24/10/2015 | Yazar: Yıldız Tar

Kaos GL, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Halklar Arası Dayanışma Köprüsü Derneği temsilcileri birlikte mücadeleyi ve öteki olarak ölmeyi tartıştı.

Kaos GL, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Halklar Arası Dayanışma Köprüsü Derneği temsilcileri birlikte mücadeleyi ve öteki olarak ölmeyi tartıştı.

Kaos GL Derneği, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Halklar Arası Dayanışma Köprüsü Derneği’nin düzenlediği “Ölülerimiz, Biz // Öteki Olarak Ölmek” sempozyumunun ikinci oturumu İzmir İsmet İnönü Kültür Sanat Merkezi’nde Barış Anneleri’nin konuşmasıyla başladı.

İzmir Barış Anneleri adına konuşan Behiye Yalçın, “Çocuğumun kemiklerini bulmaya çalışıyorum. Yıllardır uğraşıyorum ama bulamadım” dedi. Suruç ve Ankara katliamlarında yaşamını yitirenleri hatırlatan Yalçın, “Barış isteyen gençlerimizi, çocuklarımızı bombaladılar. Onlar sadece ve sadece barış istiyordu. Suruç’a giden çocuklar yolda bombalarla öldürüldü. 400 vekil için bunları yaptılar” şeklinde konuştu.

“Başbakan ilk kez doğru konuştu”

“Gözyaşlarının rengi yoktur” diyen Yalçın, her türlü vahşetin Kürt halkı üzerinde denendiğini söyledi. Yalçın, sözlerine şöyle devam etti:

“Bütün bu vahşeti dünya görüyor ama kimse Kürtlere el uzatmıyor. Bilmiyorum kime ne zararımız dokunmuş. Biz sadece herkes gibi insan gibi yaşamak istiyoruz. Çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz. Artık bu savaş bitsin, yeter. Yıllardır bitsin diyoruz ama tankıyla topuyla uçağıyla insanlarımızın üzerine bombalar yağıyor. Barış Anneleri bile gözaltına alınıyor. Tutuklamalarla, saldırılarla bizi bitireceklerini sanıyorlar ama sadece kin ve nefret yaratıyorlar. Biz bu kin ve nefreti bitirmeye çalışıyoruz. Ne için bizim üzerimize bu kadar geliniyor? Başbakan, ‘biz mazlumların yanında olacağız’ derken Allah söyletti, gerçeği söyledi. ‘Biz zalimlerin yanında olacağız’ dedi. Doğrudur bu. Ağzından çıkan tek doğru söz de budur.”

Konuşmasının devamında gözyaşlarına hakim olamayan Yalçın, “Gitsem çocuğumun kemiğini bulsam hiç olmazsa bir mezarı olur ve Fatiha okurum” diyerek duygularını ifade etti.

Yalçın’ın konuşmasının ardından başlayan “Nasıl Yaşıyoruz” oturumunu Kaos GL Dergisi editörü Aylime Aslı Demir modere etti. Oturumda Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’ndan Ercan Geçmez, Kaos GL Derneği’nden Ali Erol ve Halklar Arası Dayanışma Köprüsü Derneği’nden Zeynep Altın konuştu.

Halkların Köprüsü Derneği ve çalışmaları

İlk sözü alan Zeynep Altın, Halklar Arası Dayanışma Köprüsü Derneği’nin çalışmalarını aktardı. Halklar arasında dayanışma için kurulduklarını hatırlatan Altın, “Son süreçte mülteci alanında çalışma zorunluluğumuz doğdu” dedi. Çalışmalarını İzmir ağırlıklı yürüttüklerini ifade eden Altın, “İzmir’e göç devam edecek çünkü Avrupa’ya geçiş alanı. Sığınmacıların bir bölümü geçici tarım işçilerinin yerine yarı fiyatına çalıştırılıyor” ifadelerini kullandı.

Altın konuşmasının devamında dernek olarak yürüttükleri “İzmir fuarının kapılarını da sınırları da mültecilere açın” kampanyasını anlattı.

