04/05/2025 | Yazar: Alican E
Cumhurbaşkanından yargı makamlarına, üniversitelerden camilere: İktidar, “Aile Yılı” soslu nefreti, dört koldan yaymaya devam ediyor.

Tıklayın-Geçen hafta: Kaos haftalık gündem
Kampüste düzenlenecek Aile Sempozyumunu protesto eden öğrencilere güvenlik saldırdı
Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen, pazartesi gün boyu süren “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumuna” öğrenciler sessiz kalmadı.
Etkinlik, iktidarın LGBTİ+ ve kadın düşmanı “Aile Yılı” isimli nefret kampanyası kapsamında gerçekleşti. Nefrete karşı çıkmak için bir araya gelen Hacettepeli öğrenciler pankartlarla, sloganlarla etkinlik salonuna geldi. Ancak özel güvenlik birimi (ÖGB), anayasal hakkını kullanan öğrencilere saldırdı. Ayrıca, kampüse polis girdi.
Üniversiteli LGBTİ+ toplulukları, arkadaşlarına yönelik saldırıyı kınadıkları bir mesaj yayınladı. ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması, Lion Queer, KuirAnka, 7 Tepe 7 Renk, Kuir Baykuş ve Kuir Uşak, “Hacettepe Yalnız Değildir!” dedi.
Öte yandan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi LGBTİ+ Topluluğu Kuir Baykuş, Hacettepeli arkadaşlarının protestosuna yönelik ÖGB müdahalesini de konu alan son dönemdeki LGBTİ+ karşıtı gündemlere ilişkin kampüste basın açıklaması düzenledi.
1 Mayıs’tan gökkuşağı manzaraları
LGBTİ+’lar, tüm engellemelere rağmen 1 Mayıs alanlarından vazgeçmedi. “Aile Yılı”na, hormona erişimin kısıtlanmasına ve LGBTİ+ karşıtı kanun teklifine tepki gösteren LGBTİ+’lar, bayraklarını meydanlarda dalgalandırdı.Ankara’da LGBTİ+'lar, Ankara Pride’ın çağrısıyla AKM önünde toplandı. Polis, arama noktasında erkek polisler tarafından aranmak istemeyen LGBTİ+'ların geçişine izin vermedi; gazetecilerin görüntü almasına engel olmaya çalıştı. LGBTİ+'lar, hiçbir arkadaşlarını geride bırakmadan alana girdi, Tandoğan Meydanı'na yürüdü.
Eylem boyunca, “İşte, okulda, Meclis’te, travestiler her yerde!”, "Yıldız'a selam, mücadeleye devam", "Devlet, elini hormonumdan çek!" sloganları atıldı. Yağmur altında basın açıklaması okuyan Ankara Onur Haftası Komitesi, LGBTİ+’ların hak arayışının emek mücadelesinin gündemini dağıtacağına iddia edenlere seslendi: "Travestiyiz buradayız, alışın barışın, gitmiyoruz!"
İstanbul’da ise 1 Mayıs için tarihi öneme sahip Taksim Meydanına çıkmak isteyenlere polis saldırdı. 300 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında LGBTİ+ aktivistleri de vardı. İstanbul sokaklarında basın açıklaması okuyan LGBTİ+’lar, “Aile Yılı’na karşı, orospufobiye, kadın düşmanlığına, güvencesiz çalışma koşullarına karşı bugün alanlarda olacağımızı buradan bir kez daha haykırıyoruz!” dedi.
İzmir’deki LGBTİ+’lar “Lubunya Blok” pankartı altında bir araya gelirken, Bursa’da yasaklara rağmen trans bayrağı alandaydı. Antalya, Mersin ve Bodrum’da da 1 Mayıs alanlarına gökkuşağı açtıran LGBTİ+’lar vardı.
Yıllar sonra ilk kez, Onur Yürüyüşü davasında LGBTİ+ aktivistlerine ceza çıktı!
2024 yılında Eskişehir’de Ulus Anıtı önünde, henüz basın açıklaması yapamadan polis işkencesi ile gözaltına alınan 10 kişi hakkında “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” iddiasıyla dava açılmıştı. Davanın karar duruşması 30 Nisan’da görüldü: Polise değil, işkence ile gözaltına alınan hak savunucularına ceza çıktı!
