05/12/2017 | Yazar: Aslı Alpar

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin ‘Ne Var Ne Yok’ projesini Nurgül Öztürk, Merve Karabulut ve Efsun Sertoğlu ile konuştuk.

‘Bir genç flörtüyle ilgili başvuruyorsa, güven ilişkisi sağlamışsınızdır; bu güveni sürdürebilmek önemli’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin “Ne Var Ne Yok” projesini Nurgül Öztürk, Merve Karabulut ve Efsun Sertoğlu ile konuştuk.

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, gerek görsel katkıları gerek hazırladıkları metinlerle şiddeti sorgulaması ayrıca şiddeti, cinsel şiddet ve türcülük ile bir arada ele alan yaklaşımı nedeniyle çalışmalarına hayran olduğum bir dernek. Kendileriyle bire bir ilk temasım ise “acaba derneğin gönüllüsü olsam mı” diye düşünürken geçen yıl Ağustos ayında onlardan gelen bir maille gerçekleşti.

Merve’den (Karabulut) gelen mail, yürütmekte oldukları bir projede liseli gençlerle flört şiddetini konuşacaklarını ve atölyede kullanacakları çizimleri benim yapmak isteyip istemeyeceğimi soruyordu. Böylece tanışmış olduk ve birlikte üretmeye başladık. Uzun sayılabilecek bir zaman içinde bitirebildiğimiz üretim sürecinde üç çizgi öykü ve birkaç illüstrasyon ortaya çıkardık. Bu süreçte hem Türkiye’de hem de kendi yaşamlarımızda neler oldu neler… Devam ettik, ben çizimleri bitirdim, onlar pilot çalışmayı.

Tanışmamıza vesile olan bu proje; lise gençlerinin ve eğitimcilerin toplumsal cinsiyet, ayrımcılık, sanal zorbalık ve flört şiddeti konularında farkındalıklarının artırılmasına yönelik pilot bir çalışma olarak tasarladıkları “Ne Var Ne Yok” projesiydi. Proje için hazırladıkları içerikleri liseli gençlerle buluşturdular ve nihayetinde tasarımını Büşra Erinkurt’un yaptığı, eğitimciler ve danışmanlar için bir uygulama kitabı olan “Gençlerle Güvenli İlişkiler Üzerine Çalışmak” çıktı.

Projeyi, projenin neleri değiştirdiğini konuşmak için yine teknoloji yardımıyla bir araya geldik, buluştuk. Lgbti+ aktivisti ve psikolog Nurgül Öztürk, Uzman Psikolog Merve Karabulut ve Cinsel Sağlık Eğitmeni-Danışmanı Efsun Sertoğlu hem pilot çalışmayı hem gençlerin katkılarını anlattı. Cinsel şiddeti konuşmak kimse için kolay değil onlar nasıl konuştuklarını KaosGL.org okurlarıyla paylaştı.

“Amacımız okullarda sınıf içi çalışmalar yaparak hazırladığımız içerikleri gençlerle buluşturmak ve onların duygularını, fikirlerini, deneyimlerini dinlemekti”

“Ne var ne yok” projesi sona erdi. Neden “ne var, ne yok”?

Merve: Paylaşımlarımızdan, üreteceğimiz görsellerden, sloganlardan, projenin adına kadar hep gençlerin ilgisini nasıl çekeriz diye düşündük. Her şeyden önce bir soralım; “ne var ne yok” dedik. Gençlerin hayatlarında, gündemlerinde, ilişkilerinde neler var neler yok dinleyelim; konuşalım istedik. ‘Sevgi var, baskı yok’ proje sloganımız oldu.

Nurgül: Aslında proje sona ermedi; her şey daha yeni başlıyor. “Ne Var Ne Yok?!” projesini dernek olarak gençlik alanında uzun soluklu çalışmalara başlamak üzere pilot bir çalışma olarak tasarlamıştık. Pilot uygulamayı tamamladığımızı söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl süresince projeyi İstanbul’da bulunan yedi farklı lisede uyguladık. Amacımız okullarda sınıf içi çalışmalar yaparak hazırladığımız içerikleri gençlerle buluşturmak ve onların duygularını, fikirlerini, deneyimlerini dinlemekti. Şimdi elde ettiğimiz tüm verilerle projeye devam etmek, içeriği geliştirmek ve yaygınlaştırmak istiyoruz. Projenin sonunda, hazırladığımız atölye içeriklerini ve alandan farklı uygulamaları bir araya getirdiğimiz “Gençlerle Güvenli İlişkiler Üzerine Çalışmak” adlı bir uygulama kitabı hazırladık. Ayrıca bu yıl planlarımız arasında LGBTİ+ gençlerin maruz bırakıldığı spesifik ilişkisel şiddet türlerine dair çalışmalar yürütmek de var.