Alevi olarak doğup, Sünni olarak gömülmek

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, “Sivas’taki çocukluğumdan aklımda kalan iki tören var. Biri cenaze diğeri düğün” ifadeleriyle sözüne başladı. Alevilerde ölümün olmadığını, ‘devir’in olduğunu belirten Geçmez sözlerine şöyle devam etti:

“Darda kalan canlarımızı dardan indirme töreni olmazsa olmaz geleneklerimizden biridir. Devrinin daim olması için ağıtlar okunur, vasiyeti paylaşılır, cem yapılır. Ben ötekileştirildiğimizi ilk olarak okulda fark ettim. Din kültürü hocamız bizin yaptığımız törenlerin hepsinin geçersiz olduğunu söylemişti. Ölümün olmadığı, devirin olduğu bir inancı aşağılamıştı. O zaman fark ettim ötekileştirmenin ne olduğunu.

“Aleviler, Alevi olarak doğduklarını ancak Sünni olarak toprağa verildiklerini şehre geldiklerinde fark ettiler. Artık köylerinde yaşamayan Aleviler camilere gitmek zorunda kaldılar. Mezarlık camilerinde imamlar kendi törenlerimizle gömülmemize asla müsaade etmiyordu. Evlerde ikinci bir tören yapılıyordu.”

Geçmez askerdeyken ölen Alevilerin cenazelerinin devlet töreniyle zorla camiden uğurlandığını hatırlatarak, “Tehdit ediliyor, cemevlerinden cenazenin kaldırılması engelleniyor” dedi ve yakın zamanda yaşadıkları bir deneyimi paylaştı:

“Şube başkanımız bir kaplumbağayı kurtarmaya çalışırken Hakk’a yürüdü. Oğlu cezaevindeydi ve babasının cenazesine katılması için şartlı izin verildi. Refakat eden askerlerin cemevine girmemesi, cemevinin boşaltılması ve çocuğun hemen geri getirilmesi koşuluyla izin verildi.”

Adıyla çağrılma mücadelesinde sahneye en son çıkanlar

Son konuşmacı Kaos GL Derneği’nden Ali Erol, “Hayatta kalmamızı bize bir lütuf gibi sunan bir zihniyet ile bu sistem inşa ediliyor” dedi. “Ermeniler ve Rumların sürülmesinden sonra geriye kalan bizler ulus devlet projesine dahil edilmedik” diyen Erol sözlerine şöyle devam etti:

“Bu toplumda adıyla çağrılma mücadelesinde en son sahneye çıkan biz lezbiyen, gey, biseksüel ve translarız. Nasıl ki ulus devlet etnik kimlik üzerinden Kürtleri, inanç üzerinden Alevileri sahnenin dışına attıysa; kurduğu cinsel rejim üzerinden LGBT’leri inkar etti.”

LGBT’lerin gasp edilen onurlarını geri almak için mücadele ettiğini ifade eden Erol, “Bizleri hasta, suçlu ve günahkar ablukası altında tutanlara karşı inkardan tanınma sürecine geldik” şeklinde konuştu. Erol, LGBT hareketinin 20 yıllık mücadelesinin bir yandan kendi camiasında resmi ideolojinin Alevi ve Kürtlere dönük yaklaşımına karşı dururken diğer yandan Kürt özgürlük hareketi ve Alevi örgütleriyle yatay bir diyalog peşinde olduğunu belirtti ve ekledi: “Hiçbir kesim tek başına özgürleşemez. Alevilerin Kürtleri, Kürtlerin kadınları, kadınların LGBT’leri özgürleştirdiği temas noktaları nedir?”

LGBT’lerin inkar ve imha gelgitinde mücadele ettiğini vurgulayan Erol, “Yaşarken inkar ve imha edilen elbette ölümde de inkar edilecektir. Yirmi yıllık mücadele tarihimizde düşenin düştüğü yere kalmadığı bir yere yeni geliyoruz. Arkadaşımızın cenaze evinde bahçede bir gökkuşağı bayrağı olduğu için komşusu polise şikayet ediyor. Aleviler, Kürtler ve eşcinseller arasındaki mesafe ne olursa olsun sistem hepimizi aynı çuval içinde görüyor. Bizlerin de kendi adımızla eşit bir şekilde çağrılma mücadelemiz içerisinde temas noktalarını geliştirmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

İlgili haber:

“İktidar ölülerimize kendi korkusundan zulmediyor”


Etiketler: yaşam
nefret