Kaos GL’den Oğulcan Özgenç’in haberine göre mahkeme, tüm sanıklara 2911 sayılı kanuna muhalefetten ayrı ayrı 5 ay hapis cezası verdi. Hapis cezası, 15’er bin lira para cezasına çevrildi. Ayrıca, “kamu görevlisine direnme ve mukavemet” suçundan 4 hak savunucu hakkında da ayrı ayrı 15’er bin lira para cezasına hükmetti. Mahkeme, hükmün geriye bırakılmasına da izin vermedi.
Avukat Hasan Çayır, karara ilişkin “Bütün deliller toplanmadan verilen mütalaa açıkça önceden sonucu belli olan bir yargılama yapıldığının göstergesidir. Bu karar insan hakları yönünden kara bir lekedir” ifadelerini kullandı.
En son 2018 İstanbul Onur Yürüyüşü davasında, bir kişiye kamu görevlisine karşı direndiği iddia edilerek 5 ay, bir kişiye de trafik güvenliğini tehlikeye soktuğu gerekçesiyle 2 ay 15 gün ceza verilmişti. Alınan iki kararda da hükmün açıklanması geriye bırakılmıştı.
LGBTİ+ aktivistleri tutuklanıyor
2017 yılında Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla tutuklanıp serbest kalan LGBTİ+ aktivisti Asya için şimdi de yeni bir suç uyduruldu. SOLDEP LGBTİ+ Komisyonu Üyesi Asya, “Bozkurt işareti yapanları terörist olarak nitelendirerek halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” iddiasıyla tutuklandı.
İzmir LGBTİ+ Onur Haftası, Asya’nın ifadeye geleceğini belirtmesine rağmen hukuksuzca, sabah evinden gözaltına alındığını duyurdu. Avukatı ise Asya’nın kanser tedavisi gördüğünü ve cezaevinde kalmasının mümkün olmadığını açıkladı. Sosyalistler Partisi (SOLDEP), LGBTİ+ Komisyonu üyesi olan Asya için yayınladığı mesajda “Devrimci tutsaklar onurumuzdur! Hiçbir yoldaşımızı geride bırakmayacağız” açıklamasını yaptı.
25 Nisan’da Ankara’da “Geleceğimiz için yürüyoruz” diyen üniversite öğrencilerinin protestosunda, 30 kişi işkence ile gözaltına alınmıştı. İşkencenin belgelendiği görüntüler arasında, polisin gözaltı yaparken iç çamaşırları görünecek şekilde bir kadını yerde sürüklediği anlar da vardı. Ankara Valiliği, işkenceyi aklamak için skandal bir açıklama yayınlayarak trans bir kadını hedef göstermiş ve işkencenin bir kadına uygulanmadığını iddia etmişti.
Gözaltına alınan trans kadın, ifadesinin ardından serbest bırakılmasına rağmen, eyleme katılan kadın ve LGBTİ+ hakları aktivisti Rojbin’in de aralarında bulunduğu 4 kişi tutuklandı.
Ankara Onur Haftası, arkadaşları için yayınladığı mesajda “Bir gün değil her gün direniş demekten vazgeçmeyeceğiz. Lubunyanın isyanı faşizmi yenecek!” ifadelerini kullandı.
Dünyadan LGBTİ+ karşıtı gündemler
Eurovision 2025: Geçtiğimiz yıl, İsrail’in Filistin işgaline karşı ses çıkarmak isteyen sanatçılar ve seyirciler, yoğun bir yayıncı baskısı ile karşılaşmıştı. Avrupa Yayın Birliği (EBU), yarışmanın yapılacağı Malmö Arena’ya Filistin bayrağı veya politik mesaj içeren pankartlarla girilmesini yasaklamıştı.