Efsun: Uygulama kitabının yanı sıra, yine eğitimciler ve danışmanlar için “Flört Şiddeti” broşürünü hazırladık. Hem broşürün, hem uygulama kitabının gençlik çalışmaları alanında önemli bir ihtiyacı karşılayacağını düşünüyoruz. Projeyi bu yıl eğitici eğitimi formatına taşıyarak; okullarda görev yapan psikolojik danışmanları ve eğitimcileri hazırladığımız içerikleri kendi okullarında uygulamak üzere güçlendirmeyi ve projeyi yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.

“Konuşmak istedik çünkü ilişkiler konusunda deneyimsizken; neyin şiddet içerdiği görülemiyor”

Bu pilot çalışma neyi değiştirmeyi hedefledi, neleri değiştirebildi?

Merve: Flört şiddeti ergenlik döneminde hayati öneme sahip bir konu. Bunun bilincinde olan ülkelerde; okullarda bu konuyla ilgili projeler, kısa filmler, eğitimler, atölyeler, web siteleri yapılıyor. Biz de gençlerle kendi ortamlarında bu konuları hep beraber konuşabilmek istedik. Çünkü ilişkiler konusunda deneyimsizken; neyin şiddet içerdiği görülemiyor ya da flörtün meşru görülmediği yerlerde yaşanan şiddet tabi ki gizli kalıyor. Bu konuları, gençleri dinleyerek rahatça konuşabilmeyi hedefledik. Proje sonunda çıkan uygulama kitabı ve üretilen görsellerle alandaki boşluğa bir tuğla koyduk diyebiliriz.

Efsun: Flört şiddeti konusunu gençlerle çalışan yetişkinlerin gündemine dâhil etmek projenin bir diğer önemli kazanımı bence. Merve’nin bahsettiği gibi; gençler arası flört ilişkilerinin meşru görülmediği, yok sayıldığı ya da ciddiye alınmadığı bir toplumda yaşıyoruz ve gençlerle çalışan psikolojik danışmanların, eğitimcilerin, sosyal çalışmacıların da bu konuyla ilgili çeşitli ön kabulleri, yargıları, mitleri olabiliyor. Bu konuları okul içinde konuşarak ve gençlerle çalışan yetişkinler için de materyaller üreterek var olan yetişkin algısını değiştirmeye yönelik adımlar attığımızı düşünüyorum.

Nurgül: Aynen; uzmanların yararlanabileceği kaynakların kısıtlı oluşu, şiddet türleri ve tanımları konusunda ortak bir dil ve yaklaşımın bulunmaması, güçlendirici ve gençlerin gelişim özelliklerine uygun görsel materyal eksikliği bizi harekete geçirdi. Türkiye’de; cinsel şiddet, istismar, güvenli ilişkiler gibi konularda koruyucu-önleyici materyaller sayıca az; var olanlar da yeterince kapsayıcı ve kapsamlı değil. Şiddet durumlarına müdahale kadar, şiddet ortaya çıkmadan alınabilecek önlemler üzerine de kafa yormak gerek. Bizim hedeflerimizden biri de bu ihtiyaca cevap vermekti.

“Hazırladığımız kitap, broşür ve görsel materyaller ortaokul ve lisede görev yapan Türkiye genelinde 500’e yakın eğitimciye ulaştı ve ulaşmaya devam ediyor“

Peki, bu minvalde hazırladığınız görsel ve dökümasyonlar nasıl karşılandı? Kimlere ulaştı?

Nurgül: Eğitimciler, okul psikolojik danışman ve rehber öğretmenleri için hazırladığımız kitap, broşür ve görsel materyaller yoğun bir ilgi gördü; ortaokul ve lisede görev yapan Türkiye genelinde 500’e yakın eğitimciye ulaştı ve ulaşmaya devam ediyor. Taleplerin sadece eğitim alanından gelmemesi; psiko-sosyal destek sağlayan özellikle mülteci ve sığınmacılarla çalışan uzmanlar, aile danışmanları, sivil toplum çalışanları ve üniversite öğrencilerinden de yoğun bir talebin gelmesi bu alandaki ihtiyacın önemli bir göstergesi. Kitabı kullanarak üniversitede akran öğrenme modelini uygulamayı düşünen ve bizimle iletişime geçen gençler de oldu. Güvenli ilişkiler, şiddetsiz iletişim, kişisel sınırlar, onay kültürü, toplumsal cinsiyet kalıpları konularını gençlerin ve gençlerle çalışan eğitimcilerin gündemine taşımak ve güçlendirici materyaller üretmek noktasında, istediğimiz değişimi sağladık diyebiliriz.

