanlık birimlerinin yürüteceği çalışmalarda “toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet kimliği”, “LGBT”, “SOGIESC (sexual orientations/cinsel yönelim, gender identities, gender expressions and sex characteristics)”, “kapsamlı cinsellik eğitimi” gibi kavramlara karşı ortak bir tutum takınılması gerektiğini savundu.
Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürü Tuncay Cevheroğlu’nun imzasını taşıyan yazıda, uluslararası temaslarda Türkiye’nin söz konusu kavramlara ilişkin “karşı duruşunun” belgelere ve toplantılara yansıtılması gerektiği öne sürüldü, söz konusu kavramların aileye zarar verdiği iddia edildi.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, LGBTİ+ karşıtı genelgeyi Meclis’e taşındı. Saki, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın yanıtlaması üzere sunduğu soru önergesinde, söz konusu talimatın ulusal ve uluslararası insan hakları normlarını açıkça ihlal ettiğini vurgulayarak sordu: “2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesi kapsamında LGBTİ+ karşıtı bazı ideolojik kampanyaların Bakanlık eliyle yaygınlaştırılması mı hedeflenmektedir?”
Kampüste, LGBTİ+ öğrencileri hedef alan “dilekçe çalışması”
Hacettepe Üniversitesi’nde, “sapkın” ve “fıtrata muhalif” gibi ifadelerle LGBTİ+ öğrencileri hedef alan bir bildiri yayınlandığı ortaya çıktı. Ardından, kampüsteki LGBTİ+ görünürlüğünü hedef alan bir imza kampanyası başlatıldığı öğrenildi.
Hacettepe Gazetesi, bildirinin bir hafta önce yayınlandığı ve bildiriyi yayınlayan hesaba artık erişilemediğini aktardı. Bildiride, kampüste açılan gökkuşağı bayraklarının müslüman öğrencilerin “hassasiyetine yönelik bir provokasyon” olduğu iddia ediliyor.
Bununla birlikte, belirli mesaj gruplarında, bildiriyle benzer içeriğe sahip olan ve LGBTİ+ öğrencileri hedef gösteren bir imza kampanyasının da yaygınlaştırıldığı ortaya çıktı.
İmza kampanyasına yönelik çağrıda şu ifadeler yer alıyor: “Bu rahatsızlık sadece sözel olarak bir şikayetlenme olarak kalmasın diye rektörlüğe bu meseleyi konu alan bir dilekçe çalışması için kolları sıvadık”. Çağrıda ayrıca nefret kampanyasına katılacak olan kişilerin, dilekçe hususunda “Bu akımı (LGBT) destekleyenleri uyandırmadan” hareket etmeleri talep ediliyor.
28 Nisan'da, Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsünde düzenlenen Aileyi Koruma ve Güçlendirme Sempozyumu’nu protesto eden öğrencilere güvenlik saldırmış, kampüse polis girmişti.
Boğaziçili öğrencilerin Şahmeran görseli davasında beraat çıktı
2 Ocak 2021’de Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının ardından başlayan protestolar sırasında düzenlenen sergide yer alan, Kabe fotoğrafı, LGBTİ+ bayrakları ve Şahmeran figürünün birlikte yer aldığı fotoğraf uzun süre gündem oldu.
Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanı sıra iktidara yakın gazeteler Boğaziçili öğrencileri günlerce hedef gösterdi.
Hakkında soruşturma açılan yedi öğrenci gözaltına alındı. İkisi tutuklanırken, beşi ev hapsi ile cezalandırıldı. Tutuklu öğrenciler, 47 gün sonra tahliye edildi.
Dava, 4 yıl sonra sonuçlandı. “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” iddiasıyla yargılanan 7 öğrenci hakkında beraat kararı verildi.
LGBTİ+ aktivistleri, cezaevinde kötü muameleye maruz kalmaya devam ediyor
“Sosyal sınıf olarak görülebilecek Bozkurt işareti yapanları ve ülkücüleri terörist olarak görmek suretiyle halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla 2 Mayıs’ta tutuklanan Asya, bir hafta sonra serbest bırakıldı.
Avukatı, bianet’e yaptığı açıklamada Asya’nın yakın zamanda ciddi bir operasyon geçirdiğini ve epilepsi hastası olduğunu hatırlatmış, hapishane koşullarınının müvekkilinin sağlık durumunu kötüleştirdiğini ifade etmişti. Dahası, cezaevi personellerinin ve diğer tutukluların, “Senin niye göğüslerin yok?”, “Sen kadın mısın, erkek misin?”, “Sen lezbiyen misin?” gibi sorularla Asya’yı kimliği sebebiyle tacize ettiğini bildirmişti.