Bu yıl İsviçre’de düzenlenecek yarışmanın seyircilerinin Filistin bayrağı taşımasına yönelik yasak kaldırıldı ancak sanatçılar için daha katı kurallar getirildi. Bu yılın yarışmacıları ve ekipleri, resmi Eurovision mekanlarına ve etkinliklerine sadece temsil ettikleri ülkenin bayrağı ile girebilecek. Bu yasak, Filistin için dayanışma göstermek isteyen sanatçılara yönelik bir baskı oluşturmasının yanı sıra LGBTİ+ sanatçıları, kendi bayrakları ile sahne almaktan alıkoyacak.
Geçen senenin birincisi, non binary (kendini kadın ya da erkek olarak tanımlamayan) sanatçı Nemo, benzer bir yasakla karşılaştığını söylemiş ve sahneye gizlice soktuğunu söylediği bayrak ile zaferini kutlamıştı.
Birleşik Krallık: Trans kadınları, kadın tanımından dışlayan Yüksek Mahkeme kararının etkileri görülmeye başladı. Translar, tuvalete gitmekten ve spor yapmaktan alıkonmak üzere.
Hükümetlerarası İlişkiler Bakanı Pat McFadden, hükümetin transların, cinsiyetlerine uygun tuvaletleri kullanmalarını yasaklayacağını öne sürdü. Bakan, yasağın Yüksek Mahkeme'nin cinsiyete ilişkin verdiği kararın “mantıksal sonucu” olduğunu ve eşitlik gözlemcisinin konuya ilişkin geçici bir kılavuz yayınlamasının ardından geldiğini söyledi.
Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu (EHRC) kılavuzu, trans kadınların işyerlerinde ya da mağaza ve hastane gibi kamuya açık alanlarda “kadın tesislerini kullanmalarına izin verilmemesi gerektiğini” belirtti. Aynı şekilde, trans erkeklerin de erkekler tuvaletini kullanması engellenmek isteniyor.
Söz konusu açıklamaların ardından Barclays Bankası, transların tuvalet kullanımına ilişkin iç politikasını gözden geçireceğini söyledi. Banka, trans çalışanların haklarını elinden almaya hazırlanıyor. The Telegraph'ın haberine göre, banka, daha önce transların cinsiyet kimliklerine uygun tuvaletleri kullanmalarına izin veren politikayı kaldırılacak ve transların, engelli tuvaletlerini ya da doğumda atanan cinsiyetlerine uygun tuvaletleri kullanmak zorunda bırakılacak.
Translar, sadece tuvaletlerden değil, mesleklerinden de edilmek üzere. İngiltere’de futbolun en üst düzey yönetim organı İngiltere Futbol Federasyonu, Yüksek Mahkemenin kararından önce trans kadınların spor müsabakalarına dahil edilmesi için politikasını güncellemiş ve testosteron seviyelerinin düşürülmesi halinde trans kadınların, kadın futbolunda oynamasına izin vermişti. Federasyon, şimdi kararından caydı ve gelecek sezonun başlamasına çok zaman olmasına rağmen, Onur Ayı'nın ilk günü olan 1 Haziran'dan itibaren transların, kadın futbolundan men edileceğini duyurdu.
Aynı şekilde, İskoçya Futbol Federasyonu da trans kadınların kadın futbolunda oynamasını yasaklıyor. Gelecek sezondan itibaren, sadece doğumda kadın atanan oyuncuların, kadın futbolunda yer almasına izin verilecek.
Amerika Birleşik Devletleri: Şirketlerin, popülist sağın tepkisinden kaçınmak için Onur Ayı için verdikleri desteği kıstığı ortaya çıktı. Forbes’ın haberine göre ABD merkezli en büyük 1000 işletmeyi kapsayan Fortune 1000 şirketleri, Trump'ın kapsayıcılık ve trans karşıtı kararlarının yarattığı etkiden korktu. Bu yüzden, LGBTİ+’lara kamusal destek vermekten giderek daha fazla geri duruyor. Araştırmaya göre her 5 şirkette 2'si, Trump yönetiminin baskısı sebebiyle Onur Yürüyüşlerine bu yıl daha az destek verecek.
