27/04/2025 | Yazar: Alican E

Polis işkencesini aklamaya yönelik akıl almaz açıklamalar duyduğumuz bu haftada, Polonya’dan gelen bir haber kara bulutları bir nebze de olsa dağıtıyor.

Kaos haftalık gündem: 19- 25 Nisan 2025 Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Tıklayın-Geçen hafta: Kaos haftalık gündem

Ankara Valiliğinden işkenceye transfobik “mazeret”

“Geleceğimiz için yürüyoruz” diyen üniversite öğrencileri, 25 Nisan’da Konur Sokak’ta (Kızılay) anayasal haklarını kullanmak için bir araya geldi. Polis, eyleme katılan 30 kişiyi işkence ile gözaltına aldı.

Polis şiddetini belgeleyen öğrenciler ve gazeteciler, #AnkaradaİşkenceVar etiketiyle işkencenin görüntülerini paylaştı. O görüntüler arasında, polisin gözaltı yaparken iç çamaşırları görünecek şekilde bir kadını yerde sürüklediği anlar da vardı.

İşkence görüntüleri tepki ile karşılaşınca, Ankara Valiliğinden bir açıklama geldi. Valilik, onlarca kişinin işkenceye maruz kaldığının belgelenmesine rağmen, trans bir kadını hedef göstermeyi seçti ve işkencenin bir kadına uygulanmadığını iddia etti.

Erkek polislerin yerde sürüklediği kadını hedef alan şiddete transfobik kılıf uyduran Valilik, görüntülerin “kamuoyunun hassasiyetini istismar etmek” için paylaşıldığını savundu. Yapılan açıklamada ayrıca, eyleme katılan kişinin hüküm bile giymediği önceki soruşturmalara yer verildi; daha önce gözaltına alınmış olması, polis işkencesine mazeret olarak sunuldu.

Valiliğin transfobik açıklamasına karşı Ankara Onur Haftası Komitesi, hak savunucuları ile bir araya gelerek İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube’de basın açıklaması yaptı.

İşkenceyi, transfobik nefret söylemleri ile normalleştirmeye çalışan Ankara Valiliğine cevap olarak “Bizlere cinsiyet atamanıza izin vermeyeceğiz. Bedenlerimizde, kimliklerimizden giydiklerimizden bahsetme hakkını size vermeyeceğiz” diyen Komitenin açıklamasına, İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası, İstanbul Trans Onur Haftası, Eskişehir Onur Haftası, İzmir Onur Haftası ve Boğaziçi Üniversitesinin LGBTİ+ topluluğu BÜLGBTİA+ imzacı oldu.

Valiliğin transfobik açıklamasına bir tepki de ODTÜ’lü öğrencilerden geldi. İmamoğlu protestoları sırasında, kampüste benzer bir polis işkencesine maruz kaldıklarını hatırlatan ODTÜ’lü öğrenciler, “Valiliğin cinsiyet kimliklerimize ve bedenlerimize karşı yaptığı açıklamayı kabul etmiyoruz. Transların onuru, insanlık onuru işkenceyi yenecek!” diyerek tepki gösterdi.

İstanbul’da üniversite öğrencileri de Ankara Valiliği’nin transfobik açıklamasına karşı Şişhane Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Demir Leblebi, basın açıklamasında “Bedenlerimize el uzatan, kimliklerimizi kriminalize eden, yaşadığımız şiddeti gizlemeye çalışan bu iktidar mekanizmasını biliyoruz, tanıyoruz! Ankara Valiliği yaptığı açıklamada, trans bir kadının varoluşunu inkâr eden, bedenini teşhir eden, insanlık onuruna saldıran transfobik bir dille kamuoyunu yanıltmaya çalıştı. Trans kimliği açık eden, hedef gösteren bu açıklama, işkencenin medya eliyle sürdürülmesidir! Trans düşmanlığı yalnızca sokakta değil, devletin resmi söyleminde kurumsallaşmıştır! Bedenlerimize, kimliklerimize, varoluşlarımıza açılan bu savaşın farkındayız” dedi.