9 Mayıs’ta Asya, “Özgürüm” mesajıyla tahliye edildiğini duyurdu. LGBTİ+ aktivisti, “sesine ses olan” başta Sosyalistler Partisine (SOLDEP), İzmir Pride Komitesine ve Minçoster TK olmak üzere, kendisiyle dayanışan herkese teşekkür etti.
Asya’nın cezaevinde yaşadıklarının kamuoyuna yansıdığı haftada, bir haber de Aksaray’dan geldi. BirGün’ün haberine göre, daha önce de LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ile gündeme gelen Aksaray T Tipi Cezaevi’nde tutulan altı LGBTİ+ mahpus, sistematik ayrımcılık, kötü muamele ve hukuksuz uygulamalarla karşı karşıya. Henüz cezaları kesinleşmemiş olan mahpuslar, uzun süredir tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Diğer mahkumlar günde altı saat boyunca havalandırmadan faydalanabilirken, tek kişilik hücrede tutulan LGBTİ+ mahpuslar yalnızca bir saat avluya çıkabiliyor. Söz konusu ayrımcılığa karşı çıkan mahpuslardan E.K., ölüm orucuna başladı.
LGBTİ+ mahpuslardan G.Y’nin avukatı Yağmur Çağla Demirtaş,”Bu insanların cezaları hükme bağlanmış değil, ancak ağırlaştırılmış müebbet cezası şartlarına maruz bırakılıyorlar” ifadelerini kullandı.
Üç Fidan anma yürüyüşünde polis, LGBTİ+ öğrencinin parmağını kırdı
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarının İstanbul’daki 53. yıl anmasında, polis, LGBTİ+’lara nefes aldırmadı. Gökkuşağı bayrağı açmak isteyen LGBTİ+’lar, üç kez üst üste polis müdahalesiyle karşılaştı. Dördüncüsünde, polis bayrağa el koydu.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin LGBTİ+ öğrenci topluluğu Kuir Baykuş, Taksim AKM önünden Dolmabahçe Sarayı yönüne yürürken LGBTİ+ bayrağı açan arkadaşlarına polisin saldırdığını ve öğrencinin parmağını kırdığını duyurdu.
Saldırıdan hemen sonra gittiği hastanede, kendisine kırık ya da çatlak olmadığı söylenen öğrenci, ertesi gün ağrılarıyla sebebiyle tekrar muayene olmaya gidince, parmağının kırıldığını öğrendi. Kuir Baykuş, sosyal medyada paylaştığı mesajda “İşkenceci polisler de işkenceyi koruyan sistem de hesap verecek. Lubunyalardan ve bayrağımızdan korkan herkese inat işkencelerinize rağmen buradayız, var olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Diyanet, Cuma hutbesinde LGBTİ+ düşmanlığı körüklemeyi alışkanlık haline getirdi
Geçtiğimiz hafta, cami hoparlörlerinden “Lût kavmini helake sürükleyen eşcinsellik Allah’ın lanetlediği bir sapkınlıktır” ifadeleri yükselmişti. Cuma hutbesi aracılığıyla ülke genelinde nefreti körüklemeye çalışan kamu kuruluşunun hedefinde bu hafta yine LGBTİ+’lar vardı.
“Batılı ideolojiler” ve “sapkın fikirler” ifadelerini kullanan Diyanet, dernekleri hedef göstererek aile yapısına ve gençlere zarar veren yıkıcı faaliyetlerde bulunduklarını iddia etti.
HÜDA Par’ın Meclis mesaisinin çoğu LGBTİ+’lara gidiyor
14-28 Mayıs Seçimlerinde LGBTİ+ karşıtlığından oy devşirmeye çalışan HÜDA Par, Meclis’e girdikten sonra da mesaisine devam ediyor.
Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda düzenlemeler yaparak LGBTİ+’ların var oluşlarını cezalandırmayı hedefleyen yasa teklifi sunan HÜDA Par, nefreti körüklemek için bir yandan LGBTİ+ karşıtı kampanya örmekle uğraşıyordu.
Şimdi de HÜDA-PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, Aile Bakanlığı’na sunduğu soru önergesinde “Küresel cinsiyetsizleştirme projeleri ile mücadele konusunda strateji belgesi hazırlanmış mıdır?” diyerek LGBTİ+’ları hedef gösterdi.
