08/10/2020 | Yazar: Yücel Tekin
Yunanistan’da görülen davada anarşistlere, mültecilere ve eşcinsellere yönelik pek çok nefret saldırısının sorumlusu olan Altın Şafak Partisi eski lideri ve milletvekilleri suçlu bulundu.
Fotoğraflar: Yücel Tekin
Altın Şafak Partisi eski lideri ve milletvekilleri, Yunanistan'daki antifaşist bireylere yönelik saldırılardan sorumlu tutularak yasadışı suç örgütü ilan edildi.
Dün (7 Ekim) Yunanistan’ın başkenti Atina'da yüksek mahkeme tarafından karara bağlanacak olan Altın Şafak davası için son aşamaydı. Karar gününe gelinceye kadar haftalarca sürdürülen yoğun anti-faşist kampanya ile kamuoyunda var olan duyarlılık da en üst düzeye çıktı ve duruşma günü herkesin beklediği bir güne dönüştü.
Mahkemenin kararından önce yapılan çağrılarda sık sık dile getirilen görüş özetle şu şekildeydi: “Masum değiller. Çarşamba günü yüksek sesle ve net bir şekilde bağırmak için orada olmalıyız. Bunu bu ülkenin tarihine borçluyuz, demokrasiye borçluyuz, çocuklarımıza borçluyuz.”
Dava öncesi mahkeme önü
Dava günü sabahın çok erken saatlerinden itibaren mahkemenin önü polisler ve antifaşistlerle doldu. Dava saatinde on binlerce insanın yığıldığı bir alana dönüşen mahkeme önünde anarşistler, eşcinseller, ekolojistler, feministler, komünistler ve radikal demokratları da içine alan geniş anti-faşist mücadelenin tüm unsurları kendi kortejleri ile yerini aldı.
KKE (Yunanistan Komünist Partisi) liderliği ve gençlik örgütleri, SYRZA’nın eski başbakanı Çipras ve örgütünün de dahil olduğu sol gruplar alanı doldurmuşken, anti-otoriter ve anarşistlerden oluşan radikal blog da sabahın erken saatlerinde mahkeme önüne yerleşti.
Mahkeme önünde oluşan anti-faşist güçlü ve kararlı duruşunun karara etkileri hala tartışılıyor olsa da kamuoyundaki hesaplaşma isteği; anti-faşistler için kaybettikleri evlatlarının hayatının ne kadar değerli olduğunu haykırmak ve devlet-milliyetçi blok işbirliğinin on yıllardır ülkede yarattığı iklime dur demek içindi.
Helikopter ve anons sesleri birbirine karışmışken mahkeme kararını Pavlos’un annesi mahkeme merdivenlerine doğru koşarak ‘Oğullarım, Pavlos başardı’ diyerek antifaşist mücadelenin bu önemli anını ilan etti. Bu nedenle, mahkeme tarafından alınan yasadışı örgüt kararı hem ülke için hem de tüm Avrupa bölgesi için sevinç gösterileri ile kutlanacak denli önemli hukuksal ve tarihsel-toplumsal bir değere ait.
Mahkemenin kararı şu anlama geliyor: Yargıçlar sadece olan somut durumu onayladı. Karar ile neo-faşist Altın Şafak'ın yasal bir kılıfa bürünmüş suç örgütü olduğu hukuk önünde onaylandı. Yunanistan ve Avrupa hukuku açısından devletlerle örtük veya açıktan ilişkisi bulunan ırkçı emellere sahip bu tür yapıların yasal bir parti olarak meclise girmiş olmalarına rağmen toplumun faşizm ve ırkçılıkla hesaplaşması açısından bir dönüm noktası olarak görülüyor. Mahkemenin kararı ile aşırı sağcı Altın Şafak örgütü, düşman olarak tanımladığı birey ve gruplara karşı, onları ortadan kaldırmayı amaçlayan, parti yönetimi le bağlantılı bir cinayet mangasının oluşturulması ve yönetilmesi gibi olaylarda baş sorumlu olarak nitelendirildi.
“Altın Şafak anarşistler, mülteciler ve eşcinsellere yönelik pek çok nefret saldırısının sorumlusu”
Altın Şafak bağlantılı gruplar, ülke genelinde anarşistler, mülteciler, devrimci sendikacılara, anti-faşist bireylere ve eşcinsellere yönelik pek çok nefret saldırısının sorumlusu ve bu yönüyle de mahkeme kararı ile Yunanistan toplumu için 2. Dünya Savaşı ve sonrasında yarım kalmış bir hesaplaşmanın yeni bir aşaması olarak görülüyor.