İsyan, kampüslerden taşıyor: “Onur, yasa tanımaz!”

LGBTİ+’lara yönelik baskı, şiddet ve nefret kampanyalarının hüküm sürdüğü bir dönemde, üniversiteli LGBTİ+ öğrencilerin örgütlü mücadelesi çoğu zaman olduğu gibi, haftanın ender iyi gelişmelerinden olmaya devam ediyor.

Bu hafta, üniversiteli kadın ve kuir öğrenci toplulukları birbirinden güç alarak örgütlenmeyi büyütme kararı aldı. 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasıyla devam eden protestoların güçlendirdiği dayanışma, Üniversiteli Kadınlar ve LGBTİ+'lar Ağı’nı (UKaLA) ortaya çıkardı.

Kuruluş manifestosunda “Üniversiteler Bizimdir! demekten, birbirimizle dayanışmaktan ve kendimiz olmaktan vazgeçmiyoruz” diyen UKaLA’nın hem İstanbul hem de Ankara örgütlenmesi mevcut.

UKaLA’nın kuruluşunun ardından, ağın mensubu kadın ve LGBTİ+ toplulukları, kampüslerde “Onur Yasa Tanımaz, İsyandan Doğar” yazan pankartları dalgalandırdı. Ortak eyleme katılan üniversite topluluklarından arasında GSÜ Lion Queer, İÜ Eşitlik Topluluğu, Kuir Baykuş, 7tepe7renk ve Özü LGBTIQ+ vardı.

HÜDA PAR’ın Meclis’e getirdiği LGBTİ+ karşıtı kanun teklifine, hafta boyunca kampüslerden itirazlar yükselmeye devam etti. Planlı sezaryen yasağına referansla “Doğal Olan LGBTİ+’ların Eşit, Adil ve Özgür Yaşaması” pankartı ile kampüste basın açıklaması yapan Boğaziçi Üniversitesi LGBTİA+ Çalışmaları Kulübü, LGBTİ+’ların “genel ahlak ve makbullük dayatmaya çalışan zihniyetin yarattığı korku iklimine” geçit vermeyeceğini bir kez daha hatırlattı.

Bir süredir yönetimin baskıcı uygulamaları sebebiyle, kampüste diken üstünde var olmaya çalışan Hacettepe Üniversiteli LGBTİ+’lar, uzun bir aranın ardından 5 Nisan’da ilk kez gökkuşağı bayrağı açmıştı. Bu hafta da Hacettepe Üniversiteli LGBTİ+’lar ve kadınlar, Beytepe kampüsünde bir araya gelip, “Aileyi korumak adı altında bizi hedef gösteren, yaşamlarımızı yok sayanlara karşı buradayız” diyerek LGBTİ+ düşmanı yasa tasarısına karşı çıktı.

Nefret yasasına ve planlı sezeryan yasağına, İstanbul Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri de basın açıklamasıyla tepki gösterdi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde ise “Lubunyanın Onuru İşkenceyi Yenecek” sloganları duyuldu.

Bu hafta, üniversiteli LGBTİ+’ların engelle karşılaştığı anlar da yaşandı. İstanbul Üniversitesi öğrencileri, gözaltında işkenceye maruz bırakılan arkadaşları için Beyazıt’ta, kampüs önünde basın açıklaması düzenledi. Kaos GL’den Yusuf Çelik’in aktardığına göre, basın açıklamasına katılan LGBTİ+ öğrencilerin gökkuşağı bayrağı, polis engeliyle karşılaştı. Öğrenciler "bayrağı kaldırmazsanız, basın açıklamasına müdahale edeceğiz" tehdidine karşı, arkadaşlarının güvenliğini sağlamak için bayrağı indirmek zorunda kaldı.

Polonya’da altı yıllık utanç son buldu: “LGBT’siz Bölge” uygulaması tarih oldu!