Dinç, soru önergesinde geçen sene Mayıs ayında bakanlığın hazırladığı Aile Eylem Planı’nın faaliyetleri içinde yer alan “küresel cinsiyetsizleştirme projelerine karşı strateji belgesi”nin hazırlığının ne aşamada olduğunu sordu.
ABD’de translar ordudan atılıyor
Amerika Birleşik Devletlerinde Yüksek Mahkeme, Başkan Donald Trump’ın, transların ordudan men edilmesine yönelik yasağını uygulamaya koymasına izin verdi. Karar, daha önce yasağı durduran alt mahkeme kararlarını geçersiz kılıyor ve Trump yönetiminin, transların orduya katılımını engelleyen politikalarını nihayete erdiriyor.
Kararın ardından, Savunma Bakanlığı, yayınladığı bir yönergeyle, açık kimlikli bin kadar trans askerin ordudan uzaklaştırılacağını, diğerlerine de kendi rızalarıyla ayrılmaları için 30 gün süre tanınacağını duyurdu.
Yüksek Mahkemenin kararından cesaret alan Pentagon, açık kimlikli olmayan transları tespit etmek için tıbbi kayıtları incelemeye, yani yeni bir hak ihlaline hazırlanıyor. Bilim otoritelerince cinsiyet disforisi saptanmış ya da uyum sürecine girmiş askerler, böylece zorla ordudan uzaklaştırılacak. Bundan böyle, hiçbir trans orduya giremeyecek.
Cinsiyet disforisi, doğumda atanan cinsiyet ile kişinin gerçek cinsiyeti arasındaki farklılıktan kaynaklanan memnuniyetsizliği ifade ediyor.
Sosyal medya fenomenlerine yargı sopası
Trans kadın Mükremin Gezgin, uzunca bir süredir sosyal medya paylaşımları sebebiyle hedef gösteriliyordu. Nisan sonunda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın suç duyurusuyla Gezgin gözaltına alındı. “Hayasızca hareketler” ve “müstehcenlik” suçlamasıyla gözaltına alınan Gezgin, mahkeme tarafından ev hapsi cezasına çarptırıldı.
Bu hafta da Murat Övüç hakkında hazırlanan iddianame basına yansıdı. Başına örtü bağlayarak sosyal medyada video paylaşan Övüç’ün “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği” iddia ediliyor. Sosyal medya fenomeninin 4 yıl 6 aya kadar hapsi isteniyor.
Ocak ayında gözaltına alınarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Övüç’e yönelik soruşturma hakkında, şarkıcı Edis şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bir sosyal medya fenomeninin şakayla başörtüsü taktı diye hapse girmesine fazla sessiz kaldığımıza inanıyorum. Bu kişi heteroseksüel biri olsa o paylaşım kimsenin umurunda olmazdı. Bence üzücü ve düşündüren hatta korkutan bir karar. Olayları kişiyi beğenip beğenmememiz üzerinden değerlendirerek ülkemizdeki anti demokratik yaklaşımlara destek oluyoruz.”
Yıldız Tar için iddianame hazır: Gazetecilik faaliyetlerini, “örgüt üyeliği” için delil saymışlar
Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik soruşturma kapsamında 21 Şubat’tan beri tutuklu bulunan KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar’a isnat edilen suç, iki ay sonra belli oldu.
MLSA’nın haberine göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteciler Yıldız Tar ve Ercüment Akdeniz'in de aralarında bulunduğu dört kişiye, “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlaması yöneltiyor.
Gazeteci Yıldız Tar’ın Etkin Haber Ajansı (ETHA)’da sorumlu yazı işleri müdürlüğü yaparken muhabirlerle yaptığı telefon görüşmeleri, haber takibi sırasında editöre verdiği bilgiler ve saha aktarımları suçlama konusu oldu. Haberin içeriğine dair Tar ile dönemin ETHA editörü arasındaki bir telefon görüşmesi, iddianamede “örgütsel haberleşme” olarak iddianamede yer aldı.
Delil gösterilen faaliyetlerin büyük kısmı, kamuoyuna açık basın açıklamaları, dernek toplantıları, panel katılımları ve sosyal medya paylaşımlarından oluşuyor.
Etiketler: insan hakları, kadın, medya, kültür sanat, yaşam, nefret suçları, eğitim, aile, din/inanç, siyaset, dünyadan, dava, yıldız tar için gazetecilik için, kaoshaftalıkgündem