Nefret söylemine başvurmadan haftayı kapatmayan siyasetçiler
Seçim kampanyalarını LGBTİ+ karşıtlığı üzerine kurarak Meclis’e giren ve yerel yönetimlerde koltuk kazanan Yeniden Refah Partisi’nin Genel Başkanı Fatih Erbakan, uyuşturucu bağımlılığı ile LGBTİ+’ları peş peşe sıraladığı bir konuşmaya imza attı.
Partisinin Antalya 3. Olağan İl Kongresi’nde kürsüye çıkan Erbakan, “LGBT Propagandası” ifadesi ile LGBTİ+’ları suç örgütü gibi anarak hedef göstermeye devam etti: “Politikalarımız yerli ve milli hale getireceğiz. LGBT propagandasına asla izin vermeyeceğiz, LGBT derneklerini iktidarımızda derhal kapatacağız.”
AKP’nin haftalık nefret mesaisini ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin üstlendi.
İstanbul AKM'de düzenlenen Uluslararası Yeşilay Federasyonu Forumu'nda konuşan Erdoğan, LGBTİ+’ları da içine kattığı bir suç örgütü ortaya atarak haftalık nefret mesaisine devam etti:
"Sanal Bahis ve kumar girdabında varını yoğunu kaybetmiş beyinler görmek istemiyorsak, alkol ve madde bağımlılığını bertaraf etmekte kararlıysak, LGBT gibi sapkın akımlar yeni kuşağı zehirlemesin istiyorsak bu mücadeleyi hep birlikte omuz omuza vermek mecburiyetindeyiz."
Bakan Yusuf Tekin ise Eğitim Enternasyonali’nin (EI) Türkiye’deki eğitim sistemi ile ilgili eleştirilerine yanıt vermeye kalkarken, yine sözü LGBTİ+’lara getirdi.
Mart ayında, Eğitim-Sen’in gerçekleştirmeyi planladığı bir günlük Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersinin toplumsal infiale neden olacağı iddiasıyla soruşturulacağını söyleyen Bakan, EI Genel Sekreteri’nin eleştirilerine karşı “Toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında LGBT dayatmasına karşıyız” dedi.
Bakan Tekin’in nefret söylemine destek, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’dan geldi. MEB tarafından iptal edilen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersini hedef alan Yalçın, “Bazı sendika görünümlü odaklar, çocuklara LGBT propagandası yapmaya çalışıyorlar” diyerek toplumsal cinsiyet eğitiminden suç uydurdu.
Siyasetçilerin eksik bıraktığını Diyanet tamamladı: Cuma hutbesinde eşcinsel nefreti
Doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı, sıklıkla LGBTİ+’ları hedef gösteriyor. Daha önce “Fıtratı korumak, aileyi korumaktır” başlıklı bir hutbenin tamamını LGBTİ+’lara ayıran, “sapkınlık” ve “cinsiyetsizleştirme” ifadeleriyle ülke genelinde nefreti körüklemeye çalışan kamu kuruluşu, bu kez tanıdık bir ezberi tekrarlayarak Lut kavmi örneği ile LGBTİ+’ları hedef aldı:
“Hele hele özgürlük adıyla bütün dünyaya dayatılmaya çalışılan ve Lût (a.s)’ın kavmini helake sürükleyen eşcinsellik ise Allah’ın lanetlediği bir sapkınlıktır, haramdır, büyük bir günahtır.”
Yıldız Tar hakkında iddianame hazır
21 Şubat 2025’te Halkların Demokratik Kongresi (HDK) soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteciler Yıldız Tar ve Elif Akgül hakkında hazırlanan iddianameler tamamlandı.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), her iki gazetecinin tutuksuz yargılanmaları için mahkemeye tahliye talebinde bulundu.
MLSA’nın açıklamasına göre, Elif Akgül’ün iddianamesi İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Yıldız Tar’ınki ise İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde değerlendiriliyor.
Mahkemelerin iddianameleri incelemek için yasal olarak iki haftalık süresi bulunuyor. İddianamelerin kabul edilmesi halinde, gazetecilerin duruşma günleri belirlenecek.
Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları, aile, sağlık, siyaset, dünyadan, sağlık hakkı, onur yürüyüşü, dava, yıldız tar için gazetecilik için, kaoshaftalıkgündem