2019, o güne dek görülmemiş “yaratıcılıkta” bir LGBTİ+ karşıtı kampanyanın sahnelendiği yıl oldu. Polonya’nın üçte birine denk gelecek kadar geniş bir bölgeden sorumlu yerel yönetimler, kendini “LGBT ideolojisinden arındırılmış bölge” ilan etti. LGBT’siz Bölge (LGBT-Free Zone) adıyla anılan bu nefret kampanyası, bu şehirlerde yaşayan LGBTİ+’ların haklarını göz ardı etmeye ve kamusal alandaki görünürlüklerini silmeye yönelik bir taahhüt içeriyordu.

O günden bu yana LGBTİ+ aktivistleri, yerel yönetimler tarafından kurumsallaştırılan nefret kampanyasına pabuç bırakmamak için yoğun çaba sarf etti. Hak savunucuları, bir yandan uluslararası kamuoyu yaratmaya çabalarken bir yandan da ayrımcı uygulamayı kaldırmaya yönelik hukuki mücadele yürüttü.

“LGBT’siz Bölge” kampanyasına yönelik en güçlü darbelerden biri, Avrupa Birliği’nin finansal kesintileri oldu. Ayrımcı uygulamaya imza atan yerel yönetimler, maddi destekten mahrum kalma riskiyle karşı karşıya kalınca, ilk fireler gelmeye başladı.

Polonya mahkemeleri, düzenlemenin anayasaya aykırı olduğuna ve yerel yönetimlerin yetkilerini aştığına karar kıldı. Haziran 2022'de Yüksek İdare Mahkemesi (NSA), kararların etkisinin “belirli bir grubun haysiyetinin, onurunun, itibarının ve özel yaşamının ihlali” olduğuna hükmetti.

Sonuç olarak, kararların çoğu yürürlükten kalktı; ancak Polonya’nın güneydoğusundaki Łańcut, uygulamadan vazgeçmeyen bölge olarak kaldı. Fakat Nisan 2025 itibarıyla, Polonya tarihinde bir utanç olarak kalacak LGBT’siz Bölge isimli uygulama, altı yıllık mücadelenin ardından tarihe karıştı. Önceki iktidar, sağcı muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi’nden (PiS) kalan nefret kampanyası, Łańcut İl Meclisinde alınan kararla tarihin çöplüğüne karıştı.

Kimi zaman çalışmalarının sonuç vermediği hissine kapıldıklarını ifade eden “Eşitlik İzleme” Koalisyonu Koordinatörü Olga Pawłowska-Plesińska, çok sayıda kişi ve örgütün ısrarlı gayreti ile başarıya ulaştıklarına vurgu yaptı:

“Yerel makamlara yüzlerce mektup gönderdik, onlarca basın açıklaması yaptık, izleme komitesi toplantılarına katıldık, yetkilileri ve bakanlıkları ziyaret ettik, yerel yönetimlerdeki destekçi kişilerle görüştük, savcılığa ve Avrupa Komisyonu'na şikayetlerde bulunduk. Çoğu zaman duvara tosladığımızı ve çalışmalarımızın sonuç vermediğini hissettik. Bugün ise ‘LGBT'den arındırılmış bölgelerin’ yürürlükten kaldırmamızın başarısını kutluyoruz.”

LGBTİ+ karşıtı yasayı Meclis’e sunan HÜDA PAR, bir yandan nefret kampanyası örüyor

LGBTİ+’ların örgütlenmesini, temsilini hatta kamusal alandaki varlığını dahi cezalandırmayı öngören kanun teklifini Meclis’e getiren HÜDA PAR, #SapkınlıkSuçtur isimli kampanyayla nefrete kamuoyu desteği arıyor.

HÜDA PAR’lı milletvekilleri hafta boyunca sosyal medyalarında, LGBTİ+’lardan suç örgütü üyesi gibi bahsettikleri video derlemeleri paylaşırken; parti teşkilatı, yasa teklifine dikkat çekmek için etiket kampanyası düzenledi. Milletvekillerinin nefret söylemlerinden oluşan videolarda, “bedel ödetme” vurgusu ile LGBTİ+’lar hedef gösteriliyor.

