14/10/2014 | Yazar: Kaos GL

Eşcinselliğim ne benim anneliğime engel, ne de anneliğimi eksiltiyor.

‘O biçim’ bir anne Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Blogcu Anne okurlarından M. eşcinsel bir kadın olarak annelik deneyimini paylaştı:
 
Ben bir anneyim.
 
Sünni, Türk, orta sınıf, Türkiye’de milyonlarcası bulunan çoğunluk gibi, resmi olarak evli bir anne-babadan ve  ikiden fazla çocuktan oluşan bir ailede, sevgi dolu büyüdüm. Annemin uçan terliğinden kaçamadığım ve bakkal amcadan çikolata alırken ellendiğim zamanları saymazsak şiddet ve taciz yaşamadım. Para sıkıntısı çekmedim, babamdan nefret etmedim. Sözde “normal” bir aileden sözde “marjinal” bir genç kız olarak çıktım.
 
Neden, nasıl olduğunu hiç anlamadım. Bir süre sonra anlamaya çalışmadan kendimi olduğum gibi kabul ettiğimde, en büyük endişem nasıl anne olacağımdı. Görünmez olmayı başarabilirdim, gizli yaşadığım aşklarım olabilirdi, görünmezliğimi sürdürdüğüm sürece okuyabilirdim, çalışabilirdim. Türkiye’deki tüm “normal” görünen insanlar gibi bir hayat sürebilirdim.  Tek yapmam gereken yalan söylemek ve rol yapmaktı.
 
Ama nasıl anne olacaktım? Yıllarca düşündüm. Hem çocuğuma, hem bana, hem de “normal” aileme uyan iyi çözümü buldum: Evlat edindim. Kalbimde büyüttüğüm şahane bir evladım oldu.
 
Bir dünya acemilikle, annemin, ablalarımın, arkadaşlarımın tavsiyeleri, bloglar, kitaplar, forumlar arasında boğuşarak çocuğumu en iyi şekilde yetiştirmeye çalışıyorum.
 
Çocuğumu katı gıdaya alıştırırken, ilk adım denemelerini yaptırırken, geceleri uykusuz kalırken, tuvalet eğitimi verirken, kreşe başlarken, zararlı gıdalardan uzak kalması için herkesle mücadele ederken, yüzmeye götürürken, satranç öğrensin diye uğraşırken, ateşi  41’i geçip kucağımda zangır zangır titrerken, telaştan ev terlikleriyle hastaneye koştururken ve hepinizin yaşadığı daha nice şeyi birlikte yaşarken çocuğumla biz bir “aile”yiz.  Eşcinselliğim ne benim anneliğime engel, ne de anneliğimi eksiltiyor. Hepinizin çocuğunuza duyduğu sevgiden farklı değil sevgim, şefkatim, ilgim, bağlılığım, endişelerim, ilkokulu nasıl seçeceğimden akran zorbalığıyla nasıl baş edeceğine kadar uzanan korkularım. Sizinkilerden hiç farklı değil.
 
Buraya kadar çocuğumla birlikte yaşadıklarımızda sizden farkım olmadığını göstermeye çalışıyorum. Neden mi? Farklılıklarımızı artık yüzümüze vurmayın, bizi ötekileştirmeyin, çocuğumu rencide etmeyin, heteroseksüel anne-baba ve 3 çocuklu bir aile yaratıp bizi “marjinal”, “tuhaf” “değişik” diye tanımlamayın, manşetlere taşımayın, üzerimizden politika yapmayın diye.
 
Lütfen babası yok diye üzülmeyin, acımayın. Sonra gelip kreş idarelerine ”Vah vah vah o çocuğun babası yokmuş” diye ağlamayın. Çocuklarınıza ”Evet, bazı ailelerde baba olmayabilir. Onlar da bizim gibi bir aile, sadece değişik nedenlerle evde baba yok” deyin. Çocuklarınıza karşı bizi anormalleştirmeyin. Hadi ben “marjinal”im ya, boşanan, eşleri vefat eden, terk edilen, bekâr anneliği tercih eden binlerce milyonlarca “normal” kadın ve onların babaları-yanlarında-olmayan çocukları var. Bize ve çocuklarımıza lütfen bunu yapmayın.
 
”Sadece doğumla anne olunur”u unutun gözünüzü seveyim. Evlat edinen, koruyucu aile olan birçok insan sizin yüzünüzden, sizin yapacaklarınızdan korktuğu için çocuklarına bile gerçeği söyleyemiyor. Baba konusunda karşılaştığımız olumsuzluklar nedeniyle çocuğuma “kalbimde büyüdüğünü” aile sırrı olarak anlattım ve bu şekilde hiç kimseyle paylaşmamasını sağladım. Böylece bir dünya saçmalıkla baş etmek zorunda kalmayacak. Şimdiden sırlarla tanıştı çocuğum.
 
Eşcinselleri öcü olarak görmeyin yalvarırım. Biz her yerdeyiz, belki evinizde, kesinlikle işyerinizde, sokakta, parkta, muayenehanelerde, hukuk bürolarında, inşaatlarda, köyde, şehirde, dağda her yerdeyiz. Yaşayabilmek için görünmez oluyoruz. Yalan söylüyoruz. Sahte evlilikler, sahte ilişkilerle gerçek kişiliğimizi gizliyoruz. Görmeseniz de, anneyiz, babayız, evliyiz, bekârız, evde kalmışız, kardeşiz, patronuz, işçiyiz, köylüyüz. Görünmezliğimiz varlığımızı yok etmiyor. Sadece bu ikiyüzlü topluma ayak uyduruyoruz.
 
Hani bize “aile” olarak dayatılan tanım var ya… İzlediklerimizde, okuduklarımızda, ekranlarda, politikacıların söylemlerinde, devlet politikası olarak dayatılan tanım… İşte bu sadece benim gibi “o biçim” anneleri ve onların çocuklarını değil, milyonlarca kadının ve çocuklarının mutsuz olmasına, aşağılanmasına, ötekileştirilmesine yol açıyor.
 
Çocuğumun etnik kökeni, evlat edinilmesi, babası olmaması, eşcinsel bir annesi olması nedeniyle Türkiye’de karşılaşacağı ayrımcılığı düşündükçe delirecek gibi oluyorum. Ne kadar yazsak ne kadar paylaşsak da anlayışların değişeceğine dair inancım yok. Sırf bu yüzden yurt dışında yaşamaya başladık ve böyle devam edeceğiz. Başka çaremiz kalmadı.
 
Aslında daha söyleyecek çok sözüm var ama susmalıyım. Ben hem varım, hem yokum çünkü. Hem her yerdeyim, hem de hiçbir yerde yokum. Sadece bunu bilin istedim. 

Etiketler: insan hakları, aile
İstihdam