“Gençlerden gelen geribildirimlerin hepsi çok önemli, hepsi bir ihtiyaca işaret ediyor”

Gençlerin projeye ilgisi nasıldı? Projeye katkıları oldu mu?

Merve: Atölyelerdeki paylaşımları, kurdukları her cümle projeye büyük katkı oldu, bizim için ufuk açıcı oldu. Bazılarını kitapta "gençlerden gelenler" başlığıyla paylaştık. Okuduğunuzda yüzleşme yaşayabiliyorsunuz. İlerleyen çalışmalar nasıl olmalı neye ihtiyaç var görebiliyorsunuz. 

Nurgül: Özellikle kamu okullarındaki gençler bu konuları konuşmaya inanılmaz istekli. Atölye sonunda uyguladığımız değerlendirme formlarında ‘’Böyle şeylere derslerden daha çok ihtiyacımız var.’’, ‘’Bu bilgiler her zaman, her eğitim döneminde gençlere aktarılmalı, ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı.’’, ‘’Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi.’’, ‘’ Bizlere verdiğiniz bilgileri ailelere de verseniz çok iyi olur.’’ gibi paylaşımlar var. Bu geribildirimlerin hepsi çok önemli, hepsi bir ihtiyaca işaret ediyor. Bu verilere kulak vermek gerek. Okullarda yapılan çalışmaların içini doldurmak, gençlerin karar alma süreçlerine katılımını sağlamak asıl hedef olmalı. Gençlerle nasıl ilişkileniyoruz? Kişisel sınırlar, saygı, onay kültürü, toplumsal cinsiyet rollerindeki dengesizliğe dair biz yetişkinler olarak kendi duruşumuza dönüp bakıyor muyuz? Bu konularda gençleri desteklemek için özel atölyeler uygulamaya, seminerler vermeye gerek yok. Temas ettiğimiz her durumu bir fırsat eğitimine dönüştürebiliriz. Gençlerle şiddetsiz bir iletişim kuruyor muyuz? Cinsiyet ayrımı yapmaksızın her birine aynı mesajı iletiyor muyuz? İlişkilerine dair atıflarımız neler? Her gencin ihtiyacını, yönelimini, deneyimini, ilişki değerlerini aynı mı sanıyoruz? Bu soruları sormadan ya da bu yaklaşımı değiştirmeden gençlerle çalışmanın bir anlamı yok. Bir genç ‘Şiddetsiz okul mümkün değil. Çünkü okulda hocalar var.‘ demişti örneğin. Ya da ‘’Şiddet uygulayan kişilerin eğitimsiz kişiler olduğu düşüncesine inanmıyorum. Bazı müdürler de öğrencilerine tecavüz ediyorlar; eğitimsizler mi?’’ sorusunu sormuştu 16 yaşında bir genç. Tüm bu yorumlar, gençlerin sunduğu katkılar diye düşünüyorum.

Güvensiz ilişkiler gençleri nasıl etkiliyor, onlarda nasıl bir iz bırakıyor?

Nurgül: Her ilişki ve deneyim birbirinden farklı, kesin ve net bir cevap vermek zor. İlk ilişki deneyiminin olumsuz olması; ilişkiyi böyle bir şey sanmayı, zarar veren davranışları normal ve ilişkinin bir parçası olarak görmeyi beraberinde getirebilir. Uzun vadede; daha sonra yaşayacağı ilişkilerde şiddetin maruz kalanı ya da maruz bırakanı olma riski artabilir. Tabi doğru bir destek ve dayanışmayla, aksine gelecekte farkındalığı daha yüksek davranabilir ve daha seçici ilişkiler de kurabilir. Güvensiz ilişkiler yaşayan gençlerde kısa vadede içe dönme, yalnızlaşma, özgüven kaybı, dikkat dağınıklığı, fiziksel görünümde değişim, okula devamsızlık gibi davranışlar gözlemlenebilir. Bu uyarı işaretlerini fark etmek, gençlerin yaşadığı şiddetin derecesi artmadan, zamanında müdahaleyle şiddetin olumsuz sonuçlarını önlemeyi sağlayabilir.

“Güvensiz ilişkiyi normalleştirmemelerini öneriyoruz”

İlişkisinde güvensiz hisseden, flört şiddeti yaşayan gençlere ne öneriyorsunuz?

Nurgül: Kendilerini suçlamamalarını, şiddetin asla onların hatası olmadığını, yalnız ya da çaresiz hissettiklerinde destek alabilecekleri kaynaklar olduğunu hatırlatıyoruz.

Efsun: Kıskançlığın, baskının ve kontrolün ilişkilerin doğal bir parçası olmadığını her fırsatta vurguluyoruz. “Sevgilim beni kıskanmıyor, yeterince sevmiyor bence” ya da “çok sevdiğim için bu kadar kıskanıyorum ve kontrol ediyorum, onu korumak için” cümlelerini gençlerden sıklıkla duyuyoruz. Çünkü ailelerinde, çevrelerinde, medyada… Kısacası toplumun genelinde gördükleri ilişki biçimleri çoğunlukla böyle. İlişkiyi güvensiz ve zaman zaman şiddet içeren bir noktaya taşıyan bu dinamikleri normalleştirmemelerini öneriyoruz. Şiddet davranışlarını sevgi ve aşk üzerinden gerekçelendirip meşrulaştıran gençler davranışlarını gözden geçirebilsin; ilişkisinde güvensiz hisseden bir genç partnerinden “seni çok sevdiğim için bunları yapıyorum” gibi bir açıklama duyduğunda bunun üzerine düşünebilsin istiyoruz.

Merve: Çok âşık olup, ilişki değil şiddet bitsin istiyor olabilirler. Yeterince seversem değişir, şunu bunu yapmazsam şiddet uygulamaz gibi düşüncelerle şiddeti sonlandırabileceklerini de düşünüyor olabilirler. Ama unutmamak gerek ki şiddet davranışlarını kesmek uygulayanın sorumluluğudur.

“Danışmanların öncelikle kendileriyle çalışması gerekiyor”

Danışmanlar, kendilerine başvuran, flört şiddeti yaşayan bir gence nasıl yaklaşmalı?

Efsun: Danışmanların öncelikle gençlerin flört ilişkileri ve flört şiddeti konularında kendi dillerini, yaklaşımlarını, algılarını ve varsa mitlerini gözden geçirmeleri, yani danışmanlık sürecinden önce kendileri ile çalışmaları gerekiyor. Gençlerle çalışan yetişkinler olarak hepimizin kendimize ;“Gençlerin ilişkilerini değersiz görüyor muyum?”, “İlişkilere dair kişisel değerlerimi ve yargılarımı gençlere yansıtıyor muyum?”, “Kendi cinsiyetçiliğimle yüzleşebiliyor muyum?”, “Gençlerin özel hayatlarına ve özel alanlarına saygı duyuyor muyum?”, “Şiddet algım ve şiddete müdahale biçimlerim nasıl?”, “Kimi durumlarda şiddetin hak edildiğini düşünüyor muyum?” gibi soruları sormamız gerekiyor. Bütün bunları ve daha fazlasını kendimizle çalışmadığımızda, gençlerle yürüttüğümüz çalışmalar ve onlara verdiğimiz bireysel danışmanlıklar zarar verici olabiliyor.

Nurgül: Şiddet konusunda destek istemek kolay bir iş değil. Bir genç flört ilişkisiyle ilgili size başvuruyorsa, bir güven ilişkisi sağlamışsınız demektir; bu güveni sürdürebilmek önemli. Temel ilke yargılamamak, suçlamamak, yaşantıyı önemsizleştirecek yorumlarda bulunmamak, iyi bir dinleyici olmak. Sizinle paylaştığı için ona teşekkür etmek. Onun adına karar vermemek; kendi kararlarını verebilmesi için onu desteklemek. Eğitimciler olarak gençlere öğüt vererek; ‘ayrıl-ayrılma, ben senin yerinde olsaydım, neden böyle yapmıyorsun’ gibi yargılarda bulunarak onlara destek sağlayamayız. Bir de şiddet başvurularında takip ve düzenli görüşmeler çok önemli.

Merve: Bu noktada söz konusu gençler olduğu için şiddet uygulayan gençle de düzenli görüşmenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. 

Nurgül: Son olarak şunu da ekleyelim; Proje bu yıl Sabancı Vakfı hibe programı kapsamında 'Eğitici Eğitimi' ile devam ediyor. Kadıköy ve çevre ilçelerdeki liselerde görev yapan okul psikolojik danışmanları ve rehber öğretmenleri "Ne Var Ne Yok?!" projesi eğitici eğitimine 11 Aralık Pazartesi saat 17:00'ye kadar başvuruda bulunabilirler. Detaylar için burayı ziyaret edebilirsiniz.

 


Etiketler: yaşam
İstihdam