Eylül 2013'e kadar pek çok nefret saldırısının ve ırkçı eylemin mimarı olduğu bilindiği halde yasal mercileri harekete geçiremeyen veya geçirmeyi tercih etmeyen yasa uygulayıcılarının bu tavrı, Eylül ayında sevilen rap şarkıcısı ve antifaşist Pavlos Fyssas'ın bıçaklanması ve akabinde kız arkadaşının kolları arasında kan kaybı ile yaşamını kaybetmesi hem antifaşist öfkeyi tetikledi. O günden beri Altın Şafak ve karanlık ilişkilerini üzerine gidilerek faşizmle hesaplaşmanın da odağına yerleşti. Bu olay sonrası ortaya çıkan tepkiler Yunan makamlarını harekete geçmeye zorladı. Yürütülen soruşturmalar ve ortaya çıkan delillerle birlikte partinin üst düzey bir üyesi olan Giorgos Roupakios, anti-faşist rapçi Pavlos’u bıçaklayarak öldürdüğünü itiraf etti.
Karardan önce, davayı denetleyen savcı, suç örgütü suçlamasıyla ilgili olarak birçok kilit parti üyesinin beraatini tavsiye etti -delil yetersizliğini öne sürerek– ve toplumda şiddetle kınanan bu savcılık tavsiyesi adalet sistemi üzerindeki ırkçı mekanizmayı da gözler önüne serdi.
Dava 2015’te başladı
Mahkeme Başyargıcı Maria Lepenioti, Nisan 2015'te başlayan davayı tamamlarken, mahkemenin, parti kurucusu Nikolaos Michaloliakos'un da dahil olduğu Altın Şafak'ın 18 eski milletvekilinden yedi tanesinin, ölümcül örgütü yönettiğine karar verdiğini söyledi. Geri kalanlar ise çeteye katılmaktan suçlu bulundu.
Duruşma, böylece, Nazi’lerin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Nürnberg yargılanmalarından bu yana faşistlere karşı açılmış en büyük organize suç davasıydı ve yanı zamanda bu tarihten sonra Yunanistan’ın gördüğü en büyük anti-faşist gösteri olarak tarihteki yerini almış oldu.
Davanın ardından kolluk saldırısı
Çoğu taşra bölgelerinden yedek olarak getirilen iki bin polis, helikopterler ve insansız hava araçları gün boyu kent ve alan üzerinde uçarken, kararın açıklanmasından sadece birkaç dakika sonra polisin saldırısı ve polise taş, molotof kokteylleri ile yanıt veren anarşist gruplarla polis arasında bir çatışmaya dönüştü. Polis şiddetine karşı çevre binalardan ve alanda bulunan insanlardan protesto tepkileri sonrası polis de alandan ayrıldı.
Karar hakkında
Suç örgütünü yönetmekle suçlananlar 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyor. Ek suçlardan suçlu bulunursa, ceza mahkemesinin verdiği cezalar büyük olasılıkla daha uzun olacak, ancak adalet yetkilileri resmi olarak duyurulmadan önce yasal işlemlerin birkaç gün sürebileceğini söylediler.
Neofaşist görüşleri cunta döneminde şekillenen ırkçı grup, Hitler'in ateşli hayranı ve Holokost inkarcısı lideri 62 yaşındaki Michaloliakos, Altın Şafak'ı aşırı milliyetçilerin vatansever bir partisi olarak tanımlıyordu.
Altın Şafak geniş çapta göçmenleri, komünist sendikacıları, anti-faşistleri, solcuları ve eşcinselleri hedef almakla suçlandı ve Eylül 2013'te öldürülen Fyssas'ın ölümcül bıçaklanmasıyla sonuçlanan ve Yunan makamlarını harekete geçmeye zorladı. Temyiz mahkemesi yargıçları ayrıca, örgütün Haziran 2012'de Abouzid Embarak ve diğer üç Mısırlı balıkçıyı öldürmeye teşebbüs etmekten suçlu olup olmadığı da dahil olmak üzere belirli davalara odaklandı.
Ayrıca yine Altın Şafak örgütü bu karar ile Ocak 2013'te Atina'da Pakistanlı bir işportacı olan Ssazad Lukman'ın öldürülmesinden de suçlu bulundu.
Etiketler: dünyadan