Öte yandan, açılışının 105'nci yılı dolayısıyla özel gündemle toplanan Meclis oturumunda  söz alan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, konuyu LGBTİ+’lara getirmeyi başardı:

“Nesillerimizin manevi gelişimi, inançla yoğrulmuş bir ahlak anlayışı ile yetişmesi için canla başla çalışmalıyız. Sapkın akımların örgütlü ve sistematik saldırısı altında olan aile kurumunu koruyacak tedbirleri bir an önce hayata geçirmeliyiz. Emperyalistlerin bir asır önce fiziki işgallerle başaramadığını, kültürel işgal yoluyla başarmalarına izin vermemeliyiz.”

Türkiye’de yer yerinden oynarken Erdoğan, LGBTİ+ düşmanlığını ihmal etmiyor

Nisan ayı, İmamoğlu protestoları, gözaltında cinsel taciz, ekonomik kriz, çözüm süreci gibi yoğun gündemlerle geçerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan LGBTİ+’lara zaman ayırmayı ihmal etmedi. Bu ayın açılışını, “cinsiyetsizleştirme” ve “sapkın ideolojiler” gibi nefret söylemleri ile yapan Erdoğan, aynı şeyleri tekrarlamaya devam etti. KADEM 5. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Erdoğan, LGBTİ+’ların yanı sıra İstanbul Sözleşmesi’ni de hedef aldı.

Erdoğan’ın konuşmasında dikkat çeken ise CHP’li belediyelerin LGBTİ+’ları desteklediği iddiasıydı. Cumhurbaşkanı, belediyelerin “LGBT paçavralarıyla” donatıldığını ortaya atsa da CHP’li belediyeler, yıllar önce verdikleri desteğin bile arkasında durmuyor. Örneğin, 2017 yılının Onur Haftasında, Beşiktaş Belediyesine asılan gökkuşağı bayrağı, sosyal medyadan paylaşıldıktan sonra hızlıca gündeme oturmuş; paylaşım, kısa süre içinde silinmişti. Teyit.org’un aktardığına göre dönemin belediye başkanı Murat Hazinedar sosyal medya üzerinden bir açıklamada bulunmuş ve paylaşımı "sosyal medyada çalışan bir arkadaşımızın işgüzarlığı" diye nitelemişti.

2017'deki fotoğrafın, 30 Haziran 2024'te tekrar dolaşıma sokulmasının ardından Beşiktaş Belediyesi yine açıklama yapmış ve “toplumsal barışı hedef alan” mesajlar hakkında yasal yola başvuracağını söylemişti.

Londra’da binlerce kişi, transların varlığını hiçe sayan mahkeme kararına karşı sokaktaydı

Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi, Eşitlik Yasası’ndaki “kadın” ve “cinsiyet” ifadelerinin yalnızca biyolojik cinsiyeti ifade ettiğine; “kadının yasal tanımının” trans kadınları kapsamadığına hükmetmişti. Hafta sonu binlerce kişi karara karşı “ACİL DURUM” eylemindeydi. 

Pek çok şehirde protestolar düzenlendi; ancak isyanın merkezi Londra’ydı. Trans örgütlerin, sendikaların, yerel kuruluşların çağrısıyla 20.000’den fazla kişi, Parlamento Meydanında buluştu. Mesaj ise oldukça açıktı: Trans kadınlar kadındır, trans hakları insan haklarıdır.

Uygulamadaki karşılığı henüz belli olmasa da Yüksek Mahkemenin kararı, cinsiyeti devlet tarafından tanınmış transların dahi haklarını gasp etmek için otoritelere sonsuz kredi sunacağa benziyor.

Apple, Rusya’da “LGBT Propagandası” yapmakla yargılanacak

ABD'li şirket, Rusya’nın LGBTİ+ karşıtı yasasını delmekle suçlanıyor. Ancak davayı duyuran Rusya’nın devlet destekli resmi haber ajansı TASS, Apple’ın hangi faaliyeti sebebiyle suçlandığına yönelik bir açıklama getirmedi. Hükümete yakın kaynaklar, Apple'ın gökkuşağı renklerindeki duvar kağıdının dava konusu olabileceğini söylüyor. Şirket, daha önce Rusya’da silinmesi istenen içerikleri kütüphanesinde tuttuğu için para cezasına çarptırılmıştı.

Apple’ın ihlal ettiği iddia edilen kanun, “geleneksel olmayan” ifadesiyle damgalanan cinsel ilişkilerin, cinsiyet uyumlama operasyonlarının ve çocuksuz ailenin çevrimiçi yollarla teşvik edilmesini cezalandırıyor. Ayrıca Kasım 2023’te çıkan Yüksek Mahkeme kararından beri, suç örgütü üyesi muamelesi gören LGBTİ+’ların, Rusya’da etkinlik düzenlemesi bile yasak.

ABD’de de iyi şeyler de oluyor…

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD), Dışişleri Bakanlığı’nın “X” cinsiyet işaretli pasaportlar vermesini yasaklayan Donald Trump’ın başkanlık kararnamesine karşı açılan davada, federal mahkeme davacıların lehine geçici bir karar verdi. “X” cinsiyetli pasaportlar, genellikle cinsiyetini kadın ya da erkek olarak tanımlamayan kişiler tarafından kullanılıyor.

Boston’daki ABD Bölge Yargıcı Julia Kobick, söz konusu kararnamenin yürütmesini durduran geçici bir ihtiyati tedbir kararı verdi. Davacıları temsil eden Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), Yargıç Kobick’in Trump’ın kararnamesinin “anayasaya aykırı ve yasaya karşıt” olduğuna hükmettiğini belirtti.

Olumlu gelişmelerin yanı sıra, Trump’ın LGBTİ+’ların kazanımlarını geri almaya yönelik çabaları da bir yandan sürüyor. Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı'nın sunduğu ön bütçeye göre Trump, LGBTİ+ gençlere yönelik intiharı önleme destek hatlarına yapılan finansal yardımı kesmeye hazırlanıyor.

HuffPost’un haberine göre bütçe taslağı, kurumun toplam harcamalarının yaklaşık üçte birini azaltıyor, LGBTİ+’lara yönelik hizmetlerin finansmanını ortadan kaldırıyor. Hak savunucuları, bu kesintinin LGBTİ+’lar için hayati önem taşıyan ruh sağlığı hizmetlerini önemli ölçüde etkileyeceğini söylüyor.

Yıldız Tar: “Sorguda yöneltilen sorular o kadar tuhaftı ki…”

KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar, suçunun ne olduğunu bilmeden 2 aydan fazla süredir hapiste. Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik İstanbul merkezli soruşturmada gözaltına alınarak 21 Şubat’ta tutuklanan Yıldız’ın neden yargılandığını açıklığa kavuşturacak bir iddianame bile henüz ortada yok.

Agos’tan Ilgaz Gökırmaklı’nın sorularını yanıtlayan Yıldız, ifadesi alınırken karşılaştığı absürt sorulardan hapishane kombinlerine kadar, mahpusluk deneyimlerini aktardı:

“Sorular o kadar tuhaftı ki, yorum yapabilmem bile mümkün değil. Ben o yüzden bana yöneltilen bir soruyu Agos okurlarına sormakla yetineyim: Hiç Taksim’de bir eyleme katıldınız mı? Bir sürü sendika, sivil toplum örgütü ve siyasi partinin; bağımsız aktivistlerin yer aldığı bir platformda kurulduktan 14 yıl sonra bir terör örgütü çıkarmaya çalışmak akıl, mantık ve gerçeklik algısıyla dalga geçmek anlamına geliyor. Bu konuda bir yargı kararına bile gerek yok. Bütün faaliyetlerini kamuya açık bir şekilde yapan bir oluşumdan bahsediyoruz.”


Etiketler: insan hakları, kadın, medya, yaşam, nefret suçları, aile, siyaset, dünyadan, özel haber, yıldız tar için gazetecilik için, kaoshaftalıkgündem
